ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
4321 | 488 | 42 | 49 | 25 | لِّلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ ۚ يَهَبُ لِمَن يَشَاءُ إِنَاثًا وَيَهَبُ لِمَن يَشَاءُ الذُّكُورَ | lillâhi mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. yaḫlüḳu mâ yeşâ'. yehebü limey yeşâü inâŝev veyehebü limey yeşâü-ẕẕükûra. | Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Dilediğini yaratır, dilediğine kız çocuk, dilediğine de erkek çocuk verir. | To Allah belongs the dominion of the heavens and the earth; He creates what he wills. He gives to whom He wills female [children], and He gives to whom He wills males. | Sayfa 488, Cuz 25, الشورى, Ash-Shura—الشورى |
4322 | 488 | 42 | 50 | 25 | أَوْ يُزَوِّجُهُمْ ذُكْرَانًا وَإِنَاثًا ۖ وَيَجْعَلُ مَن يَشَاءُ عَقِيمًا ۚ إِنَّهُ عَلِيمٌ قَدِيرٌ | ev yüzevvicühüm ẕükrânev veinâŝâ. veyec`alü mey yeşâü `aḳîmâ. innehû `alîmün ḳadîr. | Yahut hem kız hem erkek çocuk verir, dilediğini de kısır kılar. O, bilendir, her şeye Kadir'dir. | Or He makes them [both] males and females, and He renders whom He wills barren. Indeed, He is Knowing and Competent. | Sayfa 488, Cuz 25, الشورى, Ash-Shura—الشورى |
4323 | 488 | 42 | 51 | 25 | ۞ وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِن وَرَاءِ حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاءُ ۚ إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ | vemâ kâne libeşerin ey yükellimehü-llâhü illâ vaḥyen ev miv verâi ḥicâbin ev yürsile rasûlen feyûḥiye biiẕnihî mâ yeşâ'. innehû `aliyyün ḥakîm. | Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderir; izniyle, dilediğini vahyeder. Doğrusu O yücedir, Hakim'dir. | And it is not for any human being that Allah should speak to him except by revelation or from behind a partition or that He sends a messenger to reveal, by His permission, what He wills. Indeed, He is Most High and Wise. | Sayfa 488, Cuz 25, الشورى, Ash-Shura—الشورى |
ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
4324 | 489 | 42 | 52 | 25 | وَكَذَٰلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا ۚ مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَٰكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَن نَّشَاءُ مِنْ عِبَادِنَا ۚ وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ | vekeẕâlike evḥaynâ ileyke rûḥam min emrinâ. mâ künte tedrî me-lkitâbü vele-l'îmânü velâkin ce`alnâhü nûran nehdî bihî men neşâü min `ibâdinâ. veinneke letehdî ilâ ṣirâṭim müsteḳîm. | İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de insanlara, göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner. | And thus We have revealed to you an inspiration of Our command. You did not know what is the Book or [what is] faith, but We have made it a light by which We guide whom We will of Our servants. And indeed, [O Muhammad], you guide to a straight path - | Sayfa 489, Cuz 25, الشورى, Ash-Shura—الشورى |
4325 | 489 | 42 | 53 | 25 | صِرَاطِ اللَّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ أَلَا إِلَى اللَّهِ تَصِيرُ الْأُمُورُ | ṣirâṭi-llâhi-lleẕî lehû mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. elâ ile-llâhi teṣîru-l'ümûr. | İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de insanlara, göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner. | The path of Allah, to whom belongs whatever is in the heavens and whatever is on the earth. Unquestionably, to Allah do [all] matters evolve. | Sayfa 489, Cuz 25, الشورى, Ash-Shura—الشورى |
4326 | 489 | 43 | 1 | 25 | بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ حم | ḥâ-mîm. | Ha, Mim, | Ha, Meem. | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4327 | 489 | 43 | 2 | 25 | وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ | velkitâbi-lmübîn. | Apaçık Kitap'a and olsun ki, akledesiniz diye Kuran'ı Arapça okunan bir Kitap kılmışızdır. | By the clear Book, | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4328 | 489 | 43 | 3 | 25 | إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ | innâ ce`alnâhü ḳur'ânen `arabiyyel le`alleküm ta`ḳilûn. | Apaçık Kitap'a and olsun ki, akledesiniz diye Kuran'ı Arapça okunan bir Kitap kılmışızdır. | Indeed, We have made it an Arabic Qur'an that you might understand. | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4329 | 489 | 43 | 4 | 25 | وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ | veinnehû fî ümmi-lkitâbi ledeynâ le`aliyyün ḥakîm. | Şüphesiz o, Bizim katımızda Ana Kitap'ta mevcut, yüce ve hikmet dolu bir Kitap'dır. | And indeed it is, in the Mother of the Book with Us, exalted and full of wisdom. | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4330 | 489 | 43 | 5 | 25 | أَفَنَضْرِبُ عَنكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَن كُنتُمْ قَوْمًا مُّسْرِفِينَ | efenaḍribü `ankümü-ẕẕikra ṣafḥan en küntüm ḳavmem müsrifîn. | Ey inkarcılar! Aşırı giden kimselersiniz diye sizi Kuran'la uyarmaktan vaz mı geçelim? | Then should We turn the message away, disregarding you, because you are a transgressing people? | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4331 | 489 | 43 | 6 | 25 | وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِن نَّبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ | vekem erselnâ min nebiyyin fi-l'evvelîn. | Öncekilere nice peygamberler göndermişizdir. | And how many a prophet We sent among the former peoples, | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4332 | 489 | 43 | 7 | 25 | وَمَا يَأْتِيهِم مِّن نَّبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ | vemâ ye'tîhim min nebiyyin illâ kânû bihî yestehziûn. | Kendilerine gelen her peygamberi onlar mutlaka alaya alırlardı. | But there would not come to them a prophet except that they used to ridicule him. | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4333 | 489 | 43 | 8 | 25 | فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُم بَطْشًا وَمَضَىٰ مَثَلُ الْأَوَّلِينَ | feehleknâ eşedde minhüm baṭşev vemeḍâ meŝelü-l'evvelîn. | Bunun için Biz de, bunlardan daha kuvvetli olanları yok etmişizdir. Öncekilere dair nice misaller geçmiştir. | And We destroyed greater than them in [striking] power, and the example of the former peoples has preceded. | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4334 | 489 | 43 | 9 | 25 | وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ | velein seeltehüm men ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa leyeḳûlünne ḫaleḳahünne-l`azîzü-l`alîm. | And olsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, "Onları güçlü olan, her şeyi bilen yaratmıştır" derler. | And if you should ask them, "Who has created the heavens and the earth?" they would surely say, "They were created by the Exalted in Might, the Knowing." | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4335 | 489 | 43 | 10 | 25 | الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَّعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ | elleẕî ce`ale lekümü-l'arḍa mehdev vece`ale leküm fîhâ sübülel le`alleküm tehtedûn. | O, size yeri beşik kılmış ve orada, doğru gidesiniz diye yollar var etmiştir. | [The one] who has made for you the earth a bed and made for you upon it roads that you might be guided | Sayfa 489, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
4336 | 490 | 43 | 11 | 25 | وَالَّذِي نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَنشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَّيْتًا ۚ كَذَٰلِكَ تُخْرَجُونَ | velleẕî nezzele mine-ssemâi mâem biḳader. feenşernâ bihî beldetem meytâ. keẕâlike tuḫracûn. | O, suyu gökten bir ölçüye göre indirir. Biz onunla ölü memleketi diriltiriz. İşte siz de böyle diriltileceksiniz. | And who sends down rain from the sky in measured amounts, and We revive thereby a dead land - thus will you be brought forth - | Sayfa 490, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4337 | 490 | 43 | 12 | 25 | وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ | velleẕî ḫaleḳa-l'ezvâce küllehâ vece`ale leküm mine-lfülki vel'en`âmi mâ terkebûn. | Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir. | And who created the species, all of them, and has made for you of ships and animals those which you mount. | Sayfa 490, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4338 | 490 | 43 | 13 | 25 | لِتَسْتَوُوا عَلَىٰ ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ | litestevû `alâ żuhûrihî ŝümme teẕkürû ni`mete rabbiküm iẕe-steveytüm `aleyhi veteḳûlû sübḥâne-lleẕî seḫḫara lenâ hâẕâ vemâ künnâ lehû muḳrinîn. | Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir. | That you may settle yourselves upon their backs and then remember the favor of your Lord when you have settled upon them and say. "Exalted is He who has subjected this to us, and we could not have [otherwise] subdued it. | Sayfa 490, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4339 | 490 | 43 | 14 | 25 | وَإِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ | veinnâ ilâ rabbinâ lemünḳalibûn. | Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir. | And indeed we, to our Lord, will [surely] return." | Sayfa 490, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |
4340 | 490 | 43 | 15 | 25 | وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا ۚ إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ مُّبِينٌ | vece`alû lehû min `ibâdihî cüz'â. inne-l'insâne lekefûrum mübîn. | Ama inkarcılar O'na çocuk isnat ettiler. İnsan gerçekten apaçık nankördür. | But they have attributed to Him from His servants a portion. Indeed, man is clearly ungrateful. | Sayfa 490, Cuz 25, الزخرف, Az-Zukhruf-- الزخرف |