Arapça:
وَلَقَد تَّرَكْنَا مِنْهَا آيَةً بَيِّنَةً لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Çeviriyazı:
veleḳat teraknâ minhâ âyetem beyyinetel liḳavmiy ya`ḳilûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişanesi bırakmışızdır.
Diyanet İşleri:
And olsun ki, Biz, düşünen kimseler için oradan apaçık bir belgeyi geride bırakmışızdır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve andolsun ki biz, akıl eden topluluk için, onlara ait apaçık bir delil bıraktık.
Şaban Piriş:
Akleden bir toplum için, oradan bir apaçık ayet/işaret bıraktık.
Edip Yüksel:
Aklını kullanan bir toplum için apaçık bir ders olarak oradan bazı kalıntılar bıraktık.
Ali Bulaç:
Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır.
Suat Yıldırım:
Biz aklını kullanıp düşünen kimseler için, o memleketten âşikâr bir ibret vesilesi (harabe) bıraktık. [37,137 - 138]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Andolsun ki, âkilâne düşünür bir kavim için oradan bir apaçık alâmet bırakmışızdır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun, biz o kentten, aklını işleten bir topluluk için geriye apaçık bir işaret bıraktık.
Bekir Sadak:
Allah´tan baska dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan orumcegin durumu gibidir. Evlerin en dayaniksizi ise suphesiz orumcegin yuvasidir. Keski bilseler.
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır.
İskender Ali Mihr:
Ve andolsun ki Biz, akıl edecek kavim için, ondan (indirdiğimiz riczten) açıkça âyet (delil) bıraktık..
Celal Yıldırım:
And olsun ki biz, aklını kullanan bir millet için bu kasabada açık belge(ler) geriye bıraktık.
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için oradan apaçık bir ayet bırakmışızdır.
Fransızca:
Et certainement, Nous avons laissé (des ruines de cette cité) un signe (d'avertissement) évident pour des gens qui comprennent.
İspanyolca:
E hicimos de ella un signo claro para gente que razona.
İtalyanca:
Già ne abbiamo fatto un segno evidente per coloro che capiscono.
Almanca:
Und gewiß, bereits ließen WIR aus ihr eine eindeutige Aya übrig für Leute, die sich besinnen.
Çince:
我确已为能了解的民众而将这个城市的遗址留着做一个明显的迹象。
Hollandaca:
En wij hebben daarvan een duidelijk teeken gelaten voor hen die begrijpen willen.
Rusça:
Мы оставили от него (селения народа Лута) ясное знамение для людей разумеющих.
Somalice:
waxaanu kaga tagnay magaaladaa calaamad u muuqata Qoomkii wax kasi.
Swahilice:
Na tumeacha katika mji huo Ishara ilio wazi kwa watu wanao tumia akili zao.
Uygurca:
چۈشۈنىدىغان قەۋم ئۈچۈن (ئىبرەت قىلىپ) ئۇنىڭدىن (يەنى شەھەر خارابىسىنىڭ ئىزلىرىدىن) روشەن نىشاننى ھەقىقەتەن قالدۇردۇق
Japonca:
本当にわれはそれによって,理解ある民への明白な印を残したのである。
Arapça (Ürdün):
«ولقد تركنا منها آية بينة» ظاهرة هي آثار خرابها «لقوم يعقلون» يتدبرون.
Hintçe:
और हमने यक़ीनी उस (उलटी हुई बस्ती) में से समझदार लोगों के वास्ते (इबरत की) एक वाज़ेए व रौशन निशानी बाक़ी रखी है
Tayca:
และโดยแน่นอน เราได้ทิ้งสัญญาณอันชัดแจ้งของเมืองนี้ ไว้สำหรับหมู่ชนผู้มีปัญญาพิจารณา
İbranice:
ואכן, מה שהשארנו ממנה יהיה אות בהיר לאלה אשר יש להם בינה
Hırvatça:
I od njega smo ostavili jasan znak ljudima koji razumiju."
Rumence:
Noi am făcut din această cetate un semn pentru un popor ce pricepe.
Transliteration:
Walaqad tarakna minha ayatan bayyinatan liqawmin yaAAqiloona
Türkçe:
Yemin olsun, biz o kentten, aklını işleten bir topluluk için geriye apaçık bir işaret bıraktık.
Sahih International:
And We have certainly left of it a sign as clear evidence for a people who use reason.
İngilizce:
And We have left thereof an evident Sign, for any people who (care to) understand.
Azerbaycanca:
Həqiqətən, Biz dərindən düşünən bir qövm üçün (baxıb ibrət aslsınlar deyə) o məmləkətdən açıq-aydın bir nişanə (xarabalıq) qoyduq.
Süleyman Ateş:
Andolsun biz, aklını kullanan bir toplum için ondan, (harab ettiğimiz o ülkeden) açık bir işaret bırakmışızdır.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişanesi bırakmışızdır.
Erhan Aktaş:
Ant olsun ki Biz, aklını kullanan bir halk için ondan(1) apaçık bir âyet(2) bıraktık.
Kral Fahd:
Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır.
Hasan Basri Çantay:
Andolsun, aklını kullanacak bir kavm için biz oradan apaçık bir nişane (bir ibret) bırakmışızdır.
Muhammed Esed:
(Sonunda dediğimiz oldu;) ve ondan geriye, aklını kullananlar için açık işaretler bıraktık.
Gültekin Onan:
Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır.
Ali Fikri Yavuz:
Muhakkak ki, aklını kullanacak bir kavim için, o memleketden açık bir alâmet (iz ve harabe) bıraktık.
Portekizce:
E, daquilo, deixamos um sinal para os sensatos.
İsveççe:
Och av [detta straff] har Vi efterlämnat spår som ett tydligt tecken för dem som använder sitt förstånd.
Farsça:
[پس با عذاب آسمانی، شهر و اهلش را در هم کوبیدیم] و از آن شهر نشانه ای روشن [از سنگ هایی که بر سر اهلش فرو باریدیم] برای مردمی که می اندیشند، بر جای گذاشتیم.
Kürtçe:
سوێند بەخوا بێگومان لەو شارە (وێران کراوەدا) نیشانە وپەندێکی دیارمان بەجێھێشت بۆ گەل وکۆمەڵێك کەژیربن
Özbekçe:
Батаҳқиқ, Биз ундан ақл юритгувчи қавмлар учун очиқ-ойдин оят-белгилар қолдирганмиз. (Лут қавмидан, улар яшаб ўтган диёрдан уларнинг жиноятлари оқибати нима билан тугаганини эслатиб турувчи нишоналар қолдирилгандир. Бу нишоналар ўша қавм ҳақидаги қисса, оят ва эсдаликлар бўлиши мумкин. Шунингдек, улар яшаб ўтган юртнинг қолдиқлари ҳам бўлиши мумкин. Ўлик денгиз ҳудудида Садум шаҳрининг қолдиқлари топилган, ҳозирда кўпчилик бориб кўрмоқда.)
Malayca:
Dan demi sesungguhnya, Kami telah (binasakan bandar itu dan telah) tinggalkan bekas-bekasnya sebagai satu tanda (yang mendatangkan iktibar) bagi orang-orang yang mahu memahaminya.
Arnavutça:
Dhe, prej tij kemi lënë një dokument të dukshëm për popullin që mendon.
Bulgarca:
И оставихме от това ясен знак за хора проумяващи.
Sırpça:
И од њега смо оставили јасан знак људима који буду памети имали.
Çekçe:
A ponechali jsme je jako znamení zjevné pro lid rozumný.
Urduca:
اور ہم نے اُس بستی کی ایک کھُلی نشانی چھوڑ دی ہے اُن لوگوں کے لیے جو عقل سے کام لیتے ہیں
Tacikçe:
Албатта аз он деҳа барои хирадмандон ибрате равшан бар ҷой гузоштем.
Tatarca:
Тәхкыйк гакыллары илә уйлап караучыларга ул шәһәрдә ачык галәмәтләр калдырдык.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya Kami tinggalkan daripadanya satu tanda yang nyata bagi orang-orang yang berakal.
Amharca:
በእርግጥም ለሚያስቡ ሰዎች ከእርሷ ግልጽ ምልክትን ተውን (አስቀረን)፡፡
Tamilce:
சிந்தித்து புரிகின்ற மக்களுக்கு திட்டவட்டமாக அதில் தெளிவான ஓர் அத்தாட்சியை நாம் விட்டுவைத்துள்ளோம்.
Korece:
이렇게 하여 하나님은 이해 하는 백성을 위하여 한 예증을 남 겼노라
Vietnamca:
Quả thật, TA (Allah) đã để lại một chứng tích rõ rệt của việc trừng phạt đó cho đám người biết suy ngẫm.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: