Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

34

Sûredeki Ayet No: 

44

Ayet No: 

3650

Sayfa No: 

433

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَا آتَيْنَاهُم مِّن كُتُبٍ يَدْرُسُونَهَا ۖ وَمَا أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ قَبْلَكَ مِن نَّذِيرٍ

Çeviriyazı: 

vemâ âteynâhüm min kütübiy yedrusûnehâ vemâ erselnâ ileyhim ḳableke min neẕîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Halbuki biz onlara öyle ders alacakları kitaplar göndermedik. Kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermedik.

Diyanet İşleri: 

Oysa Biz, onlara okuyacakları bir kitap vermemiş ve senden önce de onlara bir uyarıcı göndermemiştik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve halbuki biz, onlara okuyup ders alacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce bir kokutucu da göndermemiştik.

Şaban Piriş: 

Oysa biz onlara okuyup inceleyecekleri kitaplar vermedik. Onlara senden önce hiçbir uyarıcı da göndermedik.

Edip Yüksel: 

Onlara, inceleyecekleri bir Kitap vermemiş ve senden önce onlara bir uyarıcı göndermemiştik.

Ali Bulaç: 

Oysa Biz onlara ders alacakları kitaplar vermemiştik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermemiştik.

Suat Yıldırım: 

Biz onlara Kur'ân’dan önce, okuyacakları kitaplar vermedik, keza senden önce onları uyarmakla görevli bir peygamber de göndermedik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Halbuki, onlara ders alacakları kitaplardan vermemiştik ve onlara senden evvel (azap ile) bir korkutucu göndermemiştik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Oysaki biz onlara, araştırıp ders alacakları kitaplar vermemiştik; daha önce kendilerine bir uyarıcı da göndermemiştik.

Bekir Sadak: 

De ki:» Ben sapitirsam, sapitmakla ancak kendime etmis olurum. Dogru yolda olursam, bu Rabbim´in bana vahyetmesiyledir. Dogrusu O, isitendir, yakin olandir»

İbni Kesir: 

Halbuki biz, onlara okuyacakları bir kitab vermemiş ve senden önce onlara bir uyarıcı da göndermemiştik.

Adem Uğur: 

Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce onlara bir uyarıcı (peygamber) de göndermemiştik.

İskender Ali Mihr: 

Ve Biz, onlara tedris edecekleri (okuyup çalışacakları) kitaplardan vermedik. Ve senden önce onlara bir nezir (de) (uyarıcı peygamber) göndermedik.

Celal Yıldırım: 

Halbuki biz, onlara ders yapacakları bir kitap vermedik ve senden önce kendilerine bir uyarıcı da göndermedik.

Tefhim ul Kuran: 

Oysa biz onlara ders alacakları kitaplar vermemiştik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı, korkutucu da göndermemiştik.

Fransızca: 

[Pourtant] Nous ne leurs avons pas donné de livres à étudier. Et Nous ne leur avons envoyés avant toi aucun avertisseur.

İspanyolca: 

No les dimos ningunas Escrituras que estudiaran, ni les enviamos a ningún monitor antes de ti.

İtalyanca: 

In passato non demmo loro libri da studiare, né prima di te inviammo loro un ammonitore.

Almanca: 

Und WIR ließen ihnen keine Schriften zuteil werden, die sie studieren, und WIR entsandten zu ihnen vor dir keinen Warner.

Çince: 

我没有把他们的能诵习的任何经典赏赐他们,在你之前,我没有派遣任何警告者去教化他们。

Hollandaca: 

Wij hebben hun, vóór u, geene boeken der schrift gegeven, waarin zij zich zouden kunnen oefenen, noch hebben wij vóór u hun een waarschuwer gezonden.

Rusça: 

Мы не даровали им Писаний, которые они могли бы изучить, и не посылали к ним до тебя предостерегающего увещевателя.

Somalice: 

Ma aanaan siinin Kutubo ay akhriyaan, umana aanaan dirin xagooda dige kaa horreeyay (Carabta).

Swahilice: 

Wala hatukuwapa Vitabu wavisome, wala hatukuwatumia Mwonyaji kabla yako wewe.

Uygurca: 

ئۇلارغا ئوقۇيدىغان ھېچقانداق كىتابلارنى ئاتا قىلغىنىمىز يوق. سەندىن ئىلگىرى ئۇلارغا ھېچقانداق پەيغەمبەرمۇ ئەۋەتكىنىمىز يوق

Japonca: 

われは(前もって),かれらの学び得る啓典を下していた訳ではない。またあなた以前に,どんな警告者もかれらに遣わさなかった。

Arapça (Ürdün): 

قال تعالى: «وما آتيناهم من كتب يدرسونها وما أرسلنا إليهم قبلك من نذير» فمن أين كذبوك.

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) हमने तो उन लोगों को न (आसमानी) किताबें अता की तुम्हें जिन्हें ये लोग पढ़ते और न तुमसे पहले इन लोगों के पास कोई डरानेवाला (पैग़म्बर) भेजा (उस पर भी उन्होंने क़द्र न की)

Tayca: 

และเรามิได้ประทานบรรดาคัมภีร์ให้แก่พวกเขา (เพื่อให้) พวกเขาศึกษาค้นคว้ากันและเราก็มิได้ส่ง (บรรดาร่อซูล)ไปยังพวกเขาก่อนหน้าเจ้า (ในฐานะ) เป็นผู้ตักเตือน

İbranice: 

ואולם אנו מעולם לא נתנו להם כל ספר ללמוד ממנו, ולא שלחנו אליהם לפניך כל מזהיר

Hırvatça: 

A Mi im nismo dali nikakve knjige da ih izučavaju i Mi im, prije tebe, nismo bili poslali nikoga ko bi ih upozoravao.

Rumence: 

Noi nu le-am mai dat cărţi din care să înveţe şi nici nu le-am mai trimis pe nimeni înaintea ta ca să le predice.

Transliteration: 

Wama ataynahum min kutubin yadrusoonaha wama arsalna ilayhim qablaka min natheerin

Türkçe: 

Oysaki biz onlara, araştırıp ders alacakları kitaplar vermemiştik; daha önce kendilerine bir uyarıcı da göndermemiştik.

Sahih International: 

And We had not given them any scriptures which they could study, and We had not sent to them before you, [O Muhammad], any warner.

İngilizce: 

But We had not given them Books which they could study, nor sent messengers to them before thee as Warners.

Azerbaycanca: 

Halbuki (Ya Rəsulum!) Biz onlara oxuyacaqları bir kitab verməmiş və səndən əvvəl də özlərinə (Allahın əzabı ilə) qorxudan bir peyğəmbər göndərməmişdik.

Süleyman Ateş: 

Halbuki biz onlara okuyacakları bir Kitap vermemiştik ve senden önce onlara bir uyarıcı göndermemiştik.

Diyanet Vakfı: 

Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce onlara bir uyarıcı (peygamber) de göndermemiştik.

Erhan Aktaş: 

Biz, onlara bilgilenecekleri kitâplardan(1) vermedik. Ve senden önce onlara bir uyarıcı da göndermedik.

Kral Fahd: 

Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce onlara bir uyarıcı (peygamber) de göndermemiştik.

Hasan Basri Çantay: 

Halbuki biz onlara öyle ders alacakları kitablar vermediğimiz gibi onlara senden evvel azâb ile korkutucu bir (peygamber) de göndermedik.

Muhammed Esed: 

Oysa (ey Muhammed,) Biz onlara ne başvuracakları vahiyler göndermişizdir, ne de senden önce bir uyarıcı.

Gültekin Onan: 

Oysa biz onlara ders alacakları kitaplar vermemiştik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermemiştik.

Ali Fikri Yavuz: 

Halbuki biz, onlara, (Allah’a ortak koşmanın doğruluğuna delil olacak) öyle ders alacakları kitaplar vermedik ve kendilerine senden evvel azap ile korkutucu bir peygamber de göndermedik.

Portekizce: 

Antes de ti não lhes tínhamos enviado livro algum, para que o estudassem, nem lhes havíamos enviado admoestadoralgum.

İsveççe: 

Men Vi har aldrig uppenbarat en Skrift för dem att studera eller sänt dem en varnare före dig.

Farsça: 

و [این در حالی است که] هیچ کتابی به آنان نداده ایم که آن را بخوانند [تا به تکیه بر آن قرآن را دروغی ساختگی بدانند] ، و پیش از تو هیچ پیامبری نفرستادیم تا [با اعتماد به گفتار او] نبوّت تو را انکار کنند،

Kürtçe: 

(خۆ ئێمە) پێشتر چەند کتێبێکمان پێ نەدابوون کە بیانخوێننەوە و بۆمان نەناردبوون پێش تۆ ھیچ پێغەمبەرێکی ترسێنەر

Özbekçe: 

Ҳолбуки Биз уларга дарс оладиган китобларни бермаган эдик. Шунингдек, сендан олдин уларга бирор огоҳлантиргувчи ҳам юбормаган эдик.

Malayca: 

Dan (tidak ada sebarang alasan bagi dakwaan mereka, kerana) Kami tidak pernah memberi kepada mereka Kitab-kitab untuk mereka membaca dan mengkajinya, dan Kami juga tidak pernah mengutus kepada mereka sebelummu (wahai Muhammad) seseorang Rasul pemberi amaran (melarang mereka menerima ajaranmu).

Arnavutça: 

Dhe, Ne, nuk u kemi dërguar (banorëve të Mekkes) asnjë libër, për ta mësuar ata, dhe Ne nuk u kemi dërguar atyre para Teje, asnjë paralajmërues.

Bulgarca: 

И не им дадохме преди теб писания, които да изучават, и не им изпратихме предупредител.

Sırpça: 

А Ми им нисмо дали никакве књиге да их изучавају и Ми им, пре тебе, нисмо били послали никога ко би их упозоравао.

Çekçe: 

A nedali jsme jim dříve Písma žádná, která by studovali, a neposlali jsme k nim před tebou varovatele žádné.

Urduca: 

حالانکہ نہ ہم نے اِن لوگوں کو پہلے کوئی کتاب دی تھی کہ یہ اسے پڑھتے ہوں اور نہ تم سے پہلے ان کی طرف کوئی متنبہ کرنے والا بھیجا تھا

Tacikçe: 

Пеш аз ин китобе, ки онро бихонанд, ба онҳо надодаем ва пеш аз ту бимдиҳандае бар онҳо нафиристодаем.

Tatarca: 

Без мөшрикләргә синнән элек бер китап та бирмәдек, биргән булсак ул китапны укып Аллаһудан башканы Илаһә тотуның батыл эш икәнлеген белер иделәр, һәм Без аларга синнән элек пәйгамбәр дә җибәрмәдек, җибәргән булсак аларны ґәзаб белен куркыткан булыр иде.

Endonezyaca: 

Dan Kami tidak pernah memberikan kepada mereka kitab-kitab yang mereka baca dan sekali-kali tidak pernah (pula) mengutus kepada mereka sebelum kamu seorang pemberi peringatanpun.

Amharca: 

የሚያጠኑዋቸው የኾኑ መጽሐፍቶችንም ምንም አልሰጠናቸውም፡፡ ከአንተ በፊትም አስፈራሪ ነቢይን ወደእነርሱ አልላክንም፡፡

Tamilce: 

(இந்த குர்ஆனுக்கு முன்பாக) அவர்கள் படிப்பதற்கு வேதங்களை அவர்களுக்கு நாம் கொடுத்ததில்லை. இன்னும், உமக்கு முன்னர் அவர்களிடம் எச்சரிக்கும் தூதர் எவரையும் நாம் அனுப்பியதில்லை.

Korece: 

그러나 하나님은 그들에게 그들이 읽을 성서를 주지 아니했 고 그대 이전에 그들에게 경고자 를 보내지도 아니 했노라

Vietnamca: 

TA (Allah) đã không ban cho họ bất cứ Kinh Sách nào để họ có thể học hỏi; và TA cũng không cử bất cứ người cảnh báo nào đến với họ trước Ngươi cả.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: