Arapça:
وَمَا تَنقِمُ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِآيَاتِ رَبِّنَا لَمَّا جَاءَتْنَا ۚ رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَتَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ
Çeviriyazı:
vemâ tenḳimü minnâ illâ en âmennâ biâyâti rabbinâ lemmâ câetnâ. rabbenâ efrig `aleynâ ṣabrav veteveffenâ müslimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Senin bize kızman da sırf Rabbimizin âyetleri gelince onlara iman etmemizden dolayıdır. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı müslüman olarak al. derler.
Diyanet İşleri:
Onlar da: "Doğrusu biz ancak Rabbimize döneriz. Rabbimizin ayetleri gelince, onlara inanmamızdan ötürü bizden öç alıyorsun. Rabbimiz! Bize sabır ver ve canımızı müslim olarak al" dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sen bizden, ancak Rabbimizin delilleri gelince onlara inandık diye öc alacaksın. Rabbimiz, üstümüze yağdırırcasına sabır ver bize ve bizi Müslüman olarak öldür.
Şaban Piriş:
Sen, Rabbimizin ayetleri bize geldiği zaman ona iman ettiğimiz için, yalnızca bunun için bizden intikam alıyorsun. Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak canımızı al! dediler.
Edip Yüksel:
Rabbimizin işaretleri bize geldiğinde ona inandık diye bizden öc alıyorsun. Rabbimiz, bize dayanma gücü ver ve canımızı müslümanlar olarak al.
Ali Bulaç:
Oysa sen, yalnızca, bize geldiğinde Rabbimiz'in ayetlerine inanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun. Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür.
Suat Yıldırım:
Onlar şöyle cevap verdiler: “Biz elbette Rabbimize döneceğiz.Senin bize kızman da sırf Rabbimizin bize gelen âyetlerine iman etmemizden!Biz de O'na yönelerek deriz ki: “Ey bizim büyük Rabbimiz! Sabır kuvvetiyle doldur kalbimizi, yağmur gibi sabır yağdır üzerimizeve sana teslimiyette sebat eden kulların olarak canımızı teslim al!” [20,72-75]
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ve bizden intikam alman da başka değil, ancak bize Rabbimizin âyetleri geldiği zaman onlara imân ettiğimizden dolayı. Ey Rabbimiz! üzerimize sabır yağdır ve bizleri müslüman olarak öldür.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Sen bizden, sırf Rabbimizin ayetleri bize gelince, onlara iman ettiğimizden ötürü intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al.
Bekir Sadak:
Onlara bir iyilik geldigi zaman
İbni Kesir:
Sen
Adem Uğur:
Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler.
İskender Ali Mihr:
Rabbimizin âyetleri bize geldiği zaman, O´na îmân ettik diye bizden intikam alıyorsun. Rabbim, bize sabır yağdır ve bizi teslim olmuş (ruhumuz, fizik vücudumuz, nefsimiz ve irademiz) olarak öldür (vefat ettir).
Celal Yıldırım:
Rabbimizin âyetleri bize gelince sırf onlara inandığımız için bizden intikam (öc) almak istiyorsun! dediler. (Ve sonra şöyle duada bulundular) : «Ey Rabbimiz! üzerimize sabır (ve dayanma gücünü) boşalt ve müslimler (Hakk´a teslimiyet gösterenler) olarak canımızı al!»
Tefhim ul Kuran:
Oysa sen, yalnızca, bize geldiğinde Rabbimizin ayetlerine inanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun. «Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi müslümanlar olarak öldür.»
Fransızca:
Tu ne te venges de nous que parce que nous avons cru aux preuves de notre Seigneur, lorsqu'elles nous sont venues. ô notre Seigneur ! Déverse sur nous l'endurance et fais nous mourir entièrement soumis."
İspanyolca:
Te vengas de nosotros sólo porque hemos creído en los signos de nuestro Señor cuando han venido a nosotros. ¡Señor! Infunde en nosotros paciencia y haz que cuando muramos lo hagamos sometidos a Ti».
İtalyanca:
ti vendichi su di noi solo perché abbiamo creduto ai segni del nostro Signore quando essi ci sono giunti. O Signore, concedici la sopportazione e facci morire [a Te] sottomessi».
Almanca:
Du bemängelst doch nichts an uns, außer daß wir den Iman an die Ayat unseres HERRN verinnerlicht haben, als diese zu uns kamen. Unser HERR! Verleihe uns Geduld und lasse uns als Muslime sterben!"
Çince:
你无非是责备我们信仰了我们的主所降示的迹象。我们的主啊!求你把坚忍倾注在我们心中,求你在我们顺服的情状下使我们死去。
Hollandaca:
Want gij wreekt u alleen op ons, omdat wij in de teekenen van onzen Heer gelooven, toen zij ons werden geopenbaard. O Heer! schenk ons geduld, en doe ons als Muzelmannen sterven.
Rusça:
Ты мстишь нам только за то, что мы уверовали в знамения нашего Господа, когда они явились к нам. Господь наш! Ниспошли нам терпение и упокой нас мусульманами".
Somalice:
Waxaad nagu nacayso oon ahayn inaan Rumaynay Aayaadka Eebahanno ma jiro, markay noo Timid, Eebow samir naga Buuxi na dilna anagoo Muslimiina.
Swahilice:
Nawe hukuudhika nasi ila kwa kuwa tumeziamini Ishara za Mola Mlezi wetu zilipo tujia. Ewe Mola Mlezi wetu! Tumiminie uvumilivu na utufishe hali ni Waislamu.
Uygurca:
سەن بىزنى پەقەت پەرۋەردىگارىمىزنىڭ بىزگە نازىل قىلغان ئايەتلىرىگە ئىمان ئېيتقانلىقىمىز ئۈچۈنلا ئەيىبلەۋاتىسەن، پەرۋەردىگارىمىز! بىزگە سەۋر ئاتا قىلغىن، بىزنى مۇسۇلمان پېتىمىزچە قەبزى روھ قىلغىن»
Japonca:
だがあなたがたは,主の印がわたしたちの許に来て,わたしたちが単にそれを信仰するというだけで,わたしたちに報復されるのですか。主よ,わたしたちに忍耐を与え,ムスリムとして死なせて下さい。」
Arapça (Ürdün):
«وما تنقم» تنكر «منا إلا أن آمنَّا بآيات ربِّنا لما جاءتنا ربنا أفرغ علينا صبرا» عند فعل ما توعدنا به لئلا نرجع كفارا «وتوفنا مسلمين».
Hintçe:
तू हमसे उसके सिवा और काहे की अदावत रखता है कि जब हमारे पास ख़ुदा की निशानियाँ आयी तो हम उन पर ईमान लाए (और अब तो हमारी ये दुआ है कि) ऐ हमारे परवरदिगार हम पर सब्र (का मेंह बरसा)
Tayca:
“และท่าน จะไม่แก้แค้นเรา นอกจากว่าเราศรัทธาต่อบรรดาสัญญาณ แห่งพระเจ้าของเราเท่านั้น เมื่อมันได้มายังเรา โอ้พระเจ้าของเราโปรดเทความอดทน ลงมาบนพวกเราด้วยเถิด และโปรดทรงให้พวกเราตายในฐานะผู้สวามิภักดิ์ด้วย”
İbranice:
לא תנקום בנו אלא משום שהאמנו באותות אלוהים כשהגיעו אלינו. ריבוננו! הענק לנו סבלנות והמת אותנו כמוסלמים (אשר מתמסרים אליך)
Hırvatça:
"Ti nam zamjeraš samo to što smo u dokaze Gospodara našeg povjerovali kad su nam došli. Gospodaru naš, obaspi nas strpljivošću i učini da kao predani vjernici umremo!"
Rumence:
Tu ne învinuieşti numai de-a fi crezut în semnele Domnului nostru când au ajuns la noi. Domnul nostru! Dă-ne nouă putere de îndurare şi cheamă-ne la Tine, supuşi Ţie!”
Transliteration:
Wama tanqimu minna illa an amanna biayati rabbina lamma jaatna rabbana afrigh AAalayna sabran watawaffana muslimeena
Türkçe:
"Sen bizden, sırf Rabbimizin ayetleri bize gelince, onlara iman ettiğimizden ötürü intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al."
Sahih International:
And you do not resent us except because we believed in the signs of our Lord when they came to us. Our Lord, pour upon us patience and let us die as Muslims [in submission to You]."
İngilizce:
But thou dost wreak thy vengeance on us simply because we believed in the Signs of our Lord when they reached us! Our Lord! pour out on us patience and constancy, and take our souls unto thee as Muslims (who bow to thy will)!
Azerbaycanca:
Sənin bizdən intiqam almağın isə ancaq Rəbbimizin mö’cüzələri gələn kimi bizim onlara iman gətirməyimizə görədir. Ey Rəbbimiz! Bizə (bolluca) səbir əta et və bizi müsəlman olaraq öldür!”
Süleyman Ateş:
Rabbimizin, bize gelmiş olan ayetlerine inandığımız için bizden öc alıyorsun. (Ey) Rabbimiz, üzerimize sabır boşalt ve bizi müslümanlar olarak öldür!
Diyanet Vakfı:
Sen sadece Rabbimizin ayetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler.
Erhan Aktaş:
“Rabb’imizin bize gelen âyetlerine îmân etmemizden dolayı, bizden intikâm almak istiyorsun. Ey Rabbimiz! Bizi sabırlı kıl ve canımızı teslim olanlar olarak al.”
Kral Fahd:
Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler.
Hasan Basri Çantay:
«Sen bizden, başka bir sebeble değil, ancak Rabbimizin âyetlerine —onlar bize geldiği zaman — îman etdik diye intikam alacaksın». (Sonra şöyle niyaz etdiler:) «Ey Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır, bizi müslümanlar olarak öldür».
Muhammed Esed:
"Çünkü, yalnızca, bize ulaşır ulaşmaz Rabbimizin ayetlerine inandık diye bize hınç duyuyorsun. Ey Rabbimiz, dar zamanda sana bağlanan kimseler olarak canımızı al!"
Gültekin Onan:
Oysa sen, yalnızca, bize geldiğinde rabbimizin ayetlerine inanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun. "
Ali Fikri Yavuz:
Senin bizden intikam almaya kalkışman ancak, Rabbimizin âyetleri gelince iman etmemizden ileri geliyor. Ey Rabbimiz! üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür.”
Portekizce:
Vingas-te de nós só porque cremos nos sinais de nosso Senhor quando nos chegam? Ó Senhor nosso, concede-nospaciência e faze com que morramos muçulmanos!
İsveççe:
men du vill hämnas på oss bara därför att vi trodde på vår Herres budskap när de nådde oss." - "Herre! Ge oss [styrka och] tålamod och låt oss få dö i full underkastelse under Din vilja!"
Farsça:
و تو ما را جز به این سبب به کیفر نمی رسانی که ما به آیات پروردگارمان هنگامی که به سوی ما آمد، ایمان آوردیم. [آن گاه به دعا روی آوردند و گفتند:] پروردگارا! صبر و شکیبایی بر ما فرو ریز و ما را در حالی که تسلیم [فرمان ها و احکامت] باشیم، بمیران.
Kürtçe:
تۆ ھیچ ڕەخنەیەکت لەئێمە نیە جگە لەوەی کە ئێمە باوەڕمان بەبەڵگە و نیشانەکانی پەروەردگارمان ھێناوە کاتێک بۆ مان ھات ئەی پەروەردگارمان ئارامیمان بەسەردا بڕێژە و بە موسوڵمانیەتی بمان مرێنە
Özbekçe:
Сен биздан фақат Роббимизнинг оятлари келганда уларга иймон келтирганимиз учунгина ўч олмоқдасан! Эй Роббимиз, устимиздан сабр тўккин ва мусулмон ҳолимизда вафот эттиргин», дедилар.
Malayca:
"Dan tidaklah engkau (hai Firaun) marah (dan bertindak menyeksa) kami melainkan kerana kami beriman kepada ayat-ayat Tuhan kami, ketika sampainya kepada kami". (Mereka berdoa): "Wahai Tuhan kami, limpahkanlah kesabaran kepada kami, dan matikanlah kami dalam keadaan Islam (berserah bulat-bulat kepadaMu)".
Arnavutça:
Ti mund të na hakmerresh vetëm që i besuam argumentet e Zotit tonë – posa na erdhën. O Zoti ynë, na jep durim të madhe dhe bëna të vdesim muslimanë!”
Bulgarca:
Отмъщаваш ни само защото повярвахме в знаменията на нашия Господ, когато дойдоха при нас. Господи наш, изпълни ни с търпение и прибери ни отдадени на Теб!”
Sırpça:
„Ти нам замераш само то што смо у доказе нашег Господара поверовали кад су нам дошли. Господару наш, обаспи нас стрпљивошћу и учини да као предани верници умремо!“
Çekçe:
vždyť ty se nám mstíš jen za to, že uvěřili jsme ve znamení Pána svého, když nám byla předvedena. Pane náš, propůjči nám trpělivost a dej nám zemřít jako těm, kdož do vůle Tvé jsou odevzdáni!'
Urduca:
تو جس بات پر ہم سے انتقام لینا چاہتا ہے وہ اِس کے سوا کچھ نہیں کہ ہمارے رب کی نشانیاں جب ہمارے سامنے آ گئیں تو ہم نے انہیں مان لیا اے رب، ہم پر صبر کا فیضان کر اور ہمیں دنیا سے اٹھا تو اِس حال میں کہ ہم تیرے فرماں بردار ہوں"
Tacikçe:
Хашм бар мо мегирӣ, ба; рои оя ки чун нишонаҳои Парвардигорамон бар мо ошкор шуд, ба онҳо имон овардем. Эй Парвардигори мо, бар мо сабр бибор ва моро мусалмон бимирон!
Tatarca:
Ий Фиргаун! Син безне шелтә кылмыйсың, башка нәрсә өчен мәгәр шелтә кылсаң Раббыбыздан килгән аятьләргә иман китергәнебез өчен генә. Ий Раббыбыз! Фиргаун кылган ґәзабка чыдарга безгә сабырлык бир һәм безне мөселман булган хәлебездә үтер! (Фиргаун, иман китергән сихерчеләрне әйткәнчә ґәзаблап үтерде. Карагыз! Иманнары нинди көчле булган Фиргаунның ґәзаблап үтерүеннән һич курыкмаганнар, иманнарыннан кире дүнмәгәннәр).
Endonezyaca:
Dan kamu tidak menyalahkan kami, melainkan karena kami telah beriman kepada ayat-ayat Tuhan kami ketika ayat-ayat itu datang kepada kami". (Mereka berdoa): "Ya Tuhan kami, limpahkanlah kesabaran kepada kami dan wafatkanlah kami dalam keadaan berserah diri (kepada-Mu)".
Amharca:
«የጌታችንም ተዓምራቶች በመጡልን ጊዜ ከማመናችን በቀር ከእኛ አትጠላም፡፡ ጌታችን ሆይ! በእኛ ላይ ትዕግስትን አፍስስ፡፡ ሙስሊሞች ኾነን ግደለን፡፡»
Tamilce:
“இன்னும், எங்கள் இறைவனின் அத்தாட்சிகளை - அவை எங்களிடம் வந்தபோது - நாங்கள் நம்பிக்கை கொண்டோம் என்பதற்காகவே தவிர எங்களை நீ பழிக்கவில்லை.” “எங்கள் இறைவா! எங்கள் மீது பொறுமையை இறக்கு! இன்னும், முஸ்லிம்களாக (உனக்கு முற்றிலும் பணிந்தவர்களாக) எங்க(ள் உயிர்க)ளை கைப்பற்று!”
Korece:
그러나 주의 예증이 이르러우리가 그것을 믿었다하여 너희는 우리를 보복하지 못하리요 주여 저희에게 인내함을 주옵시며 저 희가 무슬림으로서 임종케하여 주 소서
Vietnamca:
“Ngài không oán giận chúng tôi ngoại trừ vì chúng tôi đã có đức tin nơi các dấu hiệu của Thượng Đế chúng tôi khi chúng đến với chúng tôi. Lạy Thượng Đế của bầy tôi, xin Ngài xối lên bầy tôi sự kiên nhẫn và xin hãy để bầy tôi chết như những tín đồ Muslim.”
Ayet Linkleri: