Arapça:
وَإِذَا رَأَوْكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا
Çeviriyazı:
veiẕâ raevke iy yetteḫiẕûneke illâ hüzüvâ. ehâẕe-lleẕî be`aŝe-llâhü rasûâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Seni gördükleri zaman "Bu mu Allah'ın Peygamber olarak gönderdiği?" diye hep seni alaya alıyorlar.
Diyanet İşleri:
Seni gördükleri zaman, "Allah'ın gönderdiği elçi bu mudur?" diye alaya almaktan başka birşey yapmazlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Seni, gördükleri zaman da Allah bunu mu peygamber olarak gönderdi diye alaya alıyorlar.
Şaban Piriş:
Seni gördükleri zaman: Bu mu Allah’ın gönderdiği elçi? diye alay etmekten başka bir şey yapmazlar.
Edip Yüksel:
Seni her gördüklerinde seni alaya alırlar: "ALLAH'ın elçi olarak gönderdiği kişi bu mu?"
Ali Bulaç:
Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler: "Allah'ın, elçi olarak gönderdiği bu mu?"
Suat Yıldırım:
Seni gördüklerinde mutlaka seni alaya alır ve: “Allah'ın, elçi olarak gönderdiği bu şahıs mı imiş! Bula bula bunu mu bulmuş?” [21,36; 13,32]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve seni görünce de seni ancak bir eğlence yerine tutuyorlar, «Allah´ın peygamber gönderdiği bu mudur?» diyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Seni gördüklerinde, şu şekilde alaya almaktan başka şey yapmazlar: "Allah, resul olarak şunu mu gönderdi?!"
Bekir Sadak:
Size geceyi ortu, uykuyu rahatlik kilan, gunduzu calisma zamani yapan Allah´tir.
İbni Kesir:
Seni gördükleri vakit: Bu mu Allah´ın gönderdiği elçi? diye alaya almaktan başka bir şey yapmazlar.
Adem Uğur:
Seni gördükleri zaman: "
İskender Ali Mihr:
Ve seni gördükleri zaman: “Allah´ın resûl olarak gönderdiği bu mu?” (diyerek), seni ancak alay konusu edinirler.
Celal Yıldırım:
Seni gördükleri zaman. «Allah´ın elçi olarak gönderdiği bu mudur ?» diyerek (ciddi hiçbir tavır takınmazlar), sadece alaya alırlar.
Tefhim ul Kuran:
Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler: «Allah´ın, peygamber olarak gönderdiği bu mu?»
Fransızca:
Et quand ils te voient, ils ne te prennent qu'en raillerie : "Est-ce là celui qu'Allah a envoyé comme Messager ?
İspanyolca:
Cuando te ven, no hacen sino tomarte a burla: «¿Es éste el que Alá ha mandado como enviado?
İtalyanca:
Quando ti vedono non fanno altro che schernirti: «E' costui che Allah ha mandato come messaggero?
Almanca:
Und wenn sie dich sehen, nehmen sie dich zu nichts außer zum Spott: "Ist dieser derjenige, den ALLAH als Gesandten entsandte?
Çince:
当他们见你的时候,只把你当作笑柄, (他们说):这就是真主派来当使者的吗?
Hollandaca:
Als zij u zien, zullen zij u slechts met spot ontvangen, zeggende: Is hij dat, dien God als zijn gezant heeft gezonden?
Rusça:
Завидев тебя, они лишь насмехаются над тобой: "Неужели это - тот, кого Аллах отправил посланником?
Somalice:
Hadday ku Arkaan Gaaladu waxay kaa yeeshaan Jees Jees, iyagoo (Dhihi) ma kanaa kan Eebe Soo Bixiyey Isagoo Rasuul ah.
Swahilice:
Na wanapo kuona hawakuchukulii ila ni mzaha tu, na (wanasema): Ati ndiye huyu Mwenyezi Mungu aliye mtuma kuwa Mtume?
Uygurca:
ئۇلار سېنى كۆرسە پەقەت مەسخىرە قىلىۋېلىپ: «اﷲ پەيغەمبەرقىلىپ ئەۋەتكەن مۇشۇمۇ؟ ئەگەر دىنىمىزدا چىڭ تۇرمىساق (مۇھەممەد) بىزنى ئىلاھلىرىمىزندىن ئازدۇرۇۋەتكىلى تاس قالاتتى» (دېدى). كىمنىڭ يولىنىڭ ئەڭ خاتا ئىكەنلىكىنى ئۇلار (ئاخىرەتتە) ئازابنى كۆرگەن چاغدا بىلىدۇ
Japonca:
かれらがあなたを見る時,只冷笑の的にするだけである。(そして言う。)「アッラーが,使徒として遣わされたのは,この者であるのか。
Arapça (Ürdün):
«وإذا رأوْك إن» ما «يتخذونك إلا هزؤا» مهزوءا به يقولن «أهذا الذي بعث الله رسولا» في دعواه محتقرين له عن الرسالة.
Hintçe:
और (ऐ रसूल) ये लोग तुम्हें जब देखते हैं तो तुम से मसख़रा पन ही करने लगते हैं कि क्या यही वह (हज़रत) हैं जिन्हें अल्लाह ने रसूल बनाकर भेजा है (माज़ अल्लाह)
Tayca:
และเมื่อพวกเขาเห็นเจ้า(มุฮัมมัด) พวกเขาก็จะไม่ถือเอาเจ้าเป็นอย่างอื่น นอกจากเพื่อเป็นที่ล้อเลียน “นี่หละหรือที่อัลลอฮ์ทรงส่งมาให้เป็นร่อซูล?”
İbranice:
ואם ראו אותך הם לועגים לך: 'האם זה אשר הביא אלוהים כשליח לנו
Hırvatça:
Kad te vide, rugaju ti se: "Je li ovo onaj kojeg je Allah kao poslanika poslao?!
Rumence:
Când te văd, nu fac decât să râdă de tine: “Acesta să fie cel pe care Dumnezeu l-a trimis ca profet?
Transliteration:
Waitha raawka in yattakhithoonaka illa huzuwan ahatha allathee baAAatha Allahu rasoolan
Türkçe:
Seni gördüklerinde, şu şekilde alaya almaktan başka şey yapmazlar: "Allah, resul olarak şunu mu gönderdi?!"
Sahih International:
And when they see you, [O Muhammad], they take you not except in ridicule, [saying], "Is this the one whom Allah has sent as a messenger?
İngilizce:
When they see thee, they treat thee no otherwise than in mockery: "Is this the one whom Allah has sent as a messenger?"
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Onlar səni gördükdə ancaq məsxərəyə qoyur (və belə deyirlər): “Allahın peyğəmbər göndərdiyi şəxs budurmu?
Süleyman Ateş:
Seni gördükleri zaman, mutlaka seni eğlence konusu yapıyorlar; "Allah bunu mu elçi göndermiş?"
Diyanet Vakfı:
Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah'ın peygamber olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar.
Erhan Aktaş:
Seni gördükleri zaman: “Allah’ın Resûl olarak gönderdiği bu mu?” diye alay konusu ediniyorlar.
Kral Fahd:
Seni gördükleri zaman: «Bu mu Allah'ın peygamber olarak gönderdiği!» diyerek hep seni alaya alıyorlar.
Hasan Basri Çantay:
Seni gördükleri vakit «Bu mu Allahın peygamber olarak gönderdiği?» (derler), seni bir eğlenceden başka bir şey edinmezler.
Muhammed Esed:
Bunun içindir ki, (ey Muhammed,) ne zaman senden söz etseler, mutlaka, "Allah´ın bize rasul olarak gönderdiği kişi bu mu?" diyerek, seni alay, eğlence konusu yapıyorlar.
Gültekin Onan:
Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler: "
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm, Mekke kâfirleri) seni gördükleri vakit, seni yalnız bir eğlence yerine tutuyorlar: “- Bu mu, Allah’ın peygamber diye gönderdiği?” diyorlar...
Portekizce:
E quando te vêem, escarnecem-te, dizendo: É este Deus que enviou por Mensageiro?
İsveççe:
När de ser dig [Muhammad] vill de försöka göra narr av dig [och säger:] "Är detta den man som skall vara Guds sändebud
Farsça:
و هنگامی که تو را می بینند جز به مسخره ات نمی گیرند [و می گویند:] آیا این است آنکه خدا او را به پیامبری برانگیخته است؟!
Kürtçe:
وە (ئەی موحەممەد ﷺ) کاتێک تۆ ببینن بەس گاڵتەت پێدەکەن و (دەڵێن) ئائەمەیە خوا ناردویەتی بەپێغەمبەر
Özbekçe:
Улар сени кўрган вақтларида: «Аллоҳ Пайғамбар қилиб юборган шуми?!
Malayca:
Dan apabila mereka melihatmu (wahai Muhammad), mereka hanyalah menjadikanmu ejek-ejekan (sambil mereka berkata): "Inikah orangnya yang diutus oleh Allah sebagai RasulNya?
Arnavutça:
E, kur të shohin ty, të marrin vetëm për (objekt) talljeje: “Vallë, a këtë e ka dërguar Perëndia pejgamber?
Bulgarca:
И щом те видят, взимат те само на присмех: “Този ли е, когото Аллах е проводил за пратеник?
Sırpça:
Кад те виде, ругају ти се: „Је ли ово онај којег је Аллах послао као посланика?!
Çekçe:
A když tě vidí, jen posměšky si z tebe tropí a říkají: 'Je tohle ten, jehož Bůh jako posla vypravil?
Urduca:
یہ لوگ جب تمہیں دیکھتے ہیں تو تمہارا مذاق بنا لیتے ہیں (کہتے ہیں) "کیا یہ شخص ہے جسے خدا نے رسول بنا کر بھیجا ہے؟
Tacikçe:
Чун туро диданд, масхараат карданд, ки оё ин аст он паёмбаре, ки Худо бар мо фиристода аст?
Tatarca:
Мөшрикләр сине күргәндә мәсхәрә итеп әйттеләр: "Шул ирнеме Аллаһ пәйгамбәр итеп җибәрде", – дип.
Endonezyaca:
Dan apabila mereka melihat kamu (Muhammad), mereka hanyalah menjadikan kamu sebagai ejekan (dengan mengatakan): "Inikah orangnya yang di utus Allah sebagai Rasul?.
Amharca:
ባዩህም ጊዜ ያ አላህ መልእክተኛ አድርጎ የላከው ይህ ነውን እያሉ መሳለቂያ እንጂ ሌላ አያደርጉህም፡፡
Tamilce:
அவர்கள் உம்மைப் பார்த்தால் “இவரையா அல்லாஹ் தூதராக அனுப்பினான்?” என்று கூறி உம்மை கேலி செய்யாமல் இருக்க மாட்டார்கள்.
Korece:
그들이 그대를 볼 때면 그들은 그대를 조롱거리로 여기며 이 사람이 바로 하나님이 보낸 선지 자이뇨
Vietnamca:
Khi thấy Ngươi, họ chỉ chế giễu Ngươi, họ thường bảo: “Lẽ nào đây là kẻ mà Allah cử đến làm Thiên Sứ cho bọn mình chăng?”
Ayet Linkleri: