Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

13

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

1720

Sayfa No: 

250

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَيُسَبِّحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِهِ وَالْمَلَائِكَةُ مِنْ خِيفَتِهِ وَيُرْسِلُ الصَّوَاعِقَ فَيُصِيبُ بِهَا مَن يَشَاءُ وَهُمْ يُجَادِلُونَ فِي اللَّهِ وَهُوَ شَدِيدُ الْمِحَالِ

Çeviriyazı: 

veyüsebbiḥu-rra`dü biḥamdihî velmelâiketü min ḫîfetih. veyürsilu-ṣṣavâ`iḳa feyüṣîbü bihâ mey yeşâü vehüm yücâdilûne fi-llâh. vehüve şedîdü-lmiḥâl.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayı O'nu tesbih ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla dilediğini çarpar. Onlar Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'ın çarpması pek çetindir.

Diyanet İşleri: 

O'nu, gök gürlemesi hamd ile, melekler de korkularından tesbih ederler. Onlar pek kuvvetli olan Allah hakkında çekişirken, O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gök gürültüsü, hamdederek tenzih eder onu, melekler de korkularından tenzih ederler ve yıldırımları yollar da dilediğine isabet ettirir ve hala da onlar, Allah hakkında çekişip dururlar ve onun birdenbire gelen azabı pek kuvvetlidir, pek çetin.

Şaban Piriş: 

Gök gürültüsü hamd ederek, melekler de korku ile O’nu tesbih ederler. Onlar Allah hakkında mücadele edip, dururken O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. O, azabı çok şiddetli olandır.

Edip Yüksel: 

Gök gürlemesi O'nu överek, melekler de O'nu saygıyla yüceltirler. O, yıldırımları gönderir ve dilediğini onlarla çarpar. Onlar hâlâ ALLAH hakkında tartışıyorlar. O, dayanılmaz güce sahiptir.

Ali Bulaç: 

Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.

Suat Yıldırım: 

Gök gürlemesi hamd ile O'nu takdis ve tenzih eder.Melekler de duydukları saygıdan ötürü O’nu takdis ve tenzih ederler.O yıldırımlar gönderir, onlarla dilediği kimseleri çarpar.Durum bu iken onlar hâlâ Allah hakkında birbirleriyle tartışıp, ileri geri konuşurlar. Halbuki O’nun cezası pek çetindir. [2,30; 17,44]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve gök gürlemesi O´na hamd ile, melekler de O´nun korkusundan tesbihte bulunurlar. Ve yıldırımları gönderir, onları dilediğine hemen isabet ettirir. Böyle iken o kâfirler Allah hakkında mücadelede bulunurlar. Halbuki, O´nun kuvveti pek şiddetlidir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar.

Bekir Sadak: 

Rablerinin cagrisina gelenlere en guzel karsilik vardir. O´nun cagrisina uymayanlar ise, yeryuzunde olan her sey ve daha bir kati onlarin olsa, kurtulmak icin fidye verirlerdi. Iste hesaplari kotu olanlar bunlardir. Varacaklari yer cehennemdir

İbni Kesir: 

Gökgürültüsü

Adem Uğur: 

Gök gürültüsü Allah´ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O´nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır.

İskender Ali Mihr: 

Gök gürültüsü ve melekler, O´nu, hamd ile ve O´nun (Allah´ın) korkusundan tesbih ederler. Ve yıldırımları, O gönderir. Böylece onlar, Allah hakkında mücâdele ederlerken, dilediği kimseye onu isabet ettirir. Ve O, karşı koyulması mümkün olmayandır.

Celal Yıldırım: 

Ra´d = gök gürlemesi hamd ile, melekler ise (ilâhî kudretin, azamet ve yüceliğinin) korkusundan tesbîh ederler. Onlar, Allah hakkında tartışıp sürtüşürlerken. O, yıldırımlar gönderir de, onu dilediğine dokundurur. Oysa O, çekişme ve ceza vermekte çok şiddetlidir.

Tefhim ul Kuran: 

Gök gürültüsü O´nu hamd ile, melekler de O´na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar

Fransızca: 

Le tonnerre Le glorifie par Sa louange, et aussi les Anges, sous l'effet de Sa crainte. Et Il lance les foudres dont Il atteint qui Il veut. Or ils disputent au sujet d'Allah alors qu'il est redoutable en Sa force .

İspanyolca: 

Por temor a Él, el trueno celebra Sus alabanzas, y los ángeles también. Él envía los rayos y hiere con ellos a quien Él quiere, mientras discuten sobre Alá, pues es fuerte en poderío.

İtalyanca: 

Il tuono Lo glorifica e Lo loda, e cosí gli angeli insieme nel timore di Lui. Scaglia i fulmini e colpisce chi vuole, mentre essi discutono su Allah, Colui che è temibile nella Sua potenza!

Almanca: 

Und der Donner lobpreist mit Seinem Lob und die Engel lobpreisen aus Furcht vor Ihm. Und ER läßt die Donnerschläge schicken, um damit zu treffen, wen ER will. Sie disputieren jedoch über ALLAH, während ER gewaltig im Vernichten ist.

Çince: 

雷霆在赞颂真主超绝万物,众天神因为畏惧他而赞颂他。他发出霹雳以击杀他所意欲者。他们为主而争论,而他是有强大谋略的。

Hollandaca: 

De donder verheft zijnen lof, en de engelen doen het vol vrees voor hem. Hij zendt zijne bliksemschichten en treft daarmede wien het hem behaagt, terwijl gij nopens God twist; want hij is de almachtige, de wijze.

Rusça: 

Гром прославляет Его хвалой, а также ангелы от страха перед Ним. Он мечет молнии и поражает ими, кого пожелает. Они спорят об Аллахе, а ведь Он силен и суров в наказании.

Somalice: 

wuxuuna la tasbiixsadaa onkadku Mahadda Eebe ku dheehan iyo Malaa'igtuna (waxay la tasbiixsan) Cabsida Eebe, wuxuuna diraa Danabyo wuxuuna ku ridaa cidduu doono, iyaguna waxay ku murmi Eebe isagoo ciqaabtiisu darantahay.

Swahilice: 

Na radi inamtakasa Mwenyezi Mungu kwa kumhimidi, na Malaika pia, kwa kumkhofu. Naye hupeleka mapigo ya radi yakampata amtakaye. Nao wanabishana juu ya Mwenyezi Mungu. Na Yeye ni Mwenye adhabu kali!

Uygurca: 

گۈلۈرماما اﷲ نى مەدھىيىلەش بىلەن تەسبىھ ئېيتىدۇ، پەرىشتىلەرمۇ اﷲ تىن قورقۇپ تەسبىھ ئېيتىدۇ، اﷲ چاقماق چۈشۈرۈپ، ئۇنىڭ بىلەن ئۆزى خالىغان ئادەمنى ھالاك قىلىدۇ. ئۇلار اﷲ توغرىسىدا دەتالاش قىلىشىدۇ، اﷲ نىڭ تەدبىرى كۈچلۈكتۇر

Japonca: 

雷はかれを譲えて唱念し,また天使たちもかれを畏れて唱念する。かれは雷鳴を送られ,かれらがアッラーに就いて論争している間に,これでかれの御好みの者を撃たれる。かれは力ある強烈な方である。

Arapça (Ürdün): 

«ويسبح الرعد» هو ملك موكل بالسحاب يسوقه متلبسا «بحمده» أي يقول سبحان الله وبحمده «و» يسبح «الملائكة من خيفته» أي الله «ويرسل الصواعق» وهي نار تخرج من السحاب «فيصيب بها من يشاء» فتحرقه نزل في رجل بعث إليه النبي صلى الله عليه وسلم من يدعوه فقال من رسول الله وما الله أمن ذهب هو أم من فضة أم نحاس فنزلت به صاعقة فذهبت بقحف رأسه «وهم» أي الكفار «يجادلون» يخاصمون النبي صلى الله عليه وسلم «في الله وهو شديد المحال» القوة أو الأخذ.

Hintçe: 

और ग़र्ज और फरिश्ते उसके ख़ौफ से उसकी हम्दो सना की तस्बीह किया करते हैं वही (आसमान से) बिजलियों को भेजता है फिर उसे जिस पर चाहता है गिरा भी देता है और ये लोग ख़ुदा के बारे में (ख्वामाख्वाह) झगड़े करते हैं हालॉकि वह बड़ा सख्त क़ूवत वाला है

Tayca: 

และฟ้าลั่นจะแซ่ซร้อง สดุดีด้วยการสรรเสริญพระองค์ และมะลาอิกะฮฺจะสดุดีด้วย เพราะความกลัวพระองค์ และพระองค์ทรงให้ฟ้าผ่าแล้วมันจะฟาดไปยังผู้ที่พระองค์ทรงประสงค์ โดยพวกเขาโต้เถียงกันในเรื่องของอัลลอฮฺ และพระองค์คือผู้ทรงอำนาจยิ่ง

İbranice: 

הרעם משבח אותו ומהללו, וכן המלאכים, בשל יראתם מפניו. הוא שולח את סופות הברקים, לפגוע במי שירצה, אולם הכופרים מתווכחים (עם הנביא מוחמד) על אלוהים אשר אין לו מתחרה בגבורתו

Hırvatça: 

I grmljavina veliča i hvali Njega, a i meleki, iz strahopoštovanja prema Njemu; On šalje gromove i njima pogađa koga hoće, a oni, i pored toga, raspravljaju o Allahu, a On žestoko kažnjava.

Rumence: 

Şi Îl preamăresc cu laude tunetul şi îngerii, de teama Lui. El trimite trăsnete şi loveşte cu ele pe cine voieşte. Ei se ceartă asupra lui Dumnezeu, însă El este cumplit de puternic.

Transliteration: 

Wayusabbihu alrraAAdu bihamdihi waalmalaikatu min kheefatihi wayursilu alssawaAAiqa fayuseebu biha man yashao wahum yujadiloona fee Allahi wahuwa shadeedu almihali

Türkçe: 

Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar.

Sahih International: 

And the thunder exalts [Allah] with praise of Him - and the angels [as well] from fear of Him - and He sends thunderbolts and strikes therewith whom He wills while they dispute about Allah; and He is severe in assault.

İngilizce: 

Nay, thunder repeateth His praises, and so do the angels, with awe: He flingeth the loud-voiced thunder-bolts, and therewith He striketh whomsoever He will..yet these (are the men) who (dare to) dispute about Allah, with the strength of His power (supreme)!

Azerbaycanca: 

Göy gurultusu Onun şə’ninə tə’riflər deyir, mələklər də (Allahın) qorxusundan (Onu öyüb mədh edirlər). O, ildırımlar göndərib (kafirlər) Allah barəsində mübahisə edərkən onlarla istədiyini vurar. Allahın cəzası şiddətlidir! (Allah yenilməz qüvvət sahibidir!)

Süleyman Ateş: 

Gök gürültüsü, övgüsüyle, melekler de korkusundan O'nu tesbih ederler. Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah'ın tuzağı (cezası) pek çetin olduğu halde, onlar hala O'nun hakkında tartışmaktadırlar.

Diyanet Vakfı: 

Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücadele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır.

Erhan Aktaş: 

Gök gürültüsü övgüsüyle, melekler de ürpertisiyle O’nu tesbih(1) ederler. O, yıldırımlar gönderir ve onunla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Ve O, karşı konulamaz pek çetin bir güç sahibidir.

Kral Fahd: 

Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve o, azabı pek şiddetli olandır .

Hasan Basri Çantay: 

Gök gürültüsü Onu (ya´ni Allâhı) hamd ile, melekler de Ondan korkusuna tesbîh eder (ler). O, yıldırımlar gönderib onunla kimi dilerse çarpar, öldürür. Halbuki onlar Allah hakkında mücâdele edib duruyorlardır. O, kudret ve azabından çetindir.

Muhammed Esed: 

gök gürlemesi O´nun sınırsız kudret ve yüceliğini övgüyle anmakta; melekler de korku ve sakınma içinde bunu yapmaktalar. Ve O yıldırımları gönderip onlarla dilediğini çarpmaktadır. (Hal böyleyken) onlar yine de Allah hakkında tartışıp duruyorlar; hem de O(´nun), kavranamaz ince ve derin planını gerçekleştirmek için sınırsız bir kudrete sahip olduğu ortada olduğu halde!

Gültekin Onan: 

Gök gürültüsü O´nu hamd ile melekler de O´na olan korkularından tesbih ederler... O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar

Ali Fikri Yavuz: 

Gök gürültüsü, Allah’a hamd ile, Melekler de, Allah’dan korkarak tesbîh ederler. Allah yıldırımlar gönderip onunla dilediğini çarpar. Böyle iken, o kâfirler, hadlerini bilmezler de Allah hakkında mücadele ederler. Halbuki Allah’ın karşılık darbesi pek şiddetlidir.

Portekizce: 

O trovão celebra os Seus louvores e o mesmo fazem os anjos, por temor a Ele, o Qual lança as centelhas, fulminando,assim, quem Lhe apraz enquanto disputam sobe Deus, apesar de Ele ser poderosamente Inexorável.

İsveççe: 

Åskan lovprisar Honom liksom änglarna, som står i bävan inför Honom; och Han slungar blixten mot den Han vill.

Farsça: 

و رعد، همراه با ستایش خدا تسبیح می گوید و فرشتگان نیز از بیمش [تسبیح می گویند] ، و صاعقه ها را می فرستد و به وسیله آن به هر کس بخواهد آسیب می رساند، در حالی که اینان [با مشاهده این همه آثار قدرت که صادر شده از خدای یکتاست، باز هم] درباره خدا می ادله و ستیز می کنند در صورتی که خدا [دارایِ قدرتی بی نهایت و] سخت کیفر است.

Kürtçe: 

وە ھەورەگرمە سوپاس و ستایشی ئەو (خوای گەورەیە) دەکات ھەروەھا فریشتەکانیش لە ھەیبەت و ترسی ئەو (ستایشی دەکەن) وە (پەروەردگار) ھەورە بروسکەکان دەنێرێت و دەیدات لە ھەرکەسێک کەبیەوێت لە کاتێکدا ئەوانە دەمە دەمێ (وموجادەلە) دەکەن دەربارەی خوا و ئەو (خوای گەورە) ھێز و توانای زۆر بەتینە

Özbekçe: 

Ва момақалдироқ (раъд) Унинг ҳамди ила тасбиҳ айтадир ва фаришталар ҳам ундан қўрққанларидан (тасбиҳ айтадир). У чақмоқларни юборадир ва улар ила хоҳлаган одамларини, улар Аллоҳ ҳақида талашиб турганларида, урадир. У қаттиқ ушлайдиган зотдир. ( Инсон момақалдироқнинг овозидан даҳшатга тушади, бу овоз унга қўрқинчли бир қувват бўлиб туюлади, аслида эса, момақалдироқ ўзининг Холиқига–Аллоҳ таолога ҳамд ва тасбеҳ айтаётган бўлади.)

Malayca: 

Dan Dia lah juga yang guruh dan malaikat bertasbih memujiNya, kerana takut kepadaNya. Dan Dia lah juga yang menghantarkan petir, lalu Ia mengenakan dengan panahannya kepada sesiapa yang dikehendakinya Dan mereka yang ingkar itu membantah (serta mendustakan Rasul) mengenai perkara yang berhubung dengan Allah (dan kuat kuasaNya) Padahal Ia Amat keras azab seksanya.

Arnavutça: 

Edhe bubullima e falenderon Ate (Perëndinë), por edhe engjëjt, nga droja ndaj Tij; Ai dërgon rrëfetë dhe godet me ato kë të dojë; - dhe ata përsëri diskutojnë për Perëndinë, e Ai është i ashpër në ndëshkime.

Bulgarca: 

И гърмът възхвалява Неговата слава, и ангелите - страхувайки се от Него. И праща Той светкавиците, и поразява с тях когото пожелае. Спорят за Аллах [неверниците], а Той е Силният по мощ.

Sırpça: 

И грмљавина Њега велича и хвали, а и анђели, из страхопоштовања према Њему; Он шаље громове и њима погађа кога хоће, а они, и поред тога, расправљају о Аллаху, а Он жестоко кажњава.

Çekçe: 

A slaví hrom chválu Jeho a stejně činí i andělé z bázně před Ním. On blesky vysílá a zasahuje jimi, koho chce, zatímco lidé se hádají o Bohu, jenž mocný je v prudkosti Své.

Urduca: 

بادلوں کی گرج اس کی حمد کے ساتھ اس کی پاکی بیان کرتی ہے اور فرشتے اس کی ہیبت سے لرزتے ہوئے اُس کی تسبیح کرتے ہیں وہ کڑکتی ہوئی بجلیوں کو بھیجتا ہے اور (بسا اوقات) اُنہیں جس پر چاہتا ہے عین اس حالت میں گرا دیتا ہے جبکہ لوگ اللہ کے بارے میں جھگڑ رہے ہوتے ہیں فی الواقع اس کی چال بڑی زبردست ہے

Tacikçe: 

Раъд ба ситоиши Ӯ ва фариштагон аз бими Ӯ тасбеҳ мекунанд. Ва оташакҳоро мефиристад ва ҳар киро бихоҳад, ба он осеб мерасонад. Боз ҳам дар бораи Худо баҳсу ҷидол мекунанд. Ва Ӯ ба сахтӣ уқубат мекунад!

Tatarca: 

Аллаһуга хәмед әйтү белән күк күкрәү тәсбих әйтер, дәхи фәрештәләр Аллаһудан куркып, тәсбих әйтерләр вә яшенне җибәрер, аны үзе теләгән кешегә тидерер, ул кәферләр Аллаһ хакында бәхәсләшкән вакытларында, вә Аның ґәзабы катыдыр.

Endonezyaca: 

Dan guruh itu bertasbih dengan memuji Allah, (demikian pula) para malaikat karena takut kepada-Nya, dan Allah melepaskan halilintar, lalu menimpakannya kepada siapa yang Dia kehendaki, dan mereka berbantah-bantahan tentang Allah, dan Dialah Tuhan Yang Maha keras siksa-Nya.

Amharca: 

ነጎድጓድም አላህን በማመስገን ያጠራል፡፡ መላእክትም እርሱን ለመፍራት (ያጠሩታል)፡፡ መብረቆችንም ይልካል፡፡ እነርሱም (ከሓዲዎች) በአላህ የሚከራከሩ ሲሆኑ በእርሷ የሚሻውን ሰው ይመታል፡፡ እርሱም ኀይለ ብርቱ ነው፡፡

Tamilce: 

மேலும், இடியும் வானவர்களும் அவனுடைய பயத்தால் அவனைப் புகழ்ந்து துதிக்கிறார்கள். அவர்களோ (-அம்மக்களோ) அல்லாஹ்வைப் பற்றி தர்க்கித்துக் கொண்டிருக்கும் நிலையில், அவனே அபாயங்களை (-எரித்து சாம்பலாக்கிவிடும் இடி மின்னல்களை) அனுப்பி, அவற்றைக் கொண்டு அவன் நாடியவர்களை வேரறுக்கிறான். அவனோ (பாவிகளை) பிடிப்பதில் (-தண்டிப்பதால்) மிகக் கடுமையானவன்.

Korece: 

천둥은 그분의 영광을 찬미하며 천사들도 그분을 경외하고 찬미하니라 또한 분쟁을 일으키 는 이들에게 그분의 뜻에 따라 벼락을 보내어 재앙을 주시니 벌 하심이 엄하시노라

Vietnamca: 

Sấm sét tôn cao (Allah) với lời ca ngợi Ngài (theo cách riêng của nó) và các Thiên Thần tôn cao Ngài bằng nỗi sợ đối với Ngài. Và Ngài dùng sấm sét đánh những kẻ nào Ngài muốn; và chúng không ngừng tranh luận về Allah. Quả thật, Ngài rất mạnh bạo trong kế hoạch (trừng phạt những kẻ chống đối).