Rubu 233

yevme yeḳûmü-rrûḥu velmelâiketü ṣaffâ. lâ yetekellemûne illâ men eẕine lehü-rraḥmânü veḳâle ṣavâbâ.

Türkçe:
O gün, Rûh ve melekler saf bağlayıp kıyama geçerler. Rahman'ın izin verdiği dışındakiler konuşamazlar. O izin verilen, doğruyu söyler.
İngilizce:
The Day that the Spirit and the angels will stand forth in ranks, none shall speak except any who is permitted by (Allah) Most Gracious, and He will say what is right.
Fransızca:
Le jour où l'Esprit et les Anges se dresseront en rangs, nul ne saura parler, sauf celui à qui le Tout Miséricordieux aura accordé la permission, et qui dira la vérité.
Almanca:
An dem Tag, wenn der Ruhh und die Engel in Reihe stehen, sie sprechen nicht außer demjenigen, dem Der Allgnade Erweisenden erlaubt, und Richtiges sagt.
Rusça:
В тот день, когда Дух (Джибриль) и ангелы станут рядами, не будет говорить никто, кроме тех, кому позволит Милостивый, и говорить они будут правду.
Arapça:
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلَائِكَةُ صَفًّا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün Ruh ve melekler sıra sıra dururlar. Rahmân'ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. İzin verilen de doğruyu söyler.
Diyanet Vakfı:
Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahman'ın izin verdiklerinden başkaları konuşmazlar; konuşan da doğruyu söyler.

ẕâlike-lyevmü-lḥaḳḳ. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî meâbâ.

Türkçe:
İşte budur hak olan gün! Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol tutsun!
İngilizce:
That Day will be the sure Reality: Therefore, whoso will, let him take a (straight) return to his Lord!
Fransızca:
Ce jour-là est inéluctable. Que celui qui veut prenne donc refuge auprès de son Seigneur.
Almanca:
Dies ist der wahre Tag. Also wer will, nimmt zu seinem HERRN eine Rückkehr.
Rusça:
Это будет истинный день, и всякий, кто пожелает, найдет способ вернуться к своему Господу.
Arapça:
ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ ۖ فَمَن شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte bu hak gündür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.
Diyanet Vakfı:
İşte o, kesin olarak gelecek gündür. O halde dileyen Rabbine varan bir yol tutsun.

innâ enẕernâküm `aẕâben ḳarîbâ. yevme yenżuru-lmerü mâ ḳaddemet yedâhü veyeḳûlü-lkâfiru yâ leytenî küntü türâbâ.

Türkçe:
Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der: "Keşke toprak olsaydım!"
İngilizce:
Verily, We have warned you of a Penalty near, the Day when man will see (the deeds) which his hands have sent forth, and the Unbeliever will say, "Woe unto me! Would that I were (metre) dust!"
Fransızca:
Nous vous avons avertis d'un châtiment bien proche, le jour où l'homme verra ce que ses deux mains ont préparé; et l'infidèle dira : "Hélas pour moi ! Comme j'aurais aimé n'être que poussière".
Almanca:
Gewiß, WIR warnten euch vor einer nahen Peinigung an dem Tag, wenn der Mensch schaut, was er eigenhändig vorlegte, und der Kafir sagt: "Wäre ich doch nur Erde gewesen!"
Rusça:
Мы предостерегли вас от наказания близкого. В тот день человек увидит, что уготовили его руки, а неверующий скажет: "Лучше бы мне быть прахом!"
Arapça:
إِنَّا أَنذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنتُ تُرَابًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olaydım."
Diyanet Vakfı:
Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkarcı kişi: "Keşke toprak olsaydım!" diyecektir.

vennâzi`âti garḳâ.

Türkçe:
Yemin olsun, çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere/bağsız-bekçisiz koşan atlara/ayrılık yüzünden hasret çekenlere/daldırıp daldırıp çıkaranlara,
İngilizce:
By the (angels) who tear out (the souls of the wicked) with violence;
Fransızca:
Par ceux qui arrachent violemment !
Almanca:
Bei den gründlichst Herausziehenden!
Rusça:
Клянусь исторгающими души неверующих жестоко,
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun şiddetle çekip çıkaranlara,
Diyanet Vakfı:
Söküp çıkaranlara, andolsun;

vennâşiṭâti neşṭâ.

Türkçe:
Yemin olsun, rahatça, incitmeden çekenlere/düğümü hünerle çözenlere/bir yerden bir yere gidenlere/coşkuyla iç çekenlere,
İngilizce:
By those who gently draw out (the souls of the blessed);
Fransızca:
Et par ceux qui recueillent avec douceur !
Almanca:
Bei den mit behutsamem Herausnehmen Herausnehmenden!
Rusça:
извлекающими души верующих нежно,
Arapça:
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Usulcacık çekenlere,
Diyanet Vakfı:
Yavaşça çekenlere,

vessâbiḥâti sebḥâ.

Türkçe:
Yemin olsun, boşlukta yahut suda yüzüp gidenlere,
İngilizce:
And by those who glide along (on errands of mercy),
Fransızca:
Et par ceux qui voguent librement,
Almanca:
Bei den schwebend Schwebenden,
Rusça:
плывущими плавно,
Arapça:
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yüzüp yüzüp gidenlere,
Diyanet Vakfı:
Yüzdükçe yüzenlere,

fessâbiḳâti sebḳâ.

Türkçe:
Derken öne geçip yarışı kazananlara,
İngilizce:
Then press forward as in a race,
Fransızca:
puis s'élancent à toute vitesse,
Almanca:
dann den im Wettlauf Führenden,
Rusça:
опережающими стремительно
Arapça:
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yarışıp geçenlere,
Diyanet Vakfı:
Yarıştıkça yarışanlara,

felmüdebbirâti emrâ.

Türkçe:
Bir iş ve oluşu çekip çevirenlere,
İngilizce:
Then arrange to do (the Commands of their Lord),
Fransızca:
et règlent les affaires !
Almanca:
dann den die Angelegenheit Regelnden!
Rusça:
и исполняющими повеления.
Arapça:
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derken bir iş çevirenlere kasem olsun (ki kıyamet var).
Diyanet Vakfı:
Derken iş düzenleyenlere.

yevme tercüfü-rrâcifeh.

Türkçe:
Ki o gün şiddetle sarsacak olan saracaktır.
İngilizce:
One Day everything that can be in commotion will be in violent commotion,
Fransızca:
Le jour où [la terre] tremblera [au premier son du clairon]
Almanca:
An dem Tag, wenn das Bebende bebt,
Rusça:
В тот день сотрясется сотрясающаяся (раздастся первый трубный глас, после которого творения умрут),
Arapça:
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün deprem sarsar,
Diyanet Vakfı:
Birinci üflemenin (kainatı) sarstığı,

tetbe`uhe-rrâdifeh.

Türkçe:
Onu, ardısıra gelen izleyecektir.
İngilizce:
Followed by oft-repeated (commotions):
Fransızca:
immédiatement suivi du deuxième.
Almanca:
dann ihr die Abhängige nachfolgt,
Rusça:
вслед за чем последует еще одно сотрясение (раздастся второй трубный глас, после которого начнется воскрешение),
Arapça:
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu ikinci bir sarsıntı izler.
Diyanet Vakfı:
Onu ikinci üflemenin takip ettiği gün,

Sayfalar

Rubu 233 beslemesine abone olun.