2105 |
290 |
17 |
76 |
15 |
وَإِن كَادُوا لَيَسْتَفِزُّونَكَ مِنَ الْأَرْضِ لِيُخْرِجُوكَ مِنْهَا ۖ وَإِذًا لَّا يَلْبَثُونَ خِلَافَكَ إِلَّا قَلِيلًا |
vein kâdû leyestefizzûneke mine-l'arḍi liyuḫricûke minhâ veiẕel lâ yelbeŝûne ḫilâfeke illâ ḳalîlâ. |
Memleketinden çıkarmak için seni nerdeyse zorlayacaklardı. O takdirde senin ardından onlar da pek az kalabilirlerdi. |
And indeed, they were about to drive you from the land to evict you therefrom. And then [when they do], they will not remain [there] after you, except for a little. |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2106 |
290 |
17 |
77 |
15 |
سُنَّةَ مَن قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِن رُّسُلِنَا ۖ وَلَا تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلًا |
sünnete men ḳad erselnâ ḳableke mir rusülinâ velâ tecidü lisünnetinâ taḥvîlâ. |
Bu, senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize de uyguladığımız yasadır. Sen bizim yasamızda değişiklik bulamazsın. |
[That is Our] established way for those We had sent before you of Our messengers; and you will not find in Our way any alteration. |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2107 |
290 |
17 |
78 |
15 |
أَقِمِ الصَّلَاةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَىٰ غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْآنَ الْفَجْرِ ۖ إِنَّ قُرْآنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا |
eḳimi-ṣṣalâte lidülûki-şşemsi ilâ gaseḳi-lleyli veḳur'âne-lfecr. inne ḳur'âne-lfecri kâne meşhûdâ. |
Güneşin batıya yönelmesinden gecenin kararmasına kadar namaz kıl; sabah vakti de namaz kıl, zira sabah namazına melekler şahit olur. |
Establish prayer at the decline of the sun [from its meridian] until the darkness of the night and [also] the Qur'an of dawn. Indeed, the recitation of dawn is ever witnessed. |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2108 |
290 |
17 |
79 |
15 |
وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَّكَ عَسَىٰ أَن يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَّحْمُودًا |
vemine-lleyli fetehecced bihî nâfiletel lek. `asâ ey yeb`aŝeke rabbüke meḳâmem maḥmûdâ. |
Geceleyin uyanıp, yalnız sana mahsus olarak fazladan namaz kıl. Belki de Rabbin seni övülecek makama yükseltir. |
And from [part of] the night, pray with it as additional [worship] for you; it is expected that your Lord will resurrect you to a praised station. |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2109 |
290 |
17 |
80 |
15 |
وَقُل رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا |
veḳur rabbi edḫilnî müdḫale ṣidḳiv veaḫricnî muḫrace ṣidḳiv vec`al lî mil ledünke sülṭânen neṣîrâ. |
De ki: "Rabbim! Beni dahil edeceğin yere hoşnutluk ve esenlikle dahil et; çıkaracağın yerden de hoşnutluk ve esenlikle çıkar. Katından beni destekleyecek bir kuvvet ver." |
And say, "My Lord, cause me to enter a sound entrance and to exit a sound exit and grant me from Yourself a supporting authority." |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2110 |
290 |
17 |
81 |
15 |
وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ ۚ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا |
veḳul câe-lḥaḳḳu vezeheḳa-lbâṭil. inne-lbâṭile kâne zehûḳâ. |
De ki: "Hak geldi, batıl ortadan kalkmaya mahkumdur." |
And say, "Truth has come, and falsehood has departed. Indeed is falsehood, [by nature], ever bound to depart." |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2111 |
290 |
17 |
82 |
15 |
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاءٌ وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ ۙ وَلَا يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إِلَّا خَسَارًا |
venünezzilü mine-lḳur'âni mâ hüve şifâüv veraḥmetül lilmü'minîne velâ yezîdu-żżâlimîne illâ ḫasârâ. |
Kuran'dan inananlara rahmet ve şifa olan şeyler indiriyoruz. O, zalimlerin ise sadece kaybını artırır. |
And We send down of the Qur'an that which is healing and mercy for the believers, but it does not increase the wrongdoers except in loss. |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2112 |
290 |
17 |
83 |
15 |
وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَىٰ بِجَانِبِهِ ۖ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ كَانَ يَئُوسًا |
veiẕâ en`amnâ `ale-l'insâni a`raḍa veneâ bicânibih. veiẕâ messehü-şşerru kâne yeûsâ. |
İnsana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirerek yan çizer; başına bir kötülük gelince de yese düşer. |
And when We bestow favor upon the disbeliever, he turns away and distances himself; and when evil touches him, he is ever despairing. |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2113 |
290 |
17 |
84 |
15 |
قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَىٰ شَاكِلَتِهِ فَرَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَنْ هُوَ أَهْدَىٰ سَبِيلًا |
ḳul küllüy ya`melü `alâ şâkiletih. ferabbüküm a`lemü bimen hüve ehdâ sebîlâ. |
De ki: "Herkes yaradılışına göre davranır. Rabbiniz kimin en doğru yolda olduğunu bilir." |
Say, "Each works according to his manner, but your Lord is most knowing of who is best guided in way." |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2114 |
290 |
17 |
85 |
15 |
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ ۖ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّنَ الْعِلْمِ إِلَّا قَلِيلًا |
veyes'elûneke `ani-rrûḥ. ḳuli-rrûḥu min emri rabbî vemâ ûtîtüm mine-l`ilmi illâ ḳalîlâ. |
Sana ruhun ne olduğunu soruyorlar, de ki: "Ruh, Rabbimin emrinden ibarettir. Bu hususta size pek az bilgi verilmiştir." |
And they ask you, [O Muhammad], about the soul. Say, "The soul is of the affair of my Lord. And mankind have not been given of knowledge except a little." |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2115 |
290 |
17 |
86 |
15 |
وَلَئِن شِئْنَا لَنَذْهَبَنَّ بِالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ بِهِ عَلَيْنَا وَكِيلًا |
velein şi'nâ leneẕhebenne billeẕî evḥaynâ ileyke ŝümme lâ tecidü leke bihî `aleynâ vekîlâ. |
Dileseydik and olsun ki, sana vahyettiğimizi alıp götürürdük. Sonra bize karşı duracak bir vekil de bulamazdın. |
And if We willed, We could surely do away with that which We revealed to you. Then you would not find for yourself concerning it an advocate against Us. |
Sayfa 290, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |