
mâ enzelnâ `aleyke-lḳur'âne liteşḳâ.
Arapça:
مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَىٰ
Türkçe:
Biz bu Kur'an'ı sana, zahmet çekesin, bedbaht olasın diye indirmedik;
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Muhammed! Kur'ân'ı sana sıkıntıya düşesin diye indirmedik.
Diyanet Vakfı:
Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik.
İngilizce:
We have not sent down the Qur'an to thee to be (an occasion) for thy distress,
Fransızca:
Nous n'avons point fait descendre sur toi le Coran pour que tu sois malheureux,
Almanca:
WIR sandten dir den Quran nicht hinab, damit du dich erschöpfst.
Rusça:
Мы ниспослали тебе Коран не для того, чтобы ты стал несчастен,
Açıklama:
