Arapça:
قَالَ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ ۚ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Çeviriyazı:
ḳâle rabbi innî żalemtü nefsî fagfir lî fegafera leh. innehû hüve-lgafûru-rraḥîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Musa, "Rabbim! Doğrusu kendimi ziyana uğrattım. Beni bağışla!" dedi; Allah da, onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olan ancak O'dur.
Diyanet İşleri:
Musa: "Rabbim! Doğrusu kendime yazık ettim, beni bağışla" dedi. Allah da onu bağışladı. O, şüphesiz bağışlayandır, merhamet edendir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Rabbim dedi, ben kendime zulmettim, sen yarlıga beni ve mabudu, onu yarlıgadı; şüphe yok ki o, suçları örter, rahimdir.
Şaban Piriş:
Rabbim, ben kendime zulmettim, beni bağışla dedi. Allah da onu bağışladı. Nitekim O, çokça bağışlayandır, çokça merhamet edendir.
Edip Yüksel:
"Rabbim," dedi, "ben kendime haksızlık ettim, beni bağışla." O da onu bağışladı. Çünkü O Bağışlayandır, Rahimdir.
Ali Bulaç:
Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla." Böylece (Allah) onu bağışladı. Şüphesiz. O, bağışlayandır, esirgeyendir.
Suat Yıldırım:
“Ya Rabbî, ben kendime yazık ettim, affeyle beni?” dedi.Allah da onu bağışladı. Çünkü O gafurdur, rahîmdir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedi ki: «Yarabbi! Ben şüphe yok ki, nefsime zulmettim, artık bana mağfiret buyur.» Bunun üzerine ona mağfiret buyurdu. Muhakkak ki, çok bağışlayan, çok merhamet buyuran O´dur, O.
Yaşar Nuri Öztürk:
Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet diye yakardı da Allah onu affetti. Gafûr O'dur, Rahîm O'dur.
Bekir Sadak:
Medyen´e dogru yoneldiginde: «Rabbimin bana dogru yolu gosterecegini umarim» dedi.
İbni Kesir:
Dedi ki: Rabbım
Adem Uğur:
Musa: Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim (başıma iş açtım). Beni bağışla dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olan ancak O´dur.
İskender Ali Mihr:
"
Celal Yıldırım:
Musâ: «Ey Rabbim!» dedi, «doğrusu ben kendime haksızlık ettim
Tefhim ul Kuran:
Dedi ki: «Rabbim, gerçek şu ki, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla.» Böylece (Allah) onu bağışladı. Hiç şüphe yok O, bağışlayandır, esirgeyendir.
Fransızca:
Il dit : "Seigneur, je me suis fait du tort à moi-même; pardonne-moi". Et Il lui pardonna. C'est Lui vraiment le Pardonneur, le Miséricordieux !
İspanyolca:
Dijo: «¡Señor! He sido injusto conmigo mismo. ¡Perdóname!» Y le perdonó. Él es el Indulgente, el Misericordioso.
İtalyanca:
Disse: «Signore, ho fatto torto a me stesso, perdonami!» Gli perdonò, Egli è il Perdonatore, il Misericordioso.
Almanca:
Er sagte: "Mein HERR! Gewiß, ich tat mir selbst Unrecht an, so vergib mir!" Dann vergab ER ihm. Gewiß, ER ist Der Allvergebende, Der Allgnädige.
Çince:
他说:我的主啊!我确已自欺了,求你饶恕我吧。真主就饶恕了他,他确是至赦的,确是至慈的。
Hollandaca:
En hij zeide: O Heer! waarlijk, ik heb mijne eigene ziel mishandeld; vergeef mij dus. Zoo vergaf God hem: want hij is vergevensgezind en barmhartig.
Rusça:
Он сказал: "Господи! Я поступил несправедливо по отношению к себе. Прости же меня!" Он простил его, ибо Он - Прощающий, Милосердный.
Somalice:
Wuxuu Yidhi Eebow Anigu waxaan Dulmiyey Naftayda ee ii Dambi Dhaaf wuuna u Dambi Dhaafay Illeen Ilaahay waa Dambi Dhaafe Naxariistee.
Swahilice:
Akasema: Mola wangu Mlezi! Hakika mimi nimejidhulumu nafsi yangu; basi nisamehe. Akamsamehe; hakika Yeye ni Mwenye kusamehe Mwenye kurehemu.
Uygurca:
مۇسا ئېيتتى: «پەرۋەردىگارىم! مەن ھەقىقەتەن ئۆزۈمگە زۇلۇم قىلدىم. ماڭا مەغپىرەت قىلغىن». اﷲ ئۇنىڭغا مەغپىرەت قىلدى، اﷲ ھەقىقەتەن ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچىدۇر، ناھايىتى مېھرىباندۇر
Japonca:
かれは(祈って)言った。「主よ,本当にわたしは自ら不義を犯しました。どうかわたしを御赦し下さい。」それで(アッラーは)かれを赦された。本当にかれは覚容にして慈悲深くあられる。
Arapça (Ürdün):
«قال» نادماً «رب إني ظلمت نفسي» بقتله «فاغفر لي فغفر له إنه هو الغفور الرحيم» أي المتصف بهما أزلاً وأبداً.
Hintçe:
(फिर बारगाहे ख़ुदा में) अर्ज़ की परवरदिगार बेशक मैने अपने ऊपर आप ज़ुल्म किया (कि इस शहर में आया) तो तू मुझे (दुश्मनों से) पोशीदा रख-ग़रज़ ख़ुदा ने उन्हें पोशीदा रखा (इसमें तो शक नहीं कि वह बड़ा पोशीदा रखने वाला मेहरबान है)
Tayca:
เขากล่าวว่า “ข้าแต่พระเจ้าของข้าพระองค์ แท้จริงข้าพระองค์ได้อธรรมต่อตนเอง ดังนั้นขอพระองค์ทรงอภัยให้แก่ข้าพระองค์ด้วย ” แล้วพระองค์ก็ได้อภัยให้เขา แท้จริงพระองค์เป็นผู้ทรงอภัย ผู้ทรงเมตตาเสมอ
İbranice:
אמר: 'ריבוני! קיפחתי את עצמי, משום כך, אני מבקש שתמחל לי,' והוא סלח לו, כי אלוהים הוא הסלחן הרחום
Hırvatça:
I reče: "Ja sam sam sebi zulum učinio, pa oprosti mi!" I On mu oprosti, On je, zaista, Oprostitelj grijeha, Milostivi.
Rumence:
El spuse: “Domnul meu! M-am nedreptăţit pe mine însumi. Iartă-mi mie!” Şi Dumnezeu i-a iertat lui, căci El este Iertătorul, Milostivul.
Transliteration:
Qala rabbi innee thalamtu nafsee faighfir lee faghafara lahu innahu huwa alghafooru alrraheemu
Türkçe:
"Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet" diye yakardı da Allah onu affetti. Gafûr O'dur, Rahîm O'dur.
Sahih International:
He said, "My Lord, indeed I have wronged myself, so forgive me," and He forgave him. Indeed, He is the Forgiving, the Merciful.
İngilizce:
He prayed: "O my Lord! I have indeed wronged my soul! Do Thou then forgive me!" So (Allah) forgave him: for He is the Oft-Forgiving, Most Merciful.
Azerbaycanca:
(Musa) dedi: “Ey Rəbbim! Şübhəsiz ki, mən (bu qibtini vurub öldürməklə) özüm-özümə zülm etdim. Buna görə məni bağışla!” (Allah Musanı) bağışladı. Həqiqətən, O, (bəndələrini) bağışlayandır, rəhm edəndir!
Süleyman Ateş:
Rabbim, ben nefsime zulmettim, beni bağışla! dedi. (Allah) onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Diyanet Vakfı:
Musa: Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim (başıma iş açtım). Beni bağışla dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olan ancak O'dur.
Erhan Aktaş:
“Rabb’im! Doğrusu ben kendime haksızlık yaptım. Artık beni bağışla.” dedi. Böylece onu bağışladı. Gerçekten O; Çok Bağışlayıcı’dır, Rahmeti Kesintisiz’dir.
Kral Fahd:
Musa: Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim (başıma iş açtım). Beni bağışla dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olan ancak O'dur.
Hasan Basri Çantay:
Dedi: «Rabbim, ben cidden kendime yazık etdim. Artık beni yarlığa». Bunun üzerine (Allah) onu yarlığadı. Çünkü O, çok yarlığayıcı, çok esirgeyici olanın ta kendisidir.
Muhammed Esed:
(Ve) "Ey Rabbim!" diye dua etti, "Ben kendime yazık ettim! Beni bağışla." Ve (Allah) da o´nu bağışladı. Çünkü O çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır.
Gültekin Onan:
Dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
(Mûsa yaptığına pişman olarak Allah’dan afv diledi ve şöyle) dedi: “- Ey Rabbim! Doğrusu ben nefsime (onu öldürmekle) yazık ettim. Artık günahımı bağışla.” Bunun üzerine Allah da onu bağışladı. Çünkü O, Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm’dir= çok merhametlidir.
Portekizce:
Disse (ainda): Ó Senhor meu, certamente me condenei! Perdoa-me, pois! E (Deus) o perdoou, porque é o Indulgente, oMisericordiosíssimo.
İsveççe:
Och han bad: "Herre, förlåt mig! Jag har gjort orätt mot mig själv." Och Gud förlät honom - Han är Den som ständigt förlåter, Den som ständigt visar barmhärtighet.
Farsça:
گفت: پروردگارا! [از اینکه از جایگاهم درآمدم و وارد شهر شدم] به خود ستم کردم [مرا از شرّ دشمنانم حفظ کن] و آمرزشت را نصیب من فرما. پس خدا او را آمرزید؛ زیرا او بسیار آمرزنده و مهربان است.
Kürtçe:
ووتی ئەی پەروەردگارم بەڕاستی من ستەمم لەخۆم کرد دەی لێم خۆشبە جا ئەویش (خودا) لێی خۆش بوو بێگومان تەنھا ئەو لێبوردەی بەبەزەییە
Özbekçe:
У: «Эй Роббим, албатта, мен ўзимга зулм қилдим. Бас, мени мағфират қил», деди. Шунда У зот уни мағфират қилди. Албатта, Унинг Ўзи мағфират қилгувчи, меҳрибондир.
Malayca:
Ia merayu (dengan sesalnya): "Wahai Tuhanku, sesungguhnya aku telah menganiaya diri sendiri; oleh itu ampunkanlah - apalah jua kiranya - akan dosaku". (Maka Allah Taala menerima taubatnya) lalu mengampunkan dosanya; sesungguhnya Allah jualah Yang Maha Pengampun, lagi Maha Mengasihani.
Arnavutça:
(Musai) tha: “O Zoti im! Unë me të vërtetë, i kam bërë zullum vetvetes, andaj më fal!” – dhe Ai e fali. Me të vërtetë, Ai është falës e mëshirues.
Bulgarca:
Рече: “Господи, аз угнетих себе си. Опрости ме!” И Той го опрости. Той наистина е Опрощаващия, Милосърдния.
Sırpça:
“Господару мој”, рече онда, “ја сам сам себи зло нанео, опрости ми!” И Он му опрости, Он, уистину, прашта и Он је милостив.
Çekçe:
A pokračoval: 'Pane můj, sám sobě jsem ukřivdil, odpusť mi!' A odpustil mu, vždyť On věru je odpouštějící, slitovný.
Urduca:
پھر وہ کہنے لگا "اے میرے رب، مَیں نے اپنے نفس پر بڑا ظلم کر ڈالا، میری مغفرت فرما دے" چنانچہ اللہ نے اس کی مغفرت فرما دی، وہ غفور رحیم ہے
Tacikçe:
Гуфт: «Эй Парвардигори ман, ман ба худ ситам кардам. Маро бибахшой». Ва Худояш бибахшид. Зеро бахшояндаву меҳрубон аст!
Tatarca:
Үкенеп әйтте: "Йә Рабби кеше үтерү сәбәпле үземә золым иттем, мине ярлыкагыл!" Аллаһ аны ярлыкады, тәхкыйк Ул – Аллаһ ярлыкаучы вә рәхмәт итүчедер.
Endonezyaca:
Musa mendoa: "Ya Tuhanku, sesungguhnya aku telah menganiaya diriku sendiri karena itu ampunilah aku". Maka Allah mengampuninya, sesungguhnya Allah Dialah Yang Maha Pengampun lagi Maha Penyayang.
Amharca:
«ጌታዬ ሆይ! እኔ ነፍሴን በደልኩ፡፡ ለእኔም ማር አለ፡፡» ለእርሱም ምሕረት አደረገለት እርሱ መሓሪ አዛኝ ነውና፡፡
Tamilce:
(மேலும்) அவர் கூறினார்: “என் இறைவா! நிச்சயமாக நான் எனக்கு தீங்கு இழைத்துக் கொண்டேன். ஆகவே, என்னை மன்னித்துவிடு.” ஆக, அவன் அவரை மன்னித்தான். நிச்சயமாக அவன்தான் மகா மன்னிப்பாளன், மகா கருணையாளன் ஆவான்.
Korece:
그는 기도하였으니 주여 실로 제가 제 스스로를 욕되게 하였나이다 저를 용서하여 주옵소서 그분은 그를 보호하였으니 실로 그분은 관용과 자비로 충만하심이라
Vietnamca:
(Musa) cầu nguyện: “Lạy Thượng Đế của bề tôi, bề tôi đã bất công với chính mình, xin Ngài tha thứ tội lỗi cho bề tôi.” Vậy là Y được Ngài tha thứ, bởi quả thật Ngài là Đấng Hằng Tha Thứ, Nhân Từ.
Ayet Linkleri: