3746 |
443 |
36 |
41 |
23 |
وَآيَةٌ لَّهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ |
veâyetül lehüm ennâ ḥamelnâ ẕürriyyetehüm fi-lfülki-lmeşḥûn. |
Onlara bir delil de: Soylarını dolu gemiyle taşımamız ve kendileri için bunun gibi daha nice binekler yaratmış olmamızdır. |
And a sign for them is that We carried their forefathers in a laden ship. |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3747 |
443 |
36 |
42 |
23 |
وَخَلَقْنَا لَهُم مِّن مِّثْلِهِ مَا يَرْكَبُونَ |
veḫalaḳnâ lehüm mim miŝlihî mâ yerkebûn. |
Onlara bir delil de: Soylarını dolu gemiyle taşımamız ve kendileri için bunun gibi daha nice binekler yaratmış olmamızdır. |
And We created for them from the likes of it that which they ride. |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3748 |
443 |
36 |
43 |
23 |
وَإِن نَّشَأْ نُغْرِقْهُمْ فَلَا صَرِيخَ لَهُمْ وَلَا هُمْ يُنقَذُونَ |
vein neşe' nugriḳhüm felâ ṣarîḫa lehüm velâ hüm yünḳaẕûn. |
Dilesek, onları suda boğardık; ne yardımlarına koşan bulunur ve ne de kendileri kurtulabilirlerdi. |
And if We should will, We could drown them; then no one responding to a cry would there be for them, nor would they be saved |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3749 |
443 |
36 |
44 |
23 |
إِلَّا رَحْمَةً مِّنَّا وَمَتَاعًا إِلَىٰ حِينٍ |
illâ raḥmetem minnâ vemetâ`an ilâ ḥîn. |
Ama katımızdan bir rahmet ve bir süreye kadar geçinme olarak onları geri bıraktık. |
Except as a mercy from Us and provision for a time. |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3750 |
443 |
36 |
45 |
23 |
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ أَيْدِيكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ |
veiẕâ ḳîle lehümü-tteḳû mâ beyne eydîküm vemâ ḫalfeküm le`alleküm türḥamûn. |
Onlara: "Geçmişinizden ve geleceğinizden sakının, belki acınırsınız" dendiği zaman yüz çevirirler. |
But when it is said to them, "Beware of what is before you and what is behind you; perhaps you will receive mercy... " |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3751 |
443 |
36 |
46 |
23 |
وَمَا تَأْتِيهِم مِّنْ آيَةٍ مِّنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ |
vemâ te'tîhim min âyetim min âyâti rabbihim illâ kânû `anhâ mü`riḍîn. |
Zaten Rabbinin ayetlerinden herhangi biri kendilerine geldiğinde ondan hep yüz çeviregelmişlerdi. |
And no sign comes to them from the signs of their Lord except that they are from it turning away. |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3752 |
443 |
36 |
47 |
23 |
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنُطْعِمُ مَن لَّوْ يَشَاءُ اللَّهُ أَطْعَمَهُ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ |
veiẕâ ḳîle lehüm enfiḳû mimmâ razeḳakümü-llâhü ḳâle-lleẕîne keferû lilleẕîne âmenû enuṭ`imü mel lev yeşâü-llâhü aṭ`ameh. in entüm illâ fî ḍalâlim mübîn. |
Onlara: "Allah'ın size verdiği rızıktan sarfedin" denince inkar edenler inananlara: "Allah dileseydi doyurabileceği bir kimseyi biz mi doyuralım? Doğrusu siz apaçık bir sapıklıktasınız" derler. |
And when it is said to them, "Spend from that which Allah has provided for you," those who disbelieve say to those who believe, "Should we feed one whom, if Allah had willed, He would have fed? You are not but in clear error." |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3753 |
443 |
36 |
48 |
23 |
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ |
veyeḳûlûne metâ hâẕe-lva`dü in küntüm ṣâdiḳîn. |
Doğru sözlü iseniz bildirin bu vaad ne zamandır? derler. |
And they say, "When is this promise, if you should be truthful?" |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3754 |
443 |
36 |
49 |
23 |
مَا يَنظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ |
mâ yenżurûne illâ ṣayḥatev vâḥideten te'ḫuẕühüm vehüm yeḫiṣṣimûn. |
Çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak bir tek çığlığı beklerler. |
They do not await except one blast which will seize them while they are disputing. |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3755 |
443 |
36 |
50 |
23 |
فَلَا يَسْتَطِيعُونَ تَوْصِيَةً وَلَا إِلَىٰ أَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ |
felâ yesteṭî`ûne tevṣiyetev velâ ilâ ehlihim yerci`ûn. |
O zaman, artık ne vasiyet edebilirler ne de ailelerine dönebilirler. |
And they will not be able [to give] any instruction, nor to their people can they return. |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3756 |
443 |
36 |
51 |
23 |
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُم مِّنَ الْأَجْدَاثِ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يَنسِلُونَ |
venüfiḫa fi-ṣṣûri feiẕâ hüm mine-l'ecdâŝi ilâ rabbihim yensilûn. |
Sura üflenince, kabirlerinden Rablerine koşarak çıkarlar. |
And the Horn will be blown; and at once from the graves to their Lord they will hasten. |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3757 |
443 |
36 |
52 |
23 |
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَن بَعَثَنَا مِن مَّرْقَدِنَا ۜ ۗ هَٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ |
ḳâlû yâ veylenâ mem be`aŝenâ mim merḳadinâ. hâẕâ mâ ve`ade-rraḥmânü veṣadeḳa-lmürselûn. |
Vah halimize! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? derler. Onlara: "İşte Rahman olan Allah'ın vadettiği budur, peygamberler doğru söylemişlerdi" denir. |
They will say, "O woe to us! Who has raised us up from our sleeping place?" [The reply will be], "This is what the Most Merciful had promised, and the messengers told the truth." |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3758 |
443 |
36 |
53 |
23 |
إِن كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَّدَيْنَا مُحْضَرُونَ |
in kânet illâ ṣayḥatev vâḥideten feiẕâ hüm cemî`ul ledeynâ muḥḍarûn. |
Tek bir çığlık kopar, hepsi, hemen huzurumuza getirilmiş olur. |
It will not be but one blast, and at once they are all brought present before Us. |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |
3759 |
443 |
36 |
54 |
23 |
فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَلَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ |
felyevme lâ tużlemü nefsün şey'ev velâ tüczevne illâ mâ küntüm ta`melûn. |
Artık bugün kimseye hiçbir haksızlıkta bulunulmaz. İşlediklerinizden başkasıyla karşılık görmezsiniz. |
So today no soul will be wronged at all, and you will not be recompensed except for what you used to do. |
Sayfa 443, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس |