3789 |
446 |
37 |
1 |
23 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالصَّافَّاتِ صَفًّا |
veṣṣâffâti ṣaffâ. |
Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. |
By those [angels] lined up in rows |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3790 |
446 |
37 |
2 |
23 |
فَالزَّاجِرَاتِ زَجْرًا |
fezzâcirâti zecrâ. |
Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. |
And those who drive [the clouds] |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3791 |
446 |
37 |
3 |
23 |
فَالتَّالِيَاتِ ذِكْرًا |
fettâliyâti ẕikrâ. |
Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. |
And those who recite the message, |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3792 |
446 |
37 |
4 |
23 |
إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَاحِدٌ |
inne ilâheküm levâḥid. |
Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. |
Indeed, your God is One, |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3793 |
446 |
37 |
5 |
23 |
رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِ |
rabbü-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ verabbü-lmeşâriḳ. |
Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. |
Lord of the heavens and the earth and that between them and Lord of the sunrises. |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3794 |
446 |
37 |
6 |
23 |
إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِزِينَةٍ الْكَوَاكِبِ |
innâ zeyyenne-ssemâe-ddünyâ bizînetini-lkevâkib. |
Şüphesiz Biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik. |
Indeed, We have adorned the nearest heaven with an adornment of stars |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3795 |
446 |
37 |
7 |
23 |
وَحِفْظًا مِّن كُلِّ شَيْطَانٍ مَّارِدٍ |
veḥifżam min külli şeyṭânim mârid. |
Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk. |
And as protection against every rebellious devil |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3796 |
446 |
37 |
8 |
23 |
لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ |
lâ yessemme`ûne ile-lmelei-l'a`lâ veyuḳẕefûne min külli cânib. |
Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. |
[So] they may not listen to the exalted assembly [of angels] and are pelted from every side, |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3797 |
446 |
37 |
9 |
23 |
دُحُورًا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ |
düḥûrav velehüm `aẕâbüv vâṣib. |
Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. |
Repelled; and for them is a constant punishment, |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3798 |
446 |
37 |
10 |
23 |
إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ |
illâ men ḫaṭife-lḫaṭfete feetbe`ahû şihâbün ŝâḳib. |
Hele bir tek söz kapan olsun; delici bir alev onun peşine düşüverir. |
Except one who snatches [some words] by theft, but they are pursued by a burning flame, piercing [in brightness]. |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3799 |
446 |
37 |
11 |
23 |
فَاسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَم مَّنْ خَلَقْنَا ۚ إِنَّا خَلَقْنَاهُم مِّن طِينٍ لَّازِبٍ |
festeftihim ehüm eşeddü ḫalḳan em men ḫalaḳnâ. innâ ḫalaḳnâhüm min ṭînil lâzib. |
Allah'a eş koşanlara sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? Aslında Biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yaratmışızdır. |
Then inquire of them, [O Muhammad], "Are they a stronger [or more difficult] creation or those [others] We have created?" Indeed, We created men from sticky clay. |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |
3800 |
446 |
37 |
12 |
23 |
بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ |
bel `acibte veyesḫarûn. |
Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seni alaya alıyorlar. |
But you wonder, while they mock, |
Sayfa 446, Cuz 23, الصافات, As-Saaffat—الصافات |