Arapça:
فَعَقَرُوا النَّاقَةَ وَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ وَقَالُوا يَا صَالِحُ ائْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Çeviriyazı:
fe`aḳarü-nnâḳate ve`atev `an emri rabbihim veḳâlû yâ ṣâliḥu-'tinâ bimâ te`idünâ in künte mine-lmürselîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğundan dışarı çıktılar; "Ey Sâlih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir! "dediler.
Diyanet İşleri:
Büyüklük taslayanlar, "Sizin inandığınızı biz inkar ediyoruz" dediler ve dişi deveyi kesip devirdiler; Rablerinin buyruğuna baş kaldırdılar, "Ey Salih, eğer sen peygambersen bizi tehdit ettiğin azaba uğrat bakalım" dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Dişi deveyi, ayaklarını kesip öldürdüler ve Rablerinin emrinden çıktılar, isyan ettiler ve ey Salih dediler, peygamberlerdensen tehdid ettiğin şeyi yap bize bakalım.
Şaban Piriş:
O dişi deveyi boğazladılar. Rab’lerinin emrine baş kaldırdılar ve: Ey Salih, eğer peygamberlerden isen bize korkutup durduğun azabı getir! dediler.
Edip Yüksel:
Deveyi işkence ederek kestiler ve Rab'lerinin emrine baş kaldırdılar: "Salih, gerçekten elçilerden birisi isen, bizi tehdit ettiğin azabı başımıza getir," dediler.
Ali Bulaç:
Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vadettiğin şeyi getir, bakalım."
Suat Yıldırım:
Derken deveyi boğazladılar ve Rab'lerinin emrinden çıkıp O’na isyan ettiler ve dediler ki: “Salih! Sen gerçekten resullerden isen, bizi tehdit edip durduğun o azabı getir de görelim!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sonra o dişi deveyi boğazladılar, ve Rablerinin emrinden tekebbürde bulunup kaçındılar ve «Ey Sâlih! Eğer sen gönderilmiş peygamberlerden isen bizi korkutur olduğun şeyi bize getir» dediler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Sâlih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver."
Bekir Sadak:
Milletinin cevabi sadece, ´Onlari kasabanizdan cikarin, guya onlar temiz kalmaya ugrasan insanlarmis» demek oldu.
İbni Kesir:
Ve dişi deveyi kesip devirdiler de Rabblarının emrine baş kaldırdılar ve dediler ki: Ey Salih
Adem Uğur:
Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler.
İskender Ali Mihr:
Sonra (dişi) deveyi kestiler ve Rab´lerinin emrine isyan ettiler (haddi aştılar). Ve şöyle dediler: “Ya Salih, şâyet sen gönderilen resûllerden isen bize vaadettiğin (tehdit ettiğin) şeyi getir.”
Celal Yıldırım:
7:76
Tefhim ul Kuran:
Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih´e de şöyle) dediler: «Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım.»
Fransızca:
Ils tuèrent la chamelle, désobéirent au commandement de leur Seigneur et dirent : "ô Salih, fais nous venir ce dont tu nous menaces, si tu es du nombre des Envoyés".
İspanyolca:
Y desjarretaron la camella e infringieron la orden de su Señor, diciendo: «¡Salih! ¡Tráenos aquello con que nos amenazas, si de verdad eres de los enviados!»
İtalyanca:
Quindi tagliarono i garretti alla cammella, disobbedirono agli ordini del loro Signore e dissero: «O Sâlih, se sei uno degli inviati, fai cadere su di noi ciò di cui ci minacci».
Almanca:
Dann verletzten sie die Beine des Kamelweibchens, setzten sich über das Gebot ihres HERRN hinweg und sagten: "Salih! Lasse uns nun zuteil werden, wovor du uns gewarnt hast, solltest du zu den Gesandten gehören."
Çince:
他们宰了那只母驼,违抗他们主的命令,他们并说:撒立哈啊!你把你用来警告我们的刑罚拿来给我们看看吧,如果你是使者的话!
Hollandaca:
En zij sneden den voet van den kameel af, en overtraden onbeschaamd het bevel van hunnen Heer, zeggende: O Saleh! zorg dat uwe bedreigingen in vervulling gaan, indien gij een hunner zijt die door God werden gezonden.
Rusça:
Они убили верблюдицу, превознеслись над повелением своего Господа и сказали: "О Салих! Ниспошли нам то, чем ты угрожаешь, если ты действительно являешься одним из посланников".
Somalice:
Waxayna Dileen Hashii waxayna ka Madaxadaygeen amarkii Eebahood, waxayna dheheen Saalaxow noo keen waxaad noogu Goodiyeeyso haddaad tahay mid la soo Diray.
Swahilice:
Na wakamuuwa yule ngamia, na wakaasi amri ya Mola Mlezi wao, na wakasema: Ewe Saleh! Tuletee unayo tuahidi ikiwa wewe ni miongoni mwa Mitume.
Uygurca:
ئۇلار چىشى تۆگىنى بوغۇزلىدى، پەرۋەردىگارىنىڭ ئەمرىنى تۇتۇشتىن باش تارتتى ۋە ئى سالىھ: «راستتىنلا پەيغەمبەرلەردىن بولساڭ، بىزگە ۋەدە قىلغان ئازابنى كەلتۈرۈپ باق» دېدى
Japonca:
そこでかれらは,かの雌ラクダの膝の健を切って不具にし,(屠殺し)かれらの主の命令を倣慢無礼にも無視して,かれらは言った。「サーリフよ,もしあなたが(本当に)使徒であるならば,ふりかかってくると言っているものを,わたしたちに(宙?)せ。」
Arapça (Ürdün):
وكانت الناقة لها يوم في الماء ولهم يوم فملوا ذلك «فعقروا الناقة» عقرها قدار بأمرهم بأن قتلها بالسيف «وعتوا عن أمر ربهم وقالوا يا صالح ائتنا بما تعدنا» به من العذاب على قتلها «إن كنت من المرسلين».
Hintçe:
ग़रज़ उन लोगों ने ऊँटनी के कूचें और पैर काट डाले और अपने परवरदिगार के हुक्म से सरताबी की और (बेबाकी से) कहने लगे अगर तुम सच्चे रसूल हो तो जिस (अज़ाब) से हम लोगों को डराते थे अब लाओ
Tayca:
“และพวกเขาก็ตัดขาดอูฐตัวเมียตัวนั้นและได้ละเมิดคำสั่ง แห่งพระเจ้าของพวกเจ้า และได้กล่าวว่าโอ้ซอและฮ์ ! จงนำสิ่ง ที่ท่านได้สัญญาแก่พวกเราไว้มาให้แก่พวกเราเถิด ถ้าหากท่านอยู่ในหมู่ผู้ที่ถูกส่งมาเป็นร่อซูล"
İbranice:
אז פגעו בנאקה (והרגו אותה,) ומרדו בצו ריבונם, ואמרו, 'הוי צאלח! הבא עלינו את אשר הבטחת לנו (העונש,) אם אכן אתה מהשליחים (של אלוהים)
Hırvatça:
I zaklaše oni kamilu, i zapovijed Gospodara svoga ne poslušaše i rekoše: "O Salih, učini da nas snađe to što prijeteći obećavaš, ako si iz reda poslanih!?"
Rumence:
Ei ologiră cămila, răzvrătindu-se împotriva Poruncii Domnului lor, şi spuseră: “O, Salih! Adu-ne ceea ce ne făgăduieşti, dacă tu eşti dintre cei trimişi.”
Transliteration:
FaAAaqaroo alnnaqata waAAataw AAan amri rabbihim waqaloo ya salihu itina bima taAAiduna in kunta mina almursaleena
Türkçe:
Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Sâlih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver."
Sahih International:
So they hamstrung the she-camel and were insolent toward the command of their Lord and said, "O Salih, bring us what you promise us, if you should be of the messengers."
İngilizce:
Then they ham-strung the she-camel, and insolently defied the order of their Lord, saying: "O Salih! bring about thy threats, if thou art a messenger (of Allah)!"
Azerbaycanca:
Sonra o dəvəni tutub kəsdilər və (bununla da) Rəbbinin əmrini saymazyana pozub (istehza ilə): “Ey Saleh! Əgər sən (həqiqi) peyğəmbərlərdənsənsə, bizi qorxutduğunu (bizi təhdid etdiyin əzabı) gətir görək!” – dedilər.
Süleyman Ateş:
Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğu dışına çıktılar; "Ey Salih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdidettiğin (azab)ı bize getir!" dediler.
Diyanet Vakfı:
Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler.
Erhan Aktaş:
Derken dişi deveyi kestiler ve böylece Rabb’inin emrine karşı geldiler ve “Ey Sâlih! Sen gerçekten gönderilenlerdensen, haydi bizi tehdit ettiğin şeyleri getir.” dediler.
Kral Fahd:
Derken o dişi deveyi ayaklarını kesip (boğazlayarak) öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: «Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir» dediler.
Hasan Basri Çantay:
Derken o dişi deveyi, ayaklarını keserek, öldürdüler. Rablerinin emrinden (uzaklaşıb) isyan etdiler ve: «Saalih, eğer sen gönderilmiş peygamberlerden isen bizi tehdîd edib durduğun azabı getir bize» dediler.
Muhammed Esed:
Ve böyle (diyerek) dişi deveyi yatırıp hunharca kestiler, Rablerinin buyruğuna burun kıvırıp sırt çevirdiler. Ve (bununla da kalmayıp): "Ey Salih," dediler, "eğer gerçekten Allahın elçilerinden biriysen, haydi getir şu bizi korkutup durduğun azabı!"
Gültekin Onan:
Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve rablerinin buyruğuna karşı çıkıp (Salih´e de şöyle) dediler: "
Ali Fikri Yavuz:
Nihayet o dişi deveyi öldürdüler. Rablerinin emrinden çıkıp isyan ettiler ve şöyle dediler: “- Ey Salih, sen, gerçek Peygamberlerdensen, bizi kendisiyle korkutmakta olduğun şeyi (azabı), bize getir bakalım.”
Portekizce:
E esquartejaram a camela, desacatando a ordem do seu Senhor, e disseram: Ó Sáleh, faze, pois, com que se cumpram astuas predições, se és um dos mensageiros.
İsveççe:
Så slaktade de kamelstoet på grymmaste sätt och trotsade sin Herres befallning. [Sedan] sade de: "Salih! Nedkalla nu över oss det [straff] som du har hotat oss med om du [verkligen] är en av Guds utsända!"
Farsça:
پس آن ماده شتر را پی کردند، و از فرمان پروردگارشان سرپیچی نمودند و به صالح گفتند: اگر از پیامبران هستی عذابی که همواره به ما وعده می دهی، بیاور.
Kürtçe:
ئەمجا حوشترەکەیان سەربڕی وە سەرکەشیان کرد لەفەرمانی پەروەدگاریان وە ووتیان: ئەی ساڵح ئەو بەڵێنی (سزایەی) بە ئێمەی دەدەیت بۆمان بێنەدی ئەگەر تۆ لەپێغەمبەرانی
Özbekçe:
Бас, туяни сўйдилар, Роббилари амрида тажовузкорлик қилишди ва: «Эй Солиҳ, агар ростгўйлардан бўлсанг, бизга ваъда қилаётган нарсангни келтир!» дедилар. (Аллоҳнинг, туяни тек қўйинглар, унга ёмонлик етказманглар, деган амрига қасдма-қасд уни ўлдирдилар. Куфрда ҳаддан ошдилар.)
Malayca:
Maka mereka pun menyembelih unta itu, dan mereka menderhaka terhadap perintah Tuhan mereka, sambil berkata: "Hai Soleh! Datangkanlah azab yang engkau telah janjikan kepada kami, jika betul engkau dari Rasul-rasul yang diutus (oleh Allah)".
Arnavutça:
Dhe therrën devën e nuk e përfillën urdhërin e Perëndisë së tyre dhe thanë: “O Salih, sillna atë që na premton, nëse je pejgamberë!”
Bulgarca:
И заклаха камилата, и пренебрегнаха повелята на своя Господ, и казаха: “О, Салих, донеси ни онова, което ни обещаваш, ако си от пратениците!”
Sırpça:
И заклаше они камилу, и заповед Господара свога не послушаше и рекоше: „О Салихе, учини да нас снађе то што претећи обећаваш, ако си од посланика!?“
Çekçe:
A ochromili velbloudici a vzepřeli se tak rozkazu Pána svého řkouce: 'Sálihu, předveď nyní to, číms nám hrozil, jsi-li jedním z poslů Božích!'
Urduca:
پھر انہوں نے اس اونٹنی کو مار ڈالا اور پورے تمرد کے ساتھ اپنے رب کے حکم کی خلاف ورزی کر گزرے، اور صالحؑ سے کہہ دیا کہ لے آ وہ عذاب جس کی تو ہمیں دھمکی دیتا ہے اگر تو واقعی پیغمبروں میں سے ہے
Tacikçe:
Пас модашутурро қатл карданд ва аз фармони Парвардигорашон сар боззаданд ва гуфтанд: «Эй Солеҳ, агар паёмбар ҳастӣ, он чиро ба мо ваъда медиҳӣ, биёвар!»
Tatarca:
Үзләре сорап алган дөяне үтерделәр һәм Раббыларының әмеренә каршы тәкәбберлек кылдылар вә: "Ий Салих, безгә вәгъдә кылган ґәзабыңны китер, әгәр рәсүлләрдән булсаң", – диделәр.
Endonezyaca:
Kemudian mereka sembelih unta betina itu, dan mereka berlaku angkuh terhadap perintah Tuhan. Dan mereka berkata: "Hai Shaleh, datangkanlah apa yang kamu ancamkan itu kepada kami, jika (betul) kamu termasuk orang-orang yang diutus (Allah)".
Amharca:
ወዲያውም ግመሊቱን ወጓት፡፡ ከጌታቸውም ትዕዛዝ ወጡ፡፡ አሉም፡- «ሷሊህ ሆይ! ከመልክተኞቹ እንደኾንክ የምታስፈራራብንን (ቅጣት) አምጣብን፡፡»
Tamilce:
ஆக, (அந்தப்) பெண் ஒட்டகத்தை அறுத்தனர். இன்னும், தங்கள் இறைவனின் கட்டளையை மீறினர். இன்னும், “ஸாலிஹே! நீர் (இறைவனுடைய) தூதர்களில் (ஒருவராக) இருந்தால் நீர் எங்களை அச்சுறுத்துவதை எங்களிடம் கொண்டு வருவீராக!” என்று கூறினர்.
Korece:
그리하여 그들은 암컷의 낙 타를 살해하고 주님의 명령을 거 역하며 살레여 당신이 예언자라면우리에게 약속한 벌을 보이라 말 하더라
Vietnamca:
Vì vậy, họ đã sát hại con lạc đà cái bất chấp lệnh cấm của Thượng Đế của họ và (thách thức) bảo: “Này Saleh, ngươi hãy mang đến (hình phạt) mà ngươi đã dọa bọn ta xem nào nếu ngươi thực sự là Sứ Giả.”
Ayet Linkleri: