Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

33

Sûredeki Ayet No: 

18

Ayet No: 

3551

Sayfa No: 

420

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ قَدْ يَعْلَمُ اللَّهُ الْمُعَوِّقِينَ مِنكُمْ وَالْقَائِلِينَ لِإِخْوَانِهِمْ هَلُمَّ إِلَيْنَا ۖ وَلَا يَأْتُونَ الْبَأْسَ إِلَّا قَلِيلًا

Çeviriyazı: 

ḳad ya`lemü-llâhü-lmü`avviḳîne minküm velḳâilîne liiḫvânihim helümme ileynâ. velâ ye'tûne-lbe'se illâ ḳalîlâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şüphesiz Allah, içinizden o savsaklayanları ve kardeşlerine: "Bize gelin" diyenleri biliyor. Onlar harbe pek az geliyorlardı.

Diyanet İşleri: 

Allah, içinizden sizi alıkoyanları, size Allah'ın yardımını kıskanarak, kardeşlerine "Bize gelin, zorlanmadıkça savaşa gitmeyin" diyenleri bilir. Kalblerine korku gelince ölüm baygınlığı geçiren kimse gibi gözleri dönerek, sana baktıklarını görürsün. Korkuları gidince iyiliğinize olanı çekemeyip sivri dilleriyle sizi incitirler. Bunlar inanmamışlardır, Allah, bu sebeple işlerini boşa çıkarmıştır; bu, Allah için kolaydır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gerçekten de sizden geri kalanları ve kardeşlerine de bize gelin diyenleri bilir ve bunların pek azı savaşa gelir ancak.

Şaban Piriş: 

Allah, aranızdan savaştan alıkoymaya çalışanları ve kardeşlerine “Bize gelin” diyenleri elbette bilir. Bunlar, pek azı hariç, zora/savaşa gelemezler.

Edip Yüksel: 

ALLAH, içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine, "Bize gelin," diyenleri bilmektedir. Onlar ender olarak savunmaya katılırlar.

Ali Bulaç: 

Gerçekten Allah, içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine: "Bize gelin" diyenleri bilir. Bunlar, pek azı dışında zorlu-savaşlara gelmezler.

Suat Yıldırım: 

Allah içinizden bozgunculuğa meyledip savaştan alıkoymak isteyenleri ve kardeşlerine: “Bize gelin” diyenleri elbet biliyor. Zaten bunlardan ancak pek az bir kısmı savaşa geliyorlardı.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Muhakkak ki, Allah içinizden (sizi) geri bırakanları ve kardeşlerine, «Bize gelin,» diyenleri bilir. Halbuki onlar savaşa gelmezler

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah, içinizden hem tembellik edip hem de başkalarını geri bırakanları ve kardeşlerine, "Hadi bize gelin!" diyenleri biliyor. Zaten onlar savaşa/zora çok az gelirler.

Bekir Sadak: 

Bu sebeple Allah, dogrulari dogruluklari ile mukafatlandirir

İbni Kesir: 

Doğrusu Allah

Adem Uğur: 

Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları ve yandaşlarına: &quot

İskender Ali Mihr: 

Sizden muavvik olanları (Peygamber Efendimiz (S.A.V)´e yardıma mani olanları) ve kardeşlerine: &quot

Celal Yıldırım: 

Allah gerçekten içinizden (başkalarını) alıkoyup ağır davrananları ve kardeşlerine, «kalkın bize gelin !» diyenleri bilir. Zaten onlardan ancak pek azı savaşın sıkıntı ve şiddetine (göğüs gerip) gelirler.

Tefhim ul Kuran: 

Gerçekten Allah, içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine: «Bize gelin» diyenleri bilmektedir. Bunlar, pek azı dışında zorlu savaşlara gelmezler.

Fransızca: 

Certes, Allah connaît ceux d'entre vous qui suscitent des obstacles, ainsi que ceux qui disent à leurs frères : "Venez à nous", tandis qu'ils ne déploient que peu d'ardeur au combat,

İspanyolca: 

Alá sabe quiénes son, entre vosotros, los que levantan obstáculos y los que dicen a sus hermanos: «¡Venid a nosotros!», pero sin mostrar gran ardor para combatir.

İtalyanca: 

Certamente Allah conosce quali di voi frappongono ostacoli e quali dicono ai loro fratelli: «Venite da noi», e ben di rado vanno a combattere,

Almanca: 

Bereits kennt ALLAH die Behindernden von euch und diejenigen, die ihren Brüdern sagen: "Kommt zu uns!” Und sie nähern sich dem Kampf nur ein wenig.

Çince: 

真主知道你们中有些人阻碍别人,并且对他们的同胞说:你们到我们这边来吧!他们只偶尔参战。

Hollandaca: 

God kent reeds degenen onder u, die anderen verhinderen zijnen profeet te volgen, en die tot hunne broeders zeggen: Komt hier tot ons; en die niet dan op flauwe wijze in den slag komen.

Rusça: 

Аллах знает тех из вас, которые отвращают людей от участия в войне, и тех, которые говорят своим братьям: "Идите к нам!" Они принимают в войне ничтожное участие,

Somalice: 

Dhab ahaan yaa Eebe u ogyahay kuwa reebayaalka ah (ku cabsiinta dagaalka) oo idinka mid ah iyo kuwa ku dhaba Walaalahooda (munaafiqiinta ah) noo imaadda Dagaalkana ma tagaan wax yar mooyee.

Swahilice: 

Kwa hakika Mwenyezi Mungu anawajua hao wanao zuilia, na wanao waambia ndugu zao: Njooni kwetu! Wala hawaingii vitani ila kidogo tu.

Uygurca: 

اﷲ ئىچىڭلاردىكى باشقىلارنى (جىھادتىن) توسقۇچىلارنى ۋە قېرىنداشلىرىغا (مۇھەممەدنى ۋە ساھابىلىرىنى تەرك ئېتىپ) بىزنىڭ قېشىمىزغا كېلىڭلار دېگۈچىلەرنى ئوبدان بىلىدۇ، ئۇلار جەڭگە (رىيا قىلىپ) ئاندا - ساندا قاتنىشىدۇ

Japonca: 

アッラーは,あなたがたの中(人びとを)引きとめた者,またその同胞に向かって,「わたしたちの方ヘ来い。」と言った者を知っておられる。またかれらは僅かの間の外,戦場には臨まなかった。

Arapça (Ürdün): 

«قد يعلم الله المعوقين» المثبطين «منكم والقائلين لإخوانهم هلمَّ» تعالوا «إلينا ولا يأتون البأس» القتال «إلا قليلا» رياء وسمعة.

Hintçe: 

तुममें से जो लोग (दूसरों को जिहाद से) रोकते हैं खुदा उनको खूब जानता है और (उनको भी खूब जानता है) जो अपने भाई बन्दों से कहते हैं कि हमारे पास चले भी आओ और खुद भी (फक़त पीछा छुड़ाने को लड़ाई के खेत) में बस एक ज़रा सा आकर तुमसे अपनी जान चुराई

Tayca: 

แน่นอน อัลลอฮฺทรงรู้บรรดาผู้ขัดขวางในหมู่พวกเจ้า และผู้ที่กล่าวแก่พี่น้องของพวกเขาว่า “มาหาพวกเราทางนี้” และพวกเขาจะไม่มาร่วมกันต่อต้านข้าศึก นอกจากจำนวนเล็กน้อย

İbranice: 

אלוהים מכיר את אלה המעכבים את אחיהם ביציאה אל הקרב, בהזמינם אותם אליהם, משום שהם בעצמם משתתפים בקרבות רק לעתים רחוקות

Hırvatça: 

Allah dobro zna one među vama koji su druge zadržali i prijateljima svojim govorili: "Priključite nam se!", a inače oni u borbu rijetko idu,

Rumence: 

Dumnezeu îi cunoaşte pe împiedicătorii dintre voi şi pe cei care spun fraţilor lor: “Haideţi la noi!” Aceştia nu dovedesc decât puţină vitejie

Transliteration: 

Qad yaAAlamu Allahu almuAAawwiqeena minkum waalqaileena liikhwanihim halumma ilayna wala yatoona albasa illa qaleelan

Türkçe: 

Allah, içinizden hem tembellik edip hem de başkalarını geri bırakanları ve kardeşlerine, "Hadi bize gelin!" diyenleri biliyor. Zaten onlar savaşa/zora çok az gelirler.

Sahih International: 

Already Allah knows the hinderers among you and those [hypocrites] who say to their brothers, "Come to us," and do not go to battle, except for a few,

İngilizce: 

Verily Allah knows those among you who keep back (men) and those who say to their brethren, "Come along to us", but come not to the fight except for just a little while.

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz ki, Allah içərinizdən (cihada getməyinizə) mane olanları da, qardaşlarına: “Bizə tərəf gəlin! (Muhəmmədə qoşulub əbəs yerə özünüzü həlak etməyin!)” – deyənləri də tanıyır. Döyüşə onların ancaq azı gələr,

Süleyman Ateş: 

Allah içinizden (savaştan) alıkoyanları ve kardeşlerine: "Bize gelin!" diyenleri biliyor. Onlar savaşa pek az gelirler.

Diyanet Vakfı: 

Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları ve yandaşlarına: "Bize katılın" diyenleri gerçekten biliyor. Zaten bunların pek azı savaşa gelir.

Erhan Aktaş: 

Allah, sizden engel(1) olmaya çalışanları ve kardeşlerine:(2) “Bize gelin.(3)” diyenleri kesinlikle biliyor. Onların pek azı hariç savaşa gelmezler.

Kral Fahd: 

Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları ve yandaşına: «Bize katılın» diyenleri gerçekten biliyor. Zaten bunların pek azı savaşa gelir.

Hasan Basri Çantay: 

Allah, içinizden (insanları Resulüllahdan) geri bırakanları, kardeşlerine (yaranına): «Bize gelin» diyenleri muhakkak biliyor. Bunların pek azından başkası harbe gelmezler.

Muhammed Esed: 

Allah, içinizden başkalarını (O´nun yolunda savaşmaktan) alıkoyanları da; kendileri savaşa pek az katıldıkları halde kardeşlerine, "Bizimle gelin (ve düşmana karşı koyun)!" diyenleri de iyi bilir,

Gültekin Onan: 

Gerçekten Tanrı, içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Muhakkak ki Allah, içinizden peygambere yardımdan alıkoyan münafıkları ve kardeşlerine: “- Bize gelin, peygamberi bırakın” diyenleri biliyor. Bunlardan ancak pek azı harbe geliyorlardı.

Portekizce: 

Deus conhece aqueles, dentre vós, que impedem os demais de seguirem o profeta, e dizem a seus irmãos: Ficai conosco!,e não vão à luta, a não ser para permanecerem por pouco tempo.

İsveççe: 

Gud känner dem som vill hindra [andra att kämpa] och de som säger till sina bröder: "Kom, låt oss gå ut [i striden]!" - fastän de [själva] sällan går ut [i strid]

Farsça: 

یقیناً خدا بازدارندگان را از میان شما [که می اهدان را با وسوسه و اغواگری از شرکت در جهاد باز می دارند] و کسانی را که به برادرانشان [آن براداران دینی که ایمانشان سست است] می گویند: [برای عیش و نوش] به سوی ما بیایید [شما را به شرکت در جهاد چه کار؟] می شناسد؛ و جز اندکی به جهاد نمی آیند.

Kürtçe: 

بێگومان خوا دەزانێ بەو کەسانەتان کەئاستەنگ دروست دەکات لەڕێگەی (موسڵمانان بۆجیھاد کردن) کە بەبرادەرەکانیان دەڵێن: وەرن بۆلای ئێمە (وخۆیان دەدزیەوە لەجیھاد) ئەوانە نایەن بۆ جەنگ و غەزا زۆر بەکەمی نەبێت

Özbekçe: 

Батаҳқиқ, Аллоҳ ичингиздаги (жиҳодга) тўсиқлик қилгувчиларни ҳам ва ўз биродарларига: «Биз томон келинг», деювчиларни ҳам билур. Улар жангга келмаслар, илло, озгина келурлар.

Malayca: 

Sesungguhnya Allah mengetahui akan orang-orang (munafik) yang menghalangi di antara kamu, dan orang-orang yang berkata kepada saudara-saudaranya: "Marilah bersatu dengan kami", sedang mereka tidak turut berperang melainkan sebentar sahaja.

Arnavutça: 

Perëndia – me siguri, i di ata nga mesi juaj që pengojnë dhe që u thonë vëllezërve të tyre: “Ejani te ne!” E, nuk vijnë në luftë, pos një pakicë e tyre,

Bulgarca: 

Аллах знае кои препятстват сред вас и кои казват на своите братя: “Хайде при нас!” Те встъпват в битката само за кратко -

Sırpça: 

Аллах добро зна оне међу вама који су друге задржали, и својим пријатељима говорили: „Прикључите нам се!“ А иначе они у борбу ретко иду,

Çekçe: 

A Bůh zná dobře ty z vás, kdož druhým brání, i ty, kdož říkají bratřím svým: 'Pojďte sem k nám!' a přitom ukazují jen malou statečnost

Urduca: 

اللہ تم میں سے اُن لوگوں کو خوب جانتا ہے جو (جنگ کے کام میں) رکاوٹیں ڈالنے والے ہیں، جو اپنے بھائیوں سے کہتے ہیں کہ "آؤ ہماری طرف" جو لڑائی میں حصہ لیتے بھی ہیں تو بس نام گنانے کو

Tacikçe: 

Худо медонад чӣ касоне аз шумо мардумро аз ҷанг бозмедоранд. 'Ва низ мешиносад касоноро, ки ба бародарони худ мегӯянд: «Ба назди мо биёед». Ва ғайри андаке ба ҷанг намеоянд.

Tatarca: 

Аллаһ сугышта пәйгамбәргә ярдәм итүдән кешеләрне тыючы монафикъларны һәм пәйгамбәргә ияреп сугышка бармагыз, безнең янга килегез диючеләрне беләдер, пәйгамбәр хәтере өчен үләргә барасыңмы дип бер-берсен сугыштан тыйдылар, шуның өчен монафикълар сугышка бик аз баралар иде.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya Allah mengetahui orang-orang yang menghalang-halangi di antara kamu dan orang-orang yang berkata kepada saudara-saudaranya: "Marilah kepada kami". Dan mereka tidak mendatangi peperangan melainkan sebentar.

Amharca: 

ከእናንተ ውስጥ የሚያሳንፉትን፣ ለወንድሞቻቸውም «ወደኛ ኑ» የሚሉትን፣ ውጊያንም ጥቂትን እንጂ የማይመጡትን በእርግጥ አላህ ያውቃቸዋል፡፡

Tamilce: 

உங்களில் (நபியை விட்டு மக்களை) தடுப்பவர்களையும்; தங்கள் சகோதரர்களுக்கு, “எங்களிடம் வந்துவிடுங்கள் (நபியுடன் போருக்கு செல்லாதீர்கள்)” என்று சொல்பவர்களையும் அல்லாஹ் நன்கறிவான். அவர்கள் மிகக் குறைவாகவே தவிர போருக்கு வரமாட்டார்கள்.

Korece: 

너희 가운데 선지자를 방해 하는 자와 그의 형제들에게 우리 에게로 오라 말하는 자들을 하나 님께서 알고 계시도다 그들은 잠 시동안 싸움터에 갔을 뿐이라 q

Vietnamca: 

Allah chắc chắn thừa biết ai trong các ngươi đã cản trở người khác đi tham chiến và nói với những người anh em của mình: “Các người hãy đến cùng với chúng tôi!” Bọn người này chẳng đi tham chiến ngoại trừ một số rất ít.