Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 463
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
4101 463 39 43 24 أَمِ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ شُفَعَاءَ ۚ قُلْ أَوَلَوْ كَانُوا لَا يَمْلِكُونَ شَيْئًا وَلَا يَعْقِلُونَ emi-tteḫaẕû min dûni-llâhi şüfe`â'. ḳul evelev kânû lâ yemlikûne şey'ev velâ ya`ḳilûn. Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Onlar bir şeye sahip olmadıkları, akıl da edemedikleri halde mi şefaat edecekler?" Or have they taken other than Allah as intercessors? Say, "Even though they do not possess [power over] anything, nor do they reason?" Sayfa 463, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4102 463 39 44 24 قُل لِّلَّهِ الشَّفَاعَةُ جَمِيعًا ۖ لَّهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ḳul lillâhi-şşefâ`atü cemî`â. lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. ŝümme ileyhi türce`ûn. De ki: "Bütün şefaat Allah'ın iznine bağlıdır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döneceksiniz." Say, "To Allah belongs [the right to allow] intercession entirely. To Him belongs the dominion of the heavens and the earth. Then to Him you will be returned." Sayfa 463, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4103 463 39 45 24 وَإِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَحْدَهُ اشْمَأَزَّتْ قُلُوبُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ ۖ وَإِذَا ذُكِرَ الَّذِينَ مِن دُونِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ veiẕâ ẕükira-llâhü vaḥdehü-şmeezzet ḳulûbü-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati. veiẕâ ẕükira-lleẕîne min dûnihî iẕâ hüm yestebşirûn. Allah tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbleri nefretle çarpar, ama Allah'tan başka putlar anıldığı zaman hemen yüzleri güler. And when Allah is mentioned alone, the hearts of those who do not believe in the Hereafter shrink with aversion, but when those [worshipped] other than Him are mentioned, immediately they rejoice. Sayfa 463, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4104 463 39 46 24 قُلِ اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي مَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ ḳuli-llâhümme fâṭira-ssemâvâti vel'arḍi `âlime-lgaybi veşşehâdeti ente taḥkümü beyne `ibâdike fîmâ kânû fîhi yaḫtelifûn. De ki: "Ey göklerin, yerin yaratanı, görülmeyeni ve görüleni bilen Allah'ım! Kullarının ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında Sen hükmedeceksin." Say, "O Allah, Creator of the heavens and the earth, Knower of the unseen and the witnessed, You will judge between your servants concerning that over which they used to differ." Sayfa 463, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4105 463 39 47 24 وَلَوْ أَنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لَافْتَدَوْا بِهِ مِن سُوءِ الْعَذَابِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۚ وَبَدَا لَهُم مِّنَ اللَّهِ مَا لَمْ يَكُونُوا يَحْتَسِبُونَ velev enne lilleẕîne żalemû mâ fi-l'arḍi cemî`av vemiŝlehû me`ahû leftedev bihî min sûi-l`aẕâbi yevme-lḳiyâmeh. vebedâ lehüm mine-llâhi mâ lem yekûnû yaḥtesibûn. Yeryüzünde olanların hepsi ve bir misli daha zalimlerin olmuş olsa, kıyamet günündeki kötü azap için fidye verseler kabul edilmez. Allah katından onlara, hiç hesaplamadıkları şeyler beliriverir. And if those who did wrong had all that is in the earth entirely and the like of it with it, they would [attempt to] ransom themselves thereby from the worst of the punishment on the Day of Resurrection. And there will appear to them from Allah that which they had not taken into account. Sayfa 463, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 464
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
4106 464 39 48 24 وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ vebedâ lehüm seyyietü mâ kesebû veḥâḳa bihim mâ kânû bihî yestehziûn. Onlara, işledikleri kötü şeyler belli olur; alaya aldıkları şeyler de kendilerini çepeçevre sarar. And there will appear to them the evils they had earned, and they will be enveloped by what they used to ridicule. Sayfa 464, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4107 464 39 49 24 فَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ ضُرٌّ دَعَانَا ثُمَّ إِذَا خَوَّلْنَاهُ نِعْمَةً مِّنَّا قَالَ إِنَّمَا أُوتِيتُهُ عَلَىٰ عِلْمٍ ۚ بَلْ هِيَ فِتْنَةٌ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ feiẕâ messe-l'insâne ḍurrun de`ânâ. ŝümme iẕâ ḫavvelnâhü ni`metem minnâ ḳâle innemâ ûtîtühû `alâ `ilm. bel hiye fitnetüv velâkinne ekŝerahüm lâ ya`lemûn. İnsanın başına bir sıkıntı gelince Bize yalvarır. Sonra katımızdan ona bir nimet verdiğimiz zaman: "Bu bana bilgimden dolayı verilmiştir" der. Hayır; o bir imtihandır, fakat çokları bilmezler. And when adversity touches man, he calls upon Us; then when We bestow on him a favor from Us, he says, "I have only been given it because of [my] knowledge." Rather, it is a trial, but most of them do not know. Sayfa 464, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4108 464 39 50 24 قَدْ قَالَهَا الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَمَا أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ ḳad ḳâlehe-lleẕîne min ḳablihim femâ agnâ `anhüm mâ kânû yeksibûn. Bunu onlardan öncekiler de söylemişti, ama kazandıkları şeyler onlara fayda vermedi. Those before them had already said it, but they were not availed by what they used to earn. Sayfa 464, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4109 464 39 51 24 فَأَصَابَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا ۚ وَالَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ هَٰؤُلَاءِ سَيُصِيبُهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا وَمَا هُم بِمُعْجِزِينَ feeṣâbehüm seyyietü mâ kesebû. velleẕîne żalemû min hâülâi seyüṣîbühüm seyyietü mâ kesebû vemâ hüm bimü`cizîn. Bunun için, işledikleri kötülükler başlarına geldi. Bunlar içinde zulmedenlerin de kazandıkları kötülükler başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı aciz bırakamazlar. And the evil consequences of what they earned struck them. And those who have wronged of these [people] will be afflicted by the evil consequences of what they earned; and they will not cause failure. Sayfa 464, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4110 464 39 52 24 أَوَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاءُ وَيَقْدِرُ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ evelem ya`lemû enne-llâhe yebsüṭu-rrizḳa limey yeşâü veyaḳdir. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yü'minûn. Allah'ın rızkı dilediğine yaydığını ve kısıp bir ölçüye göre verdiğini bilmezler mi? Doğrusu bunda, inanan kimseler için dersler vardır. Do they not know that Allah extends provision for whom He wills and restricts [it]? Indeed in that are signs for a people who believe. Sayfa 464, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4111 464 39 53 24 ۞ قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَىٰ أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا ۚ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ ḳul yâ `ibâdîye-lleẕîne esrafû `alâ enfüsihim lâ taḳneṭû mir raḥmeti-llâh. inne-llâhe yagfiru-ẕẕünûbe cemî`â. innehû hüve-lgafûru-rraḥîm. De ki: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." Say, "O My servants who have transgressed against themselves [by sinning], do not despair of the mercy of Allah. Indeed, Allah forgives all sins. Indeed, it is He who is the Forgiving, the Merciful." Sayfa 464, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4112 464 39 54 24 وَأَنِيبُوا إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَأَسْلِمُوا لَهُ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ ثُمَّ لَا تُنصَرُونَ veenîbû ilâ rabbiküm veeslimû lehû min ḳabli ey ye'tiyekümü-l`aẕâbü ŝümme lâ tünṣarûn. Rabbinize yönelin. Azap size gelmeden önce O'na teslim olun; sonra yardım görmezsiniz. And return [in repentance] to your Lord and submit to Him before the punishment comes upon you; then you will not be helped. Sayfa 464, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4113 464 39 55 24 وَاتَّبِعُوا أَحْسَنَ مَا أُنزِلَ إِلَيْكُم مِّن رَّبِّكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ بَغْتَةً وَأَنتُمْ لَا تَشْعُرُونَ vettebi`û aḥsene mâ ünzile ileyküm mir rabbiküm min ḳabli ey ye'tiyekümü-l`aẕâbü bagtetev veentüm lâ teş`urûn. Size ansızın, farkına varmadan azap gelmeden önce Rabbinizden size indirilen en güzel söze, Kuran'a uyun. And follow the best of what was revealed to you from your Lord before the punishment comes upon you suddenly while you do not perceive, Sayfa 464, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4114 464 39 56 24 أَن تَقُولَ نَفْسٌ يَا حَسْرَتَا عَلَىٰ مَا فَرَّطتُ فِي جَنبِ اللَّهِ وَإِن كُنتُ لَمِنَ السَّاخِرِينَ en teḳûle nefsüy yâ ḥasratâ `alâ mâ ferraṭtü fî cembi-llâhi vein küntü lemine-ssâḫirîn. Kişinin: "Allah'a karşı aşırı gitmemden ötürü bana yazıklar olsun. Gerçekten ben alaya alanlardandım" diyeceği günden sakının. Lest a soul should say, "Oh [how great is] my regret over what I neglected in regard to Allah and that I was among the mockers." Sayfa 464, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 465
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
4115 465 39 57 24 أَوْ تَقُولَ لَوْ أَنَّ اللَّهَ هَدَانِي لَكُنتُ مِنَ الْمُتَّقِينَ ev teḳûle lev enne-llâhe hedânî leküntü mine-lmütteḳîn. Veya, "Allah beni doğru yola eriştirseydi sakınanlardan olurdum" diyeceği, yahut, azabı gördüğünde: "Keşke benim için dönüş imkanı bulunsa da iyilerden olsam" diyeceği günden sakının. Or [lest] it say, "If only Allah had guided me, I would have been among the righteous." Sayfa 465, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4116 465 39 58 24 أَوْ تَقُولَ حِينَ تَرَى الْعَذَابَ لَوْ أَنَّ لِي كَرَّةً فَأَكُونَ مِنَ الْمُحْسِنِينَ ev teḳûle ḥîne tera-l`aẕâbe lev enne lî kerraten feekûne mine-lmuḥsinîn. Veya, "Allah beni doğru yola eriştirseydi sakınanlardan olurdum" diyeceği, yahut, azabı gördüğünde: "Keşke benim için dönüş imkanı bulunsa da iyilerden olsam" diyeceği günden sakının. Or [lest] it say when it sees the punishment, "If only I had another turn so I could be among the doers of good." Sayfa 465, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4117 465 39 59 24 بَلَىٰ قَدْ جَاءَتْكَ آيَاتِي فَكَذَّبْتَ بِهَا وَاسْتَكْبَرْتَ وَكُنتَ مِنَ الْكَافِرِينَ belâ ḳad câetke âyâtî fekeẕẕebte bihâ vestekberte vekünte mine-lkâfirîn. Ey insanoğlu! Evet; ayetlerim sana gelmişti de onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkarcılardan olmuştun. But yes, there had come to you My verses, but you denied them and were arrogant, and you were among the disbelievers. Sayfa 465, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4118 465 39 60 24 وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ تَرَى الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَى اللَّهِ وُجُوهُهُم مُّسْوَدَّةٌ ۚ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْمُتَكَبِّرِينَ veyevme-lḳiyâmeti tera-lleẕîne keẕebû `ale-llâhi vucûhühüm müsveddeh. eleyse fî cehenneme meŝvel lilmütekebbirîn. Allah'a karşı yalan uyduranların, kıyamet günü, yüzlerinin simsiyah olduğunu görürsün. Böbürlenenler için cehennemde bir durak olmaz olur mu? And on the Day of Resurrection you will see those who lied about Allah [with] their faces blackened. Is there not in Hell a residence for the arrogant? Sayfa 465, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4119 465 39 61 24 وَيُنَجِّي اللَّهُ الَّذِينَ اتَّقَوْا بِمَفَازَتِهِمْ لَا يَمَسُّهُمُ السُّوءُ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ veyünecci-llâhü-lleẕîne-tteḳav bimefâzetihim. lâ yemessühümü-ssûü velâ hüm yaḥzenûn. Allah, sakınanları başarılarından ötürü kurtarır. Onlara hiçbir kötülük gelmez; onlar üzülmezler. And Allah will save those who feared Him by their attainment; no evil will touch them, nor will they grieve. Sayfa 465, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر
4120 465 39 62 24 اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ ۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ allâhü ḫâliḳu külli şey'. vehüve `alâ külli şey'iv vekîl. Allah her şeyin yaratanıdır. O her şeye Vekil'dir. Allah is the Creator of all things, and He is, over all things, Disposer of affairs. Sayfa 465, Cuz 24, الزمر, Az-Zumar—الزمر

Sayfalar

CSV