Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

68

Sûredeki Ayet No: 

25

Ayet No: 

5296

Sayfa No: 

565

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَغَدَوْا عَلَىٰ حَرْدٍ قَادِرِينَ

Çeviriyazı: 

vegadev `alâ ḥardin ḳâdirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.

Diyanet İşleri: 

Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve kendilerini, yoksulları men etmeye güçleri yeter sanarak erkenden gittiler.

Şaban Piriş: 

(Zanlarınca yoksulları) Engellemeye güç yetirenler olarak erkenden gittiler.

Edip Yüksel: 

Sonuçtan emin bir halde erken vardılar.

Ali Bulaç: 

(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

Suat Yıldırım: 

Yoksulları engelleme azmi içinde ilerlediler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

68:24

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.

Bekir Sadak: 

Sonra soyle dediler: «Yaziklar olsun bize

İbni Kesir: 

Güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler.

Adem Uğur: 

(Evet yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

İskender Ali Mihr: 

Ve (yoksulları) men etmeye güçleri yetecek (diye) sabah erkenden gittiler.

Celal Yıldırım: 

(Yoksulu) engellemeye güçleri yeter halde sabah erkenden gittiler.

Tefhim ul Kuran: 

(Yoksulları) Engellemeğe güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

Fransızca: 

Ils partirent de bonne heure décidés à user d'avarice [envers les pauvres], convaincus que cela était en leur pouvoir.

İspanyolca: 

Marcharon, pues, temprano, convencidos de que serían capaces de llevar a cabo su propósito.

İtalyanca: 

Uscirono di buon'ora, in preda all'avarizia, pur avendo i mezzi [per fare l'elemosina].

Almanca: 

Und sie gingen in der Frühe zum Fernhalten fähig.

Çince: 

他们早晨起来以为自己是能遏制的。

Hollandaca: 

En zij vertrokken vroeg, met het voorgestelde doel, niets te geven.

Rusça: 

Они шли с твердым намерением и полагали, что у них достаточно сил.

Somalice: 

Wayna kallaheen iyagoo diidan (in Miskiin u soo galo).

Swahilice: 

Na walikwenda asubuhi, nao wameshikilia azimio hilo.

Uygurca: 

ئۇلار: «(مىسكىنلەرنى باغقا كىرىشتىن) توسىيالايمىز دېگەن ئوي بىلەن، ئەتىگەندە تۇرۇشتى

Japonca: 

かれらは強く心に決めて,朝早く出て行った。

Arapça (Ürdün): 

«وغدوا على حرد» منع للفقراء «قادرين» عليه في ظنهم.

Hintçe: 

तो वह लोग रोक थाम के एहतमाम के साथ फल तोड़ने की ठाने हुए सवेरे ही जा पहुँचे

Tayca: 

และพวกเขาก็ได้ออกไปแต่เช้า ตั้งใจว่าจะเก็บผลไม้ให้หมดก่อนที่ยากจนจะเข้าไปในสวน

İbranice: 

והם יצאו מוקדם בבוקר כדי שמזימתם תצליח

Hırvatça: 

I oni poraniše odlučni da će je moći obrati,

Rumence: 

Plecară devreme cu aceasta în gând, deşi aveau destul.

Transliteration: 

Waghadaw AAala hardin qadireena

Türkçe: 

Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.

Sahih International: 

And they went early in determination, [assuming themselves] able.

İngilizce: 

And they opened the morning, strong in an (unjust) resolve.

Azerbaycanca: 

Onlar (yoxsulları) bağa buraxmağa qadir olacaqlarını güman edərək erkən getdilər. [Və ya: Onlar gücləri yetdiyi halda (yoxsulları) yardımdan məhrum etməkdən ötrü sübh tezdən yola düzəldilər]

Süleyman Ateş: 

Devşirebileceklerini umarak erkenden gittiler.

Diyanet Vakfı: 

(Evet yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

Erhan Aktaş: 

İhtiyaç sahiplerini göz ardı ederek erkenden gittiler.

Kral Fahd: 

(Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

Hasan Basri Çantay: 

(Fakirleri) men´e (sanki) gücleri yetecek adamlar tavriyle erkenden gitdiler.

Muhammed Esed: 

ve amaçlarına ulaşmaya kararlı bir şekilde erkenden kalkıp gittiler.

Gültekin Onan: 

(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

Ali Fikri Yavuz: 

Hem zanlarınca, miskinleri mahrum etmeğe güçleri yeterek erkenden gittiler...

Portekizce: 

E iniciaram a manhã com uma (injusta) resolução.

İsveççe: 

Och de begav sig tidigt i väg, beslutna att genomföra vad de hade föresatt sig.

Farsça: 

و بامدادان به قصد اینکه تهیدستان را محروم گذارند به سوی باغ روان شدند.

Kürtçe: 

دەمەو بەیان ڕۆشتن لایان وابوو کە دەتوانن بێ بەشیان بکەن

Özbekçe: 

Ва эрталабда қасдла, ўзларини қодир сезиб, бордилар.

Malayca: 

Dan pergilah mereka pada pagi-pagi itu, dengan kepercayaan, (bahawa) mereka berkuasa menghampakan fakir miskin dari hasil kebun itu.

Arnavutça: 

Dhe, ata u nisën herët, të bindur se do të mund t’i pengojnë ata (të vobektit),

Bulgarca: 

И тръгнаха в зори с твърдо намерение.

Sırpça: 

И они поранише одлучни да ће моћи да је оберу,

Çekçe: 

A tak za jitra vyrazili, aby rozhodnutí své vyplnili,

Urduca: 

وہ کچھ نہ دینے کا فیصلہ کیے ہوئے صبح سویرے جلدی جلدی اِس طرح وہاں گئے جیسے کہ وہ (پھل توڑنے پر) قادر ہیں

Tacikçe: 

Субҳгоҳон ба ин ният, ки метавонанд бенаворо манъ кунанд, берун шуданд.

Tatarca: 

Мескеннәр килмәс борын бакчага йөгерделәр, бу эшкә кадирбыз, дип уйладылар.

Endonezyaca: 

Dan berangkatlah mereka di pagi hari dengan niat menghalangi (orang-orang miskin) padahal mereka (menolongnya).

Amharca: 

(ድኾችን) በመከልከልም ላይ (በሐሳባቸው) ቻዮች ኾነው ማለዱ፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் ஒரு கெட்ட எண்ணத்துடன் (தாங்கள் நாடியதை செய்வதற்கு) சக்தி உள்ளவர்களாக காலையில் புறப்பட்டனர்.

Korece: 

그리하여 그들은 그렇게 작 정하고 아침 일찍 피하여 떠났 더라

Vietnamca: 

Và họ đã đi thật sớm, nhất quyết trong ý đồ đó.