Sayfa 601

 
00:00

innehâ `aleyhim mü'ṣadeh.

Arapça:

إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌ

Türkçe:

O, onların üzerine kilitlenecektir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır.

Diyanet Vakfı:

O, onların üzerine kapatılıp kilitlenecektir.

İngilizce:

It shall be made into a vault over them,

Fransızca:

Il se refermera sur eux,

Almanca:

Gewiß, es ist über ihnen abgeschlossen,

Rusça:

Он сомкнется над ними

Açıklama:
 
00:00

fî `amedim mümeddedeh.

Arapça:

فِي عَمَدٍ مُّمَدَّدَةٍ

Türkçe:

Uzatılmış sütunlar arasında...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır.

Diyanet Vakfı:

(Bu ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar.

İngilizce:

In columns outstretched.

Fransızca:

en colonnes (de flammes) étendues.

Almanca:

an ausgestreckten Säulen (gefesselt).

Rusça:

высокими столбами.

Açıklama:
 
00:00

elem tera keyfe fe`ale rabbüke biaṣḥâbi-lfîl.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَابِ الْفِيلِ

Türkçe:

Görmedin mi ne yaptı Rabbin fil yâranına!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Görmedin mi Rabb'in fil sahiplerine ne yaptı?

Diyanet Vakfı:

Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi?

İngilizce:

Seest thou not how thy Lord dealt with the Companions of the Elephant?

Fransızca:

N'as-tu pas vu comment ton Seigneur a agi envers les gens de l'éléphant .

Almanca:

Sahst du etwa nicht, was dein HERR mit den Weggenossen des Elefanten machte?!

Rusça:

Разве ты не видел, что сделал твой Господь с владельцами слона?

Açıklama:
 
00:00

elem yec`al keydehüm fî taḍlîl.

Arapça:

أَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِي تَضْلِيلٍ

Türkçe:

Tuzaklarını boşa çıkarmadı mı onların?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?

Diyanet Vakfı:

Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?

İngilizce:

Did He not make their treacherous plan go astray?

Fransızca:

N'a-t-Il pas rendu leur ruse complètement vaine ?

Almanca:

Hat ER ihre List etwa nicht fehlgehen lassen,

Rusça:

Разве Он не запутал их козни

Açıklama:
 
00:00

veersele `aleyhim ṭayran ebâbîl.

Arapça:

وَأَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا أَبَابِيلَ

Türkçe:

Gönderdi üzerlerine sürüler halinde kuş,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.

Diyanet Vakfı:

Onların üstüne ebabil kuşlarını gönderdi.

İngilizce:

And He sent against them Flights of Birds,

Fransızca:

et envoyé sur eux des oiseaux par volées

Almanca:

und über sie Vögel in Schwärmen geschickt,

Rusça:

и не наслал на них птиц стаями?

Açıklama:
 
00:00

termîhim biḥicâratim min siccîl.

Arapça:

تَرْمِيهِم بِحِجَارَةٍ مِّن سِجِّيلٍ

Türkçe:

Atıyorlardı onlara kurumuş çamurdan damgalı taş.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı.

Diyanet Vakfı:

O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu.

İngilizce:

Striking them with stones of baked clay.

Fransızca:

qui leur lançaient des pierres d'argile ?

Almanca:

die sie mit Ton-Steinen bewarfen,

Rusça:

Они бросали в них каменья из обожженной глины

Açıklama:
 
00:00

fece`alehüm ke`aṣfim me'kûl.

Arapça:

فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَّأْكُولٍ

Türkçe:

Nihayet, onları yenik ekin yaprağına çevirdi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı.

Diyanet Vakfı:

Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.

İngilizce:

Then did He make them like an empty field of stalks and straw, (of which the corn) has been eaten up.

Fransızca:

Et Il les a rendus semblables à une paille mâchée.

Almanca:

dann sie wie angefressenes Laub gemacht?!

Rusça:

и превратили их в подобие изъеденных иссохших злаковых листьев.

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 601 beslemesine abone olun.