
veennâ żanennâ el len nü`cize-llâhe fi-l'arḍi velen nü`cizehû herabâ.
Türkçe:
"Ve biz şunu sezdik: "Biz yeryüzünde Allah'ı asla âciz bırakamayız; kaçarak da onu âciz bırakamayız."
İngilizce:
But we think that we can by no means frustrate Allah throughout the earth, nor can we frustrate Him by flight.
Fransızca:
Nous pensions bien que nous ne saurions jamais réduire Allah à l'impuissance sur la terre et que nous ne saurions jamais le réduire à l'impuissance en nous enfuyant.
Almanca:
"Und gewiß, wir glaubten, daß wir ALLAH auf Erden nicht zu schaffen machen und daß wir Ihm durch Flucht nicht zu schaffen machen."
Rusça:
Мы знали, что не спасемся от Аллаха на земле и не спасемся от Него бегством.
Arapça:
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن نُّعْجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَن نُّعْجِزَهُ هَرَبًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağız.
Diyanet Vakfı:
(Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı aciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.
