
tilke ümmetün ḳad ḫalet. lehâ mâ kesebet veleküm mâ kesebtüm. velâ tüs'elûne `ammâ kânû ya`melûn.
Türkçe:
İşte bunlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Kazandıkları kendilerinindir. Sizin kazandıklarınız da sizin olacaktır. Siz onların yapıp ettiklerinden sorguya çekilmeyeceksiniz.
İngilizce:
That was a people that hath passed away. They shall reap the fruit of what they did, and ye of what ye do! Of their merits there is no question in your case!
Fransızca:
Voilà une génération bel et bien révolue. A elle ce qu'elle a acquis, et à vous ce que vous avez acquis. On ne vous demandera pas compte de ce qu'ils faisaient.
Almanca:
Diese war eine Umma, die bereits verging. Ihr gebührt, was sie erworben hat, und euch gebührt, was ihr erworben habt, und ihr werdet nicht zur Rechenschaft gezogen für das, was sie zu tun pflegten.
Rusça:
Этот народ уже миновал. Они получат то, что они заслужили, а вы получите то, что вы заслужили, и вы не будете спрошены о том, что они совершали.
Arapça:
تِلْكَ أُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ ۖ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُم مَّا كَسَبْتُمْ ۖ وَلَا تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar bir ümmetti, geldi geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.
Diyanet Vakfı:
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
