2068 |
286 |
17 |
39 |
15 |
ذَٰلِكَ مِمَّا أَوْحَىٰ إِلَيْكَ رَبُّكَ مِنَ الْحِكْمَةِ ۗ وَلَا تَجْعَلْ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتُلْقَىٰ فِي جَهَنَّمَ مَلُومًا مَّدْحُورًا |
ẕâlike mimmâ evḥâ ileyke rabbüke mine-lḥikmeh. velâ tec`al me`a-llâhi ilâhen âḫara fetülḳâ fî cehenneme melûmem medḥûrâ. |
Bunlar Rabbinin sana bildirdiği hikmetlerdir. Sakın Allah'la beraber başka tanrı edinme. Yoksa yerilmiş ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. |
That is from what your Lord has revealed to you, [O Muhammad], of wisdom. And, [O mankind], do not make [as equal] with Allah another deity, lest you be thrown into Hell, blamed and banished. |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2069 |
286 |
17 |
40 |
15 |
أَفَأَصْفَاكُمْ رَبُّكُم بِالْبَنِينَ وَاتَّخَذَ مِنَ الْمَلَائِكَةِ إِنَاثًا ۚ إِنَّكُمْ لَتَقُولُونَ قَوْلًا عَظِيمًا |
efeaṣfâküm rabbüküm bilbenîne vetteḫaẕe mine-lmelâiketi inâŝâ. inneküm leteḳûlûne ḳavlen `ażîmâ. |
Rabbiniz oğulları size ayırdı, seçti de kendisi için kız olarak melekleri mi edindi? Doğrusu siz büyük söz söylüyorsunuz. |
Then, has your Lord chosen you for [having] sons and taken from among the angels daughters? Indeed, you say a grave saying. |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2070 |
286 |
17 |
41 |
15 |
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ لِيَذَّكَّرُوا وَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا نُفُورًا |
veleḳad ṣarrafnâ fî hâẕe-lḳur'âni liyeẕẕekkerû. vemâ yezîdühüm illâ nüfûrâ. |
Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır. |
And We have certainly diversified [the contents] in this Qur'an that mankind may be reminded, but it does not increase the disbelievers except in aversion. |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2071 |
286 |
17 |
42 |
15 |
قُل لَّوْ كَانَ مَعَهُ آلِهَةٌ كَمَا يَقُولُونَ إِذًا لَّابْتَغَوْا إِلَىٰ ذِي الْعَرْشِ سَبِيلًا |
ḳul lev kâne me`ahû âlihetün kemâ yeḳûlûne iẕel lebtegav ilâ ẕi-l`arşi sebîlâ. |
De ki: "Eğer dedikleri gibi Allah'la beraber tanrılar bulunsaydı, o takdirde hepsi arşın sahibiyle savaşmaya bir yol ararlardı." |
Say, [O Muhammad], "If there had been with Him [other] gods, as they say, then they [each] would have sought to the Owner of the Throne a way." |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2072 |
286 |
17 |
43 |
15 |
سُبْحَانَهُ وَتَعَالَىٰ عَمَّا يَقُولُونَ عُلُوًّا كَبِيرًا |
sübḥânehû vete`âlâ `ammâ yeḳûlûne `ulüvven kebîrâ. |
O, onların söylediklerinden Münezzeh'tir, Yüce'dir, Ulu'dur. |
Exalted is He and high above what they say by great sublimity. |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2073 |
286 |
17 |
44 |
15 |
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالْأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ ۚ وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ وَلَٰكِن لَّا تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ ۗ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا |
tüsebbiḥu lehü-ssemâvâtü-sseb`u vel'arḍu vemen fîhinn. veim min şey'in illâ yüsebbiḥu biḥamdihî velâkil lâ tefḳahûne tesbîḥahüm. innehû kâne ḥalîmen gafûrâ. |
Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih eder; O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. Doğrusu O Halim olandır, Bağışlayan'dır. |
The seven heavens and the earth and whatever is in them exalt Him. And there is not a thing except that it exalts [Allah] by His praise, but you do not understand their [way of] exalting. Indeed, He is ever Forbearing and Forgiving. |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2074 |
286 |
17 |
45 |
15 |
وَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ جَعَلْنَا بَيْنَكَ وَبَيْنَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ حِجَابًا مَّسْتُورًا |
veiẕâ ḳara'te-lḳur'âne ce`alnâ beyneke vebeyne-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati ḥicâbem mestûrâ. |
Kuran okuduğun zaman senin ile ahirete inanmayan kimseler arasına görünmeyen bir perde çekeriz. |
And when you recite the Qur'an, We put between you and those who do not believe in the Hereafter a concealed partition. |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2075 |
286 |
17 |
46 |
15 |
وَجَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا ۚ وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْآنِ وَحْدَهُ وَلَّوْا عَلَىٰ أَدْبَارِهِمْ نُفُورًا |
vece`alnâ `alâ ḳulûbihim ekinneten ey yefḳahûhü vefî âẕânihim vaḳrâ. veiẕâ ẕekerte rabbeke fi-lḳur'âni vaḥdehû vellev `alâ edbârihim nüfûrâ. |
Kuran'ı anlarlar diye kalblerine örtüler ve kulaklarına da ağırlık koyduk. Kuran'da Rabbini bir tek olarak andığın zaman, onlar ürkerek ardlarına dönerler. |
And We have placed over their hearts coverings, lest they understand it, and in their ears deafness. And when you mention your Lord alone in the Qur'an, they turn back in aversion. |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2076 |
286 |
17 |
47 |
15 |
نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَسْتَمِعُونَ بِهِ إِذْ يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ وَإِذْ هُمْ نَجْوَىٰ إِذْ يَقُولُ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَّسْحُورًا |
naḥnü a`lemü bimâ yestemi`ûne bihî iẕ yestemi`ûne ileyke veiẕ hüm necvâ iẕ yeḳûlu-żżâlimûne in tettebi`ûne illâ racülem mesḥûrâ. |
Seni dinledikleri zaman neye kulak verdiklerini ve gizli toplantılarında zalimlerin: "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediklerini Biz çok iyi biliriz. |
We are most knowing of how they listen to it when they listen to you and [of] when they are in private conversation, when the wrongdoers say, "You follow not but a man affected by magic." |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2077 |
286 |
17 |
48 |
15 |
انظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا |
ünżur keyfe ḍarabû leke-l'emŝâle feḍallû felâ yesteṭî`ûne sebîlâ. |
Sana nasıl misaller verdiklerine bir bak! Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar. |
Look how they strike for you comparisons; but they have strayed, so they cannot [find] a way. |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |
2078 |
286 |
17 |
49 |
15 |
وَقَالُوا أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا |
veḳâlû eiẕâ künnâ `iżâmev verufâten einnâ lemeb`ûŝûne ḫalḳan cedîdâ. |
Biz kemik ve ufalanmış toprak olduğumuz zaman, yeniden mutlaka dirilecek miyiz? derler. |
And they say, "When we are bones and crumbled particles, will we [truly] be resurrected as a new creation?" |
Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء |