Sayfa 537

felevlâ in küntüm gayra medînîn.

Türkçe:
Madem ceza görmeyecek kişilersiniz,
İngilizce:
Then why do ye not,- If you are exempt from (future) account,-
Fransızca:
Pourquoi donc, si vous croyez que vous n'avez pas de compte à rendre,
Almanca:
Und würdet ihr nicht zu verurteilen sein,
Rusça:
Почему же вы, если вы действительно не получите воздаяние
Arapça:
فَلَوْلَا إِن كُنتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer cezalandırılmayacak iseniz,
Diyanet Vakfı:
Madem ki ceza görmeyecekmişsiniz,

terci`ûnehâ in küntüm ṣâdiḳîn.

Türkçe:
Eğer doğru sözlülerseniz, onu geri çevirsenize.
İngilizce:
Call back the soul, if ye are true (in the claim of independence)?
Fransızca:
ne la faites-vous pas revenir [cette âme], si vous êtes véridiques ?
Almanca:
würdet ihr sie zurückholen, wenn ihr wahrhaftig wäret.
Rusça:
не вернете ее, если вы говорите правду?
Arapça:
تَرْجِعُونَهَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu geri çevirsenize; şayet iddianızda doğru iseniz.
Diyanet Vakfı:
Onu (canı) geri çevirsenize, şayet iddianızda doğru iseniz!

feemmâ in kâne mine-lmüḳarrabîn.

Türkçe:
Eğer o, yaklaştırılanlardan ise;
İngilizce:
Thus, then, if he be of those Nearest to Allah,
Fransızca:
Si celui-ci est du nombre des rapprochés (d'Allah),
Almanca:
Und wenn er zu den Nahegebrachten gehörte,
Rusça:
Если он будет одним из приближенных,
Arapça:
فَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat ölen kişiye gelince, eğer o rahmete yaklaştırılanlardan ise,
Diyanet Vakfı:
Fakat (ölen kişi Allah'a) yakın olanlardan ise,

feravḥuv verayḥânüv vecennâtü ne`îm.

Türkçe:
Rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle dolu cennet var ona.
İngilizce:
(There is for him) Rest and Satisfaction, and a Garden of Delights.
Fransızca:
alors (il aura) du repos, de la grâce et un Jardin de délices.
Almanca:
dann gibt es Erholung, Gnade und eine Dschanna des Wohlergehens.
Rusça:
то обретет покой (или радость; или милость), удел (или базилик) и Сад блаженства.
Arapça:
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
Diyanet Vakfı:
Ona rahatlık, güzel rızık ve Naim cenneti vardır.

veemmâ in kâne min aṣḥâbi-lyemîn.

Türkçe:
Eğer kutlu, uğurlu kişilerdense,
İngilizce:
And if he be of the Companions of the Right Hand,
Fransızca:
Et s'il est du nombre des gens de la droite,
Almanca:
Und wenn er zu den Weggenossen von der Rechten gehörte,
Rusça:
Если он будет одним из тех, кто на правой стороне,
Arapça:
وَأَمَّا إِن كَانَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer O, sağın adamlarından ise,
Diyanet Vakfı:
Eğer o sağdakilerden ise,

feselâmül leke min aṣḥâbi-lyemîn.

Türkçe:
"Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona.
İngilizce:
(For him is the salutation), "Peace be unto thee", from the Companions of the Right Hand.
Fransızca:
il sera [accueilli par ces mots]: "Paix à toi" de la part des gens de la droite.
Almanca:
dann Salam sei dir von den Weggenossen von der Rechten.
Rusça:
то ему скажут: "Мир тебе! Ты являешься одним из тех, кто на правой стороне".
Arapça:
فَسَلَامٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!
Diyanet Vakfı:
"Ey sağdaki! Sana selam olsun!"

veemmâ in kâne mine-lmükeẕẕibîne-ḍḍâllîn.

Türkçe:
Eğer yalanlayan sapıklardansa;
İngilizce:
And if he be of those who treat (Truth) as Falsehood, who go wrong,
Fransızca:
Et s'il est de ceux qui avaient traité de mensonge (la résurrection) et s'étaient égarés,
Almanca:
Und wenn er zu den abirrenden Ableugnenden gehörte,
Rusça:
Если же он будет одним из заблудших, считавших лжецами посланников,
Arapça:
وَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama yalanlayıcı sapıklardan ise;
Diyanet Vakfı:
Ama yalanlayıcı sapıklardan ise,

fenüzülüm min ḥamîm.

Türkçe:
Kaynar sudan bir ziyafet,
İngilizce:
For him is Entertainment with Boiling Water.
Fransızca:
alors, il sera installé dans une eau bouillante,
Almanca:
dann gibt es eine Unterkunft von Siedendem
Rusça:
то угощением для него будет кипяток,
Arapça:
فَنُزُلٌ مِّنْ حَمِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
Diyanet Vakfı:
İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır!

vetaṣliyetü ceḥîm.

Türkçe:
Ve cehenneme salıverilme var ona.
İngilizce:
And burning in Hell-Fire.
Fransızca:
et il brûlera dans la Fournaise.
Almanca:
und Hineinwerfen in der Hölle.
Rusça:
и он будет гореть в Аду.
Arapça:
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve cehenneme atılma vardır.
Diyanet Vakfı:
Ve (onun sonu) cehenneme atılmaktır.

inne hâẕâ lehüve ḥaḳḳu-lyeḳîn.

Türkçe:
İşte budur, o tartışmasız, o kesin gerçek!
İngilizce:
Verily, this is the Very Truth and Certainly.
Fransızca:
C'est cela la pleine certitude.
Almanca:
Sicherlich, dies ist doch die wahre Gewißheit.
Rusça:
Это является несомненной истиной!
Arapça:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kesin gerçek budur işte.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz ki bu, kesin gerçektir.

Sayfalar

Sayfa 537 beslemesine abone olun.