Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 222
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1481 222 11 8 12 وَلَئِنْ أَخَّرْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِلَىٰ أُمَّةٍ مَّعْدُودَةٍ لَّيَقُولُنَّ مَا يَحْبِسُهُ ۗ أَلَا يَوْمَ يَأْتِيهِمْ لَيْسَ مَصْرُوفًا عَنْهُمْ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ velein eḫḫarnâ `anhümü-l`aẕâbe ilâ ümmetim ma`dûdetil leyeḳûlünne mâ yaḥbisüh. elâ yevme ye'tîhim leyse maṣrûfen `anhüm veḥâḳa bihim mâ kânû bihî yestehziûn. And olsun ki, onların azabını sayılı bir süreye kadar ertelesek, "Onu alıkoyan nedir?" derler. Bilin ki, onlara azab geldiği gün, artık geri çevrilmez; alaya aldıkları şey onları mahvedecektir. And if We hold back from them the punishment for a limited time, they will surely say, "What detains it?" Unquestionably, on the Day it comes to them, it will not be averted from them, and they will be enveloped by what they used to ridicule. Sayfa 222, Cuz 12, هود, Hud—هود
1482 222 11 9 12 وَلَئِنْ أَذَقْنَا الْإِنسَانَ مِنَّا رَحْمَةً ثُمَّ نَزَعْنَاهَا مِنْهُ إِنَّهُ لَيَئُوسٌ كَفُورٌ velein eẕaḳne-l'insâne minnâ raḥmeten ŝümme neza`nâhâ minh. innehû leyeûsün kefûr. And olsun ki, insana nimetimizi tattırır sonra onu ondan çekip alırsak, o şüphesiz umutsuz bir nanköre döner. And if We give man a taste of mercy from Us and then We withdraw it from him, indeed, he is despairing and ungrateful. Sayfa 222, Cuz 12, هود, Hud—هود
1483 222 11 10 12 وَلَئِنْ أَذَقْنَاهُ نَعْمَاءَ بَعْدَ ضَرَّاءَ مَسَّتْهُ لَيَقُولَنَّ ذَهَبَ السَّيِّئَاتُ عَنِّي ۚ إِنَّهُ لَفَرِحٌ فَخُورٌ velein eẕaḳnâhü na`mâe ba`de ḍarrâe messethü leyeḳûlenne ẕehebe-sseyyiâtü `annî. innehû leferiḥun feḫûr. Başına gelen sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak, "Musibetler başımdan gitti" der; doğrusu o, şımarıp böbürlenen biridir. But if We give him a taste of favor after hardship has touched him, he will surely say, "Bad times have left me." Indeed, he is exultant and boastful - Sayfa 222, Cuz 12, هود, Hud—هود
1484 222 11 11 12 إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ ille-lleẕîne ṣaberû ve`amilu-ṣṣâliḥâti. ülâike lehüm magfiratüv veecrun kebîr. Bunların dışında, sabredip iyi işler işleyen kimseler, işte onlara mağfiret ve büyük ecir vardır. Except for those who are patient and do righteous deeds; those will have forgiveness and great reward. Sayfa 222, Cuz 12, هود, Hud—هود
1485 222 11 12 12 فَلَعَلَّكَ تَارِكٌ بَعْضَ مَا يُوحَىٰ إِلَيْكَ وَضَائِقٌ بِهِ صَدْرُكَ أَن يَقُولُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ كَنزٌ أَوْ جَاءَ مَعَهُ مَلَكٌ ۚ إِنَّمَا أَنتَ نَذِيرٌ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ fele`alleke târiküm ba`ḍa mâ yûḥâ ileyke veḍâiḳum bihî ṣadruke ey yeḳûlû levlâ ünzile `aleyhi kenzün ev câe me`ahû melek. innemâ ente neẕîr. vellâhü `alâ külli şey'iv vekîl. Putperestlerin: "Ona bir hazine indirilmeli veya yanında bir melek gelmeli değil miydi?" demelerinden senin kalbin daralır ve belki de sana vahyolunanın bir kısmını terkedecek olursun. Sen ancak bir uyarıcısın, Allah her şeye vekildir. Then would you possibly leave [out] some of what is revealed to you, or is your breast constrained by it because they say, "Why has there not been sent down to him a treasure or come with him an angel?" But you are only a warner. And Allah is Disposer of all things. Sayfa 222, Cuz 12, هود, Hud—هود
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 223
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1486 223 11 13 12 أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ ۖ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِّثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ اللَّهِ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ em yeḳûlûne-fterâh. ḳul fe'tû bi`aşri süverim miŝlihî müfterayâtiv ved`û meni-steṭa`tüm min dûni-llâhi in küntüm ṣâdiḳîn. Senin için: "Onu uydurdu" diyorlar, öyle mi? De ki: "Öyleyse onun surelerine benzer uydurma on sure meydana getirin, iddianızda samimi iseniz, Allah'tan başka çağırabileceklerinizi de çağırın." Or do they say, "He invented it"? Say, "Then bring ten surahs like it that have been invented and call upon [for assistance] whomever you can besides Allah, if you should be truthful." Sayfa 223, Cuz 12, هود, Hud—هود
1487 223 11 14 12 فَإِلَّمْ يَسْتَجِيبُوا لَكُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا أُنزِلَ بِعِلْمِ اللَّهِ وَأَن لَّا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ فَهَلْ أَنتُم مُّسْلِمُونَ feillem yestecîbû leküm fa`lemû ennemâ ünzile bi`ilmi-llâhi veel lâ ilâhe illâ hû. fehel entüm müslimûn. Söylediğinizi yapamazlarsa, bilin ki o, ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir. O'ndan başka tanrı yoktur, artık müslümansınız değil mi? And if they do not respond to you - then know that the Qur'an was revealed with the knowledge of Allah and that there is no deity except Him. Then, would you [not] be Muslims? Sayfa 223, Cuz 12, هود, Hud—هود
1488 223 11 15 12 مَن كَانَ يُرِيدُ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا نُوَفِّ إِلَيْهِمْ أَعْمَالَهُمْ فِيهَا وَهُمْ فِيهَا لَا يُبْخَسُونَ men kâne yürîdü-lḥayâte-ddünyâ vezînetehâ nüveffi ileyhim a`mâlehüm fîhâ vehüm fîhâ lâ yübḫasûn. Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenlere, orada işlediklerinin karşılığını tastamam veririz; onlar orada bir eksikliğe de uğratılmazlar. Whoever desires the life of this world and its adornments - We fully repay them for their deeds therein, and they therein will not be deprived. Sayfa 223, Cuz 12, هود, Hud—هود
1489 223 11 16 12 أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الْآخِرَةِ إِلَّا النَّارُ ۖ وَحَبِطَ مَا صَنَعُوا فِيهَا وَبَاطِلٌ مَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ ülâike-lleẕîne leyse lehüm fi-l'âḫirati ille-nnâr. veḥabiṭa mâ ṣane`û fîhâ vebâṭilüm mâ kânû ya`melûn. İşte ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler orada boşa gitmiştir. Zaten yapmakta oldukları da batıldır. Those are the ones for whom there is not in the Hereafter but the Fire. And lost is what they did therein, and worthless is what they used to do. Sayfa 223, Cuz 12, هود, Hud—هود
1490 223 11 17 12 أَفَمَن كَانَ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّهِ وَيَتْلُوهُ شَاهِدٌ مِّنْهُ وَمِن قَبْلِهِ كِتَابُ مُوسَىٰ إِمَامًا وَرَحْمَةً ۚ أُولَٰئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ ۚ وَمَن يَكْفُرْ بِهِ مِنَ الْأَحْزَابِ فَالنَّارُ مَوْعِدُهُ ۚ فَلَا تَكُ فِي مِرْيَةٍ مِّنْهُ ۚ إِنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ efemen kâne `alâ beyyinetim mir rabbihî veyetlûhü şâhidüm minhü vemin ḳablihî kitâbü mûsâ imâmev veraḥmeh. ülâike yü'minûne bih. vemey yekfür bihî mine-l'aḥzâbi felnâru mev`idüh. felâ tekü fî miryetim minhü innehü-lḥaḳḳu mir rabbike velâkinne ekŝera-nnâsi lâ yü'minûn. Rabbinin katından bir belgesi ve onun arkasından da bir şahidi olanlar, önlerinde de Musa'nın Kitap'ı önder ve rahmet olarak bulunanlardır ki, işte onlar Kuran'a inanırlar. Hangi topluluk onu inkar ederse yeri ateştir; senin de bundan şüphen olmasın. Doğrusu o, Rabbinden bir gerçektir, fakat insanların çoğu inanmazlar. So is one who [stands] upon a clear evidence from his Lord [like the aforementioned]? And a witness from Him follows it, and before it was the Scripture of Moses to lead and as mercy. Those [believers in the former revelations] believe in the Qur'an. But whoever disbelieves in it from the [various] factions - the Fire is his promised destination. So be not in doubt about it. Indeed, it is the truth from your Lord, but most of the people do not believe. Sayfa 223, Cuz 12, هود, Hud—هود
1491 223 11 18 12 وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا ۚ أُولَٰئِكَ يُعْرَضُونَ عَلَىٰ رَبِّهِمْ وَيَقُولُ الْأَشْهَادُ هَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَىٰ رَبِّهِمْ ۚ أَلَا لَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ vemen ażlemü mimmeni-fterâ `ale-llâhi keẕibâ. ülâike yü`raḍûne `alâ rabbihim veyeḳûlü-l'eşhâdü hâülâi-lleẕîne keẕebû `alâ rabbihim. elâ la`netü-llâhi `ale-żżâlimîn. Yalan söyleyerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır? İşte bunlar Rablerine götürülürler ve şahidler: "Rablerine yalan söyleyenler bunlardır" derler. Bilin ki Allah'ın laneti haksızlık yapanlaradır. And who is more unjust than he who invents a lie about Allah? Those will be presented before their Lord, and the witnesses will say, "These are the ones who lied against their Lord." Unquestionably, the curse of Allah is upon the wrongdoers. Sayfa 223, Cuz 12, هود, Hud—هود
1492 223 11 19 12 الَّذِينَ يَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا وَهُم بِالْآخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ elleẕîne yeṣuddûne `an sebîli-llâhi veyebgûnehâ `ivecâ. vehüm bil'âḫirati hüm kâfirûn. Bunlar Allah'ın yolundan alıkorlar ve o yolu eğriltmeğe çalışırlar; işte onlar ahireti inkar edenlerdir. Who averted [people] from the way of Allah and sought to make it [seem] deviant while they, concerning the Hereafter, were disbelievers. Sayfa 223, Cuz 12, هود, Hud—هود
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 224
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1493 224 11 20 12 أُولَٰئِكَ لَمْ يَكُونُوا مُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَمَا كَانَ لَهُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ۘ يُضَاعَفُ لَهُمُ الْعَذَابُ ۚ مَا كَانُوا يَسْتَطِيعُونَ السَّمْعَ وَمَا كَانُوا يُبْصِرُونَ ülâike lem yekûnû mü`cizîne fi-l'arḍi vemâ kâne lehüm min dûni-llâhi min evliyâ'. yüḍâ`afü lehümü-l`aẕâb. mâ kânû yesteṭî`ûne-ssem`a vemâ kânû yübṣirûn. Bunlar yeryüzünde Allah'ı aciz bırakamazlar. Allah'dan başka kendilerini kurtaracak dostları da yoktur. Azab onlara kat kat verilir; işitemezler ve göremezlerdi. Those were not causing failure [to Allah] on earth, nor did they have besides Allah any protectors. For them the punishment will be multiplied. They were not able to hear, nor did they see. Sayfa 224, Cuz 12, هود, Hud—هود
1494 224 11 21 12 أُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَفْتَرُونَ ülâike-lleẕîne ḫasirû enfüsehüm veḍalle `anhüm mâ kânû yefterûn. İşte bunlar kendilerine yazık edenlerdir. Uydurdukları putlar da onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. Those are the ones who will have lost themselves, and lost from them is what they used to invent. Sayfa 224, Cuz 12, هود, Hud—هود
1495 224 11 22 12 لَا جَرَمَ أَنَّهُمْ فِي الْآخِرَةِ هُمُ الْأَخْسَرُونَ lâ cerame ennehüm fi-l'âḫirati hümü-l'aḫserûn. Ahirette en çok kayba uğrayacaklar şüphesiz bunlardır. Assuredly, it is they in the Hereafter who will be the greatest losers. Sayfa 224, Cuz 12, هود, Hud—هود
1496 224 11 23 12 إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ ۖ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti veaḫbetû ilâ rabbihim ülâike aṣḥâbü-lcenneh. hüm fîhâ ḫâlidûn. Doğrusu inanan ve yararlı iş yapanlar ve Rablerine boyun eğenler, işte onlar cennetliklerdir; orada temellidirler. Indeed, they who have believed and done righteous deeds and humbled themselves to their Lord - those are the companions of Paradise; they will abide eternally therein. Sayfa 224, Cuz 12, هود, Hud—هود
1497 224 11 24 12 ۞ مَثَلُ الْفَرِيقَيْنِ كَالْأَعْمَىٰ وَالْأَصَمِّ وَالْبَصِيرِ وَالسَّمِيعِ ۚ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا ۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ meŝelü-lferîḳayni kel'a`mâ vel'eṣammi velbeṣîri vessemî`. hel yesteviyâni meŝelâ. efelâ teẕekkerûn. Bu iki zümrenin durumu, kör ve sağır kimse ile gören ve işiten kimsenin durumuna benzer. Durumları hiç eşit olabilir mi? İbret almıyor musunuz? The example of the two parties is like the blind and deaf, and the seeing and hearing. Are they equal in comparison? Then, will you not remember? Sayfa 224, Cuz 12, هود, Hud—هود
1498 224 11 25 12 وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ إِنِّي لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ veleḳad erselnâ nûḥan ilâ ḳavmih. innî leküm neẕîrum mübîn. And olsun ki biz Nuh'u kendi milletine gönderdik; "Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım; Allah'tan başkasına kulluk etmeyin; doğrusu ben hakkınızda can yakıcı bir günün azabından korkuyorum" dedi. And We had certainly sent Noah to his people, [saying], "Indeed, I am to you a clear warner Sayfa 224, Cuz 12, هود, Hud—هود
1499 224 11 26 12 أَن لَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ ۖ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ أَلِيمٍ el lâ ta`büdû ille-llâh. innî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmin elîm. And olsun ki biz Nuh'u kendi milletine gönderdik; "Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım; Allah'tan başkasına kulluk etmeyin; doğrusu ben hakkınızda can yakıcı bir günün azabından korkuyorum" dedi. That you not worship except Allah. Indeed, I fear for you the punishment of a painful day." Sayfa 224, Cuz 12, هود, Hud—هود
1500 224 11 27 12 فَقَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِن قَوْمِهِ مَا نَرَاكَ إِلَّا بَشَرًا مِّثْلَنَا وَمَا نَرَاكَ اتَّبَعَكَ إِلَّا الَّذِينَ هُمْ أَرَاذِلُنَا بَادِيَ الرَّأْيِ وَمَا نَرَىٰ لَكُمْ عَلَيْنَا مِن فَضْلٍ بَلْ نَظُنُّكُمْ كَاذِبِينَ feḳâle-lmeleü-lleẕîne keferû min ḳavmihî mâ nerâke illâ beşeram miŝlenâ vemâ nerâke-ttebe`ake ille-lleẕîne hüm erâẕilünâ bâdiye-rra'y. vemâ nerâ leküm `aleynâ min faḍlim bel neżunnüküm kâẕibîn. Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Daha başlangıçta, sana bizim ayak takımı dışında kimsenin uyduğunu görmüyoruz. Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktur; biz sizi yalancı sanıyoruz" dediler. So the eminent among those who disbelieved from his people said, "We do not see you but as a man like ourselves, and we do not see you followed except by those who are the lowest of us [and] at first suggestion. And we do not see in you over us any merit; rather, we think you are liars." Sayfa 224, Cuz 12, هود, Hud—هود

Sayfalar

CSV