Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 445
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
3781 445 36 76 23 فَلَا يَحْزُنكَ قَوْلُهُمْ ۘ إِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ felâ yaḥzünke ḳavlühüm. innâ na`lemü mâ yüsirrûne vemâ yü`linûn. Bunların sözü seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da şüphesiz biliriz. So let not their speech grieve you. Indeed, We know what they conceal and what they declare. Sayfa 445, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس
3782 445 36 77 23 أَوَلَمْ يَرَ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ evelem yera-l'insânü ennâ ḫalaḳnâhü min nuṭfetin feiẕâ hüve ḫaṣîmüm mübîn. İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutur da; "Çürümüş kemikleri kim yaratacak" diyerek, Bize misal vermeye kalkar? Does man not consider that We created him from a [mere] sperm-drop - then at once he is a clear adversary? Sayfa 445, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس
3783 445 36 78 23 وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُ ۖ قَالَ مَن يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ veḍarabe lenâ meŝelev venesiye ḫalḳah. ḳâle mey yuḥyi-l`iżâme vehiye ramîm. İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutur da; "Çürümüş kemikleri kim yaratacak" diyerek, Bize misal vermeye kalkar? And he presents for Us an example and forgets his [own] creation. He says, "Who will give life to bones while they are disintegrated?" Sayfa 445, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس
3784 445 36 79 23 قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ ḳul yuḥyîhe-lleẕî enşeehâ evvele merrah. vehüve bikülli ḫalḳin `alîm. De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, her türlü yaratmayı bilendir." Say, "He will give them life who produced them the first time; and He is, of all creation, Knowing." Sayfa 445, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس
3785 445 36 80 23 الَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنتُم مِّنْهُ تُوقِدُونَ elleẕî ce`ale leküm mine-şşeceri-l'aḫḍari nâran feiẕâ entüm minhü tûḳidûn. Yaş ağaçtan size ateş çıkarandır. Ondan ateş yakarsınız. [It is] He who made for you from the green tree, fire, and then from it you ignite. Sayfa 445, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس
3786 445 36 81 23 أَوَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَن يَخْلُقَ مِثْلَهُم ۚ بَلَىٰ وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ eveleyse-lleẕî ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa biḳâdirin `alâ ey yaḫlüḳa miŝlehüm. belâ vehüve-lḫallâḳu-l`alîm. Gökleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini yaratmaya kadir olmaz mı? Elbette olur; çünkü O, yaratan ve bilendir. Is not He who created the heavens and the earth Able to create the likes of them? Yes, [it is so]; and He is the Knowing Creator. Sayfa 445, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس
3787 445 36 82 23 إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَن يَقُولَ لَهُ كُن فَيَكُونُ innemâ emruhû iẕâ erâde şey'en ey yeḳûle lehû kün feyekûn. Bir şeyi dilediği zaman, O'nun buyruğu sadece, o şeye "Ol" demektir, hemen olur. His command is only when He intends a thing that He says to it, "Be," and it is. Sayfa 445, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس
3788 445 36 83 23 فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ fesübḥâne-lleẕî biyedihî melekûtü külli şey'iv veileyhi türce`ûn. Her şeyin hükümranlığı elinde olan ve sizin de kendisine döneceğiniz Allah münezzehtir. So exalted is He in whose hand is the realm of all things, and to Him you will be returned. Sayfa 445, Cuz 23, يس, Ya Seen—يس
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 446
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
3789 446 37 1 23 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالصَّافَّاتِ صَفًّا veṣṣâffâti ṣaffâ. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. By those [angels] lined up in rows Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3790 446 37 2 23 فَالزَّاجِرَاتِ زَجْرًا fezzâcirâti zecrâ. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. And those who drive [the clouds] Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3791 446 37 3 23 فَالتَّالِيَاتِ ذِكْرًا fettâliyâti ẕikrâ. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. And those who recite the message, Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3792 446 37 4 23 إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَاحِدٌ inne ilâheküm levâḥid. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. Indeed, your God is One, Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3793 446 37 5 23 رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِ rabbü-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ verabbü-lmeşâriḳ. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. Lord of the heavens and the earth and that between them and Lord of the sunrises. Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3794 446 37 6 23 إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِزِينَةٍ الْكَوَاكِبِ innâ zeyyenne-ssemâe-ddünyâ bizînetini-lkevâkib. Şüphesiz Biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik. Indeed, We have adorned the nearest heaven with an adornment of stars Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3795 446 37 7 23 وَحِفْظًا مِّن كُلِّ شَيْطَانٍ مَّارِدٍ veḥifżam min külli şeyṭânim mârid. Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk. And as protection against every rebellious devil Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3796 446 37 8 23 لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ lâ yessemme`ûne ile-lmelei-l'a`lâ veyuḳẕefûne min külli cânib. Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. [So] they may not listen to the exalted assembly [of angels] and are pelted from every side, Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3797 446 37 9 23 دُحُورًا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ düḥûrav velehüm `aẕâbüv vâṣib. Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. Repelled; and for them is a constant punishment, Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3798 446 37 10 23 إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ illâ men ḫaṭife-lḫaṭfete feetbe`ahû şihâbün ŝâḳib. Hele bir tek söz kapan olsun; delici bir alev onun peşine düşüverir. Except one who snatches [some words] by theft, but they are pursued by a burning flame, piercing [in brightness]. Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3799 446 37 11 23 فَاسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَم مَّنْ خَلَقْنَا ۚ إِنَّا خَلَقْنَاهُم مِّن طِينٍ لَّازِبٍ festeftihim ehüm eşeddü ḫalḳan em men ḫalaḳnâ. innâ ḫalaḳnâhüm min ṭînil lâzib. Allah'a eş koşanlara sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? Aslında Biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yaratmışızdır. Then inquire of them, [O Muhammad], "Are they a stronger [or more difficult] creation or those [others] We have created?" Indeed, We created men from sticky clay. Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات
3800 446 37 12 23 بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ bel `acibte veyesḫarûn. Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seni alaya alıyorlar. But you wonder, while they mock, Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات

Sayfalar

CSV