Arapça:
لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Çeviriyazı:
lehû mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. veinne-llâhe lehüve-lganiyyü-lḥamîd.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Göklerde ve yerde ne varsa hep O'nundur. Doğrusu Allah müstağnîdir, övülmeğe layıktır.
Diyanet İşleri:
Göklerde olanlar, yerde olanlar O'nundur. Doğrusu Allah müstağnidir, övülmeğe layık olandır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onundur ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve şüphe yok ki Allah, müstağnidir her şeyden ve odur hamde layık.
Şaban Piriş:
Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Gerçekten Allah, (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan) zengindir, hamd olunandır.
Edip Yüksel:
Göklerde ve yerde ne varsa O'na aittir. Elbette ALLAH Zengindir, En Çok Övülendir.
Ali Bulaç:
Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan (Gani)dır, övülmeye layık olandır.
Suat Yıldırım:
Göklerde ne var, yerde ne varsa hep O'nundur ve muhakkak ki Allah ganîdir, hamîddir (hiç bir şeye ihtiyacı yoktur, bütün övgülere lâyıktır).
Ömer Nasuhi Bilmen:
Göklerde olanlar da ve yerde olanlar da O´nundur. Ve şüphe yok ki, Allah elbette O, ganîdir, hamîddir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Göklerde ne var yerde ne varsa O'nundur. Allah, Ganî olanın da Hamîd olanın da ta kendisidir.
Bekir Sadak:
Gokte ve yerde olani Allah´in bildigini bilmez misin? Bunlar hic suphesiz Kitap´dadir ve suphesiz bunlar Allah´a kolaydir.
İbni Kesir:
Göklerde ve yerde olanlar O´nundur. Muhakkak ki O
Adem Uğur:
Göklerde ve yerde ne varsa O´nundur. Hakikaten Allah, yalnız O zengindir, övgüye değerdir.
İskender Ali Mihr:
Semalarda ve yeryüzünde olan herşey, O´nundur. Muhakkak ki Allah, O, mutlaka Ganî´dir (mustağni, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır), Hamîd (hamdedilen)´dir.
Celal Yıldırım:
Göklerde ne varsa, yerde ne varsa hepsi O´nundur. Ve doğrusu Allah çok zengindir (kimselere muhtaç değildir), çok övülmeye lâyıktır.
Tefhim ul Kuran:
Göklerde ve yerde her ne varsa O´nundur. Şüphesiz Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan (Gani) dır, övülmeye layık olandır.
Fransızca:
A Lui appartient ce qui est dans les cieux et sur la terre. Allah est le seul qui se suffit à Lui-Même et qui est Le Digne de louange !
İspanyolca:
Suyo es lo que está en los cielos y en la tierra. Alá es, ciertamente, Quien Se basta a Sí mismo, el Digno de Alabanza.
İtalyanca:
A Lui [appartiene] ciò che è nei cieli e ciò che sta sulla terra. Allah è certamente Colui che basta a Sé stesso, è il Degno di lode.
Almanca:
Ihm gehört, was in den Himmeln und was auf Erden ist. Und gewiß, ALLAH ist doch Der absolut Autarke, Der Alllobenswürdige.
Çince:
天地万物都是他的,真主确是无求的,确是可颂的。
Hollandaca:
Aan hem behoort alles wat in den hemel en op de aarde is, en God volstaat in zich zelven, en is waardig geprezen te worden.
Rusça:
Ему принадлежит то, что на небесах, и то, что на земле. Воистину, Аллах - Богатый, Достохвальный.
Somalice:
Waxaa u Sugnaaday Eebe waxa Samaawaadka ku Sugan iyo waxa Dhulku ku Suga, Eebana waa Hodan Mahadsan.
Swahilice:
Ni vyake viliomo mbinguni na viliomo katika ardhi. Na hakika Mwenyezi Mungu ni Mwenye kujitosha na Mwenye kusifiwa.
Uygurca:
ئاسمانلاردىكى ۋە زېمىندىكى شەيئىلەرنىڭ ھەممىسى اﷲ نىڭدۇر (يەنى اﷲ نىڭ مۈلكىدۇر، اﷲ نىڭ مەخلۇقاتىدۇر، اﷲ نىڭ تەسەررۇپى ئاستىدىدۇر)، اﷲ ھەقىقەتەن ھەممىدىن بىھاجەتتۇر، ھەمدۇساناغا لايىقتۇر
Japonca:
天にあり地にある凡てのものは,かれの有である。アッラー,本当にかれは,満ち足られる御方,讃美されなべき御方である。
Arapça (Ürdün):
«له ما في السماوات وما في الأرض» على جهة الملك «وإن الله لهو الغني» عن عباده «الحميد» لأوليائه.
Hintçe:
जो कुछ आसमानों में है और जो कुछ ज़मीन में है (ग़रज़ सब कुछ) उसी का है और इसमें तो शक ही नहीं कि खुदा (सबसे) बेपरवाह (और) सज़ावार हम्द है
Tayca:
สิ่งที่อยู่ในชั้นฟ้าทั้งหลาย และแผ่นดินเป็นสิทธิของพระองค์ และแท้จริงอัลลอฮ์นั้นคือผู้ทรงพอเพียงจากสิ่งทั้งหลาย ผู้ทรงได้รับการสรรเสริญ
İbranice:
לו כל אשר בשמיים ואשר בארץ, ואכן אלוהים העשיר (אינו נזקק) המהולל
Hırvatça:
Njegovo je ono što je na nebesima i ono što je na Zemlji? Allah je, doista, Neovisni i Hvaljeni!
Rumence:
Ale lui Dumnezeu sunt cele din ceruri şi de pe pământ. Dumnezeu este Bogatul, Lăudatul.
Transliteration:
Lahu ma fee alssamawati wama fee alardi wainna Allaha lahuwa alghaniyyu alhameedu
Türkçe:
Göklerde ne var yerde ne varsa O'nundur. Allah, Ganî olanın da Hamîd olanın da ta kendisidir.
Sahih International:
To Him belongs what is in the heavens and what is on the earth. And indeed, Allah is the Free of need, the Praiseworthy.
İngilizce:
To Him belongs all that is in the heavens and on earth: for verily Allah,- He is free of all wants, Worthy of all Praise.
Azerbaycanca:
Göylərdə və yerdə nə varsa, Hamısı Onundur (Onun qüdrətindən yaranmış əsərdir). Həqiqətən, Allah ehtiyacsızdır, (hər çür) şükürə, tə’rifə layiqdir! (Hər işi bəyəniləndir!)
Süleyman Ateş:
Göklerde ve yerde ne varsa hep O'nundur. Allah; işte zengin O'dur, övülmeğe layık O'dur.
Diyanet Vakfı:
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hakikaten Allah, yalnız O zengindir, övgüye değerdir.
Erhan Aktaş:
Göklerde ve yeryüzünde olan her şey O’nundur. Kuşkusuz Allah, Hiçbir Şeye Muhtaç Olmayan’dır, Övgüye Değer Yegâne Varlık’tır.
Kral Fahd:
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hakikaten Allah, her şeyden müstağnî (zengin) olan yalnız O'dur; hamdolunmaya lâyıktır.
Hasan Basri Çantay:
Göklerde ne var, yerde ne varsa Onundur. Hakıykat, Allah zâti i´tibariyle her şeyden) müstağnidir. (Sıfatları, fiilleri ile de) bihakkın hamde ancak kendisi lâyıkdır.
Muhammed Esed:
Göklerde ve yerde var olan her şey O´na aittir; ve Allah´tır, Yalnız O´dur, bütün övgülere layık ve kendine yeterli olan.
Gültekin Onan:
Göklerde ve yerde her ne varsa O´nundur. Şüphesiz Tanrı, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan (Gani)dır, övülmeye layık olandır.
Ali Fikri Yavuz:
Göklerde ve yerde ne varsa hep Allah’ındır. Doğrusu Allah, Ganî= (hiç bir şeye muhtaç olmıyan) hamd’e lâyık bulunandır.
Portekizce:
Seu é tudo quanto existe nos céus e quanto há na terra, porque é Opulento, Laudabilíssimo.
İsveççe:
Honom tillhör allt det som himlarna rymmer och det som jorden bär. Gud är Sig själv nog och allt lov och pris tillkommer Honom.
Farsça:
آنچه در آسمان ها و آنچه در زمین است، فقط در سیطره مالکیّت و فرمانروایی اوست؛ و یقیناً خداست که خود بی نیاز و ستوده است.
Kürtçe:
ھەر بۆ خوایە ئەوەی لە ئاسمانەکانە و ئەوەیشی لە زەویدایە وە بەڕاستی خوا ھەر خۆی بێ نیاز و دەوڵەمەندە وشایستەی سوپاسە
Özbekçe:
Осмонлару ердаги нарсалар Уникидир. Албатта, Аллоҳ, Унинг Ўзигина беҳожат ва мақталган зотдир. (Аллоҳ таоло осмонлару ердаги нарсаларга эга бўлганидан, У зотнинг ҳеч бир нарсага ҳожати йўқ. Шундай ҳам мақталган, ҳамду сано эгаси бўлган зотдир. Ўзидан бошқа ёрдамчига Унинг ҳожати бўлмаганидек, бировнинг мақтовига ҳам ҳожати йўқдир.)
Malayca:
Segala yang ada di langit dan di bumi adalah kepunyaanNya. Dan sesungguhnya Allah, Dia lah jua Yang Maha Kaya, lagi Maha Terpuji.
Arnavutça:
të Tija janë gjithë çka ka në qiej dhe gjithë ç’ka në Tokë! Me të vërtetë, Perëndia nuk ka nevojë për asgjë, dhe vetëm Ai është i denjë për falenderim!
Bulgarca:
Негово е всичко на небесата и всичко на земята. Аллах е Пребогатия, Всеславния.
Sırpça:
Његово је оно што је на небесима и оно што је на Земљи! Аллах, заиста, није ни о коме овисан, и Он је једини хвале достојан!
Çekçe:
Jemu náleží vše, co na nebesích je i na zemi, a On je soběstačný, chvályhodný.
Urduca:
اُسی کا ہے جو کچھ آسمانوں میں ہے اور جو کچھ زمین میں ہے بے شک وہی غنی و حمید ہے
Tacikçe:
Аз они Ӯст он чӣ дар осмонҳо ва он чӣ дар замин аст. Ӯст бениёз (бе эҳтиёҷ) ва сазовори ситоиш!
Tatarca:
Җирдә вә күкләрдә булган нәрсәләр Аның мөлкедер, дөреслектә Ул – Аллаһ бай вә барча сыйфаты белән мактаулы.
Endonezyaca:
Kepunyaan Allah-lah segala yang ada di langit dan segala yang ada di bumi. Dan sesungguhnya Allah benar-benar Maha Kaya lagi Maha Terpuji.
Amharca:
በሰማያት ውስጥ ያለውና በምድር ውስጥ ያለው ሁሉ የርሱ ብቻ ነው፡፡ አላህም እርሱ ተብቃቂው ምስጉኑ ነው፡፡
Tamilce:
வானங்களில் உள்ளவையும் பூமியில் உள்ளவையும் அவனுக்கே சொந்தமானவை. இன்னும், நிச்சயமாக அல்லாஹ்தான் மகா செல்வந்தன் (-நிறைவானவன், எத்தேவையுமற்றவன்), பெரும் புகழுக்குரியவன் ஆவான்.
Korece:
하늘과 대지위에 있는 모든 것이 그분에게 있나니 실로 하나 님은 풍요롭게 영광을 받으실 분 이시라
Vietnamca:
Mọi vật trong các tầng trời và mọi vật trong trái đất đều thuộc về Allah. Quả thật, Allah là Đấng Giàu Có, Đấng Đáng Được Ca Ngợi.
Ayet Linkleri: