Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

28

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

3260

Sayfa No: 

386

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَالْتَقَطَهُ آلُ فِرْعَوْنَ لِيَكُونَ لَهُمْ عَدُوًّا وَحَزَنًا ۗ إِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِئِينَ

Çeviriyazı: 

felteḳaṭahû âlü fir`avne liyekûne lehüm `adüvvev veḥazenâ. inne fir`avne vehâmâne vecünûdehümâ kânû ḫâṭiîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Nihayet Firavun ailesi onu yitik olarak aldı. Çünkü o, sonunda kendileri için bir düşman ve bir tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun ile Hâmân ve askerleri yanılıyorlardı.

Diyanet İşleri: 

Firavun'un adamları onu almışlardı. Firavun, Haman ve askerleri, suçlu olduklarından, o onlara düşman ve başlarına da dert olacaktı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kendilerine düşman olması, onları tasalandırması için Firavun'un adamları, onu buldular; şüphe yok ki Firavun ve Haman'la askerleri, yanlış hareket etmedeydiler.

Şaban Piriş: 

Firavun ailesi onu bulup aldılar. Sonunda onlara düşman ve başlarına dert olacaktı. Çünkü Firavun, Haman ve orduları suçlu idiler.

Edip Yüksel: 

Nihayet Firavun'un ailesi, kendileri için bir düşman ve üzüntü kaynağı olacak o bebeği aldı. Firavun, Haman ve orduları suçlular idiler.

Ali Bulaç: 

Nihayet Firavun'un ailesi, onu (ileride bilmeksizin) kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Firavun, Haman ve askerleri bir yanılgı içindeydi.

Suat Yıldırım: 

Firavun'un ailesi onu, kendilerine ileride bir düşman ve başlarına bir dert olması için ırmakta bulup yanlarına aldılar.Doğrusu Firavun da, Haman da, askerleri de yanılıyorlardı.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık O´nu Fir´avun´un adamları bulup aldılar, tâ ki, kendileri için bir düşman ve bir üzüntü olsun. Şüphe yok ki Fir´avun ile Haman ve orduları, hata eden kimseler olmuşlardı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Nihayet, Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı. O, kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Gerçek olan şu ki Firavun, Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar.

Bekir Sadak: 

Musa erginlik cagina gelip olgunlasinca, ona hikmet ve ilim verdik. Iyi davrananlari boyle mukafatlandiririz.

İbni Kesir: 

Firavun´un adamları bunun üzerine onu aldılar. Çünkü o, sonunda kendileri için bir düşman ve bir tasa olacaktı. Zira Firavun, Haman ve askerleri gerçekten suçlu idiler.

Adem Uğur: 

Nihayet Firavun ailesi onu yitik çocuk olarak (nehirden) aldı. O, sonunda kendileri için bir düşman ve bir tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun ile Hâmân ve askerleri yanlış yolda idiler.

İskender Ali Mihr: 

Böylece firavun ailesi onu, onlara düşman ve başlarına dert olarak bulup aldı. Muhakkak ki firavun, Haman ve o ikisinin ordusu, kasten suç işleyenlerdi.

Celal Yıldırım: 

Fir´avn´ın ailesinden bir kısmı, kendilerine ileride düşman, üzülmelerine sebep olsun diye (bilmeden) onu suya atılmış sahipsiz bir çocuk olarak kendi himayelerine aldılar. Doğrusu Fir´avn da, Hâmân da, askerleri de hep suçlu günahkârlar idiler,

Tefhim ul Kuran: 

Nihayet Firavun´un ailesi, onu (ileride bilmeksizin) kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Firavun da Hâmân da ve askerleri de bir yanılgı içindeydi.

Fransızca: 

Les gens de Pharaon le recueillirent, pour qu'il leur soit un ennemi et une source d'affliction ! Pharaon, Haman et leurs soldats étaient fautifs.

İspanyolca: 

Lo recogió la familia de Faraón, para terminar siendo para ellos enemigo y causa de tristeza. Faraón, Hamán y sus ejércitos eran pecadores.

İtalyanca: 

Lo raccolse la gente di Faraone, sì che potesse diventare loro nemico e causa di tristezza. Davvero Faraone e Hâmân e le loro armate erano colpevoli.

Almanca: 

Dann las ihn Pharaos Familie auf, damit er für sie ein Feind und ein Grund zur Besorgnis wird. Gewiß, Pharao, Haman und ihre Soldaten waren Verfehlende.

Çince: 

法老的侍从曾拾取了他,以致他成为他们的敌人和忧患。法老、哈曼和他俩的军队,确是错误的。

Hollandaca: 

En toen zij het kind in het korfje gelegd en het in de rivier geworpen had, nam het gezin van Pharao hem op, terwijl de Voorzienigheid wilde, dat hij een vijand en eene droefheid voor hen zou worden. Waarlijk Pharao en Haman en hunne krijgers waren zondaren.

Rusça: 

Семья Фараона подобрала его, чтобы он стал их врагом и печалью. Воистину, Фараон, Хаман и их воины были грешниками.

Somalice: 

Waxaana Qaalay Fircoon Dadkiisii Isagoo u Noqon doona Col iyo Walbahaar, Fircoon iyo Haamaan iyo Colkoodiina waxay Ahaayeen kuwo Gefay.

Swahilice: 

Basi wakamwokota watu wa Firauni, aje kuwa adui kwao na huzuni. Hakika Firauni na Hamana na majeshi yao walikuwa wenye makosa.

Uygurca: 

پىرئەۋن نىڭ ئائىلىسىدىكىلەر مۇسانى ئاقىۋەت ئۆزلىرىگە دۈشمەن، ۋە خاپىلىق (نىڭ مەنبەسى) قىلىش ئۈچۈن (نىل دەرياسىدىن) سۈزۈۋالدى. شۈبھىسىزكى، پىرئەۋن، ھامان ۋە ئۇلارنىڭ قوشۇنلىرى خاتالاشقان ئىدى

Japonca: 

フィルアウンの家族は,(他日)かれらの敵になり,悲しみの種となるかれを拾い挙げた。本当にフィルアウンとハーマンそしてその軍勢は,罪深い者たちであった。

Arapça (Ürdün): 

«فالتقطه» بالتابوت صبيحة الليل «آل» أعوان «فرعون» فوضعوه بين يديه وفتح وأخرج موسى منه وهو يمص من إبهامه لبناً «ليكون لهم» في عاقبة الأمر «عدواً» يقتل رجالهم «وحزناً» يستعبد نساءهم وفي قراءة بضم الحاء وسكون الزاي لغتان في المصدر وهو هنا بمعنى اسم الفاعل من حزنه كأحزنه «إن فرعون وهامان». وزيره «وجنودهما كانوا خاطئين» من الخطيئة أي عاصين فعوقبوا على يديه.

Hintçe: 

(ग़रज़ मूसा की माँ ने दरिया में डाल दिया) वह सन्दूक़ बहते बहते फिरऔन के महल के पास आ लगा तो फिरऔन के लोगों ने उसे उठा लिया ताकि (एक दिन यही) उनका दुश्मन और उनके राज का बायस बने इसमें शक नहीं कि फिरऔन और हामान उन दोनों के लश्कर ग़लती पर थे

Tayca: 

ดังนั้นบริวารของฟิรเอานได้เก็บเขาขึ้นมาเพื่อให้เขากลายเป็นศัตรู และความเศร้าโศกแก่พวกเขา แท้จริงฟิรเอาน และฮามานและไพร่พลของเขาทั้งสองเป็นพวกที่มีความผิด

İbranice: 

ואז משכו אותו בני פרעה, כדי שמאוחר יותר הוא יהיה אויב להם, ולהביא עליהם יגון , משום שפרעה והמן עם צבאותיהם היו חוטאים

Hırvatça: 

I izvadiše ga ukućani faraonovi, da im postane dušmanin i jad; zaista su faraon i Haman i vojske njihove bili oni koji griješe.

Rumence: 

Oamenii lui Faraon l-au cules ca să le fie lor vrăjmaş şi pricină de mâhnire. Faraon, Haman şi oştirile lor au fost păcătoşi.

Transliteration: 

Failtaqatahu alu firAAawna liyakoona lahum AAaduwwan wahazanan inna firAAawna wahamana wajunoodahuma kanoo khatieena

Türkçe: 

Nihayet, Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı. O, kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Gerçek olan şu ki Firavun, Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar.

Sahih International: 

And the family of Pharaoh picked him up [out of the river] so that he would become to them an enemy and a [cause of] grief. Indeed, Pharaoh and Haman and their soldiers were deliberate sinners.

İngilizce: 

Then the people of Pharaoh picked him up (from the river): (It was intended) that (Moses) should be to them an adversary and a cause of sorrow: for Pharaoh and Haman and (all) their hosts were men of sin.

Azerbaycanca: 

(Musa doğulduqdan sonra anası bir müddət onu əmizdirdi, sonra mamaçanın onun oğlu olduğunu Fir’ona xəbər verəcəyindən qorxaraq körpəsini bir sandığa qoyub Allaha dua edərək Nil çayına atdı. Bu zaman Fir’on zövcəsi ilə oturub Nilə tamaşa edirdi. Suyun üzündə bir sandığın üzdüyünü görən Fir’on xidmətçilərə onu tutub gətirməyi əmr etdi). Fir’onun adamları axırda özlərinə düşmən kəsiləcək və başlarına bəla olacaq Musanı (içində olduğu sandıqla birlikdə) götürüb gəldilər. Həqiqətən, Fir’on, Haman və onların əsgərləri (küfr etdiklərinə, mə’sum uşaqları öldürdüklərinə görə) günahkar idilər.

Süleyman Ateş: 

Nihayet onu Fir'avn ailesi aldı ki, kendilerine bir düşman ve başlarına derd olsun. Gerçekten Fir'avn, Haman ve askerleri yanılıyorlardı.

Diyanet Vakfı: 

Nihayet Firavun ailesi onu yitik çocuk olarak (nehirden) aldı. O, sonunda kendileri için bir düşman ve bir tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun ile Haman ve askerleri yanlış yolda idiler.

Erhan Aktaş: 

Derken Firavun ailesi, kendileri için bir düşman ve başlarına dert olacak olan onu, buluntu olarak aldı. Firavun, Hâmân ve askerleri yanlış yaptılar.

Kral Fahd: 

Nihayet Firavun ailesi onu yitik çocuk olarak (nehirden) aldı.O, sonunda kendileri için bir düşman ve bir tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun ile Hâmân ve askerleri yanlış yolda idiler.

Hasan Basri Çantay: 

Bunun üzerine Fir´avnın adamları onu yetik olarak aldı (lar). Çünkü o, aakıbet kendileri için bir düşman ve bir tasa olacakdı. Çünkü Fir´avn da, Hâmân da, bunların orduları da suçlu (insan) lardı.

Muhammed Esed: 

Ve (sonunda) Firavun ailesi(nden biri) o´nu buldu (ve kurtardı): çünkü (Biz) o´nun ileride, Firavun´un, Haman´ın ve onların maiyetindekilerin gerçekten yanlış yolda olduklarını görerek karşılarına bir düşman ve bir üzüntü (kaynağı) olarak çıkmasını (dilemiştik)!

Gültekin Onan: 

Nihayet Firavunun ailesi, onu (ileride bilmeksizin) bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Firavun, Haman ve askerleri bir yanılgı içindeydi.

Ali Fikri Yavuz: 

Bunun üzerine (Mûsa bir müddet emzirilip Nil nehrine atıldıktan sonra), Firavun’un adamları onu bulup aldılar. Çünkü, ileride kendilerine bir düşman ve bir üzüntü olacaktı. Doğrusu Firavun, (veziri) Hâmân ve askerleri hep günahkârdılar.

Portekizce: 

A família do Faraó recolheu-o, para que viesse a ser, para os seus membros, um adversário e uma aflição; isso porque oFaraó, Haman e seus exércitos eram pecadores.

İsveççe: 

Och [en som hörde till] Faraos hus fann honom och tog upp honom - [Vi hade nämligen bestämt att] han skulle bli deras fiende och [orsaka] dem sorg; Farao, Haman och deras män var djupt ogudaktiga människor.

Farsça: 

[مادرش به الهام خدا او را به دریا انداخت] پس خاندان فرعون او را [از آب] گرفتند تا سرانجام، دشمنشان و مایه اندوهشان شود. مسلماً فرعون و هامان و سپاهیان آن دو خطاکار بودند؛

Kürtçe: 

(دایکی، موسای خستە ئاوی نیلەوە) ئەمجا دارو دەستەی فیرعەون (پێیان زانی و) ھەڵیان گرتەوە بۆ ئەوەی ببێت بەدوژمن و ھۆی خەفەت بۆیان بەڕاستی فیرعەون وھامان ولەشکر و سەربازەکانیان تاوانبارو ھەڵەبوون

Özbekçe: 

Бас, Фиръавн оиласи уни ўзларига душман ва ғам-ғусса бўлиши учун тутиб олдилар. Албатта, Фиръавн, Ҳомон ва икковларининг аскарлари хатокорлардан бўлган эдилар.

Malayca: 

Setelah itu dia dipungut oleh orang-orang Firaun; kesudahannya dia akan menjadi musuh dan menyebabkan dukacita bagi mereka; sesungguhnya Firaun dan Haman serta orang-orangnya adalah golongan yang bersalah.

Arnavutça: 

Dhe, familja e Faraonit, e përvetësoi ate, - e që një ditë – t’u bëhet armik dhe katastrofë e tyre. Me të vërtetë, Faraoni e Hamani dhe ushtria e tyre, kanë qenë mëkatarë.

Bulgarca: 

И семейството на Фараона го прибра, а той щеше да стане техен враг и тяхна скръб. Фараонът и Хаман, и техните войски бяха грешници.

Sırpça: 

И нађоше га фараонови људи, да им постане непријатељ и туга; заиста су фараон и Хаман и војске њихове увек грешили.

Çekçe: 

A přijal jej rod Faraónův, aby se stal pro ně nepřítelem a příčinou zármutku, vždyť Faraón, Hamán i vojska jejich hříšníky byli.

Urduca: 

آ خرکار فرعون کے گھر والوں نے اسے (دریا سے) نکال لیا تاکہ وہ ان کا دشمن اور ان کے لیے سببِ رنج بنے، واقعی فرعون اور ہامان اور اس کے لشکر (اپنی تدبیر میں) بڑے غلط کار تھے

Tacikçe: 

Хонадони Фиръавн ӯро ёфтанд, то душманонашон ва сабаби андӯҳашон гардад, Фиръавн ва Ҳомон ва лашкариёнашон хато мекарданд.

Tatarca: 

Фиргаун җәмәгате, таң аткач, Мусаны дәрьядан табып алдылар, бармагын имеп ятадыр иде, Аллаһ бу эшне эшләде Муса Фиргаунгә дошман һәм кайгы булсын өчен. Дөреслектә Фиргаун һәм аның вәзире Һаман вә аларның гаскәрләре, үзләренең башларына җитәчәк Мусаны тәрбияләп үстерү белән хаталык кылдылар, бу эшнең ахырын белмәделәр.

Endonezyaca: 

Maka dipungutlah ia oleh keluarga Fir'aun yang akibatnya dia menjadi musuh dan kesedihan bagi mereka. Sesungguhnya Fir'aun dan Haman beserta tentaranya adalah orang-orang yang bersalah.

Amharca: 

የፈርዖን ቤተሰቦችም (መጨረሻው) ለእነርሱ ጠላት ሐዘንም ይሆን ዘንድ አነሱት፡፡ ፈርዖንና ሃማንም ሰራዊቶቻቸውም ሀጢአተኞች ነበሩ፡፡

Tamilce: 

ஆக, ஃபிர்அவ்னின் குடும்பத்தினர் அவரைக் கண்டெடுத்தனர். முடிவில் அவர் அவர்களுக்கு எதிரியாகவும் கவலையாகவும் ஆகுவதற்காக இவ்வாறு நிகழ்ந்தது. நிச்சயமாக ஃபிர்அவ்ன், ஹாமான், இன்னும் அவ்விருவரின் ராணுவங்கள் (குற்றம் புரிகின்ற) பாவிகளாக இருந்தனர்.

Korece: 

파라오의 가문에서 그를 주어양육하였으매 이는 그들에게 적이되었고 그들에게 슬픔의 원인이 되었으니 파라오와 하만과 그들의군대가 죄지은 백성들이었기 때문이라

Vietnamca: 

Rồi người nhà của Pha-ra-ông đã nhặt (Musa từ dòng sông) mang về nuôi (đúng theo ý của Allah, bởi vì Ngài muốn) Musa trở thành kẻ thù và nguồn lo âu cho bọn họ. Quả thật, Pha-ra-ông, Haman và binh lính của bọn họ là những kẻ tội lỗi.