Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

47

Sûredeki Ayet No: 

31

Ayet No: 

4576

Sayfa No: 

510

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتَّىٰ نَعْلَمَ الْمُجَاهِدِينَ مِنكُمْ وَالصَّابِرِينَ وَنَبْلُوَ أَخْبَارَكُمْ

Çeviriyazı: 

veleneblüvenneküm ḥattâ na`leme-lmücâhidîne minküm veṣṣâbirîne veneblüve aḫbâraküm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Andolsun ki, biz içinizden cihad edenlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya ve yaptıklarınızla ilgili haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi deneyeceğiz.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki sizi, içinizden cihada çıkanları ve sabredenleri meydana çıkarana ve haberlerinizi açıklayana kadar deneyeceğiz.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve andolsun ki sizden savaşanları ve sabredenleri bildirmek ve gizlediklerinizi haber vermek için sizi sınamaktadır.

Şaban Piriş: 

Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz

Edip Yüksel: 

Sizden çaba gösterenleri ve güçlüklere karşı direnenleri ortaya çıkarıncaya kadar sizi sınayacağız ve kalitenizi sınayacağız.

Ali Bulaç: 

Andolsun, Biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız).

Suat Yıldırım: 

Sizi mutlaka imtihan edeceğiz, ta ki içinizden mücahede edenleri, sabır ve sebat gösterenleri ortaya çıkaracak ve gösterdiğiniz yararlılıkları imtihan meydanlarında örnek göstereceğiz.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Celâlim hakkı için sizi imtihana tâbi tutacağız, tâ ki, sizden mücâhit olanlar ile sabredici olanları bilelim ve sizin haberlerinizi de deneyeceğizdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun, içinizden gayret gösterip didinenlerle sabredenleri bilinceye kadar, sizi belalarla imtihan edeceğiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacağız.

Bekir Sadak: 

Eger sizden onlari isteyip de sizi zorlarsa, cimrilik edecektiniz, O da kinlerinizi ortaya cikaracakti.

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.

İskender Ali Mihr: 

Ve sizin aranızdan mücahitler ve sabredenler Bize belli oluncaya kadar sizi mutlaka imtihan ederiz. Ve haberlerinizi de imtihan edeceğiz.

Celal Yıldırım: 

And olsun ki, içinizden mücâhidleri ve sabredenleri bilip tanıyıncaya kadar sizi hep deneyeceğiz ve haberlerinizi ortaya çıkarıp açıklıyacağız.

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, biz, sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, sizi deneyeceğiz ve haberlerinizi de sınayacağız (açıklayacağız).

Fransızca: 

Nous vous éprouverons certes afin de distinguer ceux d'entre vous qui luttent [pour la cause d'Allah] et qui endurent, et afin d'éprouver [faire apparaître] vos nouvelles.

İspanyolca: 

Hemos de probaros para saber quiénes de vosotros luchan y perseveran, así como para comprobar lo que se cuenta de vosotros.

İtalyanca: 

Certamente vi metteremo alla prova per riconoscere quelli di voi che combattono e resistono e per verificare quello che si dice sul vostro conto.

Almanca: 

Und WIR werden euch doch prüfen, damit WIR die Dschihad-Leistenden unter euch und die sich in Geduld Übenden kenntlich machen, und damit WIR eure Angelegenheiten prüfen.

Çince: 

我必定要试验你们,直到我认识你们中的奋斗者和坚忍者,我将考核关于你们的工作的报告。

Hollandaca: 

En wij zullen u beproeven, tot wij diegenen uwer kennen, welke dapper voor den godsdienst strijden en volharden. Wij zullen uw gedrag onderzoeken.

Rusça: 

Мы непременно подвергнем вас испытанию до тех пор, пока не узнаем тех из вас, кто сражается и проявляет терпение, и пока не проверим ваши вести.

Somalice: 

waannu idin imtixaanaynaa intaan ka muujinno kuwiinna Jahaadi iyo kuwa samra, waana imtixaanaynaa Xaalkiinna.

Swahilice: 

Na bila ya shaka tutakujaribuni mpaka tuwadhihirishe wapignao Jihadi katika nyinyi na wanao subiri. Nasi tutazifanyia mtihani khabari zenu.

Uygurca: 

بىز سىلەرنى ئەلۋەتتە (جىھادقا ئەمر قىلىش ۋە مۇشەققەتلىك ئىشلارغا تەكلىپ قىلىش بىلەن) سىنايمىز، تاكى سىلەرنىڭ ئىچىڭلاردىن (اﷲ نىڭ يولىدا) جىھاد قىلغۇچىلارنى ۋە (جىھادنىڭ مۇشەققەتلىرىگە) چىداشلىق بەرگۈچىلەرنى بىلگەنگە، سىرلىرىڭلاردىن ۋاقىپ بولغانغا قەدەر

Japonca: 

われはあなたがたの中,努力し,耐え忍ぶ者たちを区別するためにあなたがたを試みる。またあなたがたの言行をも確める。

Arapça (Ürdün): 

«ولنبلونكم» نختبرنكم بالجهاد وغيره «حتى نعلم» علم ظهور «المجاهدين منكم والصابرين» في الجهاد وغيره «ونبلوَ» نظهر «أخباركم» من طاعتكم وعصيانكم في الجهاد وغيره بالياء والنون في الأفعال الثلاثة.

Hintçe: 

और हम तुम लोगों को ज़रूर आज़माएँगे ताकि तुममें जो लोग जेहाद करने वाले और (तकलीफ़) झेलने वाले हैं उनको देख लें और तुम्हारे हालात जाँच लें

Tayca: 

และแน่นอนเราจะทดสอบพวกเจ้าจนกระทั่งเราจะได้รู้ถึงบรรดาผู้ต่อสู้ดิ้นรน และบรรดาผู้หนักแน่นอดทนในหมู่พวกเจ้า และเราจะทดสอบการงานของพวกเจ้า

İbranice: 

אנו נבחן אתכם עד שנדע מי מתוככם התאמצו הכי הרבה, ומי התאזר בסבלנות, ונבחן את מעשיכם

Hırvatça: 

Mi ćemo vas iskušavati da bismo znali borce na Allahovom putu i strpljive među vama, i da bismo otkrili vijesti o vama.

Rumence: 

Noi vă vom pune la încercare ca să-i cunoaştem pe cei dintre voi ce sunt luptători şi răbdători, după cum vom pune la încercare şi veştile voastre.

Transliteration: 

Walanabluwannakum hatta naAAlama almujahideena minkum waalssabireena wanabluwa akhbarakum

Türkçe: 

Yemin olsun, içinizden gayret gösterip didinenlerle sabredenleri bilinceye kadar, sizi belalarla imtihan edeceğiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacağız.

Sahih International: 

And We will surely test you until We make evident those who strive among you [for the cause of Allah] and the patient, and We will test your affairs.

İngilizce: 

And We shall try you until We test those among you who strive their utmost and persevere in patience; and We shall try your reported (mettle).

Azerbaycanca: 

(Ey mö’minlər!) And olsun ki, Biz içərinizdəki mücahidləri və (əziyyətlərə) səbr edənləri ayırd edib bilmək (ümmətə mə’lum etmək) üçün sizi imtahana çəkəcək və sizə dair xəbərləri (əməllərinizi) də yoxlayacağıq. (Elə edəcəyik ki, Allahın sizin barənizdə əzəldən bildikləri – kimin həqiqi, kimin yalançı mö’min olduğu zahirə çıxıb Onun bütün bəndələrinə bəlli olsun!)

Süleyman Ateş: 

Andolsun biz sizi deneyeceğiz ki içinizden cihadedenleri (güçlüklere) sabredenleri bilelim ve söylediğiniz sözlerin (doğru olup olmadığını) sınayalım.

Diyanet Vakfı: 

Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.

Erhan Aktaş: 

İçinizden cihad edenleri ve sabredenleri ortaya çıkarıncaya kadar sizi sınava tâbi tutarız. Ve haberlerinizi(1) de sınava tâbi tutacağız.

Kral Fahd: 

Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun sizi imtihan edeceğiz. Tâki içinizden mücâhidleri ve sabr-u sebat edenleri belirtelim. Haberlerinizi açıklayalım.

Muhammed Esed: 

Ve hepinizi mutlaka sınayacağız ki (Bizim yolumuzda) üstün gayret gösterenleri ve sıkıntılara göğüs gerenleri (diğerlerinden) ayırabilelim; çünkü biz, bütün iddialarınızı(n doğruluğunu) deneyeceğiz.

Gültekin Onan: 

Andolsun, biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız).

Ali Fikri Yavuz: 

And olsun, sizi (savaşla) imtihana sokacağız

Portekizce: 

Sabei que vos provaremos, para certificar-Nos de quem são os combatentes e perseverantes, dentre vós, e paraprovarmos a vossa reputação.

İsveççe: 

Helt visst skall Vi sätta er på prov så att de bland er som vill sträva och kämpa [för Guds sak] och de tålmodiga och uthålliga får ge sig till känna, och Vi skall pröva [hur uppriktiga ni är i] era förklaringar.

Farsça: 

به یقین ما شما را امتحان می کنیم تا می اهدان از شما و صابران را مشخص نماییم، و اخبار شما را نیز [که اعمال و اسرار شماست] می آزماییم [تا صدق و کذب شما را در همه امور معلوم بداریم.]

Kürtçe: 

سوێند بەخوا تاقیتان دەکەینەوە تا دەری بخەین ودیاربێت موجاھیدان وخۆڕاگرانتان وە تا ھەواڵتان چیە ئاشکرای کەین

Özbekçe: 

Ва таъкидки, Биз сизларни синаймиз, токи сизлардан мужоҳидларни, сабрлиларни билсак ва хабарларингизни имтиҳон этсак. (Синов Аллоҳ таолонинг Ўзи учун эмас. У шундоқ ҳам ҳамма нарсани–одамларнинг кимлигини, сир яширганлари-ю ошкорини, имконияти-ю хоҳишини–барча-барчасини яхши билади. Аммо одамлар бу нарсани англамайдилар. Инсонларнинг бу нарсаларни англаши келажак ҳаётларида ёрдам беради.)

Malayca: 

Dan demi sesungguhnya! Kami tetap menguji kamu (wahai orang-orang yang mengaku beriman) sehingga ternyata pengetahuan Kami tentang adanya orang-orang yang berjuang dari kalangan kamu dan orang-orang yang sabar (dalam menjalankan perintah Kami); dan (sehingga) Kami dapat mengesahkan (benar atau tidaknya) berita-berita tentang keadaan kamu.

Arnavutça: 

Ne do t’ju vëmë në sprovë juve, përderisa t’i njohim në thelb ata të cilët prej jush luftojnë (në rrugën e drejtë) dhe durojnë (mundimin), si dhe për t’i vërtetuar lajmet për veprat tuaja.

Bulgarca: 

И ще ви подложим на изпитание, докато отличим сред вас борещите се по пътя на Аллах и търпеливите, и разкрием вестите за вас.

Sırpça: 

Ми ћемо да вас искушавамо све док не укажемо на борце и постојане међу вама, а и вести о вама ћемо проверавати.

Çekçe: 

A věru vás budeme zkoušet, abychom rozpoznali mezi vámi ty, kdož usilovně se snaží a jsou trpěliví, a abychom prozkoumali zprávy o vás.

Urduca: 

ہم ضرور تم لوگوں کو آزمائش میں ڈالیں گے تاکہ تمہارے حالات کی جانچ کریں اور دیکھ لیں کہ تم میں مجاہد اور ثابت قدم کون ہیں

Tacikçe: 

Ва шуморо меозмоем, то муҷоҳидон ва собиронатонро маълум дорем ва хабарҳоятонро ошкор кунем.

Tatarca: 

Без, әлбәттә, сезне сынарбыз, хәтта сездән Аллаһ юлында риза булып сугыш кылучыларны һәм мәшәкатьле гамәлләргә, авыр эшләргә сабыр итүчеләрне аерыл ачыклаганчы, вә кешеләр арасында эшләрегезнең яхшы яки яман хәбәрен фаш иткәнгәчә.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya Kami benar-benar akan menguji kamu agar Kami mengetahui orang-orang yang berjihad dan bersabar di antara kamu, dan agar Kami menyatakan (baik buruknya) hal ihwalmu.

Amharca: 

ከእናንተም ታጋዮቹንና ታጋሾቹን እስከምናውቅ፣ ወሬዎቻችሁንም እስከምንገልጽ ድረስ በእርግጥ እንሞክራችኋለን፡፡

Tamilce: 

இன்னும், உங்களிலிருந்து ஜிஹாது செய்பவர்களையும் பொறுமையாளர்களையும் நாம் (அதாவது, எனது நல்லடியார்கள்) அறிகின்ற வரை நிச்சயமாக நாம் உங்களை சோதிப்போம். உங்கள் செய்திகளை (-சொல்களையும் செயல்களையும்) நாம் சோதிப்போம் (உண்மையாளர் யார், பொய்யர் யார் என்று நம்பிக்கையாளர்களுக்கு வெளிப்படுத்துவதற்காக).

Korece: 

하나님은 너희 스스로 성전 하며 인내하는 너희를 시험할 것 이며 또한 행위들로 시험하실 것 이라

Vietnamca: 

TA chắc chắn sẽ thử thách các ngươi cho đến khi TA biết rõ trong các ngươi ai thực sự là những người chiến đấu (cho con đường chính nghĩa của TA) và ai thực sự là những người kiên nhẫn; và TA sẽ thử thách tình trạng của các ngươi.