Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

7

Sûredeki Ayet No: 

114

Ayet No: 

1068

Sayfa No: 

164

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ

Çeviriyazı: 

ḳâle ne`am veinneküm lemine-lmüḳarrabîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Evet dedi (Firavun), "Üstelik o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız."

Diyanet İşleri: 

Firavun, "Evet, yenerseniz gözdelerden olacaksınız" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Evet dedi Firavun ve siz, mutlaka yakınlarımdan olacaksınız.

Şaban Piriş: 

Evet, elbette siz bana yakın kimselerden olacaksınız, dedi.

Edip Yüksel: 

Evet," dedi, "Siz benim yakın çevreme de girersiniz.

Ali Bulaç: 

Evet" dedi. "(O zaman) Siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız.

Suat Yıldırım: 

Firavun: “Elbette! Üstelik siz benim gözdelerimden olacaksınız!” dedi. [3,45; 4,172]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dedi ki: «Evet. Ve şüphe yok siz (o zaman) en yakınlardansınızdır.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız.

Bekir Sadak: 

Iste orada yenildiler, kucuk dustuler.

İbni Kesir: 

Evet, hem siz muhakkak gözdeler olacaksınız, dedi.

Adem Uğur: 

(Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi.

İskender Ali Mihr: 

(Firavun) şöyle dedi: “Evet ve siz mutlaka en yakın olanlardan (olacaksınız).”

Celal Yıldırım: 

O da, evet ve hem de (bana) yakınlardan olursunuz, dedi.

Tefhim ul Kuran: 

«Evet» dedi. «(O zaman) Siz en yakın(larım) kılınanlardan da olacaksınız.»

Fransızca: 

Il dit : "Oui, et vous serez certainement du nombre de mes rapprochés".

İspanyolca: 

Dijo: «Sí, y seréis, ciertamente, de mis allegados».

İtalyanca: 

Disse: «Sì, e inoltre sarete tra i favoriti».

Almanca: 

Er sagte: "Ja! Und gewiß ihr werdet doch von den engen Vertrauten sein."

Çince: 

他说:是的,你们必定属于亲信之列。

Hollandaca: 

Hij antwoordde: ja, en gij zult zeker tot hen behooren, die mijnen troon naderen.

Rusça: 

Он сказал: "Да, вы станете одними из приближенных".

Somalice: 

Wuxuuna yidhi haa, waxaadna noqonaysaan kuwa la soo Dhaweeyo.

Swahilice: 

Akasema: Naam! Nanyi bila ya shaka mtakuwa katika wa karibu nami.

Uygurca: 

پىرئەۋن: «ھەئە، (مۇكاپات بېرىلىدۇ، ئۇنىڭ ئۈستىگە) سىلەر چوقۇم مېنىڭ يېقىن كىشىلىرىم بولۇپ قالىسىلەر» دېدى

Japonca: 

かれは言った。「そうだ。(その上)わたしはあなたがたを,必ずわたしの側近にするであろう。」

Arapça (Ürdün): 

«قال نعم وإنكم لمن المقربين».

Hintçe: 

फिरऔन ने कहा (हॉ इनाम ही नहीं) बल्कि फिर तो तुम हमारे दरबार के मुक़र्रेबीन में से होगें

Tayca: 

“เขา กล่าวว่า ใช่แล้ว และแท้จริงพวกท่านนั้นจะได้อยู่ในหมู่ผู้ใกล้ชิด”

İbranice: 

אמר( פרעה) ',כן, וגם תהיו במקורבים אלי

Hırvatça: 

"Da", reče, "i bit ćete, zaista, među meni bliskima."

Rumence: 

El spuse: “Da, şi veţi fi dintre cei apropiaţi mie.”

Transliteration: 

Qala naAAam wainnakum lamina almuqarrabeena

Türkçe: 

"Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız."

Sahih International: 

He said, "Yes, and, [moreover], you will be among those made near [to me]."

İngilizce: 

He said: "Yea, (and more),- for ye shall in that case be (raised to posts) nearest (to my person)."

Azerbaycanca: 

(Fir’on: )”Bəli şübhəsiz ki, siz (mənə) ən yaxın adamlardan olacaqsınız!” – deyə cavab verdi.

Süleyman Ateş: 

(Fir'avn): "Evet, dedi, hem de siz (benim) yakınlar(ım)dan(olacak)sınız!"

Diyanet Vakfı: 

(Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi.

Erhan Aktaş: 

Evet, “Sizler yakınlaştırılanlardan(1) olacaksınız.” dedi.

Kral Fahd: 

(Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi.

Hasan Basri Çantay: 

(Fir´avn): «Var ya, dedi, hem siz (benim) en yakınlar (ım) dan da olacaksınız muhakkak».

Muhammed Esed: 

(Firavun): "Elbette" diye karşılık verdi, "üstelik, o zaman gözdelerimizin arasına katılmış olacaksınız."

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Firavun: “- Evet, şüphesiz ki, siz yakınlarımdan olacaksınız.” dedi.

Portekizce: 

E lhes respondeu: Sim, e vos contareis entre os mais chegados (a mim).

İsveççe: 

[Farao] svarade: "Naturligtvis [skall ni få en ordentlig belöning]! Och ni skall höra till dem som står mig nära."

Farsça: 

گفت: آری، و یقیناً از مقرّبان خواهید بود.

Kürtçe: 

(فیرعەون) ووتی: بەڵێ پاداشتی گەورەتان دەبێت: و بێگومان ئێوە لەنزیکانی (خۆم) دەبن

Özbekçe: 

У: «Ҳа. Ва, албатта, менинг яқин кишиларимдан бўлурсизлар», деди.

Malayca: 

Firaun menjawab: "Benar, (kamu akan mendapat upah) dan kamu sesungguhnya (akan menjadi) dari orang-orang yang damping (denganku)".

Arnavutça: 

(Faraoni) tha: “Po, ju jeni nga më të afërmit e mi”.

Bulgarca: 

Каза: “Да, и ще бъдете от приближените.”

Sırpça: 

„Да.“ Рече, „и бићете, заиста, међу мени блискима.“

Çekçe: 

Odpověděl: 'Ano, a stanete se potom těmi, kdož jsou mi přiblíženi.'

Urduca: 

فرعون نے جواب دیا "ہاں، اور تم مقرب بارگاہ ہو گے"

Tacikçe: 

Гуфт: «Оре, ва шумо аз наздиконам хоҳед буд».

Tatarca: 

Фиргаун әйтте: "Әгәр җиңсәгез, әлбәттә, сезгә бәясе булыр һәм, әлбәттә, минем якыннарымнан булырсыз", – дип.

Endonezyaca: 

Fir'aun menjawab: "Ya, dan sesungguhnya kamu benar-benar akan termasuk orang-orang yang dekat (kepadaku)".

Amharca: 

«አዎን እናንተም በእርግጥ ከባለሟሎቹ ትኾናላችሁ» አላቸው፡፡

Tamilce: 

(ஃபிர்அவ்ன்) கூறினான்: “ஆம்! (வெகுமதி உண்டு.) இன்னும், நிச்சயமாக நீங்கள் (என் அரசவையில் எனக்கு) நெருக்கமானவர்களில் இருப்பீர்கள்.”

Korece: 

그가 말하길 그 이상이라 또한 직책이 올라가 내 옆에 있게 되리라 하니

Vietnamca: 

(Pha-ra-ông) bảo: “Chắc chắn có, nhất định lúc đó các ngươi sẽ trở thành các cận thần của ta.”