Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

10

Sûredeki Ayet No: 

90

Ayet No: 

1454

Sayfa No: 

219

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيلَ الْبَحْرَ فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْيًا وَعَدْوًا ۖ حَتَّىٰ إِذَا أَدْرَكَهُ الْغَرَقُ قَالَ آمَنتُ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ وَأَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ

Çeviriyazı: 

vecâveznâ bibenî isrâîle-lbaḥra feetbe`ahüm fir`avnü vecünûdühû bagyev ve`advâ. ḥattâ iẕâ edrakehü-lgaraḳu ḳâle âmentü ennehû lâ ilâhe ille-lleẕî âmenet bihî benû isrâîle veenâ mine-lmüslimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve sonra İsrailoğulları'nı denizden aşırdık. Firavun, düşmanca saldırmak için derhal adamlarını ve askerlerini arkalarına düşürdü. Ta ki, suda boğulmaya başlayınca "İnandım, gerçekten de İsrailoğulları'nın iman ettiğinden başka tanrı yoktur. Ben de ona teslim olanlardanım." dedi.

Diyanet İşleri: 

İsrailoğullarını denizden geçirdik, Firavun ve askerleri haksızlık ve düşmanlıkla ardlarına düştüler. Firavun boğulacağı anda: "İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, artık ben O'na teslim olanlardanım" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İsrailoğullarını denizden geçirdik, derken Firavun'la askeri de azgınlıkla, düşmanlıkla peşlerine düştü onların, sonucu su boğazına girince boğulurken inandım, gerçekten de İsrailoğullarının inandığı Tanrıdan başka tapacak yok ve ben Müslümanlardanım dedi.

Şaban Piriş: 

İsrailoğulları'nı denizden geçirdik. Firavun ve askerleri haksızlık ve düşmanlıkla arkalarına düştüler. Firavun boğulacağı anda: İsrailoğulları’nın iman ettiği ilahtan başka (hak) ilah olmadığına iman ettim. Artık ben O’na inanan müslümanlardanım, dedi.

Edip Yüksel: 

İsrail oğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu ise küstahça ve düşmanca arkalarına düştü. Boğulmak üzereyken, "İsrail oğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, ben müslümanım," dedi.

Ali Bulaç: 

Biz, İsrailoğulları'nı denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğulları'nın kendisine inandığı (İlah'tan) başka İlah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" dedi.

Suat Yıldırım: 

Derken, İsrailoğullarını denizden geçirdik. Hemen Firavun, askerleriyle beraber haksız ve saldırgan bir şekilde peşlerine düştü.Nihayet boğulmak üzere iken: “İman ettim. İsrailoğullarının inandığı İlahtan başka tanrı yokmuş. Ben de Müslümanlardanım” dedi. [2,50; 40,84-85; 20,78; 26,66]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Fir´avun ile askerleri ise zulmen ve adaveten onların arkalarına düşmüşlerdi. Nihâyet ona boğulmak yetişince dedi ki: «Ben İsrailoğullarının imân etmiş olduklarından başka ilâh olmadığına muhakkak ki imân ettim ve ben de müslümanlardanım.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu, azgınlık ve düşmanlıkla onları izlemekteydi. Nihayet, boğulma ümüğüne çökünce şöyle dedi: "İman ettim. İsrailoğullarının inanmış olduğu dışında ilah yok. Ben de O'na teslim olanlardanım."

Bekir Sadak: 

Allah´in ayetlerini yalanlayanlardan da olma, yoksa kaybedenlerden olursun.

İbni Kesir: 

İsrailoğullarına da denizi geçirdik. Firavun ve askerleri haksızlık ve düşmanlıkla ardlarına düştüler. Firavun boğulacağı anda: İsrailoğullarının iman ettiğinden başka tanrı olmadığına inandım. Artık ben de müslümanlardanım, dedi.

Adem Uğur: 

Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik. Ama Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları takip etti. Nihayet (denizde) boğulma haline gelince, (Firavun:) &quot

İskender Ali Mihr: 

Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik. Böylece firavun ve onun ordusu, azgınlıkla (zulümle), düşmanlıkla onları takip etti. (Sular), onu boğacak düzeye erişince, (firavun) o zaman: “İsrailoğullarının kendisine (O´na) inandığı ilâhtan başka (ilâh) olmadığına ben de îmân ettim. Ve ben (de), müslümanlardanım (teslim olanlardanım, İslâm´a girenlerdenim).” dedi.

Celal Yıldırım: 

İsrail oğulları´nı denizden geçirdik

Tefhim ul Kuran: 

Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik

Fransızca: 

Et Nous fîmes traverser la mer aux Enfants d'Israël. Pharaon et ses armées les poursuivirent avec acharnement et inimité. Puis, quand la noyade l'eut atteint. il dit : "Je crois qu'il n'y a d'autre divinité que Celui en qui ont cru les enfants d'Israël. Et je suis nombre des soumis".

İspanyolca: 

Hicimos que los Hijos de Israel atravesaran el mar. Faraón y sus tropas les persiguieron con espíritu de rebeldía y hostilidad hasta que, a punto de ahogarse, dijo: «¡Sí, creo que no hay más dios que Aquél en Quien los Hijos de Israel creen! Y soy de los que se someten a Él».

İtalyanca: 

E facemmo attraversare il mare ai Figli di Israele. Faraone e le sue armate li inseguirono per accanimento e ostilità. Poi, quando fu sul punto di annegare,

Almanca: 

Dann ließen WIR die Kinder Israils das Meer überqueren. Pharao und seine Soldaten sind ihnen dann aus Übertretung und Feindseligkeit gefolgt. Dann als er (Pharao) kurz vor dem Ertrinken war, sagte er: "Ich bekunde den Iman, daß es gewiß keine Gottheit gibt außer Der, an Die die Kinder Israils den Iman bekundeten, und ich bin einer der Muslime."

Çince: 

我曾使以色列人渡海,于是法老和他的军队残暴地追赶他们,直到他将被淹死的时候,他才说:我确信,除以色列人所归信者外,绝无应受崇拜的;同时,我是一个顺服者。

Hollandaca: 

En wij deden de kinderen Israëls door de zee trekken, en Pharao en zijn leger vervolgden hen op eene hevige en vijandige wijze, tot hij op het punt was te verdrinken, en toen zeide: Ik geloof dat er geen God is buiten hem, in wien de kinderen Israëls gelooven en ik ben een der onderworpenen.

Rusça: 

Мы переправили сынов Исраила (Израиля) через море, а Фараон и его войско последовали за ними, бесчинствуя и поступая враждебно. Когда же Фараон стал тонуть, он сказал: "Я уверовал в то, что нет Бога, кроме Того, в Кого уверовали сыны Исраила (Израиля). Я стал одним из мусульман".

Somalice: 

waxaan tallaabinay Banii Israa'iil Badda waxayna u raaceen Fircoon iyo Qoomkiisii kibir iyo cadaawanimo, markay haleeshay maansheyntiina wuxuu yidhi (Fircoon) waxaan rumeeyey inaan Eebahay rumeeyeen Bani Israa'iil mooyee Ilaah kale jirin waxaana ka mid ahay Muslimiinta.

Swahilice: 

Tukawavusha bahari Wana wa Israili, na Firauni na askari wake wakawafuatia kwa dhulma na uadui. Hata Firauni alipo kuwa anataka kuzama akasema: Naamini kuwa hapana mungu ila yule waliye muamini Wana wa Israili, na mimi ni miongoni mwa walio nyenyekea!

Uygurca: 

بىز ئىسرائىل ئەۋلادىنى دېڭىزدىن ئۆتكۈزۈۋەتتۇق، ئۇلارنى پىرئەۋن ۋە ئۇنىڭ ئەسكەرلىرى زۇلۇم ۋە زوراۋانلىق قىلىش يۈزىسىدىن قوغلىدى. پىرئەۋن غەرق بولىدىغان ۋاقىتتا «ئىمان ئېيتتىمكى، ئىسرائىل ئەۋلادى ئىمان ئېيتقان ئىلاھتىن غەيرىي ئىلاھ يوقتۇر، مەن مۇسۇلمانلاردىنمەن» دېدى

Japonca: 

われは,イスラエルの子孫に海を波らせ,フィルアウンとその軍勢は,暴虐と敵意に満ちてかれらを追跡した。溺れ死にそうになった時,かれ(フィルアウン)は言った。「わたしは信仰いたします。イスラエルの子孫が信仰するかれの外に,神はありません。わたしは服従,帰依する者です。」

Arapça (Ürdün): 

«وجاوزنا ببني إسرائيل البحر فأتْبَعَهُمْ» لحقهم «فرعون وجنود بغيا وعدوا» مفعول له «حتى إذا أدركه الغرق قال آمنت أنه» أي بأنه وفي قراءة بالكسر استئنافا «لا إله الذي آمنت به بنو إسرائيل وأنا من المسلمين» كرره ليقبل منه فلم يقبل، ودس جبريل في فيه من حمأة البحر مخافة أن تناله الرحمة، وقال له.

Hintçe: 

और हमने बनी इसराइल को दरिया के उस पार कर दिया फिर फिरऔन और उसके लश्कर ने सरकशी की और शरारत से उनका पीछा किया-यहाँ तक कि जब वह डूबने लगा तो कहने लगा कि जिस ख़ुदा पर बनी इसराइल ईमान लाए हैं मै भी उस पर ईमान लाता हूँ उससे सिवा कोई माबूद नहीं और मैं फरमाबरदार बन्दों से हूँ

Tayca: 

และเราได้ให้บะนีอิสรออีลข้ามทะเลพ้นไป ดังนั้น ฟิรเอาน์และพลพรรคของเขาได้ติดตามพวกเขา (บะนีอิสรออีล) ไปโดยอธรรมและเป็นศัตรู จนกระทั่งเมื่อการจมน้ำมาถึงเขาแล้ว เขากล่าวว่า “ฉันศรัทธาแล้วว่า แท้จริงไม่มีพระเจ้าอื่นใด นอกจากผู้ซึ่งบะนีอิสรออีลได้ศรัทธาต่อพระองค์ และฉันคือคนหนึ่งในหมู่ผู้นอบน้อม”

İbranice: 

והעברנו את בני ישראל את הים, ופרעה וגדודיו רדפו אחריהם בזדון ואיבה, וכאשר עמד פרעה לטבוע, אמר: 'אני מאמין שאין אלוה מלבד האל שבני ישראל מאמינים בו, ואני מן המוסלמים (המתמסרים) לו

Hırvatça: 

I mi prevedosmo preko mora sinove Israilove, a za petama su im bili faraon i vojnici njegovi, progoneći ih iz zlobe i neprijateljstva. A on, kad se poče daviti, uzviknu: "Ja vjerujem da nema boga osim Onoga u Koga vjeruju sinovi Israilovi i ja u muslimane - pokorne spadam!"

Rumence: 

Noi le-am dat fiilor lui Israel să treacă marea. Faraon şi oştirile lui îi urmăreau cu străşnicie şi duşmănie, până ce Faraon care era gata să se înece, spuse: “Da, cred! Nu este dumnezeu afară de cel în care cred fiii lui Israel. Eu sunt dintre supuşi.”

Transliteration: 

Wajawazna bibanee israeela albahra faatbaAAahum firAAawnu wajunooduhu baghyan waAAadwan hatta itha adrakahu algharaqu qala amantu annahu la ilaha illa allathee amanat bihi banoo israeela waana mina almuslimeena

Türkçe: 

Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu, azgınlık ve düşmanlıkla onları izlemekteydi. Nihayet, boğulma ümüğüne çökünce şöyle dedi: "İman ettim. İsrailoğullarının inanmış olduğu dışında ilah yok. Ben de O'na teslim olanlardanım."

Sahih International: 

And We took the Children of Israel across the sea, and Pharaoh and his soldiers pursued them in tyranny and enmity until, when drowning overtook him, he said, "I believe that there is no deity except that in whom the Children of Israel believe, and I am of the Muslims."

İngilizce: 

We took the Children of Israel across the sea: Pharaoh and his hosts followed them in insolence and spite. At length, when overwhelmed with the flood, he said: "I believe that there is no god except Him Whom the Children of Israel believe in: I am of those who submit (to Allah in Islam)."

Azerbaycanca: 

İsrail oğullarını dənizdən (sağ-salamat) keçirtdik. Fir’on və əsgərləri zalımcasına və düşməncəsinə onların arxasınca düşdülər. (Fir’on) batacağı anda: “İsrail oğullarının inandıqlarılarından başqa tanrı olmadığına iman gətirdim. Mən artıq (Ona) təslim olanlardanam!” – dedi.

Süleyman Ateş: 

İsrail oğullarını denizden geçirdik, Fir'avn ve askerleri de zulmetmek ve saldırmak için onların arkalarına düştü. Nihayet boğulma kendisini yakalayınca (Fir'avn): "Gerçekten İsrail oğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, ben de müslümanlardanım!" dedi.

Diyanet Vakfı: 

Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik. Ama Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları takip etti. Nihayet (denizde) boğulma haline gelince, (Firavun:) "Gerçekten, İsrailoğullarının inandığı Tanrı'dan başka tanrı olmadığına ben de iman ettim. Ben de müslümanlardanım!" dedi.

Erhan Aktaş: 

İsrâîloğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu, azgınlık ve düşmanlıkla onların peşlerine düştüler. Boğulmak üzereyken: “İsrâîloğullarının îmân ettiği ilâhtan başka ilâh olmadığına îmân ettim ve ben de müslimlerdenim.(1)” dedi.

Kral Fahd: 

İsrailoğullarını denizden geçirmiştik. Firavun ve askerleri ise, zâlim ve düşman olarak onları takip etmişlerdi. Nihayet Firavun suda boğulacağını iyice anlayınca şöyle demişti: "İsrailoğullarının iman ettiğinden başka İlâh olmadığına iman ettim. Ben de müslümanlardanım".

Hasan Basri Çantay: 

Isrâîl oğullarını denizden (selâmetle) geçirdik. Hemen Fir´avn, askerleriyle beraber, zulmederek ve saldırarak, arkalarına düşdü. Nihayet su onu boğmıya başlayınca (şöyle) dedi: «İnandım. Hakıykat İsrâîl oğullarının îman etdiğinden başka Tanrı yokmuş. Ben de müslümanlardanım».

Muhammed Esed: 

Derken İsrailoğulları´nı denizin öte yakasına geçirdik; bunun üzerine Firavun ve ordusu hışımla onların ardına düştü, (denizin dalgaları onları örtüp de Firavun) boğulmak üzereyken: "Elhak, inandım," dedi, "İsrailoğulları´nın inandığı Tanrı´dan başka tanrı yok! Ve ben de artık kendini yürekten O´na teslim eden kimselerdenim!"

Gültekin Onan: 

Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik

Ali Fikri Yavuz: 

İsraîloğullarını denizden (sâlimen karşı tarafa) geçirdik. Firavun, hemen askerleriyle zulüm ve saldırganlık yaparak arkalarına düştü. Nihayet denizde boğulmaya başlayınca şöyle dedi: “İman ettim, gerçekten İsrailoğullarının iman ettiğinden (Allah’dan) başka hiç bir ilâh yoktur. Ben de O’na teslim olanlardanım.”

Portekizce: 

E fizemos atravessar o mar os israelitas; porém o Faraó e seu exército perseguiram-no iníqua e hostilmente até que,estando a ponto de afogar-se, o Faraó disse: Creio agora que não há mais divindade além de Deus em que crêem osisraelitas, e sou um dos submissos!

İsveççe: 

OCH VI förde Israels barn genom havet, förföljda av en förbittrad Farao och hans armé; och när [de framvällande] vattenmassorna hotade att dränka honom ropade han: "Jag tror att ingen gud finns utom Den som Israels barn tror på, och jag är en av dem som underkastar sig Hans vilja!"

Farsça: 

وبنی اسرائیل را از دریا گذراندیم، پس فرعون و لشکریانش آنان را از روی ستم وتجاوز دنبال کردندتا هنگامی که بلای غرق شدن، او را فروگرفت، گفت: ایمان آوردم که هیچ معبودی جز همان که بنی اسرائیل به او ایمان آوردند، نیست و من از تسلیم شدگان [در برابر فرمان های حق] هستم.

Kürtçe: 

ئەمجا نەوەی ئیسرائیلمان لە دەریاکە (دەریای سوور) پەڕاندەوە ئەمجا فیرعەون و لەشکرەکەی شوێنیان کەوتن بە ستەم و دەست درێژی کردن ھەتا ئەو کاتەی خەریک بوو (فیرعەون) بخنکێت ئەوسا ووتی بڕوام ھێنا کە ھیچ پەرستراوێکی ڕاست نیە جگە لەئەو (خوایە) نەبێت کە بڕوایان پێ ھێناوە نەوەی ئیسرائیل وە منیش لە موسڵمانانم

Özbekçe: 

Ва Бани Исроилни денгиздан ўтказдик. Бас, Фиръавн ва унинг аскарлари ҳаддан ошган ва туғён қилган ҳолда уларни таъқиб этдилар. Токи унга ғарқ бўлиш етганида: «Бани Исроил иймон келтирган зотдан ўзга илоҳ йўқлигига иймон келтирдим ва мен мусулмонларданман», деди.

Malayca: 

Dan Kami bawakan Bani Israil ke seberang Laut Merah, lalu dikejar oleh Firaun dan tenteranya, dengan tujuan melakukan kezaliman dan pencerobohan, sehingga apabila Firaun hampir tenggelam berkatalah ia (pada saat yang genting itu): "Aku percaya, bahawa tiada Tuhan melainkan yang dipercayai oleh Bani Israil, dan aku adalah dari orang-orang yang berserah diri (menurut perintah)".

Arnavutça: 

Na i bartëm Israelitët përtej deit, e ata i ndoqi Faraoni dhe ushtria e tij nga e keqja dhe armiqësia. E kur e arriti ate (Faraonin) mbytja (në det), tha: “Besoj se s’ka zot tjetër përveç Atij që i besojnë të bijtë e Israelit dhe unë jam musliman”.

Bulgarca: 

И преведохме синовете на Исраил през морето, а Фараонът и войските му ги преследваха с гнет и вражда. А когато ги настигна потопът, каза: “Вече повярвах, че няма друг бог освен Онзи, в Когото повярваха синовете на Исраил, и съм сред отдадените Нему!”

Sırpça: 

И ми преведосмо преко мора Израиљеве синове, а за петама су им били фараон и његова војска, прогонећи их из злобе и непријатељства. Па када фараон поче да се дави, узвикну: „Ја верујем да нема бога осим Онога у Кога верују Израиљеви синови и ја сам муслиман!“

Çekçe: 

A převedli jsme dítka Izraele přes moře, zatímco Faraón a vojska jeho je pronásledovali nespravedlivě a nenávistně. A nakonec, když postihlo jej utopení, zvolal Faraón: 'Uvěřil jsem, že není božstva kromě toho, v nějž věří dítka Izraele, a já jsem jedním

Urduca: 

اور ہم بنی اسرائیل کو سمندر سے گزار لے گئے پھر فرعون اور اس کے لشکر ظلم اور زیادتی کی غرض سے ان کے پیچھے چلے حتیٰ کہ جب فرعون ڈوبنے لگا تو بول اٹھا "میں نے مان لیا کہ خداوند حقیقی اُس کے سوا کوئی نہیں ہے جس پر بنی اسرائیل ایمان لائے، اور میں بھی سر اطاعت جھکا دینے والوں میں سے ہوں"

Tacikçe: 

Мо банӣ—Исроилро аз дарё гузаронидем. Фиръавну лашкариёнаш ба қасди ситаму таҷовуз ба таъқибашон пардохтанд. Чун Фиръавн ғарк мешуд, гуфт: «Имон овардам, ки ҳеҷ худованде ҷуз он ки банӣ—Исроил ба он имон овардаавд, нест ва ман аз таслимшудагонам».

Tatarca: 

Бәни Исраилне дәрья аркылы үткәрдек, тәкәбберлек вә дошманлык белән алар артыннан Фиргаун вә аның гаскәре куып чыктылар. Бәни Исраил өчен ачылган су аралыгына кереп бата башлагач, Фиргаун әйтте: "Иман китердем, гыйбадәт кылырга яраклы Илаһә юк, мәгәр Бәни Исраил иман китергән Аллаһу тәгалә генәдер вә мин мөселманнарданмын".

Endonezyaca: 

Dan Kami memungkinkan Bani Israil melintasi laut, lalu mereka diikuti oleh Fir'aun dan bala tentaranya, karena hendak menganiaya dan menindas (mereka); hingga bila Fir'aun itu telah hampir tenggelam berkatalah dia: "Saya percaya bahwa tidak ada Tuhan melainkan Tuhan yang dipercayai oleh Bani Israil, dan saya termasuk orang-orang yang berserah diri (kepada Allah)".

Amharca: 

የእስራኤልንም ልጆች ባሕሩን አሳለፍናቸው፡፡ ፈርዖንና ሰራዊቱም ወሰን ለማለፍና ለመበደል ተከተሏቸው፡፡ መስጠምም ባገኘው ጊዜ፡- «አመንኩ፡፡ እነሆ ከዚያ የእስራኤል ልጆች በርሱ ከአመኑበት በስተቀር ሌላ አምላክ የለም፡፡ እኔም ከታዛዦቹ ነኝ» አለ፡፡

Tamilce: 

இன்னும், இஸ்ராயீலின் சந்ததிகள் கடலைக் கடக்கும்படி செய்தோம். ஆக, ஃபிர்அவ்னும் அவனுடைய இராணுவங்களும் அழிச்சாட்டியமாகவும் (அநியாயம் செய்வதில்) எல்லை மீறியும் அவர்களைப் பின் தொடர்ந்து வந்தனர். இறுதியாக, (கடலில்) அவன் மூழ்கியபோது, “நிச்சயமாக இஸ்ராயீலின் சந்ததிகள் நம்பிக்கை கொண்ட (இறை)வனைத் தவிர (உண்மையில் வணங்கத்தகுதியான) இறைவன் அறவே இல்லை என்று நான் நம்பிக்கை கொண்டேன்; இன்னும், நான் முஸ்லிம்களில் ஒருவனாக ஆகிவிட்டேன்” என்று (ஃபிர்அவன்) கூறினான்.

Korece: 

하나님은 이스라엘 자손들이바다를 건너게 하사 파라오와 그 의 군대가 그들을 뒤쫓으나 홍수 로 그들을 익사케 하니 그가 말하길 저는 이스라엘 자손이 믿는 신 외에는 다른 신을 믿지 않겠으며 저는 또한 순종하는 자 가운데있겠나이다 하더라

Vietnamca: 

TA đã đưa dân Israel băng qua biển (Hồng Hải), Pha-ra-ông và quân lính của hắn truy đuổi họ với lòng đầy câm phẫn và hận thù. Rồi đến khi (Pha-ra-ông) bị nhấn chìm dưới biển thì hắn mới nói: “Bề tôi đã tin rằng quả thật không có Thượng Đế nào ngoài Đấng mà dân Israel đã tin, và bề tôi xin là một người Muslim (thần phục Ngài).”

Rubu tag: 

Hizb tag: