
kirâmen kâtibîn.
Arapça:
كِرَامًا كَاتِبِينَ
Türkçe:
Çok değerli yazıcılar,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Değerli yazıcılar
Diyanet Vakfı:
Değerli yazıcılar var,
İngilizce:
Kind and honourable,- Writing down (your deeds):
Fransızca:
de nobles scribes,
Almanca:
die ehrwürdig registrierend sind,
Rusça:
благородные писцы,

ya`lemûne mâ tef`alûn.
Arapça:
يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ
Türkçe:
Bilirler yapmakta olduğunuzu.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar, siz her ne yaparsanız bilirler
Diyanet Vakfı:
Onlar, yapmakta olduklarınızı bilirler.
İngilizce:
They know (and understand) all that ye do.
Fransızca:
qui savent ce que vous faites.
Almanca:
sie wissen, was ihr macht.
Rusça:
которые знают обо всем, что вы совершаете.

inne-l'ebrâra lefî ne`îm.
Arapça:
إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ
Türkçe:
Şu da kuşkusuz: İyiler tam bir nimet içindedir,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz iyiler nimet içindedirler.
Diyanet Vakfı:
İyiler muhakkak cennettedirler,
İngilizce:
As for the Righteous, they will be in bliss;
Fransızca:
Les bons seront, certes, dans un [jardin] de délice,
Almanca:
Gewiß, die Gütig-Gehorsamen sind doch im Wohlergehen.
Rusça:
Воистину, благочестивые окажутся в блаженстве.

veinne-lfüccâra lefî ceḥîm.
Arapça:
وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ
Türkçe:
Kötülerse cehennemin ta ortasında.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kötüler de cehennemdedirler.
Diyanet Vakfı:
Kötüler de cehennemdedirler.
İngilizce:
And the Wicked - they will be in the Fire,
Fransızca:
et les libertins seront, certes, dans une fournaise
Almanca:
Und gewiß, die öffentlich die Verfehlung Begehenden sind doch in (der) Hölle.
Rusça:
Воистину, грешники окажутся в Аду,

yaṣlevnehâ yevme-ddîn.
Arapça:
يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ
Türkçe:
Din günü girerler oraya.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ceza günü ona girecekler.
Diyanet Vakfı:
Ceza gününde oraya girerler.
İngilizce:
Which they will enter on the Day of Judgment,
Fransızca:
où ils brûleront, le jour de Rétribution
Almanca:
Sie werden in sie am Tag des Din hineingeworfen,
Rusça:
куда они войдут в День воздаяния.

vemâ hüm `anhâ bigâibîn.
Arapça:
وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ
Türkçe:
Onlar ondan, görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar.
Diyanet Vakfı:
Onlar (kafirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.
İngilizce:
And they will not be able to keep away therefrom.
Fransızca:
incapables de s'en échapper.
Almanca:
und sie werden von ihr nie abwesend sein.
Rusça:
Они не смогут избежать этого.

vemâ edrâke mâ yevmü-ddîn.
Arapça:
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
Türkçe:
Din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ceza gününün ne olduğunu sen bilir misin?
Diyanet Vakfı:
Ceza günü nedir bilir misin?
İngilizce:
And what will explain to thee what the Day of Judgment is?
Fransızca:
Et qui te dira ce qu'est le jour de la Rétribution ?
Almanca:
Und was weißt du, was der Tag des Din ist?!
Rusça:
Откуда ты мог знать, что такое День воздаяния?

ŝümme mâ edrâke mâ yevmü-ddîn.
Arapça:
ثُمَّ مَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
Türkçe:
Evet, din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Evet, bilir misin nedir acaba o ceza günü?
Diyanet Vakfı:
Evet, bilir misin? Nedir acaba o ceza günü?
İngilizce:
Again, what will explain to thee what the Day of Judgment is?
Fransızca:
Encore une fois, qui te dira ce qu'est le jour de la Rétribution ?
Almanca:
Dann, was weißt du, was der Tag des Din ist?!
Rusça:
Да, откуда ты мог знать, что такое День воздаяния?

yevme lâ temlikü nefsül linefsin şey'â. vel'emru yevmeiẕil lillâh.
Arapça:
يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِّنَفْسٍ شَيْئًا ۖ وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِّلَّهِ
Türkçe:
Bir gündür ki o, bir benlik bir başka benlik için hiçbir şeye güç yetiremez. O gün, buyruk yalnız Allah'ındır!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün, hiç kimsenin başkası için hiçbir şeye sahip olamadığı gündür. O gün buyruk yalnız Allah'ındır.
Diyanet Vakfı:
O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz. O gün iş Allah'a kalmıştır.
İngilizce:
(It will be) the Day when no soul shall have power (to do) aught for another: For the command, that Day, will be (wholly) with Allah.
Fransızca:
Le jour où aucune âme ne pourra rien en faveur d'une autre âme. Et ce jour-là, le commandement sera à Allah.
Almanca:
An dem Tag, wenn keine Seele für eine Seele etwas vermag, und die Angelegenheit an diesem Tag ALLAH unterliegt.
Rusça:
В тот день ни одна душа не сможет ничем помочь другой, и власть в тот день будет принадлежать Аллаху.
Sayfalar
