Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 233
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1581 233 11 108 12 ۞ وَأَمَّا الَّذِينَ سُعِدُوا فَفِي الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ إِلَّا مَا شَاءَ رَبُّكَ ۖ عَطَاءً غَيْرَ مَجْذُوذٍ veemme-lleẕîne sü`idû fefi-lcenneti ḫâlidîne fîhâ mâ dâmeti-ssemâvâtü vel'arḍu illâ mâ şâe rabbük. `aṭâen gayra mecẕûẕ. Mesud olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, sonsuz bir lütuf olarak, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır. And as for those who were [destined to be] prosperous, they will be in Paradise, abiding therein as long as the heavens and the earth endure, except what your Lord should will - a bestowal uninterrupted. Sayfa 233, Cuz 12, هود, Hud—هود
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 234
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1582 234 11 109 12 فَلَا تَكُ فِي مِرْيَةٍ مِّمَّا يَعْبُدُ هَٰؤُلَاءِ ۚ مَا يَعْبُدُونَ إِلَّا كَمَا يَعْبُدُ آبَاؤُهُم مِّن قَبْلُ ۚ وَإِنَّا لَمُوَفُّوهُمْ نَصِيبَهُمْ غَيْرَ مَنقُوصٍ felâ tekü fî miryetim mimmâ ya`büdü hâülâ'. mâ ya`büdûne illâ kemâ ya`büdü âbâühüm min ḳabl. veinnâ lemüveffûhüm neṣîbehüm gayra menḳûṣ. Bu putperestlerin taptıklarının batıl olduğunda şüphen olmasın; daha önce babalarının tapmış oldukları gibi onlar da taparlar. Onlara paylarını şüphesiz eksiksiz olarak ödeyeceğiz. So do not be in doubt, [O Muhammad], as to what these [polytheists] are worshipping. They worship not except as their fathers worshipped before. And indeed, We will give them their share undiminished. Sayfa 234, Cuz 12, هود, Hud—هود
1583 234 11 110 12 وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيهِ ۚ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ ۚ وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ veleḳad âteynâ mûse-lkitâbe faḫtülife fîh. velevlâ kelimetün sebeḳat mir rabbike leḳuḍiye beynehüm. veinnehüm lefî şekkim minhü mürîbün. And olsun ki, Musa'ya Kitap verdik; onda ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında çoktan hükmedilmiş olurdu. Doğrusu onlar, Kitap'ın Allah katından olduğunda şüphe ve endişe içindedirler. And We had certainly given Moses the Scripture, but it came under disagreement. And if not for a word that preceded from your Lord, it would have been judged between them. And indeed they are, concerning the Qur'an, in disquieting doubt. Sayfa 234, Cuz 12, هود, Hud—هود
1584 234 11 111 12 وَإِنَّ كُلًّا لَّمَّا لَيُوَفِّيَنَّهُمْ رَبُّكَ أَعْمَالَهُمْ ۚ إِنَّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ خَبِيرٌ veinne küllel lemmâ leyüveffiyennehüm rabbüke a`mâlehüm. innehû bimâ ya`melûne ḫabîr. Rabbin, onların işlerinin karşılığını elbette tamamen verecektir. O, şüphesiz, onların yaptıklarını bilir. And indeed, each [of the believers and disbelievers] - your Lord will fully compensate them for their deeds. Indeed, He is Acquainted with what they do. Sayfa 234, Cuz 12, هود, Hud—هود
1585 234 11 112 12 فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْا ۚ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ festeḳim kemâ ümirte vemen tâbe me`ake velâ taṭgav. innehû bimâ ta`melûne beṣîr. Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür. So remain on a right course as you have been commanded, [you] and those who have turned back with you [to Allah], and do not transgress. Indeed, He is Seeing of what you do. Sayfa 234, Cuz 12, هود, Hud—هود
1586 234 11 113 12 وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنصَرُونَ velâ terkenû ile-lleẕîne żalemû fetemessekümü-nnâru vemâ leküm min dûni-llâhi min evliyâe ŝümme lâ tünṣarûn. Haksızlık yapanlara yönelmeyin, yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra, yardım da göremezsiniz. And do not incline toward those who do wrong, lest you be touched by the Fire, and you would not have other than Allah any protectors; then you would not be helped. Sayfa 234, Cuz 12, هود, Hud—هود
1587 234 11 114 12 وَأَقِمِ الصَّلَاةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ ۚ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ۚ ذَٰلِكَ ذِكْرَىٰ لِلذَّاكِرِينَ veeḳimi-ṣṣalâte ṭarafeyi-nnehâri vezülefem mine-lleyl. inne-lḥasenâti yüẕhibne-sseyyiât. ẕâlike ẕikrâ liẕẕâkirîn. Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür. And establish prayer at the two ends of the day and at the approach of the night. Indeed, good deeds do away with misdeeds. That is a reminder for those who remember. Sayfa 234, Cuz 12, هود, Hud—هود
1588 234 11 115 12 وَاصْبِرْ فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ vaṣbir feinne-llâhe lâ yüḍî`u ecra-lmuḥsinîn. Sabret, Allah iyi davrananların ecrini elbette zayi etmez. And be patient, for indeed, Allah does not allow to be lost the reward of those who do good. Sayfa 234, Cuz 12, هود, Hud—هود
1589 234 11 116 12 فَلَوْلَا كَانَ مِنَ الْقُرُونِ مِن قَبْلِكُمْ أُولُو بَقِيَّةٍ يَنْهَوْنَ عَنِ الْفَسَادِ فِي الْأَرْضِ إِلَّا قَلِيلًا مِّمَّنْ أَنجَيْنَا مِنْهُمْ ۗ وَاتَّبَعَ الَّذِينَ ظَلَمُوا مَا أُتْرِفُوا فِيهِ وَكَانُوا مُجْرِمِينَ felevlâ kâne mine-lḳurûni min ḳabliküm ülû beḳiyyetiy yenhevne `ani-lfesâdi fi-l'arḍi illâ ḳalîlem mimmen enceynâ minhüm. vettebe`a-lleẕîne żalemû mâ ütrifû fîhi vekânû mücrimîn. Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri, yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardıklarımız pek azdır. Kendilerine verilen nimete karşı haksızlık edenlere uyanlar ise suçlu oldular. So why were there not among the generations before you those of enduring discrimination forbidding corruption on earth - except a few of those We saved from among them? But those who wronged pursued what luxury they were given therein, and they were criminals. Sayfa 234, Cuz 12, هود, Hud—هود
1590 234 11 117 12 وَمَا كَانَ رَبُّكَ لِيُهْلِكَ الْقُرَىٰ بِظُلْمٍ وَأَهْلُهَا مُصْلِحُونَ vemâ kâne rabbüke liyühlike-lḳurâ biżulmiv veehlühâ muṣliḥûn. Rabbin, kasabaların halkı ıslah olmuşken, haksız yere onları yok etmez. And your Lord would not have destroyed the cities unjustly while their people were reformers. Sayfa 234, Cuz 12, هود, Hud—هود
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 235
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1591 235 11 118 12 وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَجَعَلَ النَّاسَ أُمَّةً وَاحِدَةً ۖ وَلَا يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ velev şâe rabbüke lece`ale-nnâse ümmetev vâḥidetev velâ yezâlûne muḫtelifîn. Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Fakat, Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala ayrılıktadırlar, esasen onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin "And olsun ki cehennemi hep insan ve cin ile dolduracağım" sözü yerine gelmiştir. And if your Lord had willed, He could have made mankind one community; but they will not cease to differ. Sayfa 235, Cuz 12, هود, Hud—هود
1592 235 11 119 12 إِلَّا مَن رَّحِمَ رَبُّكَ ۚ وَلِذَٰلِكَ خَلَقَهُمْ ۗ وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ illâ mer raḥime rabbük. veliẕâlike ḫaleḳahüm. vetemmet kelimetü rabbike leemleenne cehenneme mine-lcinneti vennâsi ecme`în. Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Fakat, Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala ayrılıktadırlar, esasen onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin "And olsun ki cehennemi hep insan ve cin ile dolduracağım" sözü yerine gelmiştir. Except whom your Lord has given mercy, and for that He created them. But the word of your Lord is to be fulfilled that, "I will surely fill Hell with jinn and men all together." Sayfa 235, Cuz 12, هود, Hud—هود
1593 235 11 120 12 وَكُلًّا نَّقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنبَاءِ الرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِهِ فُؤَادَكَ ۚ وَجَاءَكَ فِي هَٰذِهِ الْحَقُّ وَمَوْعِظَةٌ وَذِكْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ veküllen neḳuṣṣu `aleyke min embâi-rrusüli mâ nüŝebbitü bihî füâdek. vecâeke fî hâẕihi-lḥaḳḳu vemev`iżatüv veẕikrâ lilmü'minîn. Peygamberlerin başlarından geçenlerden, sana anlattığımız her şey, senin gönlünü pekiştirmemizi sağlar; sana bu belgelerle gerçek; inananlara da öğüt ve hatırlatma gelmiştir. And each [story] We relate to you from the news of the messengers is that by which We make firm your heart. And there has come to you, in this, the truth and an instruction and a reminder for the believers. Sayfa 235, Cuz 12, هود, Hud—هود
1594 235 11 121 12 وَقُل لِّلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنَّا عَامِلُونَ veḳul lilleẕîne lâ yü'minûne-`melû `alâ mekânetiküm. innâ `âmilûn. İnanmayanlara: "Durumunuzun gerektirdiğini yapın, doğrusu biz de yapıyoruz; bekleyin, biz de bekliyoruz" de. And say to those who do not believe, "Work according to your position; indeed, we are working. Sayfa 235, Cuz 12, هود, Hud—هود
1595 235 11 122 12 وَانتَظِرُوا إِنَّا مُنتَظِرُونَ venteżirû. innâ münteżirûn. İnanmayanlara: "Durumunuzun gerektirdiğini yapın, doğrusu biz de yapıyoruz; bekleyin, biz de bekliyoruz" de. And wait, indeed, we are waiting." Sayfa 235, Cuz 12, هود, Hud—هود
1596 235 11 123 12 وَلِلَّهِ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِلَيْهِ يُرْجَعُ الْأَمْرُ كُلُّهُ فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِ ۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ velillâhi gaybü-ssemâvâti vel'arḍi veileyhi yürce`u-l'emru küllühû fa`büdhü vetevekkel `aleyh. vemâ rabbüke bigâfilin `ammâ ta`melûn. Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Bütün işler O'na döndürülür. Öyleyse O'na kulluk et, O'na güven. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir. And to Allah belong the unseen [aspects] of the heavens and the earth and to Him will be returned the matter, all of it, so worship Him and rely upon Him. And your Lord is not unaware of that which you do. Sayfa 235, Cuz 12, هود, Hud—هود
1597 235 12 1 12 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الر ۚ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ elif-lâm-râ. tilke âyâtü-lkitâbi-lmübîn. Elif, Lam, Ra. Bunlar, gerçeği açıklayan Kitap'ın ayetleridir. Alif, Lam, Ra. These are the verses of the clear Book. Sayfa 235, Cuz 12, يوسف, Yusuf-- يوسف
1598 235 12 2 12 إِنَّا أَنزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ innâ enzelnâhü ḳur'ânen `arabiyyel le`alleküm ta`ḳilûn. Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kuran olarak indirdik. Indeed, We have sent it down as an Arabic Qur'an that you might understand. Sayfa 235, Cuz 12, يوسف, Yusuf-- يوسف
1599 235 12 3 12 نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَا أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ هَٰذَا الْقُرْآنَ وَإِن كُنتَ مِن قَبْلِهِ لَمِنَ الْغَافِلِينَ naḥnü neḳuṣṣu `aleyke aḥsene-lḳaṣaṣi bimâ evḥaynâ ileyke hâẕe-lḳur'ân. vein künte min ḳablihî lemine-lgâfilîn. Biz bu Kuran'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz.. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin. We relate to you, [O Muhammad], the best of stories in what We have revealed to you of this Qur'an although you were, before it, among the unaware. Sayfa 235, Cuz 12, يوسف, Yusuf-- يوسف
1600 235 12 4 12 إِذْ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَأَيْتُهُمْ لِي سَاجِدِينَ iẕ ḳâle yûsüfü liebîhi yâ ebeti innî raeytü eḥade `aşera kevkebev veşşemse velḳamera raeytühüm lî sâcidîn. Yusuf babasına: "Babacığım! "Rüyamda onbir yıldız, güneş ve ayın bana secde ettiklerini gördüm" demişti. [Of these stories mention] when Joseph said to his father, "O my father, indeed I have seen [in a dream] eleven stars and the sun and the moon; I saw them prostrating to me." Sayfa 235, Cuz 12, يوسف, Yusuf-- يوسف

Sayfalar

CSV