Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

42

Ayet No: 

2974

Sayfa No: 

369

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَّمِنَ الْمُقَرَّبِينَ

Çeviriyazı: 

ḳâle ne`am veinneküm iẕel lemine-lmüḳarrabîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksınız" dedi.

Diyanet İşleri: 

Firavun: "Evet; o takdirde siz gözde kimselerden olacaksınız" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Firavun, evet dedi, siz o zaman yakınlarımdan olursunuz.

Şaban Piriş: 

Evet, dedi. Siz o zaman, bana yakınlaştırılmış kimselerden olacaksınız.

Edip Yüksel: 

Evet," dedi, "Hatta siz benim konseyime gireceksiniz.

Ali Bulaç: 

Evet" dedi. "Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız.

Suat Yıldırım: 

“Evet, evet! dedi, Üstelik, sizi yakın çevreme alacağım, benim gözdelerimden olacaksınız.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(Fir´avun da) Dedi ki: «Evet. Ve o vakit elbette siz, en yakın bulunmuşlardansınız.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Evet, dedi, siz o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız.

Bekir Sadak: 

26:46

İbni Kesir: 

Evet, dedi. O takdirde siz, muhakkak gözdelerdensiniz.

Adem Uğur: 

Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız.

İskender Ali Mihr: 

(Firavun): “Evet, muhakkak ki siz o zaman, (bana) yakınlardan olacaksınız.” dedi.

Celal Yıldırım: 

Fir´avn, «evet, o takdirde siz elbette (bana) yakınlardan olursunuz» dedi.

Tefhim ul Kuran: 

«Evet» dedi. «Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan da olacaksınız»

Fransızca: 

Il dit : "Oui, bien sûr, vous serez alors parmi mes proches !

İspanyolca: 

Dijo: «¡Sí! Y seréis entonces, ciertamente, de mis allegados».

İtalyanca: 

Rispose: «Sí, e in tal caso sarete tra i favoriti».

Almanca: 

Er sagte: "Ja! Und gewiß, ihr werdet dann doch von den Vertrauten sein."

Çince: 

他说:是的,在那时,你们必蒙宠幸。

Hollandaca: 

Hij antwoordde: Ja, en gij zult mijn persoon mogen naderen.

Rusça: 

Он сказал: "Да. В этом случае вы непременно окажетесь в числе приближенных".

Somalice: 

Wuxuuna Yidhi haa Waxaadna Noqonaysaan kuwa ii dhow.

Swahilice: 

Naam! Na hakika mtakuwa katika watu wa mbele.

Uygurca: 

پىرئەۋن: «ھەئە، ئۇ چاغدا (سىلەرگە مۇكاپات بېرىلىدۇ، ئۇنىڭ ئۈستىگە) سىلەر چوقۇم مېنىڭ يېقىن ئادەملىرىمدىن بولۇپ قالىسىلەر» دېدى

Japonca: 

かれ(フィルアウン)は言った。「勿論である。その場合あなたがたは,必ず側近となろう。」

Arapça (Ürdün): 

«قال نعم وإنكم إذاً» أي حينئذ «لمن المقربين».

Hintçe: 

फिरऔन ने कहा हा (ज़रुर मिलेगा) और (इनाम क्या चीज़ है) तुम उस वक्त (मेरे) मुकररेबीन (बारगाह) से हो गए

Tayca: 

เขากล่าวว่า “ถูกแล้ว และพวกท่านขณะนั้นจะอยู่ในหมู่ผู้ใกล้ชิดอย่างแน่นอน”

İbranice: 

אמר: 'אכן, וגם תהיו אז מן המקורבים

Hırvatça: 

"Hoće", odgovori on, "i bit ćete tada sigurno među meni bliskim."

Rumence: 

“Da, şi veţi fi în suita mea.”

Transliteration: 

Qala naAAam wainnakum ithan lamina almuqarrabeena

Türkçe: 

"Evet, dedi, siz o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız."

Sahih International: 

He said, "Yes, and indeed, you will then be of those near [to me]."

İngilizce: 

He said: "Yea, (and more),- for ye shall in that case be (raised to posts) nearest (to my person)."

Azerbaycanca: 

(Fir’on) dedi: “Bəli! Və üstəlik siz (mənə) yaxın adamlar olacaqsınız!”

Süleyman Ateş: 

Evet dedi, hem o takdirde siz (bana) yakınlardan olacaksınız.

Diyanet Vakfı: 

Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız.

Erhan Aktaş: 

“Evet; o zaman sizi kesinlikle himayeme alırım.” dedi.

Kral Fahd: 

Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız.

Hasan Basri Çantay: 

(Fir´avn): «Evet, dedi, hem o takdîrde siz elbet ve elbet (benim) en yakınlar (ım) dan (olacak) sınız».

Muhammed Esed: 

(Firavun;) "Elbette", diye cevap verdi, "o takdirde, gerçekten de benim gözdelerim arasında yer alacaksınız".

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Firavun dedi ki: “-Evet (size hem mükâfat var), hem siz o vakit (kıymet ve şeref bakımından bana) muhakkak en yakın kimselerdensiniz.”

Portekizce: 

Respondeu-lhes: Sim; ademais, sereis (colocados em postos) próximos (a mim).

İsveççe: 

[Farao] svarade: "Visst! Och ni skall höra till dem som står mig nära."

Farsça: 

گفت: آری، و در آن صورت مسلماً از مقربان [درگاه] خواهید شد.

Kürtçe: 

(فیرعەون) ووتی بەڵێ وەبێگومان ئێوە ئەو کاتە لەنزیکانی خۆم دەبن

Özbekçe: 

У: «Ҳа! У ҳолда сиз, албатта, энг яқинларимдан бўласиз», деди.

Malayca: 

Firaun menjawab: "Benar, (kamu akan mendapatnya) dan sesungguhnya kamu dengan itu akan menjadi dari orang-orang yang dekat kepadaku".

Arnavutça: 

(Faraoni) u përgjegj: “Po, - do të jeni atëherë – edhe ndër të afërmit e mi”.

Bulgarca: 

Рече: “Да, и тогава ще бъдете от приближените.”

Sırpça: 

„Хоћете“, одговори он, „и бићете тада, сигурно, од оних мени блиских.“

Çekçe: 

A odpověděl Faraón: 'Zajisté, a tehdy se věru mými přiblíženci stanete.'

Urduca: 

اس نے کہا "ہاں، اور تم تو اس وقت مقربین میں شامل ہو جاؤ گے"

Tacikçe: 

Гуфт: «Оре, ҳама аз наздиконам хоҳед буд».

Tatarca: 

Фиргаун әйтте: "Әлбәттә булыр, әгәр Мусаны җиңсәгез минем якыннарымнан булырсыз".

Endonezyaca: 

Fir'aun menjawab: "Ya, kalau demikian, sesungguhnya kamu sekalian benar-benar akan menjadi orang yang didekatkan (kepadaku)".

Amharca: 

«አዎን፤ እናንተም ያን ጊዜ ከባለሟሎቹ ትኾናላችሁ» አላቸው፡፡

Tamilce: 

அவன் கூறினான்: “ஆம். (கூலி உண்டு)! இன்னும், நிச்சயமாக (உங்களுக்கு பதவிகள் கொடுக்கப்பட்டு) நீங்கள் அப்போது (எனக்கு) மிக நெருக்கமானவர்களில் ஆகிவிடுவீர்கள்.”

Korece: 

물론이라 그렇게만 된다면 너희는 내 가까이 있을 것이라고 하자

Vietnamca: 

(Pha-ra-ông) bảo: “Chắc chắn có, nhất định lúc đó các ngươi sẽ trở thành các cận thần của ta.”