
veinnî legaffârul limen tâbe veâmene ve`amile ṣâliḥan ŝümme-htedâ.
Arapça:
وَإِنِّي لَغَفَّارٌ لِّمَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَىٰ
Türkçe:
Ve ben, tövbe eden, inanan, hayra ve barışa yönelik iş yapıp sonra da düzgün bir biçimde yol alan kimseye karşı, gerçekten çok affediciyim, Gaffâr'ım.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bununla beraber, şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel işleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bağışlayıcıyım.
Diyanet Vakfı:
Şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım.
İngilizce:
But, without doubt, I am (also) He that forgives again and again, to those who repent, believe, and do right, who,- in fine, are ready to receive true guidance.
Fransızca:
Et Je suis Grand Pardonneur à celui qui se repent, croit, fait bonne oeuvre, puis se met sur le bon chemin".
Almanca:
Und gewiß, ICH bin bestimmt allvergebend für denjenigen, der reuig wurde, den Iman verinnerlichte, gottgefällig Gutes tat und dann Rechtleitung fand.
Rusça:
Воистину, Я прощаю тех, кто раскаялся, уверовал, стал поступать праведно, а потом последовал прямым путем.
Açıklama:
