
leḳad ḫalaḳne-l'insâne fî aḥseni taḳvîm.
Türkçe:
Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık.
İngilizce:
We have indeed created man in the best of moulds,
Fransızca:
Nous avons certes créé l'homme dans la forme la plus parfaite.
Almanca:
Gewiß, bereits erschufen WIR den Menschen in bestem Aufrechtstehen,
Rusça:
Мы сотворили человека в прекраснейшем облике.
Arapça:
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz insanı en güzel biçimde yarattık.
Diyanet Vakfı:
Biz insanı en güzel biçimde yarattık.

ŝümme radednâhü esfele sâfilîn.
Türkçe:
Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne/aşağıların en aşağısına çevirip attık.
İngilizce:
Then do We abase him (to be) the lowest of the low,-
Fransızca:
Ensuite, Nous l'avons ramené au niveau le plus bas,
Almanca:
dann kehrten WIR ihn zum Untersten des Unteren zurück,
Rusça:
Потом Мы низвергнем его в нижайшее из низких мест,
Arapça:
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.
Diyanet Vakfı:
Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.

ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti felehüm ecrun gayru memnûn.
Türkçe:
İman edip hayra ve barışa yönelik iş üretenler müstesna. Bunlar için kesintisiz bir ödül vardır.
İngilizce:
Except such as believe and do righteous deeds: For they shall have a reward unfailing.
Fransızca:
sauf ceux qui croient et accomplissent les bonnes oeuvres : ceux-là auront une récompense jamais interrompue.
Almanca:
außer denjenigen, die den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan haben, so ist für sie eine nicht endende Belohnung bestimmt.
Rusça:
за исключением тех, которые уверовали и совершали праведные деяния. Им уготована награда неиссякаемая.
Arapça:
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak iman edip iyi işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ecir vardır.
Diyanet Vakfı:
Fakat iman edip salih amel işleyenler için eksilmeyen devamlı bir ecir vardır.

femâ yükeẕẕibüke ba`dü biddîn.
Türkçe:
Böyle iken dini sana ne yalanlatır?
İngilizce:
Then what can, after this, contradict thee, as to the judgment (to come)?
Fransızca:
Après cela, qu'est-ce qui te fait traiter la rétribution de mensonge ?
Almanca:
Also was läßt dich noch den Din ableugnen?!
Rusça:
Что же после этого заставляет тебя считать ложью воздаяние?
Arapça:
فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدِّينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O halde sana dini ne yalanlatır?
Diyanet Vakfı:
Artık bundan sonra, ceza günü konusunda seni kim yalanlayabilir?

eleyse-llâhü biaḥkemi-lḥâkimîn.
Türkçe:
Allah, yargıçların en güzel hüküm vereni değil mi?
İngilizce:
Is not Allah the wisest of judges?
Fransızca:
Allah n'est-Il pas le plus sage des Juges ?
Almanca:
Ist ALLAH etwa nicht Der am besten Urteilende der Urteilenden?!
Rusça:
Разве Аллах не является Наимудрейшим Судьей?
Arapça:
أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَحْكَمِ الْحَاكِمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah, hakimlerin hakimi değil mi?
Diyanet Vakfı:
Allah, hüküm verenlerin en üstünü değil midir?

iḳra' bismi rabbike-lleẕî ḫaleḳ.
Türkçe:
Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır!
İngilizce:
Proclaim! (or read!) in the name of thy Lord and Cherisher, Who created-
Fransızca:
Lis, au nom de ton Seigneur qui a créé,
Almanca:
Rezitiere im Namen deines HERRN, der erschuf.
Rusça:
Читай во имя твоего Господа, Который сотворил все сущее.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yaratan Rabbinin adıyla oku!
Diyanet Vakfı:
Yaratan Rabbinin adıyla oku!

ḫaleḳa-l'insâne min `alaḳ.
Türkçe:
İnsanı, embriyodan/ilişip yapışan bir sudan/sevgi ve ilgiden/husûmetten yarattı.
İngilizce:
Created man, out of a (mere) clot of congealed blood:
Fransızca:
qui a créé l'homme d'une adhérence.
Almanca:
ER erschuf den Menschen aus 'Alaq.
Rusça:
Он сотворил человека из сгустка крови.
Arapça:
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.
Diyanet Vakfı:
O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.

iḳra' verabbüke-l'ekram.
Türkçe:
Oku! Rabbin Ekrem'dir/en büyük cömertliğin sahibidir.
İngilizce:
Proclaim! And thy Lord is Most Bountiful,-
Fransızca:
Lis ! Ton Seigneur est le Très Noble,
Almanca:
Rezitiere, und dein HERR ist Der Ehrwürdigste,
Rusça:
Читай, ведь твой Господь - Самый великодушный.
Arapça:
اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
Diyanet Vakfı:
Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir.

elleẕî `alleme bilḳalem.
Türkçe:
O'dur kalemle öğreten!
İngilizce:
He Who taught (the use of) the pen,-
Fransızca:
qui a enseigné par la plume [le calame],
Almanca:
Der (das Schreiben) mit dem Schreibgerät lehrte,
Rusça:
Он научил посредством письменной трости -
Arapça:
الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
Diyanet Vakfı:
O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti.

`alleme-l'insâne mâ lem ya`lem.
Türkçe:
İnsana bilmediğini öğretti.
İngilizce:
Taught man that which he knew not.
Fransızca:
a enseigné à l'homme ce qu'il ne savait pas.
Almanca:
ER lehrte den Menschen, was er nicht kannte.
Rusça:
научил человека тому, чего тот не знал.
Arapça:
عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnsana bilmediği şeyleri öğretti.
Diyanet Vakfı:
İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.
Sayfalar
