
mâ teẕeru min şey'in etet `aleyhi illâ ce`alethü kelramîm.
Arapça:
مَا تَذَرُ مِن شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ
Türkçe:
Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O rüzgar üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi dağıtıyordu.
Diyanet Vakfı:
Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
İngilizce:
It left nothing whatever that it came up against, but reduced it to ruin and rottenness.
Fransızca:
n'épargnant rien sur son passage sans le réduire en poussière.
Almanca:
der nichts von dem läßt, worüber er wehte, ohne daß er es zu Zermalmtem machte.
Rusça:
Он обращал в подобие праха все, на что налетал.
Açıklama:
