Arapça:
وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّاهُ فِي الْأَرْضِ ۖ وَإِنَّا عَلَىٰ ذَهَابٍ بِهِ لَقَادِرُونَ
Çeviriyazı:
veenzelnâ mine-ssemâi mâem biḳaderin feeskennâhü fi-l'arḍ. veinnâ `alâ ẕehâbim bihî leḳâdirûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu yerde durgunlaştırdık. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
Diyanet İşleri:
Gökten suyu ölçülü indirdik de, onu yerde durdurduk. Şüphesiz onu gidermeye de kadiriz.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve gökten, ihtiyaç miktarınca yağmur yağdırdık da yağmur suyunu yerde kararlaştırdık, topladık ve bizim, hiç şüphe yok ki onu gidermeye de gücümüz yeter.
Şaban Piriş:
Gökten belli bir ölçüde su indirdik. Onu yeryüzünde tuttuk. Onu gidermeye de elbette gücümüz yeter.
Edip Yüksel:
Gökten belli bir oranda su indirdik ve onu toprakta depoladık. Kuşkusuz onu gidermeye de gücümüz yeter.
Ali Bulaç:
Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz Biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.
Suat Yıldırım:
Biz gökten belirlediğimiz bir ölçüye göre su indirir ve onu yerde dinlendiririz. Ama dilersek onu yerden gidermeye de kadiriz.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve gökten kâfi miktar su indirdik, sonra onu yerde yerleştirdik. Şüphe yok ki, Biz onu gidermek üzerine de elbette kâdiriz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz!
Bekir Sadak:
(24-25) Milletinin inkarci ileri gelenleri: «Bu, sizin gibi bir insandan baska birsey degildir. Sizden ustun olmak istiyor. Allah dilemis olsaydi melekler indirirdi. ilk atalarimizdan beri boyle birsey isitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir sureye kadar onu gzetleyin» dediler.
İbni Kesir:
Gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yerde durdurduk. Şüphesiz Biz
Adem Uğur:
Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
İskender Ali Mihr:
Ve Biz, semadan takdir edilmiş miktarda su indirdik. Böylece onu(nla) yeryüzünde (göller, nehirler, denizler) oluşturduk. Ve muhakkak ki Biz, onu elbette (buharlaştırarak) gidermeye kaadiriz.
Celal Yıldırım:
Gökten de belli ölçü ve oranda su indirdik de onu yeryüzünde eyleştirdik. Gerçekten bizim onu (bulunduğu yerden) gidermeye gücümüz yeter.
Tefhim ul Kuran:
Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik
Fransızca:
Et Nous avons fait descendre l'eau du ciel avec mesure. Puis Nous l'avons maintenue dans la terre, cependant que Nous sommes bien Capable de la faire disparaître.
İspanyolca:
Hemos hecho bajar del cielo agua en la cantidad debida y hecho que cale la tierra. Y también habríamos sido bien capaces de hacerla desaparecer.
İtalyanca:
E facemmo scendere l'acqua dal cielo in quantità misurata e la mantenemmo sulla terra, anche se abbiamo la capacità di farla sparire.
Almanca:
Und WIR ließen vom Himmel Wasser in Abgewogenheit fallen, dann ließen WIR es in der Erde unterbringen. Und WIR sind, um es vergehen zu lassen, doch allmächtig.
Çince:
我从云中降下定量的雨水,然后,我使它停留在地下--我对于使它干涸,是全能的
Hollandaca:
Wij zenden den regen in zekere hoeveelheid van den hemel neder, en wij doen dien op de aarde blijven; wij zijn zekerlijk ook in staat u daarvan te berooven.
Rusça:
Мы низвели с неба воду в меру и разместили ее на земле. Воистину, Мы способны увести ее.
Somalice:
Waxaan ka soo Dejinay Samada Biyo Qiyaasan, waxaana Dejinay dhulka inaan la Tagnana waan karraa.
Swahilice:
Na tumeteremsha kutoka mbinguni maji kwa kiasi na tukayatuliza katika ardhi. Na hakika Sisi tunaweza kuyaondoa.
Uygurca:
بىز بۇلۇتتىن ھاجەتكە قاراپ يامغۇر ياغدۇردۇق، ئۇنى زېمىندا توختاتتۇق، ئۇنى قۇرۇتۇۋېتىشقا ئەلۋەتتە قادىرمىز
Japonca:
われは天から適量の雨を降らせ,それを地中に止まらせる。またわれは,それを無くすことも出来る。
Arapça (Ürdün):
«وأنزلنا من السماء ماءً بقدر» من كفايتهم «فأسكنَّاه في الأرض وإنَّا على ذهاب به لقادرون» فيموتون مع دوابهم عطشاً.
Hintçe:
और हमने आसमान से एक अन्दाजे क़े साथ पानी बरसाया फिर उसको ज़मीन में (हसब मसलेहत) ठहराए रखा और हम तो यक़ीनन उसके ग़ाएब कर देने पर भी क़ाबू रखते है
Tayca:
และเราได้หลั่งน้ำให้ลงมาจากฟากฟ้าตามปริมาณ แล้วเราได้ให้มันขังอยู่ในแผ่นดิน และแท้จริงเราเป็นผู้สามารถอย่างแน่นอนที่จะให้มันเหือดหายไป
İbranice:
והורדנו מן השמים מים במידה ראויה, ואגרנו אותם בתוך האדמה, אך, אנו נוכל גם לייבש אותם
Hırvatça:
Mi s neba s mjerom vodu spuštamo, i u zemlji je zadržavamo - a kadri smo i da je odvedemo
Rumence:
Noi am trimis apă din cer cu măsură şi am ţinut-o pe pământ cu toate că am putea-o lua.
Transliteration:
Waanzalna mina alssamai maan biqadarin faaskannahu fee alardi wainna AAala thahabin bihi laqadiroona
Türkçe:
Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz!
Sahih International:
And We have sent down rain from the sky in a measured amount and settled it in the earth. And indeed, We are Able to take it away.
İngilizce:
And We send down water from the sky according to (due) measure, and We cause it to soak in the soil; and We certainly are able to drain it off (with ease).
Azerbaycanca:
Biz göydən lazımi qədər yağmur endirdik və onu yerdə (dənizdə, çayda, göllərdə və quyularda) saxladıq. Biz, sözsüz ki, onu aparmağa da (yox etməyə də) qadirik!
Süleyman Ateş:
Gökten belli ölçü ve miktarda su indirip onu yerde durdurduk. Biz onu (indirmeğe kadir olduğumuz gibi) gidermeğe de kadiriz.
Diyanet Vakfı:
Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
Erhan Aktaş:
Gökten kararınca su indirdik. Ve onu yeryüzünde yerleştirdik.(1) Kuşkusuz Biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz.
Kral Fahd:
Gökten uygun bir ölçüde bir su indirdik ve onu yerde tuttuk. Biz onu gidermeye de elbet kâdiriz.
Hasan Basri Çantay:
Gökden de yetecek kadar su indirdik de onu yerde iskân etdik. Hiç şübhesiz ki biz onu gidermiye de kaadiriz.
Muhammed Esed:
Ve Biz suyu gökten (belirlediğimiz) bir ölçüye göre indiriyor, sonra da onu yeryüzünde tutuyoruz; ama, hiç şüphesiz, bu (nimeti) geri almaya da kadiriz!
Gültekin Onan:
Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik
Ali Fikri Yavuz:
Gökten de bir ölçü dairesinde bir yağmur indirdik de, onu yerde iskân ettik (ırmak, göl, kuyu ve menba haline getirdik). Şüphe yok ki biz, o suyu yok etmeye de kadiriz.
Portekizce:
E fazemos descer, proporcionalmente, água do céu e a armazenamos na terra; mas, se quiséssemos, poderíamos fazê-ladesaparecer.
İsveççe:
Och Vi sänder regn från skyn i rätt avvägda mängder och låter det samlas i jorden, men Vi har också makt att hålla det tillbaka.
Farsça:
و از آسمان، آبی به اندازه نازل کردیم و آن را در زمین جای دادیم؛ و بی تردید به از بین بردن آن کاملاً توانمندیم.
Kürtçe:
وە لە ئاسمانەوە بە ئەندازە (ی پێویست) بارانمان باراند ئەمجا ئەو (ئاوە)مان لە زەوی دا ھێڵایەوە (ڕاگرت) وە بێگومان ئێمە بەسەر لەناوبردنی ئەو (ئاوە)دا بەتواناین
Özbekçe:
Биз осмондан ўлчов ила сув тушириб, уни ерга жойлаштирдик. Албатта, Биз уни кетказишга ҳам қодирдирмиз. (Осмондан ўлчов ила сув тушириб, уни ерда қарорлаштириш ҳам Аллоҳ таолонинг ишидир. Ким керакли миқдорда осмондан сув тушира олади? Ердаги ҳамма сув осмондан ўлчов билан тушгандир. Ортиқча ҳам эмас, кам ҳам эмас. Шунинг ўзини ибрат назари билан ўйлаган одам иймонга келиши керак. Сувни келтирган зот кетказа олмасмиди? Аллоҳ таоло сувни кетказишига далил сифатида баъзан маълум жойларни сувдан бебаҳра қилиб қўяди. Ўша ерда қурғоқчилик бўлиб, ҳамма нарса ҳалокатга юз тутади. Ана шу қурғоқчилик ҳодисалари ҳам Аллоҳ таолонинг қудратига далолат қилади. Улар ҳам одамларни иймонга чақирадиган ибратли нарсалардир.)
Malayca:
Dan Kami turunkan hujan dari langit dengan sukatan yang tertentu, serta Kami tempatkan dia tersimpan di bumi; dan sesungguhnya Kami sudah tentu berkuasa melenyapkannya.
Arnavutça:
Ne, lëshojmë shiun nga qielli me masë të caktuar. Pastaj, Ne e mbajmë në Tokë dhe Ne jemi të pushtetshëm ta ngrisim (ujin nga toka dhe ta shpërndajmë)
Bulgarca:
И изсипваме от небето вода с мяра, и я съхраняваме в земята, и несъмнено можем да я отнесем.
Sırpça:
Ми са неба спуштамо воду са мером, и у земљи је задржавамо - а можемо да учинимо и да нестане,
Çekçe:
z nebes vodu v určitém množství sesíláme a na zemi ji rozmísťujeme, ačkoliv jsme věru schopni odvést ji;
Urduca:
اور آسمان سے ہم نے ٹھیک حساب کے مطابق ایک خاص مقدار میں پانی اتارا اور اس کو زمین میں ٹھیرا دیا ہم اُسے جس طرح چاہیں غائب کر سکتے ہیں
Tacikçe:
Ва аз осмон ба миқдори эҳтиёҷ об фиристодем ва онро дар замин ҷой додем ва Мо бар нобуд карда- наш тавоно ҳастем.
Tatarca:
Янә Без кирәк хәтле итеп күктән су иңдердек, соңра ул суны җирнең чокырларында тотарбыз яңгыр яумаганда кешеләр файдалансын өчен, ул суны юк итәргә дә көчебез җитәдер.
Endonezyaca:
Dan Kami turunkan air dari langit menurut suatu ukuran; lalu Kami jadikan air itu menetap di bumi, dan sesungguhnya Kami benar-benar berkuasa menghilangkannya.
Amharca:
ከሰማይም ውሃን በልክ አወረድን፡፡ በምድርም ውስጥ አስቀመጥነው፡፡ እኛም እርሱን በማስወገድ ላይ በእርግጥ ቻዮች ነን፡፡
Tamilce:
இன்னும், வானத்திலிருந்து மழையை (குறிப்பிட்ட) ஓர் அளவிற்கு நாம் இறக்கினோம். ஆக, அதை பூமியில் தங்க வைத்தோம். (நாம் நாடினால்) நிச்சயமாக நாம் அதை (பூமியிலிருந்து) போக்கி விடுவதற்கு ஆற்றலுடையவர்கள்.
Korece:
하나님은 하늘로부터 적당한양의 비를 내리게 하여 땅 속에 저장하다가 그것을 다시 거두어 가노라
Vietnamca:
TA đã ban mưa từ trên trời xuống theo mức lượng nhất định rồi giữ nó lại trong đất; và chắc chắn TA thừa khả năng tháo bỏ nó đi.
Ayet Linkleri: