Arapça:
قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنقُصُ الْأَرْضُ مِنْهُمْ ۖ وَعِندَنَا كِتَابٌ حَفِيظٌ
Çeviriyazı:
ḳad `alimnâ mâ tenḳuṣu-l'arḍu minhüm. ve`indenâ kitâbün ḥafîż.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat biz toprağın onlardan neyi eksilttiğini elbette biliyoruz. Yanımızda herşeyi kaydedip muhafaza eden bir kitap vardır.
Diyanet İşleri:
Onlardan kimlerin ölüp toprağa karıştığını biliyoruz. Katımızda her şeyi unutulmaktan koruyan bir kitap vardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Gerçekten de yeryüzü, onlardan neyi eksiltir, biliriz biz ve katımızdadır her şeyi koruyan ve zapteden kitap.
Şaban Piriş:
Yerin onlardan (cesetlerinden) ne eksilteceğini biliriz. Katımızda koruyup saklayan bir kitap vardır.
Edip Yüksel:
Yeryüzünün onlardan kimi alıp götürdüğünü bilmişizdir. Yanımızda koruyan bir kayıt vardır.
Ali Bulaç:
Doğrusu Biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımız'da (bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır.
Suat Yıldırım:
Biz toprağın, onların bedenlerini (hücre hücre) nasıl çürüttüğünü tafsilatıyla biliriz. Zaten yanımızda her şeyin kayıtlı olduğu şaşmaz bir sicil vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(4-5) Muhakkak ki, yer onlardan neyi eksiltirse Biz bilmişizdir ve Bizim nezdimizde hıfzedici bir kitap vardır. Fakat kendilerine geldiği vakit hakkı tekzîp ettiler. İmdi onlar karmakarışık bir ızdırap içindedirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Toprağın onlardan neyi eksilttiğini pek iyi bilmişizdir biz. Her şeyi saklayıp koruyan bir Kitap var katımızda.
Bekir Sadak:
50:9
İbni Kesir:
Doğrusu Biz
Adem Uğur:
Biz, toprağın onlardan neleri eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz. Yanımızda o bilgileri koruyan bir kitap vardır.
İskender Ali Mihr:
Arzın (toprağın) onlardan neleri eksilteceğini biz biliyorduk. Ve katımızda (illiyyine ve siccîne yerleştirilen bütün zamanlardaki bütün olayları) muhafaza eden bir kitap vardır.
Celal Yıldırım:
(4-5) Biz, muhakkak yerin onlardan neyin (çürütüp) eksilttiğini biliriz. Yanımızda (her şeyin yazılı bulunduğu) muhafazalı bir kitap vardır. Hayır, onlar hakk kendilerine gelince yalanladılar. Bu bakımdan onlar, kararsızlık ve perişanlık içindedirler.
Tefhim ul Kuran:
Doğrusu biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün bunları) saklayıp koruyan bir kitap vardır.
Fransızca:
Certes, Nous savons ce que la terre rongera d'eux [de leurs corps]; et Nous avons un Livre où tout est conservé.
İspanyolca:
Ya sabemos qué es lo que de ellos consume la tierra. Tenemos una Escritura que conserva.
İtalyanca:
Ben sappiamo quel che la terra divorerà, presso di Noi c'è un Libro che conserva [ogni cosa].
Almanca:
Bereits wußten WIR, was die Erde von ihnen wegnimmt. Und bei Uns ist eine bewahrende Schrift.
Çince:
我确己知道大地对于他们的剥蚀,我这里有一本被保护的天经。
Hollandaca:
Nu weten wij wat de aarde van hen verteert, en wij bezitten een boek dat ons daarvan onderricht.
Rusça:
Мы знаем, что земля отнимает от них, и у Нас есть сохраняющее (или хранимое) Писание.
Somalice:
Waan ognahay waxa dhulku ka cunay jidhkooda, agtannadana waxaa yaallaa Kitaab koobay wax walba, oo ilaashan.
Swahilice:
Hakika Sisi tunajua kiasi cha kila kinacho punguzwa na ardhi kutokana nao. Na kwetu kipo Kitabu kinacho hifadhi yote.
Uygurca:
ئۇلارنى زېمىننىڭ كېمەيتكىنىدىن (يەنى ئۇلارنىڭ جەسەتلىرنى يەر يەپ كەتكىنىدىن) بىز ھەقىقەتەن خەۋەردارمىز، بىزنىڭ دەرگاھىمىزدا ھەممىنى ئۆز ئىچىگە ئالغان كىتاب (يەنى لەۋھۇلمەھپۇز) بار
Japonca:
われは大地が,かれらを如何に蝕み去るかを知っている。またわが手許には,(凡ゆる始終の)記録の帳簿がある。
Arapça (Ürdün):
«قد علمنا ما تنقص الأرض» تأكل «منهم وعندنا كتاب حفيظ» هو اللوح المحفوظ فيه جميع الأشياء المقدرة.
Hintçe:
उनके जिस्मों से ज़मीन जिस चीज़ को (खा खा कर) कम करती है वह हमको मालूम है और हमारे पास तो तहरीरी याददाश्त किताब लौहे महफूज़ मौजूद है
Tayca:
แน่นอนเรารู้ดีว่า กี่มากน้อยแล้วที่แผ่นดินทำให้พวกเขามีจำนวนลดน้อยลง และ ณ ที่เรานั้นมีบันทึกรักษาไว้
İbranice:
כבר ידענו את כל אשר האדמה תחסיר מהם , ואצלנו ספר אשר שומר (הכל)
Hırvatça:
Mi znamo šta će od njih zemlja uništiti, u Nas je Knjiga koja sve čuva.
Rumence:
Noi ştim ceea ce pământul înghite din ei, căci avem o Carte păstrătoare.
Transliteration:
Qad AAalimna ma tanqusu alardu minhum waAAindana kitabun hafeethun
Türkçe:
Toprağın onlardan neyi eksilttiğini pek iyi bilmişizdir biz. Her şeyi saklayıp koruyan bir Kitap var katımızda.
Sahih International:
We know what the earth diminishes of them, and with Us is a retaining record.
İngilizce:
We already know how much of them the earth takes away: With Us is a record guarding (the full account).
Azerbaycanca:
Həqiqətən, Biz yerin onlardan nəyi əskiltdiyini (onların tədriclə necə çürüdüb məhv etdiyini) bilirik. Dərgahımızda (hər şeyi) hifz edən bir Kitab (lövhi-məhfuz) vardır!
Süleyman Ateş:
Biz yerin, onlar(ın cesetlerin)den ne eksilttiğini bilmişizdir. Yanımızda (her şeyi) zapteden bir Kitap vardır.
Diyanet Vakfı:
Biz, toprağın onlardan neleri eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz. Yanımızda o bilgileri koruyan bir kitap vardır.
Erhan Aktaş:
Biz, yerin onlardan neyi eksilttiğini elbette biliyoruz. Yanımızda her şeyi kayda alan bir Kitâp vardır.
Kral Fahd:
Biz, toprağın onlardan neleri eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz. Yanımızda o bilgileri koruyan bir kitap vardır.
Hasan Basri Çantay:
Toprak, onlardan neleri (yeyib) eksiltdiğinizi biz muhakkak bilmişizdir. Nezdimizde de (her şey´i) hıfız (ve tesbît) eden bir kitab vardır.
Muhammed Esed:
Biz toprağın onların bedenlerini nasıl çürütüp yok ettiğini iyi biliriz, çünkü katımızda şaşmaz bir sicil vardır.
Gültekin Onan:
Doğrusu biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün bunları) saklayıp koruyan bir kitap vardır.
Ali Fikri Yavuz:
Muhakkak ki biz, toprak, onların bedenlerinden neleri yeyip eksilttiğini bilmişizdir. Bizim katımızda (her şeyi) tesbit eden bir kitab (Levh-i Mahfûz) vardır.
Portekizce:
Nós já sabemos a quantos deles tem devorado a terra, porque possuímos um Livro de registros.
İsveççe:
Vi är väl medvetna om att jorden bryter ner och löser upp [människornas döda kroppar], och Vi har en bok [där allt står skrivet].
Farsça:
بی تردید ما آنچه را که زمین از اجسادشان می کاهد، می دانیم و نزد ما کتابی ضبط کننده [همه امور چون لوح محفوظ] است.
Kürtçe:
بێگومان ئێمە دەزانین زەوی چەندێ لە لاشەیان دەخوات (ھیچیمان لێ وون نابێت) پەڕاوێکیشمان لایە کە پارێزەری ھەموو شتێکە
Özbekçe:
Ҳақиқатда Биз уларни ер камайтираётганини билдик ва Бизнинг ҳузуримизда сақловчи китоб бор. (Ўлик кўмилгандан кейин аста- секин чириб, камайиб тупроққа қўшила боради.)
Malayca:
(Apa yang mereka katakan itu tidaklah benar, kerana) Kami sedia mengetahui apa yang dimakan oleh bumi sedikit demi sedikit dari (tubuh orang mati) mereka, serta ada di sisi Kami sebuah Kitab yang menyimpan (catitan segala perkara yang berlaku).
Arnavutça:
Na dimë çka do t’ua mungojë toka atyre (pasi të vdesin), te Ne është Libri që i ruan të gjitha.
Bulgarca:
Знаем Ние какво земята отнема от тях и имаме съхраняваща Книга.
Sırpça:
Ми знамо шта ће од њих земља одузети, код Нас је Књига у којој се све чува.
Çekçe:
My dobře víme, které z nich země pohltila, neboť máme knihu, jež záznamy střeží.
Urduca:
زمین ان کے جسم میں سے جو کچھ کھاتی ہے وہ سب ہمارے علم میں ہے اور ہمارے پاس ایک کتاب ہے جس میں سب کچھ محفوظ ہے
Tacikçe:
Мо медонем, ки хок чӣ гуна аз (ҷасадҳои) онҳо кам мекунад. Ва китобе, ки ҳама чиз дар он нигаҳдорӣ шуда, назди Мост.
Tatarca:
Без, әлбәттә, белдек үлгән кешеләрнең тәнен җир ашап бетергәнен, ләкин тергезү Безгә һич авыр булмас, вә Безнең хозурымызда һәрнәрсә язылып сакланган китап бардыр.
Endonezyaca:
Sesungguhnya Kami telah mengetahui apa yang dihancurkan oleh bumi dari (tubuh-tubuh) mereka, dan pada sisi Kamipun ada kitab yang memelihara (mencatat).
Amharca:
ከእነርሱ (አካል) ምድር የምታጎድለውን በእርግጥ ዐውቀናል፡፡ እኛም ዘንድ ጠባቂ መጽሐፍ አልለ፡፡
Tamilce:
அவர்களி(ன் உடல்களி)ல் பூமி குறைப்பதை (-தின்று அழித்துவிடுவதை) திட்டமாக நாம் அறிவோம். (எழுதப்பட்ட செய்திகளை) பாதுகாக்கக்கூடிய பதிவு நூல் நம்மிடம் இருக்கிறது. (அதில் இவை எல்லாம் தெளிவாக பதியப்பட்டு மிக்க பாதுகாப்பாக இருக்கிறது.)
Korece:
그들중에 얼마나 많은 무리를대지가 앗아갈 것인지 하나님은 알고 있으니 그분에게 보존된 기 록이 있노라
Vietnamca:
Quả thật, TA (Allah) thừa biết việc đất đai tiêu hủy (thân xác) họ (sau khi họ chết đi); nhưng ở nơi TA có một quyển sổ bộ lưu trữ.
Ayet Linkleri: