
feḫalefe mim ba`dihim ḫalfün eḍâ`u-ṣṣalâte vettebe`ü-şşehevâti fesevfe yelḳavne gayyâ.
Arapça:
۞ فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ ۖ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا
Türkçe:
Ama arkalarından öyle bir nesil geldi ki; namazı/duayı yitirdiler, şehvetlere uydular. Bunlar, azgınlıklarının cezasını bulacaklardır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardır.)
Diyanet Vakfı:
Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.
İngilizce:
But after them there followed a posterity who missed prayers and followed after lusts soon, then, will they face Destruction,-
Fransızca:
Puis leur succédèrent des générations qui délaissèrent la prière et suivirent leurs passions. Ils se trouveront en perdition,
Almanca:
Doch dann folgten ihnen Nachfahren, die das rituelle Gebet vernachlässigten und ihren Neigungen folgten. Diese werden noch Böses finden,
Rusça:
После них пришли потомки, которые перестали совершать намаз и стали потакать желаниям. Все они понесут убыток (или будут испытывать тяготы; или понесут наказание за невежество; или встретят зло),
