Al-Mursalat—المرسلات

 
00:00

elem naḫlukküm mim mâim mehîn.

Arapça:

أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّاءٍ مَّهِينٍ

Türkçe:

Sizi basit bir sudan yaratmadık mı?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz sizi âdi bir sudan yaratmadık mı?

Diyanet Vakfı:

(Ey insanlar!) Biz sizi dayanıksız bir sudan yaratmadık mı?

İngilizce:

Have We not created you from a fluid (held) despicable?-

Fransızca:

Ne vous avons-Nous pas créés d'une eau vile

Almanca:

Erschufen WIR euch etwa nicht aus einer geringgeschätzten Flüssigkeit?!

Rusça:

Разве Мы не сотворили вас из презренной жидкости

Açıklama:
 
00:00

fece`alnâhü fî ḳarârim mekîn.

Arapça:

فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ

Türkçe:

Onu dayanıklı karargâhta tuttuk.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu sağlam bir yerde oturttuk.

Diyanet Vakfı:

İşte o suyu, sağlam bir yere yerleştirdik.

İngilizce:

The which We placed in a place of rest, firmly fixed,

Fransızca:

que Nous avons placée dans un reposoir sûr, ,

Almanca:

Dann machten WIR sie in einem gefestigten Aufenthaltsort,

Rusça:

и не поместили ее в надежном месте

Açıklama:
 
00:00

ilâ ḳaderim ma`lûm.

Arapça:

إِلَىٰ قَدَرٍ مَّعْلُومٍ

Türkçe:

Bilinen bir ölçüye/süreye kadar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Belli bir süreye kadar.

Diyanet Vakfı:

Belli bir süreye kadar.

İngilizce:

For a period (of gestation), determined (according to need)?

Fransızca:

pour une durée connue ?

Almanca:

bis zu einer bekannten Frist,

Rusça:

до известного срока?

Açıklama:
 
00:00

feḳadernâ. feni`me-lḳâdirûn.

Arapça:

فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ

Türkçe:

Bir ölçüyle yaptık. Ne güzel ölçü koyanlarız biz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Demek ki biçimlendirmişiz. Ne güzel biçimlendireniz biz.

Diyanet Vakfı:

Biz buna güç yetirmişizdir. Ve bizim gücümüz ne büyüktür!

İngilizce:

For We do determine (according to need); for We are the best to determine (things).

Fransızca:

Nous l'avons décrété ainsi et Nous décrétons [tout] de façon parfaite.

Almanca:

so vermochten WIR es. Wie schön ist Der Vermögende!

Rusça:

Мы предопределили меру, и как прекрасно Мы предопределяем!

Açıklama:
 
00:00

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.

Arapça:

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ

Türkçe:

Vay başına o gün, yalanlayanların!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün yalanlayanların vay haline!

Diyanet Vakfı:

O gün (hakikatleri) yalan sayanların vayhaline!

İngilizce:

Ah woe, that Day! to the Rejecters of Truth!

Fransızca:

Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.

Almanca:

Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!

Rusça:

Горе в тот день обвиняющим во лжи!

Açıklama:
 
00:00

elem nec`ali-l'arḍa kifâtâ.

Arapça:

أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا

Türkçe:

Yeri, bir toplanma zemini yapmadık mı?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yeryüzünü bir tokat (toplanma yeri) yapmadık mı?

Diyanet Vakfı:

Biz, yeryüzünü toplanma yeri yapmadık mı?

İngilizce:

Have We not made the earth (as a place) to draw together.

Fransızca:

N'avons-Nous pas fait de la terre un endroit les contenant tous,

Almanca:

Machten WIR die Erde etwa nicht zum Sammelplatz

Rusça:

Разве Мы не сделали землю вместилищем

Açıklama:
 
00:00

aḥyâev veemvâtâ.

Arapça:

أَحْيَاءً وَأَمْوَاتًا

Türkçe:

Diriler bakımından da ölüler bakımından da.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gerek diriler, gerekse ölüler için.

Diyanet Vakfı:

Dirilere ve ölülere.

İngilizce:

The living and the dead,

Fransızca:

les vivants ainsi que les morts ?

Almanca:

von Lebenden und Toten?!

Rusça:

для живых и мертвых?

Açıklama:
 
00:00

vece`alnâ fîhâ ravâsiye şâmiḫâtiv veesḳaynâküm mâen fürâtâ.

Arapça:

وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُم مَّاءً فُرَاتًا

Türkçe:

Orada oturaklı, başını yücelere kaldırmış dağlar oluşturduk. Ve size tatlı bir su içirdik.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Orada yüksek yüksek dağlar oturtup da size bir tatlı su sunmadık mı?

Diyanet Vakfı:

Yeryüzünde haşmetli dağlar yarattık, sizlere tatlı sular içirdik..

İngilizce:

And made therein mountains standing firm, lofty (in stature); and provided for you water sweet (and wholesome)?

Fransızca:

Et n'y avons-Nous pas placé fermement de hautes montagnes ? Et ne vous avons-Nous pas abreuvés d'eau douce ?

Almanca:

Und WIR machten auf ihr hohe befestigende (Berge). Und WIR gaben euch süßes Wasser zu trinken.

Rusça:

Разве Мы не воздвигли на ней незыблемые и высокие горы и не напоили вас пресной водой?

Açıklama:
 
00:00

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.

Arapça:

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ

Türkçe:

Vay haline o gün, yalanlayanların!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün yalanlayanların vay haline!

Diyanet Vakfı:

O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

İngilizce:

Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!

Fransızca:

Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.

Almanca:

Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!

Rusça:

Горе в тот день обвиняющим во лжи!

Açıklama:
 
00:00

inṭaliḳû ilâ mâ küntüm bihî tükeẕẕibûn.

Arapça:

انطَلِقُوا إِلَىٰ مَا كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ

Türkçe:

Haydi, yalanlamakta olduğunuz şeye gidin!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Kıyameti yalanlayanlara şöyle denir): "Haydin gidin o yalanladığınız şeye doğru."

Diyanet Vakfı:

(İnkarcılara o gün şöyle denilir:) yalan sayageldiğiniz azaba doğru gidin!

İngilizce:

(It will be said:) "Depart ye to that which ye used to reject as false!

Fransızca:

Allez vers ce que vous traitiez alors de mensonge !

Almanca:

Geht los zu dem, was ihr abzuleugnen pflegtet.

Rusça:

Ступайте к тому, что вы считали ложью!

Açıklama:

Sayfalar

Al-Mursalat—المرسلات beslemesine abone olun.