Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

8

Sûredeki Ayet No: 

45

Ayet No: 

1205

Sayfa No: 

182

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا لَقِيتُمْ فِئَةً فَاثْبُتُوا وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Çeviriyazı: 

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû iẕâ leḳîtüm fieten feŝbütû veẕkürü-llâhe keŝîral le`alleküm tüfliḥûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ey iman edenler, bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çokça zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.

Diyanet İşleri: 

Ey inananlar! Bir toplulukla karşılaşırsanız dayanın; başarıya erişebilmeniz için Allah'ı çok anın.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ey inananlar, bir toplulukla karşılaştınız mı mutlaka sebat edin ve Allah'ı çok anın da kurtulun muradınıza erişin.

Şaban Piriş: 

Ey iman edenler! Bir toplulukla karşılaştığınızda dayanın başarıya ulaşmak için Allah’ı çok anın!

Edip Yüksel: 

Ey inananlar bir ordu ile karşılaştığınızda dayanın ve ALLAH'ı çokça anın ki başarasınız.

Ali Bulaç: 

Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklılık gösterin ve Allah'ı çokça zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız.

Suat Yıldırım: 

Ey iman edenler! Savaş esnasında karşı karşıya geldiğiniz düşman birliğine karşı dayanın, sebat edin ve Allah'ı çok zikredin ki felah bulasınız.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ey imân edenler! Bir tâife ile karşılaştığınız zaman artık sebat ediniz ve Allah Teâlâ´yı zikrediniz. Tâ ki felâh bulasınız.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ey inananlar! Bir düşman topluluğu ile karşılaştığınızda sebat edin. Allah'ı çok anın ki zafere ulaşabilesiniz.

Bekir Sadak: 

(50-51) Melekler, inkar edenlerin yuzlerine ve sirtlarina vurarak, «Yakici azabi tadin, bu, kendi ellerinizle yaptiginizin karsiligidir» diyerek canlarini alirken bir gorseydin! Yoksa Allah kullara asla zulmetmez.

İbni Kesir: 

Ey iman edenler

Adem Uğur: 

Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah´ı çok anın ki başarıya erişesiniz.

İskender Ali Mihr: 

Ey âmenû olanlar! Bir toplulukla karşılaştığınız zaman artık sebat edin ve Allah´ı çok zikredin ki

Celal Yıldırım: 

Ey imân edenler! (savaşmak üzere çıkan) düşman topluluğu ile karşılaştığınız vakit, (korkmayın) sebat edin, Allah´ı çokça anın ki kurtuluşa (ve başarıya) eresiniz.

Tefhim ul Kuran: 

Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah´ı çokça zikredin. Umulur ki kurtuluş (felah) bulursunuz.

Fransızca: 

ô vous qui croyez ! Lorsque vous rencontrez une troupe (ennemie), soyez fermes, et invoquez beaucoup Allah afin de réussir.

İspanyolca: 

¡Creyentes! Cuando encontréis a una tropa ¡manteneos firmes y recordad mucho a Alá! ¡Quizás, así, consigáis la victoria!

İtalyanca: 

O voi che credete, quando incontrate una schiera

Almanca: 

Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Solltet ihr auf eine (feindliche) Gruppe treffen, so seid standhaft und gedenkt ALLAHs viel, damit ihr Erfolg erlangt.

Çince: 

信道的人们啊!当你们遇见一伙敌军的时候,你们应当坚定,应当多多记念真主,以便你们成功。

Hollandaca: 

O ware geloovigen! indien gij een deel der ongeloovigen ontmoet, weest onverwrikbaar en gedenkt God dikwijls, opdat gij voorspoedig zoudt mogen zijn.

Rusça: 

О те, которые уверовали! Когда вы сталкиваетесь с отрядом, то будьте стойки и многократно поминайте Аллаха, - быть может, вы преуспеете.

Somalice: 

Kuwa Xaqa Rumeeyow haddaad la Kulantaan Koox (Cadow ah) Sugnaada Xusana Eebe wax Badan inaad Liibaantaan.

Swahilice: 

Enyi mlio amini! Mkikutana na jeshi, basi kueni imara, na mkumbukeni Mwenyezi Mungu sana ili mpate kufanikiwa.

Uygurca: 

ئى مۆمىنلەر! (مۇشرىكلاردىن) بىر جامائەگە (يەنى دۈشمەن قوشۇنىغا) ئۇچراشقان چېغىڭلاردا ساباتلىق كۆرسىتىڭلار، مۇۋەپپەقىيەت قازىنىشىڭلار ئۈچۈن اﷲ نى كۆپ ياد ئېتىڭلار

Japonca: 

あなたがた信仰する者よ,(敵の)軍勢と遭遇する時は堅固に持して,専らアッラーを唱念せよ。恐らくあなたがたは勝利を得るであろう。

Arapça (Ürdün): 

«يا أيها الذين آمنوا إذا لقيتم فئة» جماعة كافرة «فاثبتوا» لقتالهم ولا تنهزموا «واذكروا الله كثيرا» ادعوه بالنصر «لعلكم تفلحون» تفوزون.

Hintçe: 

ऐ ईमानदारों जब तुम किसी फौज से मुठभेड़ करो तो ख़बरदार अपने क़दम जमाए रहो और ख़ुदा को बहुंत याद करते रहो ताकि तुम फलाह पाओ

Tayca: 

“บรรดาผู้ศรัทธาทั้งหลาย! เมื่อพวกเจ้าพบกลุ่มใดกลุ่มหนึ่ง ก็จงยืนหยัด เถิด และจงรำลึกถึงอัลลอฮฺมาก ๆเพื่อว่าพวกเจ้าจะได้รับความสำเร็จ

İbranice: 

הוי אלה אשר האמינו! כשתפגשו קבוצת (לוחמים) התייצבו חזק, והזכירו את אלוהים הרבה כדי שתצליחו

Hırvatça: 

O vi koji vjerujete, kad se s kakvom četom sukobite, smjeli budite i neprestano Allaha spominjite, da biste uspjeli,

Rumence: 

O, voi cei ce credeţi. Fiţi tari când întâlniţi o ceată (de vrăjmaşi). Amintiţi-vă întotdeauna de Dumnezeu. Poate veţi fi fericiţi!

Transliteration: 

Ya ayyuha allatheena amanoo itha laqeetum fiatan faothbutoo waothkuroo Allaha katheeran laAAallakum tuflihoona

Türkçe: 

Ey inananlar! Bir düşman topluluğu ile karşılaştığınızda sebat edin. Allah'ı çok anın ki zafere ulaşabilesiniz.

Sahih International: 

O you who have believed, when you encounter a company [from the enemy forces], stand firm and remember Allah much that you may be successful.

İngilizce: 

O ye who believe! When ye meet a force, be firm, and call Allah in remembrance much (and often); that ye may prosper:

Azerbaycanca: 

Ey iman gətirənlər! Bir dəstə (kafir dəstəsi) ilə üz-üzə gəldikdə möhkəm olun və Allahı çox yada salın ki, nicat tapasınız!

Süleyman Ateş: 

Ey inananlar, bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki, başarıya erişesiniz.

Diyanet Vakfı: 

Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz.

Erhan Aktaş: 

Ey Îmân Edenler! Bir toplulukla karşılaştığınız zaman, kararlı ve dirençli olun ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.

Kral Fahd: 

Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki başarıya erişesiniz.

Hasan Basri Çantay: 

Ey îman edenler, (harbeden) bir (düşman) topluluğuna çaldığınız vakit sebat edin ve Allâhı çok anın. Tâki umduğunuza kavuşasınız.

Muhammed Esed: 

(O halde) siz ey imana erişenler, savaş durumunda bir toplulukla karşı karşıya geldiğinizde, sıkı durun ve aralıksız Allahı anın ki kurtuluşa erişesiniz!

Gültekin Onan: 

Ey inananlar, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklılık gösterin ve Tanrı´yı çokca zikredin ki kurtuluş bulasınız.

Ali Fikri Yavuz: 

Ey mü’minler, bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman, sebât edin ve Allah’ı çok anın ki, kurtulabilesiniz.

Portekizce: 

Ó fiéis, quando vos enfrentardes com o inimigo, sede firmes e mencionai muito Deus, para que prospereis.

İsveççe: 

Troende! När ni möter en [fientlig] styrka i strid, håll stånd och ha ständigt Gud i era tankar, för att det skall gå er väl i händer.

Farsça: 

ای اهل ایمان! هنگامی که [در میدان نبرد] با گروهی [از مشرکان و کافران] برخورد کردید، ایستادگی نمایید و خدا را بسیار یاد کنید تا رستگار شوید.

Kürtçe: 

ئەی ئەوانەی کەباوەڕتان ھێناوە کاتێک (لەجەنگدا) لەگەڵ کۆمەڵێکدا ڕووبەڕوو بوونەوە خۆگربن (ھەڵنەیەن) و یادی خوا زۆر بکەن بۆ ئەوەی سەرکەوتووبن

Özbekçe: 

Эй иймон келтирганлар! (Кофир) жамоатга рўбарў келганингизда, саботли бўлинг ва Аллоҳни кўп зикр қилинг, шоядки нажот топсангиз.

Malayca: 

Wahai orang-orang yang beriman! Apabila kamu bertemu dengan sesuatu pasukan (musuh) maka hendaklah kamu tetap teguh menghadapinya, dan sebutlah serta ingatilah Allah (dengan doa) banyak-banyak, supaya kamu berjaya (mencapai kemenangan).

Arnavutça: 

O besimtarë, kur të ndesheni me ndonjë çetë (të armikut), bëhuni këmbëngulës dhe përmendi shumë Perëndinë, për të qenë të shpëtuar,

Bulgarca: 

О, вярващи, когато се сражавате с отред, устоявайте и споменавайте Аллах често, за да сполучите!

Sırpça: 

О ви који верујете, кад се са неком четом сукобите, будите храбри и непрестано славите Аллаха, да бисте успели,

Çekçe: 

Vy, kteří věříte! Kdykoliv střetnete se s nějakým oddílem, vytrvejte pevně a vzývejte často Boha - snad dosáhnete úspěchu!

Urduca: 

اے ایمان لانے والو، جب کسی گروہ سے تمہارا مقابلہ ہو تو ثابت قدم رہو اور اللہ کو کثرت سے یاد کرو، توقع ہے کہ تمہیں کامیابی نصیب ہو گی

Tacikçe: 

Эй касоне, ки имон овардаед, агар ба гурӯҳе аз душман бархӯрдед, пойдорӣ кунед ва Худоро фаровон ёд кунед, бошад, ки ғолиб шавед.

Tatarca: 

Ий мөэминнәр! Кайчан сез сугышта кәферләр гаскәренә юлыксагыз, урыныгызда таза торыгыз, качмагыз вә Аллаһуны күп зекер итегез, шаять җиңәрсез, өстен булырсыз.

Endonezyaca: 

Hai orang-orang yang beriman. apabila kamu memerangi pasukan (musuh), maka berteguh hatilah kamu dan sebutlah (nama) Allah sebanyak-banyaknya agar kamu beruntung.

Amharca: 

እናንተ ያመናችሁ ሆይ! ሰራዊትን በገጠማችሁ ጊዜ እርጉ፤ (መክቱ)፡፡ አላህንም በብዙ አውሱ፤ በእርግጥ ትድናላችሁና፡፡

Tamilce: 

நம்பிக்கையாளர்களே! நீங்கள் (எதிரிகளின்) ஒரு பிரிவை (போரில்) சந்தித்தால், நீங்கள் வெற்றி பெறுவதற்காக (போர்க்களத்தில்) உறுதியாக இருங்கள். (-போர் நடக்கும் மைதானத்தை விட்டு விலகி ஓடிவிடாதீர்கள்.) இன்னும், அல்லாஹ்வை அதிகமாக நினைவு கூருங்கள்.

Korece: 

믿는자들이여 너희가 적을 만날 때 확고부동하고 하나닙을 염훤하라 그리하면 너희가 승리하리라

Vietnamca: 

Hỡi những người có đức tin, khi các ngươi chạm trán với một toán nào đó (của địch) thì các ngươi hãy đứng vững (không bỏ chạy) và hãy tụng niệm Allah thật nhiều, mong rằng các ngươi thành công.