Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

90

Sûredeki Ayet No: 

2

Ayet No: 

6025

Sayfa No: 

594

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَنتَ حِلٌّ بِهَٰذَا الْبَلَدِ

Çeviriyazı: 

veente ḥillüm bihâẕe-lbeled.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ki sen bu beldede oturmaktasın.

Diyanet İşleri: 

Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ki sen oturmadasın bu şehirde.

Şaban Piriş: 

Sen de bu beldede bulunuyorsun.

Edip Yüksel: 

Ki sen bu kentte oturmaktasın.

Ali Bulaç: 

Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,

Suat Yıldırım: 

Senin bu beldeye girişin hakkı için!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

90:1

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sen bu kente mahremsin/bu kente gireceksin.

Bekir Sadak: 

(8-9) Biz onun icin iki goz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?

İbni Kesir: 

Sen de bu beldede oturmuşsun.

Adem Uğur: 

Ki sen bu beldedesin,

İskender Ali Mihr: 

Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.

Celal Yıldırım: 

Sen bu şehirde yerli olarak oturmuşsundur. (Bu şehir sana daha lâyık ve daha helâldir).

Tefhim ul Kuran: 

Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,

Fransızca: 

et toi, tu es un résident dans cette cité -

İspanyolca: 

en la que estás avecindado!

İtalyanca: 

- e tu sei un abitante di questa contrada -

Almanca: 

und du wohnst in dieser Stadt -

Çince: 

你将在那里,不受羁束--

Hollandaca: 

En gij, o profeet! houd verblijf in dit grondgebied;

Rusça: 

Ты обитаешь в этом городе.

Somalice: 

Ood Nabiyow daggantahay dhexdeeda.

Swahilice: 

Nawe unaukaa Mji huu.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) بۇ شەھەردە (ئۇرۇش قىلىش) ساڭا ھالالدۇر

Japonca: 

あなたはこの町の(居住権を持つ)住民である。

Arapça (Ürdün): 

«وأنت» يا محمد «حِلٌ» حلال «بهذا البلد» بأن يحل لك فتقاتل فيه، وقد أنجز الله له هذا الوعد يوم الفتح، فالجملة اعتراض بين المقسم به وما عطف عليه.

Hintçe: 

और तुम इसी शहर में तो रहते हो

Tayca: 

และเจ้านั้นเป็นผู้อาศัยอยู่ในเมืองนี้

İbranice: 

ואתה שוכן בעיר הזאת

Hırvatça: 

a ti si u ovom gradu oslobođen ograničenja,

Rumence: 

Şi tu eşti locuitor al acestei cetăţi!

Transliteration: 

Waanta hillun bihatha albaladi

Türkçe: 

Sen bu kente mahremsin/bu kente gireceksin.

Sahih International: 

And you, [O Muhammad], are free of restriction in this city -

İngilizce: 

And thou art a freeman of this City;-

Azerbaycanca: 

Sənin yaşadığın (sənə halal olan) şəhərə;

Süleyman Ateş: 

Ki sen bu şehire girmekte(burada yaşamakta)sın.

Diyanet Vakfı: 

Ki sen bu beldedesin,

Erhan Aktaş: 

Senin de içinde yaşadığın beldeye,

Kral Fahd: 

Sen bu beldedesin, yemin ederim ki

Hasan Basri Çantay: 

Sen bu beldeye halâl iken.

Muhammed Esed: 

senin serbestçe yaşadığın bu beldeyi,

Gültekin Onan: 

Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,

Ali Fikri Yavuz: 

Sen (Ey Rasûlüm), ikamet ederken bu beldede

Portekizce: 

- E tu és um dos habitantes desta metrópole -

İsveççe: 

detta land där du är fri att bo -

Farsça: 

در حالی که تو در آن جای داری

Kürtçe: 

وە تۆ لەو شارەدا نیشتەجێی (کە ئازاردانی تۆی تێدا ڕەوا دراوە)

Özbekçe: 

Сен муқим турган бу шаҳарла.

Malayca: 

Sedang engkau (wahai Muhammad) tinggal di negeri ini (sentiasa ditindas),

Arnavutça: 

pasi në të, ti je i lirë (o Muhammed), -

Bulgarca: 

на теб [о, Мухаммад] този град ти беше позволен, -

Sırpça: 

а ти си у овом граду ослобођен ограничења,

Çekçe: 

- ty volně si žiješ v tomto městě -

Urduca: 

اور حال یہ ہے کہ (اے نبیؐ) اِس شہر میں تم کو حلال کر لیا گیا ہے

Tacikçe: 

Ва ту дар ин шаҳр ҳалол хоҳӣ шуд.

Tatarca: 

Вә син, ий Мухәммәд г-м, ошбу Мәккә шәһәрен кәферләрдән сугышып алырга хәләлсең.

Endonezyaca: 

dan kamu (Muhammad) bertempat di kota Mekah ini,

Amharca: 

አንተ በዚህ አገር ሰፋሪ ስትኾን፡፡

Tamilce: 

இன்னும், (நபியே!) நீர் இந்த நகரத்தில் (எதிரிகளைத் தண்டிப்பதற்கு) அனுமதிக்கப்பட்டு இருக்கிறீர்.

Korece: 

그대는 이 도읍의 자유로운 거주인이라

Vietnamca: 

Và Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) là một cư dân của vùng đất Al-Haram này.