Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 285
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2061 285 17 32 15 وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنَا ۖ إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلًا velâ taḳrabü-zzinâ innehû kâne fâḥişeten. vesâe sebîlâ. Sakın zinaya yaklaşmayın; doğrusu bu çirkindir, kötü bir yoldur. And do not approach unlawful sexual intercourse. Indeed, it is ever an immorality and is evil as a way. Sayfa 285, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2062 285 17 33 15 وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ ۗ وَمَن قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلَا يُسْرِف فِّي الْقَتْلِ ۖ إِنَّهُ كَانَ مَنصُورًا velâ taḳtülü-nnefse-lletî ḥarrame-llâhü illâ bilḥaḳḳ. vemen ḳutile mażlûmen feḳad ce`alnâ liveliyyihî sülṭânen felâ yüsrif fi-lḳatl. innehû kâne menṣûrâ. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin. Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür. And do not kill the soul which Allah has forbidden, except by right. And whoever is killed unjustly - We have given his heir authority, but let him not exceed limits in [the matter of] taking life. Indeed, he has been supported [by the law]. Sayfa 285, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2063 285 17 34 15 وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ ۚ وَأَوْفُوا بِالْعَهْدِ ۖ إِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْئُولًا velâ taḳrabû mâle-lyetîmi illâ billetî hiye aḥsenü ḥattâ yeblüga eşüddeh. veevfû bil`ahd. inne-l`ahde kâne mes'ûlâ. Yetimin malına ergin çağa ulaşana kadar en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. Ahdi de yerine getirin, doğrusu verilen ahidde sorumluluk vardır. And do not approach the property of an orphan, except in the way that is best, until he reaches maturity. And fulfill [every] commitment. Indeed, the commitment is ever [that about which one will be] questioned. Sayfa 285, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2064 285 17 35 15 وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذَا كِلْتُمْ وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ۚ ذَٰلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا veevfü-lkeyle iẕâ kiltüm vezinû bilḳisṭâsi-lmüsteḳîm. ẕâlike ḫayruv veaḥsenü te'vîlâ. Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, ölçüyü tam tutun, doğru teraziyle tartın. Böyle yapmak, sonuç itibariyle daha güzel ve daha iyidir. And give full measure when you measure, and weigh with an even balance. That is the best [way] and best in result. Sayfa 285, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2065 285 17 36 15 وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ ۚ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولَٰئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْئُولًا velâ taḳfü mâ leyse leke bihî `ilm. inne-ssem`a velbeṣara velfüâde küllü ülâike kâne `anhü mes'ûlâ. Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur. And do not pursue that of which you have no knowledge. Indeed, the hearing, the sight and the heart - about all those [one] will be questioned. Sayfa 285, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2066 285 17 37 15 وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا ۖ إِنَّكَ لَن تَخْرِقَ الْأَرْضَ وَلَن تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولًا velâ temşi fi-l'arḍi meraḥâ. inneke len taḫriḳa-l'arḍa velen teblüga-lcibâle ṭûlâ. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin. And do not walk upon the earth exultantly. Indeed, you will never tear the earth [apart], and you will never reach the mountains in height. Sayfa 285, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2067 285 17 38 15 كُلُّ ذَٰلِكَ كَانَ سَيِّئُهُ عِندَ رَبِّكَ مَكْرُوهًا küllü ẕâlike kâne seyyiühû `inde rabbike mekrûhâ. Rabbinin katında bunların hepsi beğenilmeyen kötü şeylerdir. All that - its evil is ever, in the sight of your Lord, detested. Sayfa 285, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 286
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2068 286 17 39 15 ذَٰلِكَ مِمَّا أَوْحَىٰ إِلَيْكَ رَبُّكَ مِنَ الْحِكْمَةِ ۗ وَلَا تَجْعَلْ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتُلْقَىٰ فِي جَهَنَّمَ مَلُومًا مَّدْحُورًا ẕâlike mimmâ evḥâ ileyke rabbüke mine-lḥikmeh. velâ tec`al me`a-llâhi ilâhen âḫara fetülḳâ fî cehenneme melûmem medḥûrâ. Bunlar Rabbinin sana bildirdiği hikmetlerdir. Sakın Allah'la beraber başka tanrı edinme. Yoksa yerilmiş ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. That is from what your Lord has revealed to you, [O Muhammad], of wisdom. And, [O mankind], do not make [as equal] with Allah another deity, lest you be thrown into Hell, blamed and banished. Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2069 286 17 40 15 أَفَأَصْفَاكُمْ رَبُّكُم بِالْبَنِينَ وَاتَّخَذَ مِنَ الْمَلَائِكَةِ إِنَاثًا ۚ إِنَّكُمْ لَتَقُولُونَ قَوْلًا عَظِيمًا efeaṣfâküm rabbüküm bilbenîne vetteḫaẕe mine-lmelâiketi inâŝâ. inneküm leteḳûlûne ḳavlen `ażîmâ. Rabbiniz oğulları size ayırdı, seçti de kendisi için kız olarak melekleri mi edindi? Doğrusu siz büyük söz söylüyorsunuz. Then, has your Lord chosen you for [having] sons and taken from among the angels daughters? Indeed, you say a grave saying. Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2070 286 17 41 15 وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ لِيَذَّكَّرُوا وَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا نُفُورًا veleḳad ṣarrafnâ fî hâẕe-lḳur'âni liyeẕẕekkerû. vemâ yezîdühüm illâ nüfûrâ. Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır. And We have certainly diversified [the contents] in this Qur'an that mankind may be reminded, but it does not increase the disbelievers except in aversion. Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2071 286 17 42 15 قُل لَّوْ كَانَ مَعَهُ آلِهَةٌ كَمَا يَقُولُونَ إِذًا لَّابْتَغَوْا إِلَىٰ ذِي الْعَرْشِ سَبِيلًا ḳul lev kâne me`ahû âlihetün kemâ yeḳûlûne iẕel lebtegav ilâ ẕi-l`arşi sebîlâ. De ki: "Eğer dedikleri gibi Allah'la beraber tanrılar bulunsaydı, o takdirde hepsi arşın sahibiyle savaşmaya bir yol ararlardı." Say, [O Muhammad], "If there had been with Him [other] gods, as they say, then they [each] would have sought to the Owner of the Throne a way." Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2072 286 17 43 15 سُبْحَانَهُ وَتَعَالَىٰ عَمَّا يَقُولُونَ عُلُوًّا كَبِيرًا sübḥânehû vete`âlâ `ammâ yeḳûlûne `ulüvven kebîrâ. O, onların söylediklerinden Münezzeh'tir, Yüce'dir, Ulu'dur. Exalted is He and high above what they say by great sublimity. Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2073 286 17 44 15 تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالْأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ ۚ وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ وَلَٰكِن لَّا تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ ۗ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا tüsebbiḥu lehü-ssemâvâtü-sseb`u vel'arḍu vemen fîhinn. veim min şey'in illâ yüsebbiḥu biḥamdihî velâkil lâ tefḳahûne tesbîḥahüm. innehû kâne ḥalîmen gafûrâ. Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih eder; O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. Doğrusu O Halim olandır, Bağışlayan'dır. The seven heavens and the earth and whatever is in them exalt Him. And there is not a thing except that it exalts [Allah] by His praise, but you do not understand their [way of] exalting. Indeed, He is ever Forbearing and Forgiving. Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2074 286 17 45 15 وَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ جَعَلْنَا بَيْنَكَ وَبَيْنَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ حِجَابًا مَّسْتُورًا veiẕâ ḳara'te-lḳur'âne ce`alnâ beyneke vebeyne-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati ḥicâbem mestûrâ. Kuran okuduğun zaman senin ile ahirete inanmayan kimseler arasına görünmeyen bir perde çekeriz. And when you recite the Qur'an, We put between you and those who do not believe in the Hereafter a concealed partition. Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2075 286 17 46 15 وَجَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا ۚ وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْآنِ وَحْدَهُ وَلَّوْا عَلَىٰ أَدْبَارِهِمْ نُفُورًا vece`alnâ `alâ ḳulûbihim ekinneten ey yefḳahûhü vefî âẕânihim vaḳrâ. veiẕâ ẕekerte rabbeke fi-lḳur'âni vaḥdehû vellev `alâ edbârihim nüfûrâ. Kuran'ı anlarlar diye kalblerine örtüler ve kulaklarına da ağırlık koyduk. Kuran'da Rabbini bir tek olarak andığın zaman, onlar ürkerek ardlarına dönerler. And We have placed over their hearts coverings, lest they understand it, and in their ears deafness. And when you mention your Lord alone in the Qur'an, they turn back in aversion. Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2076 286 17 47 15 نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَسْتَمِعُونَ بِهِ إِذْ يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ وَإِذْ هُمْ نَجْوَىٰ إِذْ يَقُولُ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَّسْحُورًا naḥnü a`lemü bimâ yestemi`ûne bihî iẕ yestemi`ûne ileyke veiẕ hüm necvâ iẕ yeḳûlu-żżâlimûne in tettebi`ûne illâ racülem mesḥûrâ. Seni dinledikleri zaman neye kulak verdiklerini ve gizli toplantılarında zalimlerin: "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediklerini Biz çok iyi biliriz. We are most knowing of how they listen to it when they listen to you and [of] when they are in private conversation, when the wrongdoers say, "You follow not but a man affected by magic." Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2077 286 17 48 15 انظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا ünżur keyfe ḍarabû leke-l'emŝâle feḍallû felâ yesteṭî`ûne sebîlâ. Sana nasıl misaller verdiklerine bir bak! Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar. Look how they strike for you comparisons; but they have strayed, so they cannot [find] a way. Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2078 286 17 49 15 وَقَالُوا أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا veḳâlû eiẕâ künnâ `iżâmev verufâten einnâ lemeb`ûŝûne ḫalḳan cedîdâ. Biz kemik ve ufalanmış toprak olduğumuz zaman, yeniden mutlaka dirilecek miyiz? derler. And they say, "When we are bones and crumbled particles, will we [truly] be resurrected as a new creation?" Sayfa 286, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 287
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2079 287 17 50 15 ۞ قُلْ كُونُوا حِجَارَةً أَوْ حَدِيدًا ḳul kûnû ḥicâraten ev ḥadîdâ. De ki: "İster taş veya demir ya da kalbinizde büyüttüğünüz başka bir yaratık olun, yine de dirileceksiniz." "Bizi tekrar kim diriltir?" derler; de ki: "Sizi ilk defa yaratan." Sana başlarını sallayarak: "Ne zamandır bu?" derler. "Yakında olması mümkündür" de. Say, "Be you stones or iron Sayfa 287, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء
2080 287 17 51 15 أَوْ خَلْقًا مِّمَّا يَكْبُرُ فِي صُدُورِكُمْ ۚ فَسَيَقُولُونَ مَن يُعِيدُنَا ۖ قُلِ الَّذِي فَطَرَكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ ۚ فَسَيُنْغِضُونَ إِلَيْكَ رُءُوسَهُمْ وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هُوَ ۖ قُلْ عَسَىٰ أَن يَكُونَ قَرِيبًا ev ḫalḳam mimmâ yekbüru fî ṣudûriküm. feseyeḳûlûne mey yü`îdünâ. ḳuli-lleẕî feṭaraküm evvele merrah. feseyüngiḍûne ileyke ruûsehüm veyeḳûlûne metâ hû. ḳul `asâ ey yekûne ḳarîbâ. De ki: "İster taş veya demir ya da kalbinizde büyüttüğünüz başka bir yaratık olun, yine de dirileceksiniz." "Bizi tekrar kim diriltir?" derler; de ki: "Sizi ilk defa yaratan." Sana başlarını sallayarak: "Ne zamandır bu?" derler. "Yakında olması mümkündür" de. Or [any] creation of that which is great within your breasts." And they will say, "Who will restore us?" Say, "He who brought you forth the first time." Then they will nod their heads toward you and say, "When is that?" Say, "Perhaps it will be soon - Sayfa 287, Cuz 15, الإسراء, Al-Isra—الإسراء

Sayfalar

CSV