Sayfa 74

leḳad semi`a-llâhü ḳavle-lleẕîne ḳâlû inne-llâhe feḳîruv venaḥnü agniyâ'. senektübü mâ ḳâlû veḳatlehümü-l'embiyâe bigayri ḥaḳḳiv veneḳûlü ẕûḳû `aẕâbe-lḥarîḳ.

Türkçe:
Yemin olsun ki, Allah, "Allah yoksuldur, bizler zenginleriz!" diyenlerin sözünü işitti. Dediklerini de yazacağız, haksız yere peygamberleri öldürmelerini de. Ve şöyle diyeceğiz: "Tadın, yakıp pişiren azabı!"
İngilizce:
Allah hath heard the taunt of those who say: "Truly, Allah is indigent and we are rich!"- We shall certainly record their word and (their act) of slaying the prophets in defiance of right, and We shall say: "Taste ye the penalty of the Scorching Fire!
Fransızca:
Allah a certainement entendu la parole de ceux qui ont dit : "Allah est pauvre et nous somme riches". Nous enregistrons leur parole, ainsi que leur meurtre, sans droit, des prophètes. Et Nous leur dirons : "Goûtez au châtiment de la fournaise.
Almanca:
Gewiß, bereits hat ALLAH das Gerede derjenigen gehört, die gesagt haben: "Gewiß, ALLAH ist arm und wir sind reich." WIR werden das niederschreiben lassen, was sie gesagt haben, sowie ihr Töten von Propheten zu Unrecht, undWIR werden sagen: "Kostet die Peinigung des Feuers!"
Rusça:
Аллах услышал слова тех, которые сказали: "Аллах беден, а мы богаты". Мы запишем то, что они сказали, и то, как несправедливо они убивали пророков, и скажем: "Вкусите мучения от обжигающего Огня.
Arapça:
لَّقَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ فَقِيرٌ وَنَحْنُ أَغْنِيَاءُ ۘ سَنَكْتُبُ مَا قَالُوا وَقَتْلَهُمُ الْأَنبِيَاءَ بِغَيْرِ حَقٍّ وَنَقُولُ ذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah, "Şüphesiz Allah fakirdir, biz zenginiz." diyenlerin lafını elbette duymuştur. Onların söylediklerini ve peygamberleri haksız yere öldürmelerini yazacağız ve şöyle diyeceğiz: "Tadın o yakıcı azabı!".
Diyanet Vakfı:
"Gerçekten Allah fakir, biz ise zenginiz" diyenlerin sözünü andolsun ki Allah işitmiştir. Onların (bu) dediklerini, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ile birlikte yazacağız ve diyeceğiz ki: Tadın o yakıcı azabı!

ẕâlike bimâ ḳaddemet eydîküm veenne-llâhe leyse biżallâmil lil`abîd.

Türkçe:
Bu, kendi, ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir. Allah, kullara asla zulmedici değildir.
İngilizce:
This is because of the (unrighteous deeds) which your hands sent on before ye: For Allah never harms those who serve Him.
Fransızca:
Cela, à cause de ce que vos mains ont accompli (antérieurement) ! " Car Allah ne fait point de tort aux serviteurs.
Almanca:
Dies ist so wegen dem, was ihr euch eigenhändig erworben habt. Und gewiß, ALLAH ist in keiner Weise den Dienern gegenüber ein Ungerechter.
Rusça:
Это - за то, что приготовили ваши руки, ведь Аллах не поступает несправедливо с рабами".
Arapça:
ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيكُمْ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu, kendi ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır. Allah kullar(ın)a asla zulmetmez.
Diyanet Vakfı:
Bu, dünyada iken kendi ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına zulmetmez.

elleẕîne ḳâlû inne-llâhe `ahide ileynâ ellâ nü'mine lirasûlin ḥattâ ye'tiyenâ biḳurbânin te'külühü-nnâr. ḳul ḳad câeküm rusülüm min ḳablî bilbeyyinâti vebilleẕî ḳultüm felime ḳateltümûhüm in küntüm ṣâdiḳîn.

Türkçe:
Onlar şöyle demişlerdi: "Allah bize ant verdi, kendisi bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir resule inanmayacağız." Söyle onlara: "Size benden önce o dediğinizle birlikte açık deliller getiren resuller gelmişti. Peki, madem doğru sözlülerdiniz neden onları katlettiniz?"
İngilizce:
They (also) said: "Allah took our promise not to believe in an messenger unless He showed us a sacrifice consumed by Fire (From heaven)." Say: "There came to you messengers before me, with clear Signs and even with what ye ask for: why then did ye slay them, if ye speak the truth?"
Fransızca:
Ceux-là mêmes qui ont dit : "Vraiment Allah nous a enjoint de ne pas croire en un messager tant qu'Il ne nous a pas apporté une offrande que le feu consume". - Dis : "Des messagers avant moi vous sont, certes, venus avec des preuves, et avec ce que vous avez dit [demandé]. Pourquoi donc les avez-vous tués, si vous êtes véridiques" ?
Almanca:
Diejenigen, die sagten: "ALLAH hat uns doch auferlegt, daß wir keinen Iman einem Gesandten schenken, bis er uns eine Opfergabe bringt, die das Feuer verbrennt." Sag: "Zu euch kamen bereits vor mir Gesandte mit deutlichen Zeichen und mit dem, was ihr gesagt habt. Weshalb habt ihr sie denn getötet, wenn ihr wahrhaftig seid?"
Rusça:
Они сказали: "Аллах взял с нас обещание не верить ни одному посланнику, пока он не явится к нам с жертвой, которую будет пожирать огонь". Скажи: "До меня к вам приходили посланники с ясными знамениями и с тем, о чем вы говорите. Почему же вы убили их, если вы говорите правду?"
Arapça:
الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ عَهِدَ إِلَيْنَا أَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتَّىٰ يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ النَّارُ ۗ قُلْ قَدْ جَاءَكُمْ رُسُلٌ مِّن قَبْلِي بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالَّذِي قُلْتُمْ فَلِمَ قَتَلْتُمُوهُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiç bir peygambere iman etmeyeceğimize dair Allah bize ahidde bulundu. diyenlere de ki: "Benden önce size bazı peygamberler açık belgelerle ve sizin dediğiniz şeyle geldi. Eğer doğru insanlarsanız, ya onlarıniçin öldürdünüz?"
Diyanet Vakfı:
"Doğrusu Allah bize, (gökten inen) ateşin yiyeceği (yakıp kor edeceği) bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti" diyenlere şöyle de: Size, benden önce mucizelerle, (özellikle) dediğiniz (mucize) ile nice peygamberler geldi. Eğer doğru insanlar iseniz, ya onları niçin öldürdünüz?

fein keẕẕebûke feḳad küẕẕibe rusülüm min ḳablike câû bilbeyyinâti vezzübüri velkitâbi-lmünîr.

Türkçe:
Seni yalanladılarsa, senden önce de resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller, kutsal sayfalar ve aydınlatıcı kitabı getirmişlerdi onlar.
İngilizce:
Then if they reject thee, so were rejected messengers before thee, who came with Clear Signs, Books of dark prophecies, and the Book of Enlightenment.
Fransızca:
S'ils te (Muhammad) traitent de menteur; des prophètes avant toi, ont certes été traités de menteurs. Ils étaient venus avec les preuves claires, les Psaumes et le Livre lumineux.
Almanca:
Und sollten sie dich der Lüge bezichtigen, so wurden bereits Gesandte vor dir der Lüge bezichtigt, sie kamen mit den deutlichen Zeichen, mit Az-zubur und mit der erleuchtenden Schrift.
Rusça:
Если они сочтут тебя лжецом, то ведь лжецами считали многих посланников до тебя, которые принесли ясные знамения, книги и озаряющее Писание.
Arapça:
فَإِن كَذَّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَ رُسُلٌ مِّن قَبْلِكَ جَاءُوا بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَالْكِتَابِ الْمُنِيرِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.

küllü nefsin ẕâiḳatü-lmevt. veinnemâ tüveffevne ücûraküm yevme-lḳiyâmeh. femen zuḥziḥa `ani-nnâri veüdḫile-lcennete feḳad fâz. veme-lḥayâtü-ddünyâ illâ metâ`u-lgurûr.

Türkçe:
Her benlik ölümü tadacaktır. Hak ettiğiniz karşılıklar size, kıyamet günü, eksiksiz bir biçimde mutlaka verilecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kesinlikle kurtulmuş olacaktır. İğreti-sefil hayat aldatıcı bir yararlanmadan başka şey değildir.
İngilizce:
Every soul shall have a taste of death: And only on the Day of Judgment shall you be paid your full recompense. Only he who is saved far from the Fire and admitted to the Garden will have attained the object (of Life): For the life of this world is but goods and chattels of deception.
Fransızca:
Toute âme goûtera la mort. Mais c'est seulement au Jour de la Résurrection que vous recevrez votre entière rétribution. Quiconque donc est écarté du Feu et introduit au Paradis, a certes réussi. Et la vie présente n'est qu'un objet de jouissance trompeuse.
Almanca:
Jedes Lebewesen wird den Tod erfahren. Und ihr werdet eure Belohnungen doch nur am Tag der Auferstehung erhalten. Derjenige, der dann vom Feuer ferngehalten wird und in die Dschanna hineingelassen wird, war bereits erfolgreich. Und das diesseitige Leben ist nichts anderes außer Verbrauchsgut der Täuschung.
Rusça:
Каждая душа вкусит смерть, но только в День воскресения вы получите вашу плату сполна. Кто будет удален от Огня и введен в Рай, тот обретет успех, а земная жизнь - всего лишь наслаждение обольщением.
Arapça:
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ۗ وَإِنَّمَا تُوَفَّوْنَ أُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۖ فَمَن زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ ۗ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir.
Diyanet Vakfı:
Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günnü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metaından başka bir şey değildir.

letüblevunne fî emvâliküm veenfüsiküm veletesme`unne mine-lleẕîne ûtü-lkitâbe min ḳabliküm vemine-lleẕîne eşrakû eẕen keŝîrâ. vein taṣbirû vetetteḳû feinne ẕâlike min `azmi-l'ümûr.

Türkçe:
Yemin olsun ki, mallarınızda da canlarınızda da imtihan edileceksiniz. Ve yemin olsun ki, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden de şirke batanlardan da incitici çok şey dinleyeceksiniz. Sabreder,sakınıp korunursanız işte bu, iş ve oluşların en zorlularındandır.
İngilizce:
Ye shall certainly be tried and tested in your possessions and in your personal selves; and ye shall certainly Hear much that will grieve you, from those who received the Book before you and from those who worship many gods. But if ye persevere patiently, and guard against evil,-then that will be a determining factor in all affairs.
Fransızca:
Certes vous serez éprouvés dans vos biens et vos personnes; et certes vous entendrez de la part de ceux à qui le Livre a été donné avant vous, et de la part des Associateurs, beaucoup de propos désagréables. Mais si vous êtes endurants et pieux... voilà bien la meilleure résolution à prendre.
Almanca:
Und zweifelsohne werdet ihr mit eurem Vermögen und mit euch selbst geprüft. Und zweifelsohne werdet ihr von denjenigen, denen die Schrift vor euch zuteil wurde, und von denjenigen, die Schirk betrieben, viele Kränkungen hören. Und wenn ihr euch in Geduld übt und Taqwa gemäß handelt, dann gehört dies gewiß zu den von ALLAH gebotenen Angelegenheiten.
Rusça:
Вы непременно будете испытаны своим имуществом и самими собой, и вы непременно услышите от тех, кому было даровано Писание до вас, и от многобожников много неприятных слов. Но если вы будете терпеливы и богобоязненны, то ведь в этих делах надлежит проявлять решимость.
Arapça:
۞ لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُوا أَذًى كَثِيرًا ۚ وَإِن تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Muhakkak siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah'dan gereği gibi korkarsanız, şüphesiz işte bu azmi gerektiren işlerdendir.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takva gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir.
Sayfa 74 beslemesine abone olun.