Arapça:
قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Çeviriyazı:
ḳâle ne`am veinneküm lemine-lmüḳarrabîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Evet dedi (Firavun), "Üstelik o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız."
Diyanet İşleri:
Firavun, "Evet, yenerseniz gözdelerden olacaksınız" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Evet dedi Firavun ve siz, mutlaka yakınlarımdan olacaksınız.
Şaban Piriş:
Evet, elbette siz bana yakın kimselerden olacaksınız, dedi.
Edip Yüksel:
Evet," dedi, "Siz benim yakın çevreme de girersiniz.
Ali Bulaç:
Evet" dedi. "(O zaman) Siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız.
Suat Yıldırım:
Firavun: “Elbette! Üstelik siz benim gözdelerimden olacaksınız!” dedi. [3,45; 4,172]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedi ki: «Evet. Ve şüphe yok siz (o zaman) en yakınlardansınızdır.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız.
Bekir Sadak:
Iste orada yenildiler, kucuk dustuler.
İbni Kesir:
Evet, hem siz muhakkak gözdeler olacaksınız, dedi.
Adem Uğur:
(Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi.
İskender Ali Mihr:
(Firavun) şöyle dedi: “Evet ve siz mutlaka en yakın olanlardan (olacaksınız).”
Celal Yıldırım:
O da, evet ve hem de (bana) yakınlardan olursunuz, dedi.
Tefhim ul Kuran:
«Evet» dedi. «(O zaman) Siz en yakın(larım) kılınanlardan da olacaksınız.»
Fransızca:
Il dit : "Oui, et vous serez certainement du nombre de mes rapprochés".
İspanyolca:
Dijo: «Sí, y seréis, ciertamente, de mis allegados».
İtalyanca:
Disse: «Sì, e inoltre sarete tra i favoriti».
Almanca:
Er sagte: "Ja! Und gewiß ihr werdet doch von den engen Vertrauten sein."
Çince:
他说:是的,你们必定属于亲信之列。
Hollandaca:
Hij antwoordde: ja, en gij zult zeker tot hen behooren, die mijnen troon naderen.
Rusça:
Он сказал: "Да, вы станете одними из приближенных".
Somalice:
Wuxuuna yidhi haa, waxaadna noqonaysaan kuwa la soo Dhaweeyo.
Swahilice:
Akasema: Naam! Nanyi bila ya shaka mtakuwa katika wa karibu nami.
Uygurca:
پىرئەۋن: «ھەئە، (مۇكاپات بېرىلىدۇ، ئۇنىڭ ئۈستىگە) سىلەر چوقۇم مېنىڭ يېقىن كىشىلىرىم بولۇپ قالىسىلەر» دېدى
Japonca:
かれは言った。「そうだ。(その上)わたしはあなたがたを,必ずわたしの側近にするであろう。」
Arapça (Ürdün):
«قال نعم وإنكم لمن المقربين».
Hintçe:
फिरऔन ने कहा (हॉ इनाम ही नहीं) बल्कि फिर तो तुम हमारे दरबार के मुक़र्रेबीन में से होगें
Tayca:
“เขา กล่าวว่า ใช่แล้ว และแท้จริงพวกท่านนั้นจะได้อยู่ในหมู่ผู้ใกล้ชิด”
İbranice:
אמר( פרעה) ',כן, וגם תהיו במקורבים אלי
Hırvatça:
"Da", reče, "i bit ćete, zaista, među meni bliskima."
Rumence:
El spuse: “Da, şi veţi fi dintre cei apropiaţi mie.”
Transliteration:
Qala naAAam wainnakum lamina almuqarrabeena
Türkçe:
"Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız."
Sahih International:
He said, "Yes, and, [moreover], you will be among those made near [to me]."
İngilizce:
He said: "Yea, (and more),- for ye shall in that case be (raised to posts) nearest (to my person)."
Azerbaycanca:
(Fir’on: )”Bəli şübhəsiz ki, siz (mənə) ən yaxın adamlardan olacaqsınız!” – deyə cavab verdi.
Süleyman Ateş:
(Fir'avn): "Evet, dedi, hem de siz (benim) yakınlar(ım)dan(olacak)sınız!"
Diyanet Vakfı:
(Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi.
Erhan Aktaş:
Evet, “Sizler yakınlaştırılanlardan(1) olacaksınız.” dedi.
Kral Fahd:
(Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi.
Hasan Basri Çantay:
(Fir´avn): «Var ya, dedi, hem siz (benim) en yakınlar (ım) dan da olacaksınız muhakkak».
Muhammed Esed:
(Firavun): "Elbette" diye karşılık verdi, "üstelik, o zaman gözdelerimizin arasına katılmış olacaksınız."
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Firavun: “- Evet, şüphesiz ki, siz yakınlarımdan olacaksınız.” dedi.
Portekizce:
E lhes respondeu: Sim, e vos contareis entre os mais chegados (a mim).
İsveççe:
[Farao] svarade: "Naturligtvis [skall ni få en ordentlig belöning]! Och ni skall höra till dem som står mig nära."
Farsça:
گفت: آری، و یقیناً از مقرّبان خواهید بود.
Kürtçe:
(فیرعەون) ووتی: بەڵێ پاداشتی گەورەتان دەبێت: و بێگومان ئێوە لەنزیکانی (خۆم) دەبن
Özbekçe:
У: «Ҳа. Ва, албатта, менинг яқин кишиларимдан бўлурсизлар», деди.
Malayca:
Firaun menjawab: "Benar, (kamu akan mendapat upah) dan kamu sesungguhnya (akan menjadi) dari orang-orang yang damping (denganku)".
Arnavutça:
(Faraoni) tha: “Po, ju jeni nga më të afërmit e mi”.
Bulgarca:
Каза: “Да, и ще бъдете от приближените.”
Sırpça:
„Да.“ Рече, „и бићете, заиста, међу мени блискима.“
Çekçe:
Odpověděl: 'Ano, a stanete se potom těmi, kdož jsou mi přiblíženi.'
Urduca:
فرعون نے جواب دیا "ہاں، اور تم مقرب بارگاہ ہو گے"
Tacikçe:
Гуфт: «Оре, ва шумо аз наздиконам хоҳед буд».
Tatarca:
Фиргаун әйтте: "Әгәр җиңсәгез, әлбәттә, сезгә бәясе булыр һәм, әлбәттә, минем якыннарымнан булырсыз", – дип.
Endonezyaca:
Fir'aun menjawab: "Ya, dan sesungguhnya kamu benar-benar akan termasuk orang-orang yang dekat (kepadaku)".
Amharca:
«አዎን እናንተም በእርግጥ ከባለሟሎቹ ትኾናላችሁ» አላቸው፡፡
Tamilce:
(ஃபிர்அவ்ன்) கூறினான்: “ஆம்! (வெகுமதி உண்டு.) இன்னும், நிச்சயமாக நீங்கள் (என் அரசவையில் எனக்கு) நெருக்கமானவர்களில் இருப்பீர்கள்.”
Korece:
그가 말하길 그 이상이라 또한 직책이 올라가 내 옆에 있게 되리라 하니
Vietnamca:
(Pha-ra-ông) bảo: “Chắc chắn có, nhất định lúc đó các ngươi sẽ trở thành các cận thần của ta.”
Ayet Linkleri: