
veleḳad erselnâ ilâ ümemim min ḳablike feeḫaẕnâhüm bilbe'sâi veḍḍarrâi le`allehüm yeteḍarra`ûn.
Türkçe:
Andolsun ki, senden önce de ümmetlere elçiler göndermiştik. O ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve darlıklarla yakalamıştık.
İngilizce:
Before thee We sent (messengers) to many nations, and We afflicted the nations with suffering and adversity, that they might learn humility.
Fransızca:
Nous avons, certes, envoyé (des messagers) aux communautés avant toi. Ensuite Nous les avons saisies par l'adversité et la détresse - peut-être imploreront-ils (la miséricorde) ! -
Almanca:
Und gewiß, bereits entsandten WIR (Gesandte) zu Umam vor dir, dann ließen WIR sie von Not und Krankheit befallen, damit sie (um Gnade) flehen.
Rusça:
Мы уже отправляли посланников к народам до тебя. Мы подвергали их нищете и недугам, дабы они стали смиренными.
Arapça:
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَىٰ أُمَمٍ مِّن قَبْلِكَ فَأَخَذْنَاهُم بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَتَضَرَّعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik. Ardından boyun eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara uğrattık.
