Rubu 110

vellâhü feḍḍale ba`ḍaküm `alâ ba`ḍin fi-rrizḳ. feme-lleẕîne füḍḍilû birâddî rizḳihim `alâ mâ meleket eymânühüm fehüm fîhi sevâün. efebini`meti-llâhi yecḥadûn.

Türkçe:
Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor. Allah'ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?
İngilizce:
Allah has bestowed His gifts of sustenance more freely on some of you than on others: those more favoured are not going to throw back their gifts to those whom their right hands possess, so as to be equal in that respect. Will they then deny the favours of Allah?
Fransızca:
Allah a favorisé les uns d'entre vous par rapport aux autres dans [la répartition] de Ses dons. Ceux qui ont été favorisés ne sont nullement disposés à donner leur portion à ceux qu'ils possèdent de plein droit [esclaves] au point qu'ils y deviennent associés à part égale. Nieront-ils les bienfaits d'Allah ?
Almanca:
Und ALLAH begünstigte die einen von euch vor den anderen im Rizq. Und diejenigen, die begünstigt wurden, werden ihr Rizq denen, die ihnen gehören, gewiß nicht so zukommen lassen, daß alle dann darin (im Rizq) gleich werden! Wollen sie etwa ALLAHs Gaben leugnen?!
Rusça:
Аллах возвысил одних из вас над другими посредством богатства и удела. Но те, которым дарован больший удел, не хотят отдавать его своим рабам, чтобы они не уравнялись с ними. Неужели они отвергают милость Аллаха?
Arapça:
وَاللَّهُ فَضَّلَ بَعْضَكُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ فِي الرِّزْقِ ۚ فَمَا الَّذِينَ فُضِّلُوا بِرَادِّي رِزْقِهِمْ عَلَىٰ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَهُمْ فِيهِ سَوَاءٌ ۚ أَفَبِنِعْمَةِ اللَّهِ يَجْحَدُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah, rızık yönünden bir kısmınızı diğerlerinden üstün kıldı. Kendilerine bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere vermiyorlar ki, onda eşit olsunlar. Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
Diyanet Vakfı:
Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar. Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?

vellâhü ce`ale leküm min enfüsiküm ezvâcev vece`ale leküm min ezvâciküm benîne veḥafedetev verazeḳaküm mine-ṭṭayyibât. efebilbâṭili yü'minûne vebini`meti-llâhi hüm yekfürûn.

Türkçe:
Allah size, kendi benliklerinizden eşler nasip etti. Eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar oluşturdu. Ve sizleri güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdı. Şimdi bunlar, bâtıla mı inanıyorlar? Ve bunlar, evet bunlar, Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
İngilizce:
And Allah has made for you mates (and companions) of your own nature, and made for you, out of them, sons and daughters and grandchildren, and provided for you sustenance of the best: will they then believe in vain things, and be ungrateful for Allah's favours?-
Fransızca:
Allah vous a fait à partir de vous-mêmes des épouses, et de vos épouses Il vous a donné des enfants et des petits-enfants. Et Il vous a attribué de bonnes choses. Croient-ils donc au faux et nient-ils le bienfait d'Allah ?
Almanca:
Und ALLAH machte euch aus euren eigenen Wesen Partnerwesen. Und ER machte euch aus euren Partnerwesen Kinder und Enkel und gewährte euch Rizq von den Tay-yibat . Bekunden sie etwa den Iman an das für nichtig Erklärte und betreiben ALLAHs Gaben gegenüber Kufr?!
Rusça:
Аллах сделал для вас супруг из вас самих, даровал вам от них детей, внуков и наделил вас благами. Неужели они веруют в ложь и не веруют в милость Аллаха?
Arapça:
وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَجَعَلَ لَكُم مِّنْ أَزْوَاجِكُم بَنِينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ ۚ أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ اللَّهِ هُمْ يَكْفُرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah, size kendi cinsinizden eşler, o eşlerinizden de oğullar ve torunlar yarattı. Sizi helal ve güzel gıdalarla rızıklandırdı. Onlar, hâlâ batıla mı inanıyorlar? ve Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
Diyanet Vakfı:
Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı. Onlar hala batıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?

veya`büdûne min dûni-llâhi mâ lâ yemlikü lehüm rizḳam mine-ssemâvâti vel'arḍi şey'ev velâ yesteṭî`ûn.

Türkçe:
Allah'ı bırakıp da kendilerine, göklerden ve yerden bir parçacık rızık veremeyen, buna güç yetiremeyen şeylere mi tapıyorlar?
İngilizce:
And worship others than Allah,- such as have no power of providing them, for sustenance, with anything in heavens or earth, and cannot possibly have such power?
Fransızca:
Et ils adorent, en dehors d'Allah, ce qui ne peut leur procurer aucune nourriture des cieux et de la terre et qui n'est capable de rien.
Almanca:
Und sie dienen anstelle von ALLAH dem, das für sie über keinerlei Rizq in den Himmeln und auf Erden verfügt, und sie vermögen nichts.
Rusça:
Они поклоняются помимо Аллаха тому, что не имеет и не может иметь для них удел на небесах и на земле.
Arapça:
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَمْلِكُ لَهُمْ رِزْقًا مِّنَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ شَيْئًا وَلَا يَسْتَطِيعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Müşrikler, Allah'ı bırakıp, göklerden ve yerden kendileri için hiçbir rızka sahip olmayan ve sahip olmaya da güçleri yetmeyen şeylere taparlar.
Diyanet Vakfı:
(Müşrikler) Allah'ı bırakıp da kendilerine göklerde ve yerde olan rızıktan hiçbir şey veremeyen ve buna asla güçleri yetmeyen şeylere (putlara) tapıyorlar.

felâ taḍribû lillâhi-l'emŝâl. inne-llâhe ya`lemü veentüm lâ ta`lemûn.

Türkçe:
Artık Allah'a örnekler verip durmayın. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
İngilizce:
Invent not similitudes for Allah: for Allah knoweth, and ye know not.
Fransızca:
N'attribuez donc pas à Allah des semblables. Car Allah sait, tandis que vous ne savez pas.
Almanca:
Also prägt ALLAH keine Gleichnisse! Gewiß, ALLAH weiß und ihr wisst nicht.
Rusça:
Никого не сравнивайте с Аллахом! Воистину, Аллах знает, а вы не знаете.
Arapça:
فَلَا تَضْرِبُوا لِلَّهِ الْأَمْثَالَ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Artık Allah'a ortaklar koşmayın. Çünkü Allah, (eşi bulunmadığını) bilir, siz bilmezsiniz.
Diyanet Vakfı:
Allah'a birtakım benzerler icat etmeyin. Çünkü Allah (her şeyi) bilir, siz ise bilemezsiniz.

Sayfalar

Rubu 110 beslemesine abone olun.