
ḥattâ iẕâ fetaḥnâ `aleyhim bâben ẕâ `aẕâbin şedîdin iẕâ hüm fîhi müblisûn.
Arapça:
حَتَّىٰ إِذَا فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا ذَا عَذَابٍ شَدِيدٍ إِذَا هُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ
Türkçe:
Nihayet, üzerlerine şiddetli bir azabın kapısını açtığımızda hemencecik ümitsizliğe düşüverecekler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nihayet üzerlerine, azabı çok şiddetli bir kapı açtığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar orada şaşkın ve ümitsiz kalmışlardır!
Diyanet Vakfı:
En nihayet üzerlerine, azabı çok şiddetli bir kapı açtığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar orada şaşkın ve ümitsiz kalmışlardır!
İngilizce:
Until We open on them a gate leading to a severe Punishment: then Lo! they will be plunged in despair therein!
Fransızca:
jusqu'au jour où Nous ouvrirons sur eux une porte au dur châtiment, et voilà qu'ils en seront désespérés.
Almanca:
Als WIR dann für sie eine Tür mit harter Peinigung öffneten, da waren sie darüber verzweifelt.
Rusça:
Когда же Мы распахнем перед ними врата тяжких мучений, они придут там в отчаяние.
Açıklama:
