
veleḳad câehüm rasûlüm minhüm fekeẕẕebûhü feeḫaẕehümü-l`aẕâbü vehüm żâlimûn.
Arapça:
وَلَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِّنْهُمْ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ وَهُمْ ظَالِمُونَ
Türkçe:
Yemin olsun ki, onlara içlerinden bir resul geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulümlerine devam edip dururken azap kendilerini yakaladı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine zulüm yaparlarken azab da onları yakalayıverdi.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
İngilizce:
And there came to them a Messenger from among themselves, but they falsely rejected him; so the Wrath seized them even in the midst of their iniquities.
Fransızca:
En effet, un Messager des leurs est venu à eux, mais ils l'ont traité de menteur. Le châtiment, donc, les saisit parce qu'ils étaient injustes.
Almanca:
Und gewiß, bereits kam zu ihnen ein Gesandter von ihnen, dann bezichtigten sie ihn des Lügens, dann richtete sie die Peinigung zugrunde, während sie Unrecht-Begehende waren.
Rusça:
К ним явился посланник из их среды, но они не признали его, и мучения постигли их, пока они поступали несправедливо.
Açıklama:
