
ḳâlû belâ ḳad câenâ neẕîrun fekeẕẕebnâ veḳulnâ mâ nezzele-llâhü min şey'. in entüm illâ fî ḍalâlin kebîr.
Türkçe:
Derler ki: "Gelmedi olur mu? Bize uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık. Ve: 'Allah bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz, başka değil!' şeklinde konuştuk."
İngilizce:
They will say: "Yes indeed; a Warner did come to us, but we rejected him and said, 'Allah never sent down any (Message): ye are nothing but an egregious delusion!'"
Fransızca:
Ils dirent : "Mais si ! un avertisseur nous était venu certes, mais nous avons crié au mensonge et avons dit : Allah n'a rien fait descendre, vous n'êtes que dans un grand égarement"
Almanca:
Sie sagten: "Doch, mit Sicherheit! Bereits kam zu uns ein Warner, dann leugneten wir ab und sagten: "ALLAH sandte nichts nach und nach hinab, ihr seid doch nur in einem großen Irregehen."
Rusça:
Они скажут: "Конечно, предостерегающий увещеватель приходил к нам, но мы сочли его лжецом и сказали: "Аллах ничего не ниспосылал, а вы лишь пребываете в большом заблуждении"".
Arapça:
قَالُوا بَلَىٰ قَدْ جَاءَنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِن شَيْءٍ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ كَبِيرٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derler: "Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz." dedik.
Diyanet Vakfı:
Onlar şöyle cevap verirler: Evet, doğrusu bize, (bu azap ile) korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz (onu) yalan saymış ve: Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz! demiştik.
