Nuzul 3090

 
00:00

feeḫaẕehümü-l`aẕâb. inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.

Arapça:

فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ

Türkçe:

Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu inanan kişiler değildi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.

Diyanet Vakfı:

Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.

İngilizce:

But the Penalty seized them. Verily in this is a Sign: but most of them do not believe.

Fransızca:

Le châtiment, en effet, les saisit. Voilà bien là un prodige. Cependant, la plupart d'entre eux ne croient pas.

Almanca:

Dann richtet sie die Peinigung zugrunde. Gewiß, darin ist doch eine Aya. Und viele von ihnen waren keine Mumin.

Rusça:

Их постигло наказание. Воистину, в этом - знамение, но большинство их не стали верующими.

Açıklama:
Nuzul 3090 beslemesine abone olun.