Arapça:
وَاسْأَلِ الْقَرْيَةَ الَّتِي كُنَّا فِيهَا وَالْعِيرَ الَّتِي أَقْبَلْنَا فِيهَا ۖ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ
Çeviriyazı:
ves'eli-lḳaryete-lletî künnâ fîhâ vel`îra-lletî aḳbelnâ fîhâ. veinnâ leṣâdiḳûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem orada bulunduğumuz şehir halkına, hem içinde bulunduğumuz kervana sor. Ve emin ol ki, biz kesinlikle doğru söylüyoruz.
Diyanet İşleri:
Onlara sırt çevirdi, "Vah, Yusuf'a yazık oldu!" dedi ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Artık acısını içinde saklıyordu.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İçinde bulunduğumuz şehir halkına da sor, beraber geldiğimiz kervan halkına da ve şüphe yok ki doğru söylemekteyiz.
Şaban Piriş:
Bulunduğumuz kasaba (halkına) ve beraberinde geldiğimiz kervana da sorabilirsin biz şüphesiz doğru söylüyoruz.
Edip Yüksel:
'Bulunduğumuz topluluğa ve beraber geldiğimiz kervana sor. Biz doğruyu anlatıyoruz."
Ali Bulaç:
İçinde (yaşamakta) olduğumuz şehre sor, hem kendisinde geldiğimiz kervana da. Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz.
Suat Yıldırım:
“İnanmazsan, gittiğimiz şehrin ahalisine ve yine içinde geldiğimiz kafilede bulunanlara sor! Bütün samimiyetimizle ifade ediyoruz ki söylediğimiz, doğrunun ta kendisidir.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ve içinde bulunduğumuz şehre sor ve içinde gelmiş olduğumuz kervana da. Ve biz şüphe yok ki, elbette sâdık kimseleriz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
İçinde bulunduğumuz kente, beraberinde döndüğümüz kervana sor. Biz gerçeğin ta kendisini söylüyoruz.
Bekir Sadak:
«Ey Ogullarim! Gidin, Yusuf´u ve kardesini arayin. Allah´in rahmetinden umidinizi kesmeyin
İbni Kesir:
Bulunduğumuz kasabanın halkına, aralarında geldiğimiz kervana da sor. Biz gerçekten sadıklarız.
Adem Uğur:
(İstersen) içinde bulunduğumuz şehire (Mısır halkına) ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz."
İskender Ali Mihr:
Ve içinde bulunduğumuz şehir halkına ve aralarında döndüğümüz kervana sor. Muhakkak ki
Celal Yıldırım:
«Bulunduğumuz kasaba halkından ve bir de içinde bulunduğumuz kafileye sor. Biz herhalde doğru söyleyenleriz».
Tefhim ul Kuran:
«İçinde (yaşamakta) olduğumuz şehre sor, hem kendisinde geldiğimiz kervana da. Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz.»
Fransızca:
Et interroge la ville où nous étions, ainsi que la caravane dans la quelle nous sommes arrivés. Nous disons réellement la vérité."
İspanyolca:
Interroga a la ciudad en que nos hallábamos y a la caravana con la cual hemos venido. ¡Sí, decimos la verdad!'»
İtalyanca:
Chiedi pure [agli abitanti della] città e a quelli della carovana con la quale siamo tornati. Davvero siamo sinceri!».
Almanca:
Und frage in der Ortschaft, in der wir waren, und bei der Karawane, mit der wir zurückkamen. Und gewiß, wir sind doch wahrhaftig."
Çince:
请你问一问我们曾居住的那座市镇和与我们同行的队商吧,我们确是诚实的。
Hollandaca:
Onderzoek in de stad waarin wij zijn geweest en bij het gezelschap van kooplieden waarmede wij zijn aangekomen, en gij zult vinden dat wij de waarheid spreken.
Rusça:
Спроси жителей селения, в котором мы были, и караванщиков, с которыми мы вернулись. Воистину, мы говорим правду"".
Somalice:
waydiina magaaladaan ahayn iyo safarkaan la soo noqonnay annaguna runbaannu sheegi.
Swahilice:
Na waulize watu wa mji tulio kuwako, na msafara tulio kuja nao. Na hakika sisi tunasema kweli.
Uygurca:
بىز تۇرغان شەھەردىن (يەنى مىسىردىن) ۋە بىز بىلەن بىللە ماڭغان كارۋاندىن سوراپ باققىن، بىزنىڭ سۆزىمىز چوقۇم راست»
Japonca:
それで(あなたは),わたしたちがいた町て尋ねるか,またはそこを往来した隊商に問いなさい。わたしたちは真実を言っている(ことが分ります)』。」
Arapça (Ürdün):
«واسأل القرية التي كنا فيها» هي مصر أي أرسل إلى أهلها فاسألهم «والعير» أصحاب العير «التي أقبلنا فيها» وهم قوم من كنعان «وإنا لصادقون» في قولنا فرجعوا إليه وقالوا له ذلك.
Hintçe:
और आप इस बस्ती (मिस्र) के लोगों से जिसमें हम लोग थे दरयाफ्त कर लीजिए और इस क़ाफले से भी जिसमें आए हैं (पूछ लीजिए) और हम यक़ीनन बिल्कुल सच्चे हैं
Tayca:
และจงถามชาวเมืองซึ่งเราพำนักอยู่ในนั้นและกองคาราวานซึ่งเราเดินทางร่วมมากับมัน และแท้จริงเรานั้นเป็นผู้สัตย์จริงอย่างแน่นอน”
İbranice:
ושאל את אנשי העיר אשר היינו בה ואת אנשי השיירה אשר באנו בה. אנו אכן אומרים את הצדק
Hırvatça:
Pitaj naselje u kome smo boravili i karavan s kojim smo došli. Mi, zaista, govorimo istinu!
Rumence:
Întreabă-i pe locuitorii cetăţii în care am fost şi caravana cu care am venit. Noi spunem adevărul.”
Transliteration:
Waisali alqaryata allatee kunna feeha waalAAeera allatee aqbalna feeha wainna lasadiqoona
Türkçe:
"İçinde bulunduğumuz kente, beraberinde döndüğümüz kervana sor. Biz gerçeğin ta kendisini söylüyoruz."
Sahih International:
And ask the city in which we were and the caravan in which we came - and indeed, we are truthful,"
İngilizce:
Ask at the town where we have been and the caravan in which we returned, and (you will find) we are indeed telling the truth.'
Azerbaycanca:
Olduğumuz şəhərdən (Misir əhalisindən) də, birlikdə gəldiyimiz karvandan da soruş. Biz, həqiqətən, doğru danışanlarıq!”
Süleyman Ateş:
(İnanmazsan) İçinde bulunduğumuz kente ve beraber geldiğimiz kervana sor. Biz doğru söylüyoruz!"
Diyanet Vakfı:
(İstersen) içinde bulunduğumuz şehire (Mısır halkına) ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz."
Erhan Aktaş:
“Gittiğimiz kasabanın halkına ve beraberinde olduğumuz kervana da sor. Kuşkusuz biz doğru söylüyoruz.”
Kral Fahd:
(İstersen) içinde bulunduğumuz şehire (Mısır halkına) ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz.»
Hasan Basri Çantay:
«(İstersen) içinde bulunduğumuz (ve döndüğümüz) şehir (ya´ni Mısır ahâlisine) de, aralarında geldiğimiz kervana da sor. Biz seksiz şübhesiz doğru söyleyicileriz».
Muhammed Esed:
(Olay sırasında) bulunduğumuz şehir halkına, birlikte yolculuk yaptığımız kervancılara sor istersen: (göreceksin ki) biz gerçekten doğru söylüyoruz!"
Gültekin Onan:
12:81
Ali Fikri Yavuz:
Hem bulunduğumuz şehre (Mısır halkına) sor, hem içinde geldiğimiz kervana... Biz hakikaten doğru söylüyoruz.”
Portekizce:
E indaga na cidade em que estivemos e aos caravaneiros com quem viajamos e comprovarás que somos verazes.
İsveççe:
Fråga [människorna i] den stad där vi befann oss, och dem i vars karavan vi färdades hit, [så skall du finna att] vi säger sanningen."
Farsça:
حقیقت را از شهری که در آن بودیم [و در و دیوارش گواه است] و از کاروانی که با آن آمدیم بپرس؛ و یقیناً ما راستگوییم.
Kürtçe:
(خۆ ئەگەر بڕوا ناکەیت) لەخەڵکی ئەو شارەش بپرسە کەئێمەی لێ بووین ولەو کاروانەش (بپرسە) لەگەڵیدا گەڕاینەوە, وەبەڕاستی ئێمە ڕاست گۆین
Özbekçe:
Биз бўлган шаҳардан сўра ва у ерда биз учраган карвондан сўра, биз, албатта, ростгўйларданмиз, денглар», деди. (Оға-иниларнинг каттаси бўлиб ўтган воқеадан кейин масъулиятни ҳис этди. Отаси олдига қайтиб боришга журъат қила олмади. Отам айбимни кечиб, ҳузурига боришимга рухсат бермагунча ёки Аллоҳ таолонинг Ўзи бу ҳақда бирор ҳукм чиқармагунча Мисрдан ҳеч қаерга қимирламайман. Отамга ваъда берган эдик. У рози бўлиб, ўзи рухсат берса ё Аллоҳ бир ҳукм чиқарса, юртимизга қайтишим мумкин. Сизлар, эй укаларим, юртимизга қайтиб боринглар ва отамизга бўлиб ўтган воқеани айтиб беринглар, деб оятда келган гапларни ўргатди.)
Malayca:
Dan bertanyalah kepada penduduk negeri (Mesir) tempat kami tinggal (berdagang) dan kepada orang-orang kafilah yang kami balik bersamanya. Sesungguhnya kami adalah orang-orang yang benar".
Arnavutça:
Pyeti banorët e qytetit në të cilin kemi qenë dhe karavanin me të cilin kemi udhëtuar, dhe ne jemi të drejtë”.
Bulgarca:
И попитай селището, в което бяхме, и кервана, с който пристигнахме! Ние казваме истината.”
Sırpça:
Питај насеље у којем смо боравили и каравану са којом смо дошли. Ми, заиста, говоримо истину!
Çekçe:
Zeptej se obyvatel města, kde jsme byli, a lidí karavany, se kterou jsme šli, že vskutku pravdu hovoříme.? '
Urduca:
آپ اُس بستی کے لوگوں سے پوچھ لیجیے جہاں ہم تھے اُس قافلے سے دریافت کر لیجیے جس کے ساتھ ہم آئے ہیں ہم اپنے بیان میں بالکل سچے ہیں"
Tacikçe:
Аз шаҳре, ки дар он будаем ва аз корвоне, ки ҳамроҳаш омадаем бипурс, ки мо рост мегӯем».
Tatarca:
Безгә ышанмасаң без булган Мысыр шәһәре кешеләреннән сорагыл һәм безгә очраган вә хәлләребезне күргән кәрван кешеләреннән сорагыл! Без, әлбәттә, бу сүзләрне дөрес сөйлибез".
Endonezyaca:
Dan tanyalah (penduduk) negeri yang kami berada disitu, dan kafilah yang kami datang bersamanya, dan sesungguhnya kami adalah orang-orang yang benar".
Amharca:
«ያችንም በውስጧ የነበርንባትን ከተማ ያችንም በውስጧ የመጣነውን ባለ ግመል ጓድ ጠይቅ፡፡ እኛም በእርግጥ እውነተኞች ነን፡፡»
Tamilce:
“நாங்கள் (தங்கி) இருந்த ஊரையும், நாங்கள் (சென்று) வந்த பயணக் கூட்டத்தையும் நீர் கேட்பீராக. இன்னும், நிச்சயமாக நாங்கள் உண்மையாளர்களே!”
Korece:
저희가 있었던 도읍의 사람 들과 또 저희와 함께 있었던 대상들에게 물어보소서 실로 저희가 말함이 진실입니다 라고 말하덕라
Vietnamca:
“(Để xác minh sự thật), cha có thể hỏi người dân nơi chúng con đã tá túc, cha cũng có thể hỏi đoàn lữ hành cùng trở về với chúng con. Chúng con hoàn toàn trung thực.”
Ayet Linkleri: