Sayfa 601

 
00:00

vel`aṣr.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالْعَصْرِ

Türkçe:

Yemin olsun zamana/çağa/gündüzün iki ucuna/sabah namazına/ikindi vaktine/Asrısaadet'e ki,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Asra yemin olsun ki,

Diyanet Vakfı:

Asra yemin ederim ki

İngilizce:

By (the Token of) Time (through the ages),

Fransızca:

Par le Temps !

Almanca:

Bei Al-'asr!

Rusça:

Клянусь предвечерним временем,

Açıklama:
 
00:00

inne-l'insâne lefî ḫusr.

Arapça:

إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ

Türkçe:

İnsan, gerçekten tam bir hüsran içindedir!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İnsan mutlaka ziyandadır.

Diyanet Vakfı:

İnsan gerçekten ziyan içindedir.

İngilizce:

Verily Man is in loss,

Fransızca:

L'homme est certes, en perdition,

Almanca:

Gewiß, der Mensch ist im Verlust

Rusça:

что люди несут убытки,

Açıklama:
 
00:00

ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti vetevâṣav bilḥaḳḳi vetevâṣav biṣṣabr.

Arapça:

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ

Türkçe:

İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır

Diyanet Vakfı:

Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.

İngilizce:

Except such as have Faith, and do righteous deeds, and (join together) in the mutual teaching of Truth, and of Patience and Constancy.

Fransızca:

sauf ceux qui croient et accomplissent les bonnes oeuvres, s'enjoignent mutuellement la vérité et s'enjoignent mutuellement l'endurance.

Almanca:

außer denjenigen, die den Iman verinnerlicht, gottgefällig Gutes getan, einander zur Wahrheit ermahnt und einander zur Geduld ermahnt haben.

Rusça:

кроме тех, которые уверовали, совершали праведные деяния, заповедали друг другу истину и заповедали друг другу терпение!

Açıklama:
 
00:00

veylül likülli hümezetil lümezeh.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ

Türkçe:

Yazıklar olsun arkadan çekiştirenlerin, kaş göz işareti yapıp alay edenlerin tümüne!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!

Diyanet Vakfı:

Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi adet edinen herkesin vay haline!

İngilizce:

Woe to every (kind of) scandal-monger and-backbiter,

Fransızca:

Malheur à tout calomniateur diffamateur,

Almanca:

Niedergang sei jedem äußerst durch üble Nachrede Beleidigenden, äußerst durch Mimik Beleidigenden,

Rusça:

Горе всякому хулителю и обидчику,

Açıklama:
 
00:00

elleẕî ceme`a mâlev ve`addedeh.

Arapça:

الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ

Türkçe:

O ki, mal biriktirdi, onu saydı da saydı,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!

Diyanet Vakfı:

O ki, toplamış ve onu sayıp durmuştur.

İngilizce:

Who pileth up wealth and layeth it by,

Fransızca:

qui amasse une fortune et la compte,

Almanca:

der Vermögen anhäufte und immer wieder zählte.

Rusça:

который копит состояние и подсчитывает его,

Açıklama:
 
00:00

yaḥsebü enne mâlehû aḫledeh.

Arapça:

يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ

Türkçe:

Sanır ki, malı sonsuzlaştıracaktır kendisini.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır.

Diyanet Vakfı:

(O), malının kendisini ebedi kılacağını zanneder.

İngilizce:

Thinking that his wealth would make him last for ever!

Fransızca:

pensant que sa fortune l'immortalisera.

Almanca:

Er dachte, daß sein Vermögen ihn verewigt hätte.

Rusça:

думая, что богатство увековечит его.

Açıklama:
 
00:00

kellâ leyümbeẕenne fi-lḥuṭameh.

Arapça:

كَلَّا ۖ لَيُنبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ

Türkçe:

Hayır, iş, sandığı gibi değil! Yemin olsun ki fırlatılıp atılacaktır o kırıp geçirene, yalayıp yutana/Hutame'ye.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır, andolsun ki, o hutame (cehennem)ye atılacaktır.

Diyanet Vakfı:

Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır.

İngilizce:

By no means! He will be sure to be thrown into That which Breaks to Pieces,

Fransızca:

Mais non ! Il sera certes, jeté dans la Hutamah .

Almanca:

Gewiß, nein! Er wird doch in Al-hutama geworfen.

Rusça:

О нет! Он будет ввергнут в Огонь сокрушающий.

Açıklama:
 
00:00

vemâ edrâke me-lḥuṭameh.

Arapça:

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَةُ

Türkçe:

Hutame'nin ne olduğunu sana öğreten nedir?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?

Diyanet Vakfı:

Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?

İngilizce:

And what will explain to thee That which Breaks to Pieces?

Fransızca:

Et qui te dira ce qu'est la Hutamah ?

Almanca:

Und was weißt du, was Al-hutama ist?!

Rusça:

Откуда ты мог знать, что такое Огонь сокрушающий?

Açıklama:
 
00:00

nâru-llâhi-lmûḳadeh.

Arapça:

نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ

Türkçe:

Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir o,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, kalplerin içine işleyecek, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.

Diyanet Vakfı:

Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir.

İngilizce:

(It is) the Fire of (the Wrath of) Allah kindled (to a blaze),

Fransızca:

Le Feu attisé d'Allah

Almanca:

Es ist das entfachte Feuer von ALLAH,

Rusça:

Это - разожженный Огонь Аллаха,

Açıklama:
 
00:00

elletî teṭṭali`u `ale-l'ef'ideh.

Arapça:

الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ

Türkçe:

Ki tırmanıp işler yüreklere.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, kalplerin içine işleyecek, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.

Diyanet Vakfı:

(Yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkar.

İngilizce:

The which doth mount (Right) to the Hearts:

Fransızca:

qui monte jusqu'aux coeurs.

Almanca:

das über die Herzen schlägt.

Rusça:

который вздымается над сердцами.

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 601 beslemesine abone olun.