Arapça:
اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ ۚ إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Çeviriyazı:
itteḫaẕû eymânehüm cünneten feṣaddû `an sebîli-llâh. innehüm sâe mâ kânû ya`melûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah'ın yolundan çevirdiler. Onların yaptıkları ne kötüdür!
Diyanet İşleri:
Onlar, yeminlerini kalkan edinerek Allah'ın yolundan alıkoyarlar. İşledikleri işler gerçekten ne kötüdür!
Abdulbakî Gölpınarlı:
Antlarını kalkan edinmişler de halkı, Allah yolundan çıkarmışlardır; şüphe yok ki ne de kötüdür bu yaptıkları şey.
Şaban Piriş:
Onlar, yeminlerini bir kalkan edinip, Allah’ın yolundan alıkoydular. Onların yaptıkları şey ne kötüdür!
Edip Yüksel:
Onlar, yeminlerini kalkan yapıp ALLAH'ın yolundan saptırmaktadırlar. Yaptıkları ne kötüdür.
Ali Bulaç:
Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Doğrusu ne kötü şey yapıyorlar.
Suat Yıldırım:
Onlar yeminlerini kalkan olarak kullanıp insanları Allah'ın yolundan uzaklaştırırlar. Yaptıkları bu iş ne kötü bir iştir!
Ömer Nasuhi Bilmen:
Yeminlerini bir kalkan edindiler de, artık Allah´ın yolundan sapıttılar. Şüphe yok ki, onların yaptıkları ne kadar fena oldu.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne kötüdür!
Bekir Sadak:
«Eger bu savasdan Medine´ye donersek, serefli kimseler alcaklari and olsun ki, oradan cikaracaktir» diyorlardi. Oysa, seref Allah´in, peygamberinin ve inananlarindir, ama ikiyuzluler bu gercegi bilmezler. *
İbni Kesir:
Onlar
Adem Uğur:
Yeminlerini kalkan yapıp Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onların yaptıkları ne kötüdür!
İskender Ali Mihr:
Yeminlerini kendilerine siper ettiler, böylece Allah´ın yolundan saptılar (ve saptırdılar). Muhakkak ki onların yapmış oldukları kötü bir şey.
Celal Yıldırım:
Onlar yeminlerini siper edindiler de öylece Allah yolundan alıkoydular. Gerçekten onların yaptıkları ne kötü şeydir.
Tefhim ul Kuran:
Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah´ın yolundan alıkoydular. Doğrusu şu ki onlar, ne kötü şey yapmaktadırlar.
Fransızca:
Ils prennent leurs serments pour bouclier et obstruent le chemin d'Allah. Quelles mauvaises choses que ce qu'ils faisaient !
İspanyolca:
Se han escudado en sus juramentos y han desviado a otros del camino de Alá. ¡Qué mal está lo que han hecho!
İtalyanca:
Si fanno scudo dei loro giuramenti e hanno allontanato altri dalla via di Allah. Quant'è perverso quello che fanno!
Almanca:
Sie nahmen sich ihre Eide als Schutzschild, dann hielten sie von ALLAHs Weg ab. Gewiß, es wurde schlimm, was sie zu tun pflegten.
Çince:
他们以自己的盟誓为护符,妨碍主道。他们的行为真恶劣!
Hollandaca:
Zij hebben hunne eeden tot een kleed gekozen, en leiden anderen van Gods weg af. Hoe snood is hetgeen zij doen!
Rusça:
Они сделали свои клятвы щитом и сбили других с пути Аллаха. Воистину, скверно то, что они совершают!
Somalice:
Dhaartooda (beenta ah) yey ka dhigteen gaashaan, dadkane waxay ka iileen Jidkii Eebe, waxay samayna aad buu u xunyahay.
Swahilice:
Wamevifanya viapo vyao ni kinga, na wao wakajizuia kuifuata Njia ya Mwenyezi Mungu. Hakika ni mabaya kabisa waliyo kuwa wakiyafanya.
Uygurca:
ئۇلار ئۆزلىرىنىڭ يالغان قەسەملىرىنى قالقان قىلىۋالدى، (كىشىلەرنى) اﷲ نىڭ يولىدىن (يەنى اﷲ نىڭ دىنىدىن) توستى، ئۇلارنىڭ قىلمىشى نېمىدېگەن يامان!
Japonca:
かれらはその誓いを(悪行のための)隠れ場として,アッラーの道から(人びとを)妨げている。本当にかれらの行うことは,憎むべきである。
Arapça (Ürdün):
«اتخذوا أَيْمانهم جُنَّةً» سترة على أموالهم ودمائهم «فصدوا» بها «عن سبيل الله» أي عن الجهاد فيهم «إنهم ساء ما كانوا يعملون».
Hintçe:
इन लोगों ने अपनी क़समों को सिपर बना रखा है तो (इसी के ज़रिए से) लोगों को ख़ुदा की राह से रोकते हैं बेशक ये लोग जो काम करते हैं बुरे हैं
Tayca:
พวกเขาได้ถือเอาการสาบานของพวกเขาเป็นโล่ห์แล้วก็กีดกันจากทางของอัลลอฮฺ แท้จริง สิ่งที่พวกเขาได้กระทำไปนั้นช่างชั่วช้าจริง ๆ
İbranice:
הם מנצלים את שבועתם ככיסוי, וכך הם הרחיקו אנשים מהשביל של אלוהים. ואכן, מרושע הדבר הזה שהם עושים
Hırvatça:
Oni su svoje zakletve kao štit uzeli, pa od Allahova puta odvraćaju. Ružno je, doista, kako postupaju.
Rumence:
Ei şi-au luat jurămintele drept pavăză şi s-au îndepărtat de la calea lui Dumnezeu. Rău au făcut ceea ce-au făcut!
Transliteration:
Ittakhathoo aymanahum junnatan fasaddoo AAan sabeeli Allahi innahum saa ma kanoo yaAAmaloona
Türkçe:
Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne kötüdür!
Sahih International:
They have taken their oaths as a cover, so they averted [people] from the way of Allah. Indeed, it was evil that they were doing.
İngilizce:
They have made their oaths a screen (for their misdeeds): thus they obstruct (men) from the Path of Allah: truly evil are their deeds.
Azerbaycanca:
Onlar (yalan) andlarını özlərində sipər edib (xalqı) Allah yolundan döndərirlər. Həqiqətən, onların törətdikləri əməllər necə də pisdir!
Süleyman Ateş:
Yeminlerini kalkan yapıp Allah'ın yoluna engel oldular. Onların yaptıkları ne kötüdür!
Diyanet Vakfı:
Yeminlerini kalkan yapıp Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onların yaptıkları ne kötüdür!
Erhan Aktaş:
Onlar, yeminlerini kalkan yapıyorlar.(1) Böylece insanları, Allah’ın yolundan saptırıyorlar. Kuşkusuz, yaptıkları şey çok kötüdür.
Kral Fahd:
Yeminlerini kalkan yapıp Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onların yaptıkları ne kötüdür!
Hasan Basri Çantay:
Onlar yeminlerini bir kalkan edindiler ve Allahın yolundan sapdılar. Hakıykat, onların yapdıkları şeyler ne kötüdür!
Muhammed Esed:
Onlar yeminlerini (yalan ve sahtekarlıklarına) kalkan yapmakta ve böylece başkalarını Allah yolundan saptırmaktadırlar. Yaptıkları, gerçekten çok çirkindir;
Gültekin Onan:
Onlar, yeminlerini bir siper edinip Tanrı´nın yolundan alıkoydular. Doğrusu ne kötü şey yapıyorlar.
Ali Fikri Yavuz:
Yeminlerini bir kalkan edinib de Allah yolundan yüz çevirmektedirler. Doğrusu bunlar ne fena yapıyorlar!...
Portekizce:
Fazem dos seus juramentos uma coberta (para as suas más ações), e desencaminham-se da senda de Deus. Que péssimo éo que fazem !
İsveççe:
De svär sina eder för att skydda sig och på så sätt leder de [andra] bort från Guds väg; det de gör är ont,
Farsça:
سوگندهایشان را [برای شناخته نشدن نفاقشان] سپر گرفته در نتیجه [مردم را] از راه خدا بازداشته اند. چه بد است آنچه را اینان همواره انجام می دهند!
Kürtçe:
سوێندە (درۆ)کانی خۆیان کرد بەقەڵغان (بۆ خۆیان) ئەمجا ڕێگری (خەڵك)یان دەکرد لەڕێی خوا، بەڕاستی ئەوان کارێکی خراپیان دەکرد
Özbekçe:
Улар қасамларини қалқон қилиб олдилар ва (одамларни) Аллоҳнинг йўлидан бурдилар. Бас, албатта, уларнинг қилган ишлари ёмон бўлди!
Malayca:
Mereka menjadikan sumpahnya (atau akuannya) sebagai perisai (untuk menyelamatkan dirinya dan harta bendanya daripada dibunuh atau dirampas), lalu mereka menghalang (dirinya dan orang lain) dari menurut jalan Allah. Sesungguhnya amatlah buruk apa yang mereka telah kerjakan.
Arnavutça:
Ata betimet e tyre i kanë bërë maskë, andaj i kanë penguar (njerëzit) prej rrugës së Perëndisë. – Me të vërtetë, është shëmtim, atë që kanë punuar!
Bulgarca:
Те превръщат клетвите си в прикритие и възпират от пътя на Аллах. Лоши са делата им!
Sırpça:
Они су своје заклетве узели као штит, па одвраћају од Аллаховог пута. Ружно је, заиста, како поступају.
Çekçe:
A zaštíťují se přísahami svými a přitom svádějí jiné od cesty Boží. Jak hnusné je to, co dělají!
Urduca:
انہوں نے اپنی قسموں کو ڈھال بنا رکھا ہے اور اِس طرح یہ اللہ کے راستے سے خود رکتے اور دنیا کو روکتے ہیں کیسی بری حرکتیں ہیں جو یہ لوگ کر رہے ہیں
Tacikçe:
Аз савгандҳои худ сипаре сохтанд ва аз роҳи Худо боздоштанд ва ба ҳақиқат он чӣ мекунанд, нописанд аст.
Tatarca:
Үзләрен үтерелүдән коткару өчен ялган гуаһларын үзләренә калкан-пәрдә иттеләр һәм кешеләрне Аллаһ юлында сугышудан һәм Коръән белән гамәл кылудан тыйдылар. Аларның кылган эшләре нинди ямандыр.
Endonezyaca:
Mereka itu menjadikan sumpah mereka sebagai perisai, lalu mereka menghalangi (manusia) dari jalan Allah. Sesungguhnya amat buruklah apa yang telah mereka kerjakan.
Amharca:
መሓሎቻቸውን ጋሻ አድርገው ያዙ፡፡ ከአላህም መንገድ ከለከሉ፡፡ እነርሱ ይሠሩት የነበሩት ነገር ከፋ፡፡
Tamilce:
அவர்கள் தங்கள் (பொய்) சத்தியங்களை (அல்லாஹ்வின் உலக தண்டனையில் இருந்து தப்பிப்பதற்கு) கேடயமாக ஆக்கிக்கொண்டனர். ஆகவே (அதைக் கொண்டு) அல்லாஹ்வின் பாதையை விட்டு (மக்களை) தடுத்தனர். நிச்சயமாக அவர்கள் செய்துகொண்டிருந்தவை மிகக் கெட்டுவிட்டன.
Korece:
그들은 그들의 맹세로 가림한후 하나님의 길에서 사람들을 벗 어나게 하매 실로 그들이 행하는 것에 사악함이 있을 것이라
Vietnamca:
Chúng đã lấy lời thề của mình làm vỏ bọc để chúng (dễ dàng) ngăn cản (mọi người) khỏi con đường của Allah. Thật vậy, những điều chúng làm quả là xấu xa và tội lỗi.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: