Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

44

Ayet No: 

2184

Sayfa No: 

298

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

هُنَالِكَ الْوَلَايَةُ لِلَّهِ الْحَقِّ ۚ هُوَ خَيْرٌ ثَوَابًا وَخَيْرٌ عُقْبًا

Çeviriyazı: 

hünâlike-lvelâyetü lillâhi-lḥaḳḳ. hüve ḫayrun ŝevâbev veḫayrun `uḳbâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İşte burada yardım, yalnız hak olan Allah'a aittir. O'nun verdiği mükâfat da daha hayırlıdır, netice de daha hayırlıdır.

Diyanet İşleri: 

İşte burada kudret ve hakimiyet, varlığı gerçek olan Allah'ındır. Mükafatlandırma bakımından hayırlı olan da, sonuçlandırma yönünden hayırlı olan da O'dur.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İşte bu makamda yardım ve nusret, ancak Allah'ındır ve ona itaat, hem mükafat bakımından daha hayılıdır, hem son bakımından daha hayırlı.

Şaban Piriş: 

İşte bu durumda velayet/yardım, şüphesiz Allah’tandır. Mükâfatı en iyi olan O, en güzel akıbeti veren yine O'dur.

Edip Yüksel: 

O an, velayet (güç ve egemenlik) tümüyle gerçek olan ALLAH'ındır. O, en iyi ödülü ve en iyi sonucu verendir.

Ali Bulaç: 

İşte burada (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Allah'a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.

Suat Yıldırım: 

Öyle bir yerde himaye ve yardım, sadece hak ve hakikatin ta kendisi alan Allah'a mahsustur.En iyi mükâfatı da, en güzel âkıbeti de veren O’dur. [40,84; 10,90-91]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Böyle bir vaziyette velâyet, ancak hak olan Allah´a mahsustur. O sevapca en hayırlıdır ve akibetce de en hayırlıdır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İşte böyle bir durumda, dostluk ve koruma, hak olan Allah'tandır. O, karşılık verme bakımından da hayırlıdır, iş sonuçlandırma bakımından da hayırlıdır.

Bekir Sadak: 

Amel defteri ortaya konunca, suclularin, onda yazili olanlardan korktuklarini gorursun, «Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasil olmus da kucuk buyuk bir sey birakmadan hepsini saymis!» derler. Islediklerini ha!zir bulurlar. Rabbin kimseye haksizlik etmez. *

İbni Kesir: 

İşte burada velayet, yalnız hak olan Allah´ındır. Mükafatlandırma bakımından da hayırlı olan, neticelendirme bakımından da hayırlı olan O´dur.

Adem Uğur: 

İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah´a mahsustur. Mükâfatı en iyi olan O, en güzel âkıbeti veren yine O´dur.

İskender Ali Mihr: 

İşte burada velâyet (yardım, dostluk) Allah´a ait bir haktır. O (Allah), sevap (mükâfat) açısından da akıbet (sonuç) açısından da hayırlıdır.

Celal Yıldırım: 

İşte burada sâhiblilik, kuvvet ve yardım Hakk olan Allah´a aittir. O sevabca da, cezaca da (en âdil) en hayırlıdır.

Tefhim ul Kuran: 

İşte burda (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Allah´a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.

Fransızca: 

En l'occurrence, la souveraine protection appartient à Allah, le Vrai. Il accorde la meilleure récompense et le meilleur résultat.

İspanyolca: 

En casos así sólo Alá, la Verdad, ofrece amistad. Él es el Mejor en recompensar y el Mejor como fin.

İtalyanca: 

Ché in tal caso [spetta] ad Allah, il Vero, la protezione. Egli è il migliore nella ricompensa e nel [giusto] esito.

Almanca: 

Da ist die wahre Herrschaft für ALLAH. ER gewährt eine bessere Belohnung und ein besseres Ende.

Çince: 

在这里,援助全归真实的真主,他是赏罚严明的。

Hollandaca: 

De bescherming behoort alleen aan God; hij is de beste looner en kan alles den besten uitslag geven.

Rusça: 

В таких случаях оказать поддержку может только Истинный Аллах. У Него - лучшее вознаграждение и лучший исход.

Somalice: 

halkaas (qiyaamada) yey awoodu u ahaan Eebaha xaqa ah, isagaana khayrroon abaal marin khayrroonna cidhib.

Swahilice: 

Huko ulinzi ni wa Mwenyezi Mungu wa Haki tu. Yeye ndiye mbora wa malipo, na mbora wa matokeo.

Uygurca: 

بۇ يەردە (يەنى مۇنداق ھالەتتە) مەدەتكار بولۇش پەقەت بەرھەق اﷲ قا خاستۇر، اﷲ (ئۆزىگە ئىمان ئېيتقۇچىلارغا دۇنيا ۋە ئاخىرەتتە) ياخشى مۇكاپات بەرگۈچىدۇر، (ئۇنىڭغا يۆلەنگەن ۋە ئۇنى ئۈمىد قىلغانلارنىڭ) ئاقىۋىتىنى ياخشى قىلغۇچىدۇر

Japonca: 

こんな時,救いは真の主アッラーに(だけ)属する。かれは最も優れた報奨の与え手であり,最も優れた結果の与え手である。

Arapça (Ürdün): 

«هنالك» أي يوم القيامة «الولاية» بفتح الواو النصرة وبكسرها الملك «لله الحق» بالرفع صفة الولاية وبالجر صفة الجلالة «هو خير ثوابا» من ثواب غيره لو كان يثيب «وخير عقبا» بضم القاف وسكونها عاقبة للمؤمنين ونصبهما على التمييز.

Hintçe: 

कि सरपरस्ती ख़ास ख़ुदा ही के लिए है जो सच्चा है वही बेहतर सवाब (देने) वाला है और अन्जाम के जंगल से भी वही बेहतर है

Tayca: 

ด้วยเหตุนั้น การคุ้มครองช่วยเหลือเป็นของอัลลอฮ์ผู้ทรงสัจจะ และพระองค์ทรงดียิ่งในการตอบแทน และทรงดียิ่งในบั้นปลาย

İbranice: 

התמיכה היחידה היא מאלוהים, אלוה הצדק. הוא אכן המתגמל הכי טוב והמשיב בטובה (לאלה שעשו טוב)

Hırvatça: 

Tada može pomoći samo Allah, Istiniti, On daje najbolju nagradu i čini da se sve na najbolji način okonča.

Rumence: 

Acolo este oblăduirea lui Dumnezeu, Adevărul. La El este răsplata cea mai bună şi sfârşitul cel mai bun.

Transliteration: 

Hunalika alwalayatu lillahi alhaqqi huwa khayrun thawaban wakhayrun AAuqban

Türkçe: 

İşte böyle bir durumda, dostluk ve koruma, hak olan Allah'tandır. O, karşılık verme bakımından da hayırlıdır, iş sonuçlandırma bakımından da hayırlıdır.

Sahih International: 

There the authority is [completely] for Allah, the Truth. He is best in reward and best in outcome.

İngilizce: 

There, the (only) protection comes from Allah, the True One. He is the Best to reward, and the Best to give success.

Azerbaycanca: 

Belə bir vəziyyətdə kömək göstərmək (və ya hökm,) ancaq haqq olan Allaha məxsusdur. Mükafat verməkdə də, aqibət qismət etməkdə də ən xeyirlisi Odur.

Süleyman Ateş: 

İşte o durumda velilik (koruyuculuk) yalnız hak olan Allah'a mahsustur. O'nun vereceği sevap da daha hayırlıdır, sonuç da daha hayırlıdır.

Diyanet Vakfı: 

İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah'a mahsustur. Mükafatı en iyi olan O, en güzel akıbeti veren yine O'dur.

Erhan Aktaş: 

İşte bu durumda velilik, gerçek olarak yalnızca Allah’a aittir. O, ödüllendirme bakımından da en hayırlı olandır. Sonuç bakımından da en hayırlı olandır.

Kral Fahd: 

İşte burada yardım ve dostluk, ancak Hak olan Allah'a mahsustur. Mükâfatı en iyi olan O, en güzel âkıbeti veren yine O'dur.

Hasan Basri Çantay: 

İşte bu makamda (ve bu halde) nusret ve haakimiyyet, hak olan Allahındır. O, sevabca da hayırlı, aakıbetce de hayırlıdır.

Muhammed Esed: 

İşte bunun içindir ki, koruyucu, kayırıcı güç bütünüyle, tek ve gerçek Tanrı olan Allah´a aittir. Hak edilen karşılığı vermekte de, sonucun ne olacağını belirlemekte de en iyi olan O´dur.

Gültekin Onan: 

İşte burada (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Tanrı´ya aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.

Ali Fikri Yavuz: 

İşte bu halde, yardım ve hâkimiyyet, hak olan Allah’a mahsustur. O, mükâfatça da hayırlıdır, âkıbetçe de hayırlıdır.

Portekizce: 

Assim, a proteção só incumbe ao Verdadeiro Deus, porque Ele é o melhor Recompensador e o melhor Destino.

İsveççe: 

Här [ser man att] ingen kan ge skydd utom Gud, som är sann Gud, att ingen belönar bättre än Han och att ingen bereder [människan] en lyckligare utgång.

Farsça: 

در آنجا [که گرفتاری از همه سو انسان را احاطه می کند] یاری دادن ویژه خدای به حقّ است. او از جهت پاداش بهتر و از نظر تأمین کردن عاقبت نیکوتر است.

Kürtçe: 

لەو شوێنانەدا پشتیوانی تایبەتی خوای ڕاست و ھەقە ھەر ئەویش چاکترین پاداشت ئەداتەوه و سەرئەنجامی باشیش (بە ئیمانداران) دەدات

Özbekçe: 

Бундай мақомда ҳақ нусрат Аллоҳга хосдир. У яхши савобли ва яхши оқибатли зотдир.

Malayca: 

Pada saat yang sedemikian itu kekuasaan memberi pertolongan hanya tertentu bagi Allah, Tuhan yang sebenar-benarnya; Dia lah sebaik-baik pemberi pahala, dan sebaik-baik pemberi kesudahan yang berbahagia (kepada hamba-hambaNya yang taat).

Arnavutça: 

Këtu, mund të ndihmojë vetëm Perëndia – i Vërteti. Ai më së miri shpërblen dhe jep përfundimin më të mirë.

Bulgarca: 

Там закрилата е от Аллах, Истинния. При Него е най-доброто въздаяние и при Него е най-добрият завършек.

Sırpça: 

Тада може да помогне само Аллах Истинити, Он даје најбољу награду и чини да се све на најбољи начин оконча.

Çekçe: 

A tady přísluší ochrana jen Bohu skutečnému; a On nejlepší je v odměňování a k nejlepšímu vede konci.

Urduca: 

اُس وقت معلوم ہوا کہ کارسازی کا اختیار خدائے برحق ہی کے لیے ہے، انعام وہی بہتر ہے جو وہ بخشے اور انجام وہی بخیر ہے جو وہ دکھائے

Tacikçe: 

Он ҷо ёрӣ кардан Хулон ҳақро сазовор. Мукофоти Ӯ беҳтар ва саранҷомаш некӯтар аст.

Tatarca: 

Кыямәт көне булганда вәлайәт һәм ярдәм итмәк фәкать Аллаһуга хастыр вә ул вәлайәт хактыр, вә Аллаһуның сәвабы – нигъмәте һәркемнекеннән хәерледер һәм Аллаһуга итагать итүнең ахыры башкача итагать итүнең ахырыннан хәерледер.

Endonezyaca: 

Di sana pertolongan itu hanya dari Allah Yang Hak. Dia adalah sebaik-baik Pemberi pahala dan sebaik-baik Pemberi balasan.

Amharca: 

እዚያ ዘንድ (በትንሣኤ ቀን) ስልጣኑ እውነተኛ ለኾነው አላህ ብቻ ነው፡፡ እርሱ በመመንዳት የበለጠ ፍጻሜንም በማሳመር የበለጠ ነው፡፡

Tamilce: 

அந்நேரத்தில் உதவி (நட்பு, அதிகாரம் அனைத்தும்) உண்மையான அல்லாஹ்விற்கே உரியது. அவன் நன்மையாலும் சிறந்தவன், முடிவாலும் சிறந்தவன் ஆவான்.

Korece: 

이런 때의 보호는 하나님밖 엔 없나니 그분은 보상을 주시는 최선자이시며 벌을 내리시는 최고자이시라

Vietnamca: 

Ở kia (Ngày Phán Xét Cuối Cùng), quyền bảo hộ chỉ thuộc về một mình Allah, Đấng Chân Lý. Ngài là Đấng ban thưởng tốt nhất và cũng là Đấng ban cho kết quả cuối cùng tốt nhất.